Êzîdîler otonomi istiyor!

Êzîdîler otonomi istiyor!

FKÊ Eşbaşkanı Ali Atalan, Şengal ve Şêxan'da yaşayan Êzîdîler için otonominin kaçınılmaz olduğunu söyledi. Atalan, böylesi bir statünün tanınmadığı takdirde, Şengal'ın boşalma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu belirterek, “Bu da Êzîdîliğin tarihten yok olması anlamına geliyor” uyarısında bulundu.

Almanya Êzîdî Dernekleri Fererasyonu'nun (FKÊ) 8 kişilik heyeti başta Şengal olmak üzere IŞİD çetelerinin katliamlarına maruz kalan Êzîdîleri ziyaret etti.

Yapılan ziyarete ilişkin bilgi veren heyetin sözcülerinden FKÊ Eşbaşkanı Ali Atalan, Kuzey Kürdistan'da Şengal'de gelen Êzîdîler için 60 köyü tahsis etme kararı aldıklarını belirterek,“Kuzey ve Rojava Kürdistan'ında gelen Êzîdîlerin ihtiyaçlarını gidermek için ciddi bir çaba var. Ama bu Güney Kürdistan'da böyle değil. Orada olan insanlar, kendi kaderlerine terk edilmiştir” diye konuştu. Ali Atalan, Güney Kürdistan yönetimince Şengal'ın IŞİD çetelerinin insafına bırakıldığını iddia ederek,“ Bu da gösteriyor ki, artık Êzîdîler statüsüz güvende değil. Bunun için biz, Êzîdîler için Şengal ve Şêxan bölgesinde otonomi istiyoruz“ dedi

FKÊ Eşbaşkanı Ali Atalan ile Şengal'de yapılan katliam ve Êzîdîlerin durumuna ilişkin konuştuk.

Şengal Êzîdîlerin yaşadığı kampları ziyaret ettiniz. Oralarda nelerle karşılaştınız?

Êzîdî Dernekler Federasyonu (FKÊ) olarak yaşananları yerinde incelemek için şimdiye kadar birçok heyet gönderdik. En son 8 kişiden oluşan bir heyet ile Kürdistan genelinde incelemelerde bulunduk. İlk önce Batman, Viranşehir ve Mardin'de bulunan bütün kampları ziyaret ettik. Oradakilerle bir araya gelip, toplantılar düzenledik. İnsanların ihtiyaçlarını gidermek için tartışmalar yaptık.

Ne gibi sonuçlara vardınız?

Şu anda kamplarda bulunan Şengal Êzîdîleri için dizi kararlar aldık. Bunun için de komisyonlar kurduk. Bu komisyonlar, kampların ihtiyaçlarını tespit etmek için çeşitli çalışmalar yapacak. Bu komisyon, Kuzey Kürdistan'da bulunan 60 Êzîdî köyünü Şengal Êzîdîlerine tahsis etmek için faaliyetler yürütecek.

Bölgedeki belediye ve kurumların çalışmaları ne düzeyde?

HDP'nin iktidarda olduğu yerlerde yerel yönetimler, milletvekilleri ve kurumlar olmak üzere bütün halk seferber olmuş durumda. Büyük bir ilgi var. Êzîdîler üzerindeki bu katliam, 73. ferman olmasına rağmen sevindirici olan halkımızın ilk defa kardeşlik duygularını böylesine dışa vurması ve güçlü bir siyasal iradenin bunun arkasında durmasıdır. Kuşkusuz burada da ciddi sorunlar var. Hala göçler devam ediyor. Bunun için daha sistematik çalışmak gerekiyor. Bunlar eksik. Ama bunları gidermek için büyük bir çaba ve istek var. Bu sevindirici insana umut veriyor.

Güney Kürdistan'da durum nedir?

Güney Kürdistan'ın çeşitli yerlerinde şu anda yüz binlerce Êzîdî var. Yönetimin Êzîdî göçmenlerine dönük siyaseti ve tutumu gerçekten anlaşılmaz ve kabul edilmez boyuttadır. Oradaki insanlar, dağlarda, köşe, bucakta kendi kaderlerine terk edilmiş. Çocuklar, ortalıkta yatıyor. Böylesi manzaralar hakim. Bu insanın yüreğini parçalıyor. Ama Rojava'da ise o kadar olanaksızlıklara rağmen bir sistem çerçevesinde çalışmalar yürütülüyor. Ambargo ve az olanaklara rağmen Cizirê kantonunun Dêrik kentinde büyük bir çadır kent kurulmuş. Oraya gelen Êzîdîlere yardım edilmeye çalışılıyor. Her şey bir sistem dahilinde. Kurumsal bir çerçevede çalışılıyor.

Bu kaplarda kurulan çadırlar kış koşullarına uygun mu?

Rojava ve Kuzey Kürdistan'daki kamplar, yerel yönetimlerin kısıtlı olanaklarıyla oluşmuş. Alt yapıları yetersiz. Kış koşulların uygun değil. Ama bunun için hazırlıklar yapılıyor. Şu anda böylesi donanımlı çadırlara ihtiyaç var.

Şengal’e de gittiniz kimlerle görüştüğünüz? Orda şu anda tam durum nedir?

Rojava'dan Şengal'e de gittik. Güvenlik durumu hayli riskli olmasına rağmen biz federasyon olarak bir mesaj vermek istedik. Her şeye rağmen yüzümüz Şengal'e doğru olmalıdır. Ne pahasına olursa olsun Şengal savunulmalı ve özgürleştirmelidir. Bu mesajı orada örgütlenip, direnen arkadaşlara, hala dağlarda olan insanlarımıza ve bütün halkımıza vermeye çalıştık. Orada TEVDA hareketi, Hêzên Parastina Gel (HPG), Yekînên Berxwedana Şengalê (YBŞ) ve yerel halkın kanaat önderleriyle görüşmeler yaptık. Sorunları dinleyip, çözüm için tartışmalar yürüttük.

Sengal ve çevresinde kaç Êzîdî katledildi.

5 bin civarında Êzîdînin katledildiği ve bu sayı kadar da kayıp olduğu tahmin ediliyor.

Şu anda Şengal'de yaşayan Êzîdî var mı?

Eskide Sengal'de 600 bin civarında Êzîdî yaşamaktaydı. Şuanda bu sayı 20 bin civarındadır. Diğer kesim ise Kuzey, Güney ve Rojava Kürdistan'ına göç etmek zorunda kaldı. Rojava'da 50 bin, kuzeyde 40 bin ve Güney Kürdistan'da ise 500 bin kişi var.

Şengal'de IŞİD terör örgütünün hakim olduğu yerler var mı?

Sengal merkez ve bir kaç köy daha çetelerin elinde bulunuyor.

Êzîdîlerin Kürt örgütlerinden talepleri nellerdir?

Güney Kürdistan yönetimi, Êzîdîleri koruyamadı. Onların yaşamı garanti altına almadı. Bu IŞİD terör örgütünün saldırmasıyla net ortaya çıktı. Êzîdîler soykırımında geçildi. Yüz binlercesi yollara düşüp yerlerinden oldular. YPG olmasaydı bu soykırım ve trajedi daha büyük olabilirdi. Çünkü YPG yüz binlerce Êzîdînin yaşamını kurtardı. Güvenli alanlara ulaştırdı.

Şu anda Êzîdîlerin isteği Şengal'ın kurtuluşu için ortak mücadeledir. Bu kurtuluştan sonra biz Şengal'de Êzîdîler için otonomi istiyoruz. İstenilen bu statü Kürt siyasi hareketleri tarafından güvence altına alınmalı. Bir protokol şimdiden imzalanmalı. Bunu; KCK, PDK, YNK ve Êzîdîlerin kanaat önderi imzalayabilir.

Êzîdîler için otonom bir sistem dediniz. Bunu biraz açarmısınız?

Rojava ve dünyadaki bir çok somut örnek bölgeler, var. Bunlar demokratik bir şekilde yerelden yönetilme, kendi kendilerini idare etme, güvenlik ve ekonomi sistemlerini oluşturmanın ne kadar doğru ve mümkün olduğunu gösteriyor. Son soykırım da böyle bir şeyi dayatıyor. Êzîdîler, artık statüsüz bir yaşamı istemiyor. Bunun için acilen demokratik özerkliğin, Êzîdîlerin yaşadığı Şengal ve Şêxan'a uygulanması gerekiyor.

Peki böyle birşey hayata geçmese?

Bu yapılmazsa, Êzîdîler kendi topraklarına geri dönmeye ikna olmaz. Êzîdîlerin kutsal mekanı olan Sengal Êzîdîsiz bir bölgeye dönüşecektir. Bunun için Êzîdîler, eğer söylendiği gibi tarihsel ve güncel olarak Kürt halkının en otantik en orijinal halini temsil ediyorsa ki öyledir, buna sahip çıkmak, korumak bir ulusal görev olmalıdır. Doğru olan bu teorik tespit, söylem düzeyinden eylem düzeyine mutlaka geçirilmelidir.

'Êzîdîler Avrupa'ya gelmek istiyor' iddiaları var. Bu ne kadar gerçek?

Avrupa'ya gelmek isteyenler, Güney Kürdistan bölge hükümeti tarafından hayal kırıklığına uğradıklarını söyleyenlerdir. Bir de bu kesim Êzîdîlere bir statü tanınacağına inanmıyor. Kendi bölgelerine yerleştirilen Sünni Araplarla birlikte yaşamanın mümkün olmadığını düşünüyorlar. Bunun için de Avrupa'ya gelmek istiyorlar. Eğer bu koşullar değişirse bu kesim kendi topraklarında kalacaktır.

Şu anda dünya genelinde Êzîdî toplumunun sayısı ne kadar. Elinizde böyle bir istatistik var mı?

Resmi olmayan rakamlara göre 1 Milyon 100 bin Êzîdînin olduğu söyleniliyor. Tabi bu tahmin edilen rakamlar.

Avrupa’da ne kadar Êzidî yaşıyor. Bunlar daha çok nerede yaşıyorlar?

Avrupa'da 120 ile 150 bin Kürd Êzîdînin yaşadığı tahmin ediliyor. Her üç parçadan ve Kafkasya’dan Êzîdîler var. Almanya'da 100 bini aşkın bir Êzîdî nüfusu var. Diğeri ise Avrupa'nın farklı ülkelerinde yaşıyor.

Peki Êzîdîlerin Avrupa'ya geliş tarihi çok eski mi?

1960lı yılların sonunda Kuzey Kürdistan'dan misafir işçi olarak gelenlerin içerisinde Êzîdîler de vardı. İlk göç böyle başladı. Daha sonra 1980li yılların başında da politik bir göç başladı. Bu göç 1990lı yıllarla birlikte hareketlendi. Sonuç Avrupa'daki Êzîdî toplumunun sayısı 150 bini buldu. Göç etme nedeni ise Êzîdîlerin yaşadığı sorunlar, geliyor.

Nedir bu sorunlar?

Êzîdîler hiç bir zaman yaşadıkları ülkelerde inanç topluluğu olarak görülmedi ve resmi bir statüleri olmadı. Varlıkları hep inkar edildi. Bununla yetinmeyen iktidarlar, sürekli baskı yaptı. Çok yakın tarihe kadar Êzîdîler kendi köylerinden kente bile gidemiyorlardı. Kimse onlara iş vermiyordu. Alış-veriş bile yapamıyorlardı. Êzîdî toplumu adeta bir cehennemde yaşıyordu. Son yıllarda devletin de baskıları artınca, çözümü Avrupa'ya kaçmakla buldular.

Avrupa’da yaşayan Êzîdîler daha çok ne işlerle uğraşıyorlar?

Avrupaya göç eden Êzîdîlerin hepsi doğrudan köylerden geldikleri için genelde ziraat, tarım ve hayvancılıkla uğraşan insanlardı. İlk kuşak bu vasıflara sahip olduğu için işsiz kaldı. İkinci kuşakta gastronomi alanında çalıştı. Üçüncü kuşak ise yani burada doğan kesim okudu meslek sahibi oldu ve kendi alanlarında çalışıyor. Yüzlerce akademisyen ve o kadar da üniversite öğrencisi var. Toplumun bir düzeye gelmesinde bir gelişme sağlandı. Ancak bu durum da bireysel kurtuluşun dışına gidilmedi. Kolektif-örgütsel bir yapıya kavuşturulamadığı için bu potansiyel atıl kaldı ve toplumun gelişimi için hizmete sokulmadı.

Êzîdî toplumunun Avrupa’da yaşadığı başlıca sorunlar nelerdir?

Avrupa’da Êzîdî toplumunun birçok sorunu var, sorunların ötesinde hatta ciddi bazı tehlikelerle karşı karşıya kaldığını söyleyebilirim. Uzun vadeli tedbirler alınmaz ve alternatifler geliştirilmezse, toplumun kültürel erime süreci hız kazanır. Êzîdîlerin sosyo-kültürel dokusu kaybolur. Dayanışma ve kolektif duygusu zayıflar. Kapitalist modernitenin ön gördüğü yaşam felsefesi ile Êzîdî inanç felsefesi arasında uzlaşamaz bir karşıtlık vardır. Bilindiği gibi Êzîdî toplumu bin yılarca toplumcu ve direnişçi geleneğiyle kendisini yasatmıştır. Kapsamlı ve etkin tedbirler alınmasa bu kültür kaybolacaktır.