1.5 yılda 861 kadın infaz edildi

Özellikle son 2 yılda devletin uyguladığı tüm şiddet politikalarında en ağır bedeli kadınlar ödedi. 1.5 yıllık çatışma sürecinde toplam 861 kadın katledildi.

Binlerce kişinin 2 yılda yaşamını yitirdiği çatışmaların sivil yerleşim alanlarına taşınması ve buralarda yaşanan katliamlarda en büyük bedeli kadınlar ödedi. Savaşta çocuklarını kaybeden kadınlar aynı zamanda kurşunların hedefi olurken, cezaevlerinde bulunan kadınlar, kayyumların kadınlara yönelik politikaları ve HDP’li kadın vekillerin başına gelenler Türkiye’de kadınların nasıl bir durumda olduğunu net bir şekilde ortaya koyuyor.

Güneydoğu Anadolu Belediyeler Birliği (GAAB) Kadın Politikaları Müdürlüğü ve İnsan Hakları Derneği (İHD) "sokağa çıkma yasağı"nın ve çatışmaların kadınlar üzerindeki etkilerini açığa çıkarmak üzere abluka altındaki ilçe belediyelerinin kadın müdürlükleri ve kadın merkezleri ile yaptığı ortak çalışma sonucunda, çatışma ortamındaki özellikle kadın ve çocuklarda travma sonrası yoğun stres bozuklukları, depresyon gibi sorunları tespit etti.

AKP İKTİDARINDA 14 KAT ARTIŞ

AKP'nin 15 yıllık iktidarı döneminde uygulanan politikalar en çok kadını etkiledi. Kadın evine hapsetmeye çalışan AKP iktidarının bu politikalarının sonucunu kadına yönelik şiddetin artması ile net bir biçimde görüyoruz. 15 yılda kadına yönelik şiddet 14 kat, cinsel taciz yüzde 499, fuhuş yüzde 790, cinsel istismar ise yüzde 434 oranında artış gösterdi. Bu konuda yargıya intikal eden vakalar bu manzarayı anlatmaya yetiyor. AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılında 66 kadın öldürülürken, bu rakam 2016’da 261’e yükseldi. Kadın cinayetlerinin yüzde 5’inde polis, asker ya da özel güvenlik görevlisi cinayet zanlısı olarak yargılandı. 

ABLUKA ALTINDAKİ KÜRT KENTLERİNDE 861 KADIN İNFAZ EDİLDİ

'Çözüm Süreci'ni Türk Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve AKP'nin bitirmesinin ardından başlayan çatışmalar ve 22 Kürt kentinin abluka altına alınmasıyla kadınların trajedisi ciddi oranda arttı. Bu süre içinde Cizre’de 154, Silopi’de ise 85 kadın düşük yaptı. Hastanelere erişimin engellenmesi en çok kadınları etkiledi ve çok nadir olarak kadınlar ellerinde beyaz bayraklarla hastaneye gidebildiğini söyledi. Sağlık hizmetlerine erişimin engellenmesinin yanında, devlet güçlerinin ırkçı ve cinsiyetçi nefret suçları da abluka altındaki bölgelerde kadınların yaşamında telafisi imkansız yaralara sebep oldu. Cizre’de 8 aylık hamile olan Güler Yamalak Özel Harekat Polisleri tarafından doğrudan hedef haline getirilip karnından vurulduktan sonra hastanede bebeğini kaybetti. Yine evinin önünde, annesinin kollarında katledilen 10 yaşındaki Cemile Çarga’nın cenazesi çürümesin diye annesi tarafından günlerce derin dondurucuda bekletildi. "Güvenlik güçleri" tarafından katledilen 3 aylık bir bebek olan Miray önce, devlet zulmünün diğer bir sembolü olarak toplumun hafızasına kazındı. En eski ve evrensel insani hak olan ölünün toprakla buluşması ve insanların cenazesini dilediği gibi defnetme hakkı bile engellendi.

Örneğin 44 yaşındaki 5 çocuk annesi Selam Yeşilmen Nusaybin’de evinin kapısında doğrudan hedef alınarak öldürüldü, yine Melek Apaydın, Taybet Ana’nın cenazesi günlerce yerde kaldı. Rozerin’in cenazesi aylar sonra DNA örneği ile teşhis edildikten sonra ailesine verildi. Kürdistan’da bunlar yaşanırken Türkiye’nin batısında Dilek Doğan, Dilan Kortak, Yeliz Erbay ve Şiir Öter evlerine düzenlenen polis baskınlarında katledildi. Van’da İpekyolu ilçesinin Xaçort Mahallesi'nde evine yapılan baskında 8 aylık hamile olan Remyize Bor katledildi. Yine Erciş’te Hediye Ataman ve sosyal medyada paylaşılan görüntülerde 2 kadın gerillanın uçurumdan aşağı atılması da gündemdeydi.

Cizre, Silopi, İdil, Şırnak, Yüksekova, Nusaybin ve Sur’da yaşanan ablukalarda 861 kadın yaşamını yitirirken, 113 çocuk infaz edildi.

7 HDP’Lİ VEKİL KADIN TUTUKLANDI

Meclis'e 7 Haziran'daki seçimlerde toplamda 97 kadın girerken 48 kadın vekillle HDP ilk sırada yer aldı.  Ardından 7 HDP’li kadın milletvekili tutuklandı. Kayyum atanan 82 belediyenin 35 kadın eş başkanı da tutuklanarak cezaevine konuldu.

CEZAEVLERi HAK HLALLERİNİN MERKEZİ OLDU

Hak ihlallerinin en çok yaşandığı kurumların başında cezaevleri geliyor. 2016 yılında cezaevlerinde intihar, işkence, kötü muamele, kaza, ihmal, hastalık ve mahkumlar arası kavgalarda 32 kişi yaşamını yitirdi. 2016 yılında cezaevlerinde 200 bin kişi bulunurken, bunların içinde 1644 tutuklu ve 790 hükümlü çocuk var.

İHD: KADINLAR CEZAEVİNDE SİSTEMATİK OLARAK TACİZE MARUZ KALIYOR

Cezaevlerinde özellikle cinsiyetçi zihniyetin tezahürü olarak kadınlara yönelik uygulamalar konusunda bilgi veren İHD Kadın Komisyonu Üyesi Mürüvvet Y lmaz, cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerinin ülkenin siyasal sürecine göre farklılık gösterdiğini belirterek, "Rutin hak ihlali olan bu sistemde, OHAL, sıkıyönetim veya bazı özel zamanlarda ise mevcut hak ihlalleri en üst noktaya çıkmaktadır. Tarsus Cezaevinde kadın mapuslara yönelik işkence artmıştır. Göğsünde kist bulunan bir kadın tutuklu askerlerin önünde muayeneye zorlandığı ve bunu kabul etmediği için doktorların hakaretlerine maruz kalmıştır. Kadın hasta tutsakların röntgen çekilmesi esnasında askerlerin yanında soyunmaya yönelik zorlamaları kabul etmedikleri için hapishaneye geri götürülmüştür.

Yılmaz’ın diğer cezaevlerine ilişkin verdiği bilgiler ise şöyle:

GEBZE KADIN KAPALI CEZAEVi

"Gebze Kadın Hapishanesi'nde doktora ve mahkemelere götürülen kadın mahpuslara içeride gardiyanlar tarafından arama yapılmasına rağmen, dışarıda askerler tarafından tekrar arama dayatılması, ikinci kez kadın askerler tarafından aranmaya karşı çıktıkları için kadın mahpusların, doktora gidemedi ve tedavi haklarının engellendi. Ciddi sağlık sorunu yaşayanların bu nedenle doktora gidemedikleri, görüşmeler sonucunda da güvenli 'Üçlü Protokolü' gerekçe gösterildi. Yine kemoterapiye götürülen hasta mahpuslar ring aracıyla götürüldü, tüm bu durumların sağlık hakkının ortadan kaldırıldığı görülüyor.

BAKIRKÖY KADIN KAPALI CEZAEVİ

Sakine isimli kadının hapishaneye götürüldüğü sırada çıplak aramaya tabil tutulduğu ve yeni gelen tutuklalara da bu uygulamanın dayatıldığını görüyoruz."

KAYYUMLARIN KADIN DÜŞMANLIĞI

DBP’li belediyelere atanan kayyumların ilk iş olarak kadın kurumlarını kapatmaları da dikkat çekiyor.  Van’da Kadın Politikaları Daire Başkanlığı kapatılırken, MAYA Kadın Yaşam Merkezi, Kadın Emeği Pazarı, Kadın Sığınma evleri kayyumlar tarafından kapatıldı.

Amed'de kadınlara sosyal, kültürel ve ekonomik olarak destek veren Ceren Kadın Derneği, Selis Kadın Derneği’nin yanı sıra Sur, Silvan Ergani ve Çınar belediyelerine ait Jinwar, Amida, Selis ve Meya kadın merkezleri kayyumlar tarafından kapatıldı. Aylarca Büyükşehir Belediyesi hariç tüm belediyelerin kadın politikalar müdürlükleri de kültür müdürlüğüne bağlandı. Sur Belediyesi’ne atanan kayyum belediyenin Kadın Politikalar Müdürlüğünü ve daha birçok birimi kapattı.

Yine Batman Belediyesi'ne atanan kayyum 52 kadın kurumunu kapatarak bu anlamda bir rekora imza attı.