25 Kasım vesilesiyle Düsseldorf’da panel Helsinki’de seminer

Almanya’nın Düsseldorf kentinde, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü vesilesiyle ‘Kadına Karşı Şiddete Hayır!’ başlığıyla bir panel düzenlenirken, Finlandiya’nın başkenti Helsinki’de TJK-E tarafından bir seminer verildi.

DÜSSELDORF’DA AKP’NİN ERİL ŞİDDETİ ÜZERİNE PANEL

Ceni Kürt Kadın Barış Bürosu, Gülümseyen Kadınlar Platformu, Avrupa Demokratik Kadın Hareketi (ADKA) ve YJK-E Düsseldorf Kadın İnisiyatifi tarafından Düsseldorf Medya Kültür Evi’de düzenlenen panele, çok sayıda Kürt ve Türkiyeli kadın katıldı.

Moderatorlüğünü Senem Esen’in yaptığı panele konuşmacı olarak Kürt Kadın İlişkiler Merkezi (REPAK) Başkanı Meral Çiçek, Demokratik Kadın Hareketi Dönem Sözcüsü ve LGBTİ aktivisti Kıvılcım Arat ve sosyolog Songül Kaya Karlıdağ katıldı.

Ataerkil saldırılara maruz kalan ve yaşamını yitiren kadınların anısına yapılan saygı duruşu ardından ilk söz hakkı alan Meral Çiçek, dünya çapında ataerkil sistemin kadına karşı saldırılarını yoğunlaştırdığına dikkat çekti. Kadın bedeninin, düşüncenin, ruhunun ve emeğinin tarihin hiçbir aşamasında olmadığı kadar, kapitalist modernite döneminde sömürüldüğüne vurgu yapan Çiçek,“Kapitalizmin bu kadar kadına saldırmasının temel iki nedeni, sistemin kendini yeniden inşa çabasıyla kadının artan örgütlülük düzeyidir” dedi.

Kadınların yerelde yürüttüğü mücadelenin evrensel bir perspektif taşımak zorunda olduğuna vurgulayan Çiçek, “Kadına karşı saldırıları sadece yereldeki bir güç yürütmüyor, bu evrensel bir olgudur. Bu yüzden kadınların mücadelesi evrensel olmak zorundadır” diye konuştu.

Konuşmasında DAİŞ ile AKP’nin ortak zihniyetine dikkat çeken Çiçek, Kürt kadınının öz savunma ile inşa sürecini yürüttüğünü ve dünya çapında buna öncülük ettiğini belirtti. Çiçek, “Kürt Kadın Hareketi’ni diğer kadın hareketlerinden ayıran temel nedenler ideolojik derinliği, ideolojik radikalizmi ve öz savunma konseptidir” dedi.

‘ÖCALAN KÜRT KADININI 21’NCİ YÜZYILA HAZIRLADI

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın kadın perspektiflerine de dikkat çeken Çiçek, Öcalan’ın 90’lı yıllardan itibaren Kürt kadınını 21’inci yüzyılda yaşanacak gelişmelere öncü bir güç olarak hazırladığını ifade ederek, bu nedenle Kürt kadınlarının kapitalist moderniteye karşı mücadele etmeye öncülük misyonu üstlendiğini söyledi.

Çiçek, son olarak geçtiğimiz günlerde Almanya’nın Hameln kentinde Kader Kadandır’ı boynuna ip bağlayarak aracıyla sürükleyen Nurettin Bayrak’ın Türk devletinin gerillaya karşı kullandığı yöntemi kullanmasını ‘dehşet verici’ olarak nitelendirdi. Çiçek, bu örnekten yola çıkarak, eril şiddeti sürekli yeniden üreten zihniyet ile mücadelenin yükseltilmesi gerektiğini vurguladı.

‘TC CİNSEL ŞİDDETİ SİSTEMATİK OLARAK KULLANIYOR’

Daha sonra sunum yapan Kıvılcım Arat ise konuşmasında, devlet kaynaklı cinsel şiddet üzerinde durdu. Cinsel şiddetin sistematik bir araç olarak kullanıldığı savaşlardan örnekler veren Arat, bunun ‘bir halkın, bir topluluğun ya da bir bireyin onurunu kırmak için’ kullanılan bir yöntem olduğuna dikkat çekti.

Türk devlet güçlerinin Türkiye ve Kuzey Kürdistan’da kadınlara karşı kullandığı cinsel şiddete dair örnekler veren Arat, katledilen YPS militanlarının cinsel organına onlarca kurşun sıkıldığını belirtti. Arat, tarihten örnekler verdi ve özellikle işgallerde kadınların fetih objesi ilan edildiğini, bu bağlamda kadınların tecavüze maruz bırakıldığını dile getirdi.

TÜRKİYE’DE CİNSEL ŞİDDETTE CİDDİ ARTIŞ

Türkiye’de son dönemde devlet güçlerince uygulanan cinsel şiddette ciddi bir artış yaşandığını kaydeden Kıvılcım Arat, hala birçok kadının hukuksal yollara başvurmadığını ifade etti. Arat, günümüzde yaşananların 80’li ve 90’lı yılları aştığını söylerken, devlet kaynaklı cinsel şiddete maruz bırakılan kadınlar için çalışma yürütecek bir platformun kurulması gerektiğini belirtti.

ŞİDDETE KARŞI BİLİNÇLENMENİN ÖNEMİ

Panelde konuşan Songül Kaya Karlıdağ ise, aile içi şiddeti değerlendirdi. Kaya Karlıdağ, konuyla ilgili yürüttüğü akademik çalışmalarında ulaştığı sonuçlardan örnekler verdi.

Kadınların şiddete karşı bilinç ve irade geliştirmesi gerektiğine vurgu yapan Songül Kaya Karlıdağ, özgüvenin öneminin altını çizdi. O nedenle kadına yönelik şiddetin aşılmasında bilinçlenme ve güçlenme çalışmalarının hayati olduğunu belirten Kaya Karlıdağ, öncelikle kadının şiddete ‘dur’ demesi gerektiğini vurguladı.

Songül Kaya Karlıdağ, özellikle göçmen kadınların karşı karşıya kaldığı aile içi şiddeti değerlendirirken, AKP’nin Almanya’da DİTİB gibi kurumlar ve camilerde yürüttüğü cinsiyetçi ve kadın karşıtı çalışmalara da dikkat çekti.

HELSİNKİ’DE TJK-E’DEN SEMİNER

25 Kasım Kadına Karşı Şiddetle Mücadele Günü vesilesiyle Finlandiya’nın başkenti Helsinki’deki Kürt Kültür Derneği’nde bir seminer düzenlendi.

Finlandiya Kadın Komünü öncülüğünde gerçekleştirilen seminera kadınların yanı sıra erkekler de ilgi gösterdi.

Seminer başlangıcında Avrupa Kürt Kadın Hareketi (TJK-E) tarafından hazırlanan ve günümüz dünyasında kadın sömürüsünün anlatıldığı bir sinevizyon gösterisi izlendi.

Seminerde konuşan TJK-E aktivisti Zeynep Dersim, Kadın sömürüsünün tarihsel olarak katlanarak bugüne geldiğini ve erkek egemenlikli sistemin günümüzde kadını her açıdan düşman olarak gördüğünü söyledi.

Sistemin tecavüz ve katletmeyi normalleştirmeye çalıştığını, şiddetin yasal ve meşru bir zemine kavuşturulmak istendiğini belirten Dersim, başta Türkiye olmak üzere Ortadoğu’daki tüm gerici ülkelerin hukuk anlayışının kadını doğrudan suçlu olarak gördüğünü kaydetti. Kadınların duygusal, beyinsel, fiziksel her açıdan yok olması gerektiğini savunan bir sistem yaratıldığını ifade eden Dersim, konuşmasında Rojava Devrimi’nde dünyanın en vahşi örgütü DAİŞ’e karşı kadınlar öncülüğünde mücadele verildiğinin altını çizdi.

Rojava’daki başarının Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın özgürlük ideolojisinin ve yaşam felsefesinin gücü ve perspektifinin sonucu olduğunu belirten Zeynep Dersim, konuşmasında şöyle dedi: “Ancak örgütlü ve mücadeleci kadının erkek egemenlikli sisteme karşı başarılı olabilir. Bu nedenle de kadının sömürgecilige karşı 'kadın olma, kendi olma' şiarıyla hareket etmesi gerekir. Erkek egemenlikli sistemin tecavüz ve katletme kültürüne en büyük darbeyi vurarak yok edebiliriz.”