'Adli kontrol uygulaması Demokles'in kılıcı yapıldı!'

OHAL ile birlikte özellikle Kürt siyasetçilerine, gazetecilere ve muhalif kesimlere yönelik gözaltı ve tutuklama furyası başlatıldı.

Avukat Ümit Dede, adli kontrol şartı ile kişi hak ve özgürlüklerinde önemli düzeyde ihlal yapıldığını kaydederek, adli kontrol şartının halkın üzerinde 'Demokles'in kılıcı' gibi kullanıldığını belirtti. Kişilerin hastanelere, seyahate gitmesinin de engellendiğini vurgulayan Av. Dede, adli kontrol yönteminin temel hak ve özgürlükleri kısıtlandığını söyledi ve kaldırılmasını istedi.

Adli Kontrol, 5271 Sayılı Kanun ile CMK’un 109 maddesine göre; şüphelinin tutuklanması yerine adlî kontrol altına alınmasına karar verilebilir, denilerek uygulanan bir sistem. Ancak son günlerde sıkça kullanılan bu yöntem ile binlerce kişinin hak ve özgürlükleri kısıtlanıyor ve yaşamları adeta açık cezaevine dönüştürülüyor.

'HUKUK DEĞİL DEVLET ESAS ALINIYOR'

Av. Dede, tıpkı tutuklama gibi adli kontrol şartı ile yapılan serbest bırakılmaların da gerekçesinin açıklanması gerektiğini belirterek, “Ancak adli kontrol şartı hukuki bir yöntem olmaktan çıkmış ‘devletin güvenliğinin’ esas aldığını bir yaklaşıma dönüşmüş durumda. Fakat hukuk ‘devletin güvenliğine’ bakmaz. Hukuk kuralları devletin güvenliği için değildir” dedi. 

Adli kontrol şartının adil yargılamanın önüne geçtiğini ifade eden Av. Dede, şöyle devam etti: "Tutuklanma en son başvurulan bir yöntemdir ancak ülkemizde en başta uygulanan bir yöntem durumuna gelmiş. Bunun yanında adli kontrol aynı şekilde çok sıkça kullanılıyor ve sıradanlaştırılıyor. Bir kişi neden adli kontrol şartı ile yargılanır? Bunun gerekçesinin açıklanması gerekiyor. Ancak bizim gördüğümüz kadar böyle bir gerekçe ortaya konulmuyor. Adli kontrol bir lütuf olarak algılanıyor ancak tersine yargılamayı olumsuz etkiliyor. Bir kere bir süre konulmuyor. Tutuklanan birisinin dosyasına öncelik verilirken adli kontrol şartı ile bırakılan birisi için bu yapılmıyor. Yargılama süreci yıllara yayılıyor ve mağduriyetlere sebep oluyor. Adli kontrol ile yapılan yargılamalarda süre kısıtlamasının uygulanması gerekiyor. Tutukluluk süreci için yargılamanın yapılmaması durumunda karşı dava veya tazminat davası açma hakkı doğuyor. Ancak adli kontrol yönteminde böyle bir şey yok. Süre ne kadar uzun olursa olsun tazminat veya karşı dava açılmıyor. Yargılama yıllara yayılıyor. Bunun bir süresinin belirtilmesi gerekir."

'SAĞLIK, SEYAHAT, TİCARET GİBİ HAKLAR ÇİĞNENİYOR'

Her gün bağlı olduğu resmi daireye gidip iş için imza atan bir devlet memurunun bile adli kontrol şartı ile yargılandığını ifade eden Av. Ümit Dede, şunları kaydetti: “Kendi iradesi ile ifade veren yurttaşlar adli kontrol şartı ile dışarı çıkıyor. Her gün işine gidip imza atan kamu emekçilerinin de bu yönteme tabi tutulduğunu görüyoruz. Doğrusu bunu anlamış değiliz. Adli kontrol şartıyla seyahat ve sağlık gibi temel haklar ihlal ediliyor. Yurttaşlar daha iyi sağlık hizmetleri için bırakılam yurt dışına çıkmayı yurt içindeki daha iyi bir hastaneye bile gidemiyor. Seyahat edemiyor ve ticaretini yapamıyor. Temel hak ve özgürlükler kısıtlanıyor. Bu şekilde uygulanmasından ziyade kaldırılması daha yerinde olur. Tutuklu değilsiniz ancak yaşamınız kısıtlanıyor. Adil yargılama dışında bir dert var."