Serbest bırakılan gazeteciler: Artık daha kararlıyız!

'RedHack' adı altında tüm gazetecilere gözdağı verilmek istendiğine dikkati çeken Okatan ve Yoksu, gerçekleri halka ulaştırmak konusunda dünden daha çok kararlı olduklarını söyledi.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak'ın maillerine ilişkin yaptıkları haberler gerekçe gösterilerek 24 gün gözaltına tutulduktan sonra dün adli kontrol şartıyla serbest bırakılan gazeteciler Derya Okatan ve Metin Yoksu, yaşadıklarını ANF’ye anlattı. 

Gece geç saatlerde sorgu hakimliği tarafından adli kontrol şartıyla serbest bırakılan ETHA Sorumlu Müdürü Derya Okatan, DİHA Muhabiri Metin Yoksu ve Gazete Yolculuk Yazı İşleri Müdürü Eray Sargın sevenleri tarafından alkışlarla karşılandı. 24 gün gözaltında beraber tutuldukları meslektaşları Ömer Çelik, Mahir Kanaat ve Tuncay Öğreten'in tutuklanmasından dolayı buruk bir sevinç yaşayan gazeteciler, gazeteciliği daha kararlı bir şekilde sürdüreceklerini vurguladılar.    

‘İNSANLIK DIŞI KOŞULLARDA TUTULDUK'

Hukuksuz gözaltıyı protesto etmek için 24 gün açlık grevi yapan Derya Okatan, gözaltında tutuldukları koşulların cezaevi koşullarından çok daha ağır olduğuna değindi. 24 gün boyunca insanlık dışı koşullarda kaldıklarını aktaran Okatan, “Nezarethaneler çok kalabalıktı, iki kişinin ancak sığabileceği bir hücrede üç dört kişi kalıyordu. Yürüyecek alan yoktu, ya oturmak ya da yatmak zorunda kalıyordunuz. Havasız ve hiçbir şekilde hijyenik koşullar yoktu. Tuvalete gitmek dahil çok büyük bir sorun haline getiriliyordu” dedi. Erkek polisler tarafından küfür, hakaret ve ölümle tehdit edildiğini belirten Okatan, yaşananların gözaltından çok bir cezalandırma olduğuna işaret etti. 

‘REDHACK TUTMAYINCA ÇEŞİTLİ ÖRGÜTLERE BAĞLAMAYA ÇALIŞTILAR'

Üç meslektaşının tutuklanmasına tepki gösteren Okatan, şöyle devam etti: "Bu dosyadaki saçmalığı ifade edecek söz yok. Emniyet, savcılık, hakimlik; her kademede başka suçlamalarla karşı karşıya kaldık. Yaptıkları soruşturmada gazetecilerden bir RedHack çıkmayacağını görünce bizi çeşitli örgütlere dağıtmaya çalıştılar. Bu şekilde üç arkadaşımızı kurban seçerek kura yöntemiyle örgütlere bağlayarak tutuklandılar."

Burada sadece 6 gazeteciye değil, tüm gazetecilere gözdağı verilmek istendiğine işaret eden Okatan, tüm baskılara rağmen gerçekleri halka ulaştırma kararlılığından vazgeçmeyeceklerini ve tutuklanan tüm gazeteciler serbest bırakılana kadar mücadeleye devam edeceklerini vurguladı. 

‘24 GÜN DEĞİL 5 YIL DA TUTSALAR İŞİMİZİ YAPMAYA DEVAM EDECEĞİZ'

Yorgun ve zayıflamış görünen Metin Yoksu ise, üç arkadaşını geri de bırakmanın üzüntüsünü yaşıyordu. Polisin elinde RedHack suçlamasına dönük hiçbir soruşturma dosyası olmadığına dikkati çeken Yoksu, "Polisler bizi gözaltına aldıklarında ellerinde hiçbir soruşturma dosyası yoktu. Biz gözaltındayken bu dosyayı doldurmaya çalıştılar ancak bir şey bulamayınca da bu kez örgüt kılıfına   sokmaya çalıştılar” dedi.  Hem DHKP/C, hem PKK propagandası yapmakla suçlandığını aktaran Yoksu, “RedHack hakkında Yargıtay‘ın bir kararı olmadığı için bizi hem DHKP/C’ye  hem de PKK’ye bağlamaya çalıştılar. Mesela Tuncay Öğreten’i DHKP/C‘nin  RedHack’ın bir kolu olduğunu iddia ederek üyelikten tutuklarken, Mahir Kanaat’a FETÖ’yü eklediler. Bunların hepsini de internette dolaşan bir belge üzerinden yaptılar” dedi. 

Yoksu, 24 gün insani olmayan koşullarda tutulduklarını anlatırken, "Sürekli tecrit altındasın; yemek yok, insani bir davranış yok. Böyle bir ortamda insan ister istemez keşke cezaevinde olsaydım diyebiliyor; gerisini siz düşünün” şeklinde konuştu.  

Üç gazetecinin tutuklanıp, üçünün serbest bırakılmasının tüm basına yapılmış bir gözdağı olduğunu vurgulayan Yoksu, “Bizi 24 gün de tutsalar 5 yıl da tutsalar işimizi yapmaya devam edeceğiz” dedi.