Tecavüz zanlıları yerine Pozantı mağduru çocuklara müebbet hapis istemi!

Pozantı Çocuk Cezaevi’ne konulan Kürt çocuklarına taciz ve tecavüz ettiği ortaya çıkan zanlılar hakkında açılan dava takipsizlik kararı verilirken,davacı olan 4 Pozantı mağduru 4 çocuk ise, müebbet hapis cezası istemiyle yargılanıyor.

Mersin’de Özgecan Aslan’ın tecavüz edilerek katledilmesi gündemde büyük tepki çekerken, 2012 yılında toplumsal olaylara karıştıkları ve taş attıkları gerekçesiyle Pozantı Çocuk Cezaevi’ne konulan Kürt çocuklarına taciz ve tecavüz ettiği ortaya çıkan zanlılar hakkında açılan dava takipsizlik kararı verildi. Tecavüz zanlıları hakkında davacı olan 4 Pozantı mağduru 4 çocuk ise, davalı duruma getirilerek müebbet hapis cezası istemiyle yargılanıyor.

Kürdistan’da devletin baskı ve göç ettirme politikaları nedeniyle yerini-yurdunu terk ederek Mersin’e yerleşen Kürtlere yönelik baskı, zulüm, zindan ve işkence uygulamaları hız kesmeden devam ediyor. 3 yıl önce taş attıkları gerekçesiyle Pozantı Çocuk Cezaevi’ne konulan onlarca çocuğu taciz ve tecavüz eden devlet memurlarının yargılanması yerine taciz ve tecavüze maruz kalan çocuklar müebbet hapis cezası ile yargılanıyor. Onlarca çocuğu yüzlerce yıl hapis cezası verilirken, aileleri de para bir milyonu aşkın para cezalarıyla karşı karşıya bırakıldı.

578 YIL HAPİS, BİR MİLYON TL PARA CEZASI

Pozantı Çocuk Cezaevi’nde taciz ve tecavüze maruz kalan Kürt çocukların teker teker cezaevine konulduğunu söyleyen İHD Mersin Şube Başkanı Ali Tanrıverdi, 18 yaşını dolduran çocukların büyük bir kısmının tutuklama ve para cezalarıyla sindirilmeye çalıştığına dikkat çekti. Tanrıverdi, “Son bir yılda derneğimize yapılan resmi başvuru kayıtlarına göre; bir yıl içerisinde, toplam 129 çocuk gözaltına alınmış, tutuklanmış ve çocuk mahkemeleri tarafından yargılanmıştır. Bunlardan 67 çocuk hakkındaki davalar sonuçlanmıştır. Sonuçlanan davalardan hiçbir beraat kararının çıkmaması çocukları sindirme politikalarının açık bir göstergesidir. Bu çocuklara Toplam: 578 yıl, 11 ay 6 gün hapis cezası ve 978.180.00 T.L. adli para cezası verilmiştir. Yine 2012 yılı içerisinde Mersin Valiliği tarafından Pozantı çıkışlı çocukların ailelerine toplam olarak 1.270.000.00 (Bir milyon iki yüz yetmiş bin) T.L. idari para cezası verilmiştir” dedi.

Tanrıverdi, Pozantı Çocuk Cezaevi’nde Kürt çocuklarına taciz ve tecavüz eden devlet memurları hakkında açılan davanın takipsizlikle sonuçlandığını belirtti. Davacı olan 4 çocuğun davalı duruma düştüğünü ve müebbet hapis cezasıyla yargılandığını ifade eden Tanrıverdi şunları söyledi: “Taciz ve tecavüz suçlamasıyla tespit edilen 20 zanlı hakkında açılan dava takipsizlikle sonuçlandı. Tecavüz zanlısı olan devlet memurların yerine davacı olan 4 Pozantı mağduru çocuğun ‘devlet malına zarar verdiği’ gerekçesiyle Mersin 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 302. Maddeden müebbet hapis cezasıyla yargılanıyorlar. Bugün çıkartılmak istenen İç Güvenlik Paketi zaten Mersin’de Kürt çocuklarına uygulanmaya başlanmış bile.”

Pozantı mağduru çocukların büyük bir kısmının yaşı dolduğu andan itibaren Kürkçüler F Tipi Kapalı Cezaevi’ne konulduğunu dile getiren Tanrıverdi, Kürt çocuklarına yaşatılan travmanın sürdüğünü altını çizdi. Tanrıverdi, “Bu çocuklara Pozantı Cezaevi’nde uygulanan insanlık dışı baskı uygulamaları, şimdi de farklı yöntemlerle Adana Kürkçüler F Tipi Cezaevi’nde devam ettirilmektedir. Pozantı ve Sincan çocuk cezaevlerinden tahliye olan çocuklar, 18 yaşını bitirir bitirmez, düzmece fezleke ve iddianameler hazırlanarak yeniden tutuklanmaları sağlanmaktadır. Daha önce Kürkçüler Cezaevi’nde kalan siyasi tutsakların tümüne yakını Karadeniz bölgesindeki çeşitli illere sürgün edilerek boşaltıldı. Çeşitli cezaevlerindeki Pozantı kökenli bu çocuklar Kürkçüler Cezaevi’ne getirildi. Bu çocuklara uygulanan; keyfi tutuklamalar, yaşlarının katı kadar hapis cezaları, astronomik miktardaki para cezalarının üstüne, şimdi de Kürkçüler Cezaevi’nde insanlık dışı uygulamalarla karşı karşıya kalmaktadırlar” diye konuştu.

Kürtlerin yoğun yaşadığı metropol kentlerden biri olan Mersin'de özellikle çocukların gözaltına alınması ve tutuklanmasına değinen Tanrıverdi, Pozantı’da yaşadıkları vahşetin yanında ailelerin de ekonomik zorluklar içerisinde kendilerini büyüttüğünü belirterek, “Devlet Kürt çocuklarına 'potansiyel terörist' gözüyle bakmaktadır. Mersin’de devletin çeşitli kurumların Kürt çocuklarına öç alınması gereken düşman gözüyle bakılmaktadır. Mersin 1990'lı yıllarda köyleri boşaltılan Kürtlerin yoğun olarak yerleştiğin metropollerden biri. Nüfusunun üçte birden fazlasının Kürtlerden oluştuğu kentte, özellikle çocuk ve genç nüfusu oldukça fazladır. Yıllardır yaşanan çatışmalı ortamın doğrudan mağduru olan çocuklar, hak ihlaline uğrayan kesimlerin başında geliyor. Zorunlu göç sonucu Mersin ve Adana başta olmak üzere Türkiye metropollerine göç etmek zorunda kalan aileler işsizlik, yoksulluk, ayrımcılık olmak üzere çok sayıda uygulamaya maruz kaldı. Bu ortamda büyüyen Mersin'deki çocuklar hem yaşam alanlarında hem de Pozantı Cezaevi'nde insanlık dışı uygulamalara tanıklık ederek büyüdü” diye konuştu.

‘TAŞ ATMADIĞI HALDE KABUL ETTİRİLİYOR’

Gösterilere katıldıkları gerekçesiyle Mersin'de yargılanan ve gözaltına alınan çocuklara direkt ‘terörist’ gözüyle bakıldığını da söyledi. İşkence ile çocukların ajanlaştırmaya zorlandığını ifade eden Tanrıverdi şöyle devam etti: “Çocuklar karakolda işkenceye maruz kalıyor. Devamında ihbarcılığa, gizli tanıklığa itiliyor. Şu an Adana'daki özel yetkili mahkemelerdeki dosyaların tümünde meze misali delil gizli tanıktır. Gizli tanıkların çoğu çocuktur. Karakolda çocuklardan kendilerinin, ailelerinin zarar görmemesi, uzun yıllar hapis yatmaması, tutuksuz yargılanması ve karakoldan direkt serbest bırakılması için birilerinin ismini vermesi ya da önüne konulan listeye imza atması isteniyor. Ardından 'savcı amca' dedikleri kişiye 'bizim anlattığımız şekliyle konuşursan sen buradan serbest kalırsın' şeklinde ifade vermeye zorlanan birçok çocuk, hiç tanımadığı insanlar hakkında yorum yapmakta, bununla şunlarla eylem yaptım diyerekten başka insanları özgürlüklerinden mahrum bırakılmasına sebep olmaktadır.”

‘TECAVÜZ, HAPİS, PARA CEZASI’

Gösterilere katıldıkları gerekçesiyle gözaltına alınan çoğu çocuğun direkt tutuklama istemiyle mahkemeye sevk edilerek tutuklandığını söyleyen Tanrıverdi, adli kontrol hükmü büyükler için uygulanırken çocuklar için uygulanmamasını hukuk dışı olduğunu ifade etti.

“Mersin Defterdarlığı'nın gösterilere katıldığı ileri sürülen çocuklar hakkında açtığı davalar devam ederken çocukların ailelerinden binlerce TL para istenmektedir” diyen Tanrıverdi, daha çocuğun yargılanması bile başlanmadan, çocuğun suçlu olup olmadığı bile belli olmadan, sadece bir iddia olmasına rağmen, çocukların ailelerinden kamu malına zarar verdiği gerekçesiyle para tahsil edildiğini de sözlerine ekledi. Tanrıverdi, usulde ve hakkaniyette uygun olmayan uygulamaların yapıldığını kaydetti.

‘BU ÇOCUK CİN GİBİ HER ŞEY YAPAR’

Tutuklanan Kürt çocukların tutuklu olduğu cezaevlerinde gelen raporlar doğrultusunda ceza verildiğini söyleyen Tanrıverdi, “Mahkemelerin çocukların ceza ehliyeti olup olmadığına ilişkin Adli Tıp Kurumu'ndan istediği raporların yetersiz ve sağlıksızdır. Biz cezaevinde çocuklarla görüştüğümüzde kendilerini ifade edecek cümleler kuramazken bir rapor geliyor, 'bu çocuklar cin gibi her şeyi anlayabilir, yapabilir' raporu üzerinden çocuklara öyle ağır cezalar veriliyor ki. Çocuğun gençliğini bırakın yaşlılığını bitirecek kadar. Bir defada 44 yıl hapis cezası veriliyor. Adalet sisteminde insaf, vicdan ve hakkaniyet gerekiyor" diye konuştu

‘AJANLAŞTIRMAYI KABUL ETMEYENLER KENTTEN SÜRÜLÜYOR’

Pozantı mağduru ailelerin ajanlaştırmayı kabul etmediği takdirde Mersin’i terk etmek zorunda bırakıldıklarını söyleyen Tanrıverdi şunlara dikkat çekti: “Kürt mahallelerindeki çocuklar ve bu çocukların aile bireyleri, sürekli tehdit edilerek veya birtakım ekonomik olanaklar sağlanacağı söylenerek işbirliği adı altında itirafçılığa, ajanlığa zorlanmaktadırlar. Ajanlaşmayı kabul etmeyenler Mersin’i terk etmeye zorlanmaktadır. Kabul etmeyen çocuklar düzmece fezlekelerle cezaevlerine gönderilmektedir. Mersin Valiliği tarafından da çocukların ailelerine devlet malına zarar verildiği gerekçesiyle, astronomik rakamlara varan idari para cezaları verilmektedir. Tüm bu uygulamalar; 1996 yılında derin devletin ‘Mersin’i Kürtlerden temizleme operasyonun ısrarla sürdürüldüğünün göstergesidir” dedi.