OHAL ile hasta ve siyasi tutsakların sayısı artıyor

İHD verilerine göre, OHAL süreciyle birlikte Türkiye'de hasta tutuklu sayısı 906'ya ulaştı. OHAL'in ardından kitlesel tutuklamalar, cezaevlerinde hasta tutukluların sayısını artırdı.

Cezaevlerine hak ihlallerinin de artışıyla OHAL sürecinde hasta tutsakların sağlık durumlarından  ciddi kaygı duyuluyor.

İnsan Hakları Derneği (İHD) Cezaevleri Komisyonu tarafından 26 Ekim'de güncellenen “Türkiye Cezaevlerindeki Hasta Mahpuslar Listesi ve Sağlık Durumlarına İlişkin Bilgilendirmesi” raporuna göre, Türkiye'de 906 hasta tutuklu bulunuyor. İHD'nin geçen yıl açıkladığı raporda bu sayı 721 idi. 

Türkiye’deki cezaevlerinin koşullarını, OHAL ile bu koşulların hasta ve siyasi tutsaklar üzerinde ne denli ciddi sıkıntılar oluşturduğunu İHD Ankara Şube Yöneticisi ve Cezaevi Komisyonu’ndan Nuray Çevirmen'e sorduk...

HASTA TUTSAKLARIN SAYISI 906

ANF'ye konuşan Çevirmen, Türkiyede’ki cezaevlerinde Olağanüstü Hal (OHAL) süreciyle birlikte hasta tutsakların sayısının arttığına ve cezaevleri koşullarının kötüleştiğine vurgu yaptı. Çevirmen, "26 Ekim 2016 tarihinde açıklanan İHD’nin raporuna göre 906 hasta mahpus bulunmaktadır. Bunlardan 323’ü ağır hastadır. Hem hastalıkları hem de bulundukları hapishaneler raporumuzda bulunmaktadır. Ancak sürekli devam eden sürgün ve sevklerle bu adreslerde değişiklik yaşanıyor’’ dedi.

'TEDAVİ TALEPLERİ BAHANELERLE GEÇİŞTİRİLİYOR'

Yine OHAL ile birlikte sıklaşan sürgün ve sevklerin de tutsaklar ve aileleri için ciddi bir sıkıntı oluşturduğuna dikkati çeken Çevirmen, şöyle devam etti: 

‘’Yaklaşık bir yıldır artmış olan ve OHAL ile de süreklileşen sürgün ve sevklerden dolayı çok kısıtlı da olsa tedavi imkanı olan mahpuslar, bu haklardan tamamen mahrum kaldılar. Gönderildikleri hapishaneler tam teşekküllü hastanelerden uzakta olmakta, tedavileri bu nedenle kesintiye uğramıştır. Yapılan tedaviler ise hastanelerin bodrum katlarında sağlıksız ortamlarda yapılmaya zorlanmaktadır. Ve yine yeni getirildikleri hapishanelerde adı olan ama kendisi olmayan önerge de bahane edilerek tedavi taleplerine cevap verilmiyor. Birtakım bahanelerle geçiştiriliyor. Sürekli tedavi olması gereken hastalara ağrı kesici verilmektedir. Yine OHAL’den kaynaklı olarak kapasitelerinin çok üzerinde mahpus sayısından dolayı sağlıklı yaşam koşulları olmayan hapishaneler daha da kötü duruma getirilmiştir. Üç kişilik koğuşlar 6 kişilik yapılmış. 14 kişilik koğuşlar yine iki katına çıkarılmıştır. Mahpuslar yerde yatmakta, nemden, soğuktan ve yağmur sularından etkilenmekte ve bu da hastalıkları daha çok arttırmakta ve yeni hastalıkların oluşmasına da neden olmaktadır."

‘CEZAEVLERİ HEKİMLERİ DE BASKI ALTINDA'

Hapishanelerde genelge bahanesiyle temizlik ve hijyen malzemelerinin mahpusların elinden alınıp, kısıtlı olmak kaydıyla verildiğini, bundan kaynaklı da bulaşıcı hastalıkları olanlar ile sağlıklı olanların ortak malzeme kullanmalarının zorunlu hale getirildiğini belirten Çevirmen, şunları ifade etti:

"Ayrıca hapisteki mahpus için bir engel de hekimler tarafından tedavide yaratılan sorunlardır. Tedavileri önünde en büyük engel de kelepçeli muayene ile tedavi olmaktır. Birçok mahpus kelepçeli tedaviyi kabul etmediğinden tedavi edilememektedirler. Hekim-hasta ilişkisinin bütününde, yani gerek muayene ve tedavi sırasında, gerekse raporlama ve tıbbi belgeleme (gözaltı muayeneleri, işkence vb. kötü muamele iddiaları gibi) süreçlerinin tamamında hiçbir otoritenin baskısı, talepleri ya da olağanüstü durum gerekçe gösterilerek hekimler üzerinde baskı ya da yönlendirme yapılması kabul edilemez. Hekimler açısından da bir baskı söz konusudur. Meslek etiğine saygı duyan hekimler ciddi anlamda baskı altındadır. Dünyanın her bir yanında her darbe, diktatörlük döneminde hep aynı yöntemler uygulanmıştır. Her türlü insan hakları ihlalini, kötü muameleyi, işkenceyi yapanlar yakalandıklarında kendilerini temize çıkarmak için doktorları kullanmaktadırlar. TTB her zaman gerekli uyarısını ilgili kurum ve kuruluşlara yapmıştır. ‘Adil Yargılanma İçin İstanbul Protokolü Şarttır. Hekimlerden aldığınız raporların geçerli olabilmesi için hekimin baskıdan uzak bir ortamda bağımsızca karar verebilmesi gerekir. Öyle baskıyla, tehditle, zorla emniyete getirdiğiniz doktorlardan aldığınız raporların hiçbir geçerliliği yoktur’ şeklinde uyarısı geçerlidir."

‘OHAL İLE CEZAEVLERİ BÜYÜK BİR SORUN İÇİNDE'

Mevcut OHAL’in uzatılmasıyla beraber, OHAL’in ve Kanun Hükmünde Kararnameler’in (KHK) hasta tutsaklar üzerindeki etkisine de değinen Çevirmen, "OHAL’in uzatılması zaten erişimi zor olan hapishanelere erişimi iyice imkansız kılmıştır. Hapishane yönetimleri, idareler, kolluk güçleri olağan üstü yetkilerine dayanarak keyfi tutumlar sergilemektedirler. OHAL süresinde alınan KHK’larla birlikte kapatılan derneklerin hapishanelere duyarlı olan yaklaşımları da engellenmiş oldu. Hukuk kurumları ve dernekler hapishanelerle ilgili kısıtlı da olsa elinden gelen çalışmaları yapmaktaydı. Çocuk cezaevleri, kadın cezaevleri ayrıca büyük bir sorun ile iç içedir. Daha önce de belirttiğim gibi hasta mahpusların sağlık imkanlarına erişimi engellenmektedir’’ şeklinde konuştu.

‘HEM AİLE HEM DE TUTSAK CEZALANDIRILIYOR’

Çevirmen, şunları da dile getirdi: "Ayrıca OHAL kapsamında haftalık kapalı görüşler iki haftada bire çıkarılmıştır. Ayda bir yapılan kapalı görüşler iki ayda bire çıkarılmıştır. Haftalık telefon görüşmeleri de 15 günde bire çıkarılmıştır. Açık görüşleri için süre yarım saate indirilmiştir. Sürgün ve sevklerden dolayı ailelerinden çok uzakta olan ve neredeyse 24 saate yakın süren yolculuklar sonucunda yarım saatlik görüş ayrı bir işkencedir. Hem aile hem de mahpus ayrı ayrı tekrar cezalandırılıyor. Yine OHAL sürecinde yayınlara, kitaplara erişim hakkı da engellenmiştir. Genel olarak hapishanelerde kitap sayısı azaltılmış, kimi hapishanelerde komple ortadan kaldırılmıştır. Mektuplar verilmiyor, gazete ve dergiler iletilmiyor. Ayrıca yaşatılan olumsuzluklara karşı mahpusların verdiği dilekçeler de ya işleme konulmuyor ya da hiç cevaplanmıyor."

‘HAPİSHANENE YÖNETİMLERİ VE İLGİLİ KURUMLAR SUÇ İŞLİYOR’

Çevirmen, ‘’Türkiye’de insan hakları konusu yalnızca cezaevlerinden bağımsız olarak bile ürkütücü bir yerde duruyor. Uluslararası sözleşmelere atılmış imzalara ve anayasal haklara karşı bir direnç ile karşı karşıya kalmakta insanlar. Açık ve göz göre göre özgür alanlarda bu hak ihlalleri yaşanırken; raporlarımızdan, cezaevlerinden gelen mektuplardan, görüşmelerden, başvurulardan ve ailelerin aktardıklarından alınan bilgiler hapishanelerdeki dehşeti gözler önüne seriyor. Hapishane yönetimleri ve ilgili tüm kurumlar bu haklardan habersizmiş gibi bir politika izliyor" diye konuştu.

‘TUTUKLAMA GEREKÇELERİ SONRADAN OLUŞTURULUYOR'

OHAL süreciyle birlikte siyasi tutsakların sayısının sık sık arttığından kaynaklı kayıtlarında net bir sayının olmadığını belirten Çevirmen, şunları söyledi: "Siyasi mahpusların sayıları ile ilgili olarak bizim elimizde bir rakam bulunmamaktadır. Ancak yaşadığımız süreçte mahpus sayısının çok arttığı aşikardır. Halkların taleplerinin hapishane ve tecrit ile cezalandırılması bu ülkenin kendisine bugün ve gelecekte çok büyük zarar vermektedir ve vermeye de devam edecektir. Ayrıca alınan insanların gözaltı sürelerinin uzunluğu, avukat erişim hakkının bulunması, nerede olduklarının dahi bilinmediği durumlar yaşanması ve gözaltı merkezlerinde işkence gibi hak ihlalleri yoğunluk kazanmıştır. Kimse niye gözaltına alındığını bilmiyor, tutuklanma gerekçeleri bile sonradan oluşturulmaktadır. Tutuklanıp gönderildikleri hapishanelerde insanlık onuruna aykırı tutumlara maruz kalıyorlar. Çıplak arama dayatması, hakaret ve kaba dayak vakaları da yaşanmaktadır. Yaşanan sürgün furyası ile mahpusları takip etmede ciddi sıkıntı yaşamaktayız. Bir ay içinde 3 hapishane değiştiren mahpuslar bulunmaktadır."

OHAL’E RAĞMEN İHD ÇALIŞMALARINI SÜRDÜRÜYOR

Mevcut süreçteki cezaevlerinin sıkıntılarına karşı İHD’nin çalışmalarına değinen İHD Ankara Şube Yöneticisi ve Cezaevi Komisyonu’ndan Nuray Çevirmen, son olarak şunları belirtti:

"Türkiye’deki hapishaneler İHD’nin çalışma alanlarından biridir. Hem Genel Merkez hem de şubelerin hapishaneler için komisyonları yaşanan sorunlar için duyarlı yaklaşımlar sergilemekte ve çalışmalar yapmaktadır. Merkezi Komisyonumuz ancak avukatlar aracılığı ile hapishanelere ulaşmakta ve burada yaşanan hak ihlalleri için hukuki girişimlerde bulunmaktadır. Ayrıca hapishanelerdeki hak ihlallerini hem raporlarla hem de yapılan açıklamalarla kamuoyu ile paylaşmaktadır. Bazı şubeler haftalık basın açıklamalarıyla hasta mahpusların durumlarını dile getirmektedir ve hapishanelerdeki yaşatılan hak ihlalleri ile ilgili açıklamalar da yapmaktadır. Hapishane komisyonlarımız sürekli olarak faaliyet halindedir. Hapishanelerde yaşatılan durumlar için gerek gelen mektup başvuruları gerekse ailelerin başvuruları alınmaktadır."