DAİŞ önce iftira attı sonra recmetti

Minbic’in özgürleştirilmesinden sonra DAİŞ’in halka uyguladığı zulmün boyutları yavaş yavaş ortaya çıkmaya başladı.

İki yıl boyunca Minbic’i işgal eden DAİŞ, yaptığı birçok zulüm, katliam ve işkenceyle anılmaya devam ediyor. Minbic’in özgürleştirilmesinden sonra yapılan zulmün boyutları yavaş yavaş ortaya çıkmaya başladı.

DAİŞ’in Minbic’te yaptığı insanlık dışı uygulamalardan biri de, halkın gözleri önünde 6 kadını recmetme katliamıdır. Katledilen kadınlardan biri olan Zehra Eceylo, 2015 yılında kentin içinden geçen dere yatağında recmedildi.

‘EVİNİZDE SİLAH VAR DİYEREK BASKIN YAPTILAR’

Zehra Eceylo’nun alıkonulma nedeni ve isnat edilen suçu, onunla birlikte alıkonulan kız kardeşi Radwa şöyle anlatıyor; “Çeteler, evinizde silah var gerekçesiyle baskın düzenlediler. Evin altını üstüne getirdiler. Evden ayrılırken bizi de götürmek istediler. Zehra da, ‘’Niye bizi götürüyorsunuz. Eve baskın yapma, bizi götürme izniniz var mı?’’ diye sordu. Onlar da ‘’Belgeye gerek yok zaten sizin dosyanız hazırlanmış’’ dediler. Zehra tekrar nedenini sorduğunda, ‘’Sen daha iyi biliyorsun’’ yanıtını verdiler. Kardeşim Rıdvan’ı da bizimle almak istediler. Ablam kardeşimin hasta olduğunu söyledi. Onun da bizimle gelmesi gerekir. Birkaç soru sorup bırakacağız dediler. Üçümüzü aldılar. Gittiğimizde, her şey hazırlanmış gibi, hemen sorguya aldılar. Birkaç sorunun ardından ben ile Zehra’yı başka bir odaya aldılar. Rıdvan’a işkence yapmaya başladılar. Ta ki bayılana kadar. Sabah doktor getirdiler. Güya 3 gün içinde bizi bırakacaklardı. 3 gün sonra, bizi hakime çıkardılar. Sadece hakim görecek sizi ve çıkacaksınız dediler. Dosyamıza baktılar ve mesnetsiz iddiaları sıraladılar. Hiç birinin de delili yoktu. Her birimize kendilerince ceza verdiler.”

‘HAKİM ABLAMA İFTİRA ATMAMI İSTEDİ’

Ceza vermelerine rağmen, hakim beni bırakacağını söyledi. Ancak, Zehra yani ablam üzerine yalan ifade vermem şartıyla. Zehra’nın zina yaptığı şeklinde yalan ifade verme karşılığında serbest kalacaktım. Ben de yalan söylemeyeceğimi ve böyle bir şey olmadığını belirttim. Zehra’yı zina ile cezalandırmak istiyorlardı. Ben de, ‘’Kuran’a el basabilir misiniz?’’ diye sordum. Onlar da bunu önemsemediklerini söylediler. Yalan ifade vermeyi kabul etmeyince bana 1 yıl ceza verdiler. Zehra’yı da, her hangi bir doktora götürüp muayene etmeksizin, zina cezasına çarptılar. ‘’Öyle bir şeyin olup olmadığını bari komşularımıza sorun. Öyle bir şey varsa onlar söyler’’ dedim. Onlar da, ‘’Zaten sizi şikayet eden komşularınız’’ dedi. Biz zindandayken gelip Zehra’yı aldılar. Ben de kurtulacaksın Zehra dedim ve bu duruma sevindim. Ondan sonra bir daha onu göremedim. Ailem ziyarete geldiğinde Zehra’yı sordu. ‘’Bırakıldı mı?’’ dediler. Tunuslu bir gardiyan “Zehra artık buraya dönmeyecek onu başka bir zindana götürdüler” dedi.

‘YAPACAKLARINI DUYURUYORLARDI’

Zindanlarında yapacaklarını bir şekilde bize duyuruyorlardı. Cuma günü bir kadın ile bir erkeği recmedeceklerini söylemişlerdi.

Nedense, saat 1, 2 civarında, Cuma günü bir erkek ile kadının recmedileceği aklıma geldi. Zehra’nın eşyalarını koklamaya başladım. Benim gibi suçsuz birçok yaşlı kadın vardı zindanda. Neden hüzünlü olduğumu sordular. Ben de, ‘’Artık kardeşim Zehra’yı göremeyeceğimi hissediyorum’’ dedim. Sırtımı duvara yaslamış elbiselerini koklarken dalmışım. Rüyamda bir ses “Redwa kalk Zehra geldi dedi. Rüyam da Zehra gelip oturdu. Bana bugün saat 2’de beni recmedecekler. Kendine ve kardeşimiz Rıdwan’a iyi bak. Benim kaderim de böyleymiş” dedi.

‘İHBARCI KOMŞUMUZLA ZEHRA’YI YÜZLEŞTİRMİŞLER’

Zehra’yı diğer zindana götürdüklerinde bizi şikayet eden komşumuzu yanına götürmüşler ve ona, “Burnunu nasıl sürttüğümü gördün mü? Bugün recmedileceksin” demiş. O da, ‘’hiç önemli değil, önemli olan suçsuz oluşumdur.’’ demiş. Yeniden rüyama dönersek; ‘’Zehra’ya recm esnasında orada bulunayım’’ dedim. O da, ‘’Hayır. Sen benden önce ölürsün çünkü dayanamazsın’’ dedi. Zehra rüyamdan gittiğinde uyandım. Uyanmamla birlikte başım döndü ve bayıldım. Beni hastaneye kaldırdılar. 3 gün hastanede kaldım. Gardiyan olan Ebû Omer El-Tûnsî bizim için sürekli, “Bu aile haksızlığa uğradı” diyordu. Diğerleri de, mahkeme ne karar verirse öyle diyordu. Hastanede ben bütün bunları kulaklarımla duydum. Çünkü gardiyan, doktora anlatıyordu, "Hakim kızdığı için bunlara bu cezayı verdi’’ diyordu. Bununla daha da öfkelendim.

‘DAİŞ KADINLARA BİR MAL GİBİ YAKLAŞIYORDU’

Ben hastaneden çıktıktan sonra biraz daha iyi davranmaya başladılar. Daha sonra birkaç Êzidî Kürt kadınını yanımıza getirdiler (Sebaya). Biri hamileydi ve düşük yapmasını sağladılar. Öyle çok kadın vardı. Bir genç kadını getirip bir odaya alıyorlardı ve teker teker içeriye girip tecavüz ediyorlardı. Hamile kalmamaları için de ilaç veriyorlardı. Êzidî kadınlara öyle davranıyorlardı. Örneğin o kadınlardan biri; Mir’e hizmet ettiğinde, Mir’in bir misafiri o kadını beğendiğinde, alıp onu Mir’e veriyorlardı. DAİŞ esir aldığı kadınlara öyle davranıyordu.

Zehra’yı recmettikten kısa bir süre sonra beni ve kardeşim Rıdvan’ı bıraktılar. Çıkınca Zehra’nın recm ile katledildiğini öğrendim. Ama rüyamda görmüştüm zaten. Psikolojim bozulmuştu. Bir süre tedavi gördüm hala çok ağır etkileri var üzerimde. Çünkü suçsuz, günahsız ablamı recmederek katlettiler. Bunu bir de lekeleyerek yapmaları çok kötü, çok ağır bir durumdur.

‘İBRETLİK OLSUN DİYE İNSANLARA GÖSTERİYORLAR’

Zehra’yı, Minbic merkezinden geçen dere yatağında recm ile katlettikten sonra üstünü örtüp, yakınına bir kontrol noktası kurumuşlar. Kurdukları kontrol noktasından geçenlere, Zehra’yı ibret olsun diye göstermişler. O sırada oradan geçenlerden biri de; Zehra’nın abisinin oğlu, şimdi ki Şems Şemal savaşçısı, Said Akif’dir. Said, recm ile katlettiklerinin halası olduğunu bilmediğini söyleyerek şunları anlattı; “Oradan geçenlere recm ile katlettikleri ve üstünü örtükleri bir kadını gösteriyorlardı. Ben de o sırada oradan geçiyordum. Beni durdurup, götürüp gösterdiler. Halam olduğunu bilmiyordum. Bilseydim, o adamın elindeki silahı alıp önce onu sonra kendimi vururdum. Oradan gittikten sonra halam olduğunu öğrendim. Öğrendiğim an evden çıktım. Ebu Leyla’nın yanına gidip Şems Şemal’e katıldım. Halam ve onun gibi günahsız insanların intikamını almak istedim. İntikamımızı da Minbic’ten onları çıkararak aldık. Recmedilen halam ve onun gibi diğer kadınlar ile; elleri, kafaları kesilen, kurşuna dizilen insanların intikamını aldık. Acıları biraz hafiflemiş olsa da hala ailelerin yüreklerini yanıyor.”