Adalet Gezi'ye uğramadı

Gezi şehitleri Mehmet, Abdullah, İrfan, Ethem, Ali İsmail, Medeni, Ahmet, Hasan Ferit, Berkin ve Mehmet için hala adalet yerini bulmadı.

Gezi şehitleri Mehmet, Abdullah, İrfan, Ethem, Ali İsmail, Medeni, Ahmet, Hasan Ferit, Berkin ve Mehmet için hala adalet yerini bulmadı.

Mehmet Ayvalıtaş, Abdullah Cömert, İrfan Tuna, Ethem Sarısülük, Ali İsmail Korkmaz, Medeni Yıldırım, Ahmet Atakan, Hasan Ferit Gedik, Berkin Elvan ve Mehmet İstif. Hepsi, halkların onur ve adalet ayaklanması olan Gezi direnişi sırasında ya da sonrasında devlet şiddeti ile katledildi.

Gezi Direnişi’nin  2. yılı dolarken, katiller cezalandırılıp adalet yerini bulmuş değil. Gezi direnişinin simgesi olan Berkin Elvan'ı öldüren polisler hakkında dava bile açılmazken, açılan davalar ise halktan kaçırılmak için uzak kentlere sürüldü, aileler adliye koridorlarında saldırılara maruz kaldı.

MEHMET AYVALITAŞ

Mehmet Ayvalıtaş, Gezi'nin ilk şehidi oldu. Gezi direnişine destek için Ataşehir'e bağlı 1 Mayıs Mahallesi'nde yapılan eylem sırasında, yaşanan "şüpheli" trafik kazasında 1 Haziran gecesi yaşamını yitirdi. 

Cinayetin ardından Mehmet Görkem Demirbaş ve Cengiz Aktaş hakkında "taksirle ölüme ve yaralamaya neden olma" suçundan 15 yıla kadar hapis cezası istemiyle Anadolu 8. Ağır Ceza Mahkemesi'nde dava açıldı. Duruşmayı izlemek için gelenler salona alınmadı, sık sık gerginlik yaşandı, polisler izleyicilere saldırdı. 25 Mart'ta görülen davada baba Ali Ayvalıtaş özel güvenlik görevlileri ve polisin saldırısına maruz kaldı. Yere yığılan baba Ayvalıtaş, "Hem oğlumu aldınız, hem eşimi aldınız. Şimdi de beni dövüyorsunuz. Kime sığınacağız" diye mahkeme heyetine seslendi. Mehmet'in annesi Fadime Ayvalıtaş, adaletin yerini bulduğunu göremeden 2013 yılının 13 Aralık günü hayata veda etti. 

Mehmet Ayvalıtaş davasının bir sonraki duruşması 24 Haziran'da.

ABDULLAH CÖMERT

Abdullah Cömert ya da arkadaşlarının deyimiyle Abdocan da, Ali İsmail ve Ahmet gibi, Antakya Armutlu'nun gençlerindendi. CHP Gençlik Kolları Başkanlığı yapan Abdocan, iki yıl önce 3 Haziran günü, polis tarafından gaz bombasıyla başından vurularak öldürüldü.

Dava, Antakya 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde açıldı ancak "güvenlik" gerekçesiyle bin 300 kilometredeki Balıkesir 2. Ağır Ceza Mahkemesi'ne alındı. Sanık polis Ahmet Kuş'un "olası kasıtla insan öldürme" suçundan 20 yıldan 25 yıla kadar hapsi istendi. Diğer Gezi şehitleri davaları gibi, Abdocan duruşmaları da gergin geçti. İzleyicilerin duruşma salonuna girişine, avukatların bilgisayarları açmalarına izin verilmedi, 70 yaşındaki anne Hatice Cömert tartaklandı. Tanıkların ifadesi Antakya'da alınırken, sanık polis Ahmet Kuş duruşmaya bile getirilmedi, SEGBİS sistemi ile duruşmaya katıldı. Duruşma görülürken savcı Baki Çalışkan, uyudu. Uyarı üzerine uyandırılan Çalışkan, 'pardon' demekle yetinirken, kendisini görüntüleyenleri salondan attırdı. Avukatların tüm talebine rağmen sanık polis tutuklanmadı. Davanın bir sonraki duruşması 12 Haziran'da.

İRFAN TUNA

Ankara'nın Kızılay Meydanı'nda yapılan eyleme 5 Haziran'da saldıran polis, yine bolca gaz bombası kullandı. Saldırı sırasında bölgede bulunan temizlik işçisi İrfan Tuna, gazdan etkilenerek kalp krizi geçirdi. Tuna, yaşamını yitirdi.

Tuna'nın biber gazı nedeniyle fenalaşarak öldüğü iddiası üzerine savcılık soruşturması başlattı, Ankara Adli Tıp Kurumu'ndan otopsi raporu istedi. ATK, 25 Kasım'da gönderdiği raporda, Tuna'nın midesinde biber gazının etken maddelerinden kapsaisin ve dihidrokapsaisin bulunduğu tespiti yer aldı. Akciğerlerinde de ödem olduğu tespit edilen Tuna'nın kesin ölüm nedeni hakkında kanaate varılamadı. Kurum kesin ölüm nedeninin saptanması için otopsi raporunu ve adli tahkikat dosyasını İstanbul'a gönderdi. Ancak İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığı, 21 Ocak 2014 tarihli raporunda Tuna'nın "zehirlenerek öldüğüne dair tıbbi delillerin bulunmadığı"nı belirtti. Bunun üzerine soruşturma takipsizlikle sonuçlandı.

ETHEM SARISÜLÜK

İstanbul'da ezilenler Gezi Parkı'na girerken, Ankara'da ezilenlerin hedefi, yıllarca yasaklanan Kızılay oldu. Direnişçiler içinde yer alan Ethem Sarısülük, 1 Haziran günü saat 16.30 sıralarında başından vurularak ağır yaralandı. Olay anı, kameralar tarafından kaydedildi. Buna göre, bir çevik kuvvet polisi, silahını çıkartıp, hedef gözeterek ateş ediyordu. Ardından Ethem yere düşerken görülüyordu. Yoğun bakıma alınan Ethem Sarısülük, 14 Haziran'da hayata veda etti. Cinayetin ardından polis Ahmet Şahbaz hakkında dava açıldı. Yargılama sonunda Şahbaz'a önce müebbet, sonra indirimlerle 7 yıl 6 ay hapis cezası verildi. Mahkeme, "haksız tahrik" ve "iyi hal" indirimlerini uyguladı. Böylece katil Şahbaz'ın cezaevinde tutulacağı süre 4 yıl 10 aya düşürüldü. Ancak Yargıtay Başsavcılığı, polise verilen cezası az buldu. "Olası kasıt"la değil "kasten öldürme" suçundan ceza verilmesi gerektiğini belirtti.

Polis adeta ödüllendirilirken, adalet isteyen aile devletin saldırılarına maruz kaldı. Ethem'in annesi Sayfi Sarısülük ve kardeşleri İkrar, Cem ve Mustafa Sarısülük hakkında, katil polisin şikayeti üzerine "hakaret" ve "yaralama" suçlamalarıyla dava açıldı. Adalet isteyen aile fertleri hakkında, katil polise verilenden daha çok ceza istendi; 10 yıla kadar hapis cezası. 

ALİ İSMAİL KORKMAZ

Eskişehir'de üniversite okuyan Antakyalı Ali İsmail Korkmaz, 2 Haziran'da polis ve sivil polisler tarafından dövülerek ağır yaralandı. Darp edildikten sonra gittiği hastanede tedavi göremeyen Ali İsmail, ilk tıbbi müdahaleyi ancak 20 saat sonra alabildi. Beyin kanaması geçirdiği anlaşılan Korkmaz 38 gün boyunca komada kaldı, 10 Temmuz'da yaşam savaşını kaybetti. 

Cinayetin ardından 1'i polis 5'i tutuklu, 3 tutuksuz polis toplam 8 sanık hakkında dava açıldı. Eskişehir'de açılan dava, "güvenlik" gerekçesiyle Kayseri 1. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderildi. Yargılama sonunda sanık polis Mevlüt Saldoğan'a 13 yıl hapis cezası verildi. Ceza, "iyi hal indirimi" uygulanarak, 10 yıl 10 aya indirildi. Sanık polis Yalçın Akbulut ise 12 yıl hapis cezasına çarptırıldı ancak "iyi hal" indirimi ile ceza 10 yıla düşürüldü. Polislere yardım eden 3 sivil sanık 8'er yıl hapis cezasıyla cezalandırıldı. Cezalar, iyi hal indirimi ile 6 yıl 8'er aya düşürüldü. Sanık Ebubekir Harlar için ise 3 yıl 4 ay hapis cezası verildi. Harlar, "iyi hal" indiriminden tahliye edildi. Mahkeme, sanık polisler Şaban Gökpınar ve Hüseyin Engin'in de tahliyesine karar verdi. Katiller adeta yerel mahkeme tarafından ödüllendirilirken, davanın savcısı Mehmet Kalkan, polis Mevlüt Saldoğan'a verilen cezayı az bularak Yargıtay'da itiraz etti.

MEDENİ YILDIRIM

Haziran'ın son günlerine doğru Batı'da halkların ayaklanması geri çekilirken, 30 yıldır adalet, eşitlik, özgürlük ve barış için mücadele eden Kürt halkı, sokağa döküldü. Kürt kentlerinde sayısı artırılan karakol/kalekollara karşı eylem yapılan yerlerden biri de Amed’in Lice ilçesiydi. Kayacık Köyü'nde yapılan karakolu protesto eylemi sırasında askerin açtığı ateşte, 18 yaşındaki Medeni Yıldırım öldürüldü. Olayın ardından başlatılan soruşturma hala davaya dönüşmüş değil. Olay yeri keşfi bile iki yıl sonra 13 Mayıs'ta yapılabildi. 

AHMET ATAKAN

Gezi Parkı'nın polis tarafından boşaltılmasının ardından geriye çekilen hareket, Eylül ayında yeniden sokaktaydı. Bu kez ODTÜ'deki ormanlık alanın yok edilmesine karşı direniş günleriydi. Antakya halkı bu direnişin de içinde yer aldı. Gezi'nin ardından ODTÜ direnişinin de neferlerinden olan Ahmet Atakan, 9 Eylül günü polis tarafından gaz kapsülü ile başından vurularak öldürüldü. Antakya Valiliği ve polisin iddiası şaşırtmadı: Düşerek öldü.

Ancak ön otopsi raporu bu iddiayı yalanladı. Hatay Devlet Hastanesi'nde yapılan ilk otopsiye giren Hatay Tabip Odası Başkanı Selim Matkap da çok net bir şekilde, "yüksekten düşerek öldü" iddiasını yalanladı. Matkap'ın olayın ardından "Atakan'ın vücudunda yüksek bir binanın üzerinden düştüğünü ispatlayan bir bulguya rastlamadık. En önemli iki bulgu var: Birisi akciğerlerde kanama, diğer kafa travması. Kafasında künt travma olarak tabir edilen çökme kırığı ve morarma vardı. Ölüm sebebi bunlardan biri. Bunlarla 'yüksekten düştü' diye açıklama yapılamaz" değerlendirmesini yaptı. İnfazın ardından geçen aylara rağmen polisler hakkında hala dava açılmış değil. 

HASAN FERİT GEDİK

21 yaşındaki Halk Cephesi üyesi Hasan Ferit Gedik, 29 Eylül 2013'te Maltepe Gülsuyu'nda uyuşturucu çetelerine karşı yapılan yürüyüşte, çeteciler tarafından katledildi. 6 kurşunla öldürülen Gedik'in olay sırasında üzerinde olan giysiler kaybedildi. Soruşturma sonunda 15'i tutuklu 35 sanığa "Kasten yaralama", "Suç işlemek amacıyla örgüt kurma", "Kasten öldürme", "Suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma", "Kasten öldürmeye teşebbüs", "Nitelikli yağma", "Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma", "Suç delillerini yok etme gizleme veya değiştirme suçluyu kayırma", "Yargı görevini yapanı etkileme" ve "Mala zarar verme" suçlarından dava açıldı. Davaya Anadolu Adliyesi 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam ediliyor.

BERKİN ELVAN

İstanbul'daki direniş günlerinde Okmeydanı'ndaki evinden ekmek almak üzere çıkan 15 yaşındaki Berkin Elvan, başından gaz bombasıyla vuruldu. Ağır yaralanan Elvan, 269 gün yoğun bakımda kaldı. Küçük bedeni günden güne eriyen Berkin, 2014 yılının 11 Mart'ında hayata veda etti. Polis infazının ardından başlatılan soruşturmada aylarca hiçbir ilerleme sağlanamadı. Berkin'e gaz bombasını atan polisin ismi bile belirlenmedi, dava açılmadı.

MEHMET İSTİF

Mersin'deki Gezi direnişçilerinden Mehmet İstif, 30 Haziran'da Olimpiyat Oyunları'nın açılışına sadece AKP'lilerin alınmasını ve dönemin Başbakan'ı Erdoğan'ın ziyaretini protesto etmek için Forum AVM önündeki eyleme katıldı. Eyleme saldıran polis Mehmet İstif'in ağzına çok yakın mesafeden gaz sıktı. İstif o anı, "Bütün ağzım boğazım gazla doldu, acıdan çığlık atmaya başladım" diye anlattı. Mehmet, o gün, yaralanan yüzlerce insan gibi gözaltına alınma tehlikesi olduğu için hastaneye gitmedi. Ancak ertesi gün ve diğer günlerde ağrıları artan Mehmet İstif, doktora gittiğinde, "sol dil kökünde iltihaplanma ve yara başladığını" öğrendi. Kendisine verilen ilaçlar işe yaramadı, yaraları bir türlü iyileşmedi. Haftalar sonra "dil kökü" kanseri olduğunu öğrendi. İstif, 13 Mayıs'ta yaşamını yitirdi. Cinayete ilişkin hala dava açılmış değil.