Anayasa değişikliği tek adam rejiminin ilk adımı

Halkların iradesi yok sayılarak faşist bir ortaklık ile Meclis’ten geçirilen Anayasa değişikliğinin ülkeyi karanlık bir geleceğe sürüklediğine dikkat çeken STK temsilcileri, demokrasiden uzak bu değişimi kesinlikle kabul etmeyeceklerini söyledi.

AKP ve MHP’nin işbirliğiyle 18 maddeden oluşan Anayasa’da değişiklik yapılması hakkındaki kanun teklifi 339 oy ile kabul edildi. Söz konusu Anayasa değişikliği Cumhurbaşkanı’na OHAL ilan etme ve Meclisi fes etme yetkisi verilmesi, 550 olan milletvekili sayısı 600’e çıkarılması ve Cumhurbaşkanı’nın yargılanmasının 400 milletvekiline bağlı olması gibi maddeler yer alıyor.

Tek adam rejiminin ilk adımı olan Anayasa değişikliği teklifinin AKP/MHP ortaklığıyla meclisten geçirilmesine tepki gösteren STK temsilcileri şunları söyledi;

SES Eş Başkanı Ramazan Kaval: Emekçi ve Kürtlerin isteklerine cevap olmayan Anayasa değişikliği bu haliyle Türkiye’yi çok daha gerilere taşıyacak; çünkü asıl değiştirilmesi gereken ilk 4 maddeye hiç dokunulmadığı gibi var olan tekçiliğe “Türk usulü Başkanlık sistemi” adı altında bir yenisi ekleniyor. Türk usulün nasıl bir şey olduğunu da hala anlamış değiliz; çünkü bize şeffaf bir şekilde anlatılmadı. Bir tek Anayasa değişikliği sunuldu önümüze o da Cumhurbaşkanının görev ve sorumluluklarını güçlendirerek dikatatöryasını kurmasını sağlamayı amaçlıyor ve bu çerçevede Cumhurbaşkanının yargılanmasını da 400 milletvekilinin imzasına bağlıyor. Onlar da Türkiye koşullarında 400 Milletvekilinin bir araya gelmeyeceğini çok net biliyorlar. Hadi diyelim ki 400 vekil bir araya geldi ve “sen yanlış yaptın bu yüzden yargılanacaksın” dedi o zaman da Cumhurbaşkanına verilen meclisi fes etme yetkisi devreye girer. Böylelikle Cumhurbaşkanının yargılanması durumuna sadece ifade ve görüntüde yer verilerek halkta demokratik bir Anayasa değişiminin yapıldığına dair bir algı algısı yaratılmaya çalışılıyor. Evet, Anayasanın birçok eksikliği vardı ve değişimin olması gerekirdi ancak bahsettiğimiz değişim bu tarzda bir değişim değildi. Yani en basitinden Bakanlar Kurulunu Cumhurbaşkanı oluşturuyor ve gerekli gördüğü yerde Meclisi fes edip, milletvekillerinin yargılanmasını kendine bağlıyor ise bu durumu kabul etmemiz mümkün değil, renklerimizin yansımadığı bir Anayasa bizim Anayasamız değildir!

İHD Amed Şube Başkanı Raci Bilici: Mevcut Anayasaya baktığımızda ülke halkları kendini bu Anayasa’da göremiyordu çünkü söz konusu Anayasa bir darbe Anayasasıydı. Bizim bu darbe Anayasasının baştan sona değiştirilmesine dönük bir talebimiz vardı. Böylelikle daha demokratik çoğulcu ve farklı kesimleri kapsayan demokratik özgürlükçe ve sivil bir Anayasa hazırlamak istiyorduk ancak bu gerçekleşmedi. Onun yerine bizim talep ettiğimiz noktalardan çok uzak olan bir Anayasa değişikliği meclisten geçti. Meclisten geçen bu Anayasa Türkiye’nin sorunlarını çözmeyeceği gibi daha da derinleşmesine neden olacaktır. Sadece Türklük mantığı ile hazırlanan bir Anayasa değişikliği söz konusu. Bu durum Türkiye halklarını rahatsız ediyor. Zaten mevcut Anayasa ile sıkıntı yaşarken yasama yürütme ve yargının bir elde toplandığı bir anayasa metni ile neler yaşarız siz düşünün. Bir kişinin kendi inisiyatifine dayanarak ilan edeceği OHAL ile temel hak ve özgürlükler tamamen askıya alınabilir. Bu da insanların mağdur olacağı ve hakların ihlal edileceği bir döneme doğru ilerlediğimizi göstermektedir. Bu Anayasa ile kim Başkan olursa olsun ülke ciddi bir tehlikeye girer! Bu nedenle vakit kaybetmeden tüm kesimlerin isteği doğrultusunda şekillenen bir Anayasa için harekete geçmelidir.

Amed EĞİTİM-SEN 1 No’lu Şube Eş Başkanı İkram Atabay: Kuşkusuz ki anayasalar toplumsal sözleşmelerdir ve toplumun ihtiyaçlarına göre şekillenmesi gerekir. En azından demokratik Anayasalar bu karakterde olmalıdır. Bir anayasada değişiklik, mevcut Anayasanın toplumun ihtiyaçlarını karşılamaması durumunda gündeme gelir ve bu halkın iradesi ile yapılır; fakat ülkemizdeki Anayasa değişikliğini göz önüne aldığımızda maalesef ki böyle bir yöntem izlenmiyor. İki partinin bir araya gelmesi ile topluma bir Anayasa dayatılıyor. Şuna da dikkat çekmemiz gerekir ki; Anayasayı toplum hazırlar parlamento onaylar. Parlamentonun görevi budur. Fakat şu anda tam tersi yapılıyor. Bırakalım toplumun diğer kesimlerini toplumu temsilen orada bulunan siyasi partiler bile süreçten uzak tutuluyor. İki parti bir araya gelip bir anayasa paketi hazırlayarak parlamentodaki çoğunluklarını da esas alarak bu anayasayı topluma dayatıyorlar.

Bu anayasanın şimdiye kadar kabul edilen maddelerine bakarsak bu anayasanın yetkileri bir kişinin elinde toplar niteliğe sahip olduğunu çok rahat söyleyebiliriz. Bu değişikliklere göre; OHAL’in ilan edilmesi veya Meclis’in feshi bir kişinin kararına bırakılıyor. Haliyle bu durun toplumu zorlayacak ve toplumun ihtiyaçlarına cevap olmadığı için de bir gerginlik ve kutuplaşma durumu söz konusu olacaktır. Bunların hepsi hazırlanan Anayasanın baskıcı ve demokrasiden uzak bir anayasa olacağını göstermektedir. Umarım halklar referandumda bu anayasaya hayır der yoksa çok ciddi problemlerle karşı karşıya kalacağız!