Katledilişinin 10'uncu yılında Hrant Dink Stockholm'de anıldı

Agos Gazetesi Genel Yayın Müdürü Hrant Dink, katledilişinin 10'ncu yılında İsveç'in başkenti Stockholm'de İşçi Eğitim Merkezi'nde (ABF) düzenlenen bir etkinlikle anıldı.

Türkiye'de İnsan Haklarını Destekleme Komitesi, İsveç PEN Kulubü, İsveç Gazeteciler Federasyonu, Ermeni Federasyonu ve İşçi Eğitim Merkezi'nin düzenlediği etkinliğe, ev sahibi örgütlerin yanı sıra Uluslararası Af Örgütü ve Kürt Federasyonu temsilcileri, Ermeni Büyükelçisi, öğretim üyeleri, milletvekilleri ve tanınmış gazeteciler de katılarak Dink davası ve Türkiye'deki gelişmeler hakkındaki düşüncelerini katılımcılarla paylaştılar.

PETHRUS: SUSMAK ALTERNATİF OLAMAZ

Dink'in anısına yapılan bir dakikalık saygı duruşunun ardından etkinliğin açılışını, aynı zamanda Türkiye'de İnsan Haklarını Destekleme Komitesi Başkanlığı görevini yürüten Hristiyan Demokrat Parti Milletvekili Desirre Pethrus yaptı.

Dink'in 1915'te olanları soykırım olarak adlandırdığı, azınlık halkların; Kürt, Asuri-Süryani halklarının haklarını savunduğu için önce hakkında dava açıldığını ve ardından da öldürüldüğünü söyleyen Pethrus, “Olanlara karşı susmak alternatif olamaz. Biz insan haklarını savunmak için sesimizi yükseltmeliyiz” dedi.

RAKEL DİNK: BİZİ HEDEF TAHTASINA KOYANLARA DOKUNULMADI

Etkinliğe video link ile bağlanan Dink'in eşi Rakel Dink, “Hrant öldürüleli 10 yıl oldu. Dava mahkemede sürüncemede bırakıldı. Bu on yıl içinde bizi tehdit edenlere, hedef tahtasına koyanlara, Agos'un ve mahkemelerin önlerinde tehdit edenlere dokunulmadı. Dilerim adalet yerini bulur. Çünkü bu dava sadece bizim için değil tüm haksızlığa uğrayanlara örnek olacaktır. İnsan hakları ve Türkiye açısından önemli bir adım olacaktır” şeklinde konuştu.

Doçent ve Tarihci Vahagn Avedian, sokak ortasında herkesin gözlerinin önünde öldürülen Dink cinayetinin aradan 10 yıl geçmesine rağmen aydınlığa kavuşturulmamasının sorumlusunu Türk kurumları ve politikacıları olduğunu söyledi.

Cinayetin aydınlatılması ve gerçek suçluların yargı karşısına çıkarılması için sivil toplum örgütlerine İsveç Hükümeti ve uluslararası topluma görev düştüğünü hatırlatan Avedian, “Her şeye rağmen karamsar değilim ve gelecekten umutluyum. Umarım önümüzdeki yıl Hrant için yapacağımız anmada aynı şeyi tekrar etmeyiz. Cinayet aydınlığa kavuşur ve biz başka şeyleri tartışırız” dedi.

GERÇEKLERİ HALKA AÇIKLAYAN GAZETECİLER CEZAEVLERİNE ATILIYOR

İsveç Gazeteciler Federasyonu Başkanı Jonas Nordling, Dink'in katledilmesinin üzerinden 10 yıl geçmesine rağmen cinayetin hala aydınlatılmadığını hatırlattıktan sonra “Dünyanın pek çok ülkesinde gazeteciler baskı, tehdit ve saldırı altında. Bazen de katlediliyorlar. Dink gibi her yıl 100 ila 120 civarında meslektaşımız katlediliyor. Bu katliamları gerçekleştirenlerin neredeyse tamamına yakını adalet karşısına çıkarılmadı” dedi.

Neol'den önce Türkiye'ye giderek gazeteci örgütleri ile görüşmeler yaptığını söyleyen Nordling izlenimlerini şu cümlelerle katılımcılarla paylaştı:

“10 yıl önce Dink'in katledilmesine şahitlik yapan bir ülkedeki gelişmeler doğru yönde değil. Gerçek anlamda profesyonel gazetecilik yapmak isteyenler engellenmeye çalışıyor. Artık Türkiye'de özgür basının olup olmadığını tartışmak gerekir. Gerçekleri halka açıklayan gazeteciler cezaevlerine atılıyor.”

Nordling, Avrupa Gazeteciler Federasyonu ile birlikte Türkiye'deki gazetecileri desteklemeye devam edeceklerini, ülkedeki ifade ve basın özgürlüğü ihlallerine karşı mücadeleyi sürdüreceklerini söyledi.

TUTUKLU GAZETECİLER DERHAL SERBEST BIRAKILMALI

Uluslararası Af Örgütü adına konuşan Andrea Bodekull, Dink'in ölümünün üzerinden 10 yıl geçmesine rağmen cinayetin aydınlatılmadığı gibi basın ve ifade özgürlüğü ihlallerinin tavan yaptığını, hükümete muhalefet eden kesimlerin seslerinin susturulduğunu ve artık Türkiye'de özgür medyadan söz edilemeyeceğini söyledi.

15 Temmuz darbe girişiminin ardından olağanüstü halin ilan edilmesinden sonra kapatılan medya kuruluşlarını ve tutuklanan gazeteci ve aydınları somut rakamlar vererek dile getiren Bodekull, “Af Örgütü olarak keyfi bir biçimde temelsiz suçlamalarla tutuklanan tüm gazeteci ve memurların hükümet haklarında kanıt göstermedikçe serbest bırakılmalarını ve davalarının düşürülmesini talep ediyoruz” şeklinde konuştu.

İsveç'in en yüksek tirajlı gazetelerinden Svenska Dagbladet de Dink'in yaşamını yitirmesinin 10'ncu yıldönümü nedeniyle Dink davasındaki gelişmelere, Kürt, Ermeni ve Asurilere yönelik artan baskı ve saldırılara yer verdi.

GARO PAYLAN SOYKIRIM DEDİĞİ İÇİN ADETA LİNÇ EDİLDİ

“Dink'i hatırla, azınlıkları unutma” başlıklı makalede, 15 Temmuz darbe girişimin ardından Türkiye ve Kürdistan'daki insan hakları, ifade ve basın özgürlüğü ihlallerine, HDP'li milletvekillerinin ve Kürt belediye başkanlarının tutuklamalarına değiniliyor.

HDP Milletvekili Garo Paylan'ın parlamentoda Erdoğan'a sınırsız yetki veren anayasa taslağını eleştirirken Ermeni, Asuri-Süryanilere yönelik soykırımı gündeme getirdiği için adata linç edildiği belirtilen makalede şu görüşlere yer veriliyor:

“AKP'nin yanı sıra ırkçı ve faşist MHP ve Sosyal Demokrat CHP birlikte sırf ‘Ermeni, Süryani ve Pontuslara soykırım yapıldı’ dediği için Paylan'ın parlamentonun üç birleşimine katılmasını yasakladılar, soykırım sözünü parlamentodaki tutanaklardan çıkardılar. Paylan'ın soykırım sözünü parlamento dışında da söylemesini yasakladılar.

Erdoğan ve AKP hükümeti sadece soykırım sözüne değil Ermenilerin mezarlarına ve soykırımına uğrayan Kürt gençleri için dikilen anıtlara da tahammül edemiyor.

Hrant Dink'in en yakın arkadaşı Orhan Bakır 1980 yılında Türk askerleri tarafından öldürüldü. Kardeşleri İsveç'te yaşayan Ermeni olan Bakır'a mezarda da rahat vermediler. Mezarı tahrip edildi ve yeri tam 7 kez değiştirildi. Mezardaki kemikleri derelere atıldı.

BATI DÜNYASI BİR KEZ DAHA ERMENİ, SÜRYANİ VE KÜRTLERE İHANET ETMEMELİ

Soykırımının 100. yıldönümü dolayısıyla arkadaşları ve ailesi Bakır için 26 Nisan 2015 tarihinde bir anıt mezar yaptılar. Tunceli valiliği bundan iki ay önce mezarı yıktırma kararı aldı.”

Makalede imzaları bulunan Gazateci-Yazar Kurdo Baksi ve Murat Kuseyri, günümüzde Ermeni, Kürt ve Asuri-Süryanilere yönelik saldırıların 1,3 milyon Hristiyan’ın yaşamına mal olan soykırımı andırdığını ve batının olanları bildiği halde görmezden geldiğini hatırlattıktan sonra “Eğer Dink bugün yaşasaydı kesinlikle tek şeyi, Batı dünyasının bir kez daha Ermeni, Asuri-Süryani ve Kürtlere ihanet etmemesini isteyecekti” diyor.