Avcı: Kadınlar olarak, bu sömürü sistemine mecbur değiliz

Kadınların sorunlarıyla ilgili araştırma yazıları yazan aktivist, şair ve yazar Muazzez Uslu Avcı, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nün oturmuş geleneksel anlayışa ‘Hayır’ demek için bir fırsat olduğunu söyledi.

ANF’ye konuşan Avcı, referandum öncesi kadınların ‘Hayır’ şiarıyla meydanlara akın etmelerinin gerici, faşist sisteme büyük bir tokat indireceğini belirterek, “Kadınlar olarak bu sömürü sistemine mecbur değiliz. Erkek egemen sistemin eve hapsetme, sokakları yasaklama çabalarına karşı kadınlar uyanık olmalı ve kendi hayatlarıyla ilgili karar verme yetilerinin engellenmesine ‘Hayır’ demelidir” dedi.

‘KADINLARIN HAKLARI İÇİN SOKAKTA OLMASI ELZEM’

8 Mart Emekçi Kadınlar gününün 1957’de ABD’nin New York kentinde 40 bin dokuma işçisi kadının hakları için yanarak can vermesi sonucunda hayata geçirildiğini hatırlatan Avcı, 8 Mart’ın artık sadece emekçi kadınlar günü olarak değil, kadın özgürlüğü ve kadın direniş hareketi günü olarak da kutlanması gerektiğini ifade etti.

Avcı, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nün önemini, “Kadınların hem emek hem cinsiyet üzerinden sömürülmesi, ev içinde hapsedilmek istenmeleri ve meta olarak görülmesinin aşılması için bir araya gelip, ses olabileceği gündür” diye özetledi. Dünyada ve özellikle Türkiye’de kadınların kazanılmış haklarının dahi ellerinden alınmaya çalışıldığı böylesi bir dönemde sokaklarda olmalarının elzem olduğunu kaydeden Avcı, referandum öncesi kadınların ‘Hayır’ şiarıyla meydanlara akın etmelerinin gerici, faşist sisteme büyük bir tokat indireceğini vurguladı. Kadınlara toplumsal namus ve ahlakı yükleyip, onları birer günah keçisi olarak gören vahşi ataerkil sistem anlayışının mahkum edilmesi için kadınların tek yürek olup, ‘Varız’ diye haykırmalarının büyük bir adım olacağını söyledi.

‘GELENEKSEK HAL ALMIŞ JARGONLARDAN KURTULMAK’

Kadını hem ikinci sınıf konumuna sokup, sömürü objesi olarak kullanan sistemin aynı zamanda birbirine düşürme tuzağına da çektiğine dikkat çeken Avcı, “Sistem kadınları kapılar ardında dedikodular, kıskançlıklar, zalimi onaylayan tavırlar içine iterek esaretini daha da kolaylaştırmıştır. Türkiye’de bu ayrıştırma kıyafet, mülkiyet, fizik üzerinden körüklenmektedir” dedi.

Kadınların birlikteliklerinden doğan güçlerini ancak kardeş olarak pekiştirebileceklerine işaret eden Avcı, her gün bir kadının erkek şiddetiyle öldürüldüğü bir ülkede kadınların gerçek düşmanı görüp birbirlerine sahip çıkması gerektiğinin altını çizdi.

“Kadınların ev içinde şiddet gördüğü halde, akşam sunulan bir hediye ile o aşağılanmayı kabul edip zalimine biat etmesi kabul edilemez” diyen Avcı, sözlerine şöyle devam etti: “Eşinden veya sevgilisinden şiddet gören bir kadın hemen tavrını koymalı ve bu tür zaafları fırsat bilen erkeğe karşı sınırlarını hemen çizmeli. Önce bu oturmuş zihniyeti değiştirmek gerek. Bir kadın şiddet sonrası sevgi adına dilenen özürleri reddetmelidir. Kadınlar ev işlerinden başlayarak en küçük alanlarda dahi tavırlarını koyup ataerkil ve zorba sisteme bir karşı duruşu geliştirmeli. Bu alışılagelmiş ve adeta geleneksel hale gelmiş yapıyı kırmaları gerekir. Bunu da, erkek egemen sistemin dayattığı şekilde çocuklarını yetiştirmeyi reddetmekle başlamalı. Bir çocuğun kişiliği 7 yaşına kadar şekilleniyor ve o kişilik hamurunu en çok yoğuran annedir. Kadın, erkek ve kız çocuklarına yüklediği görev alanlarını ‘Bu erkek işidir, bu kız işidir’ diyerek ayırmamalı. ‘Oğlum sen erkeksin, evi sen süpürme ablan süpürsün’ veya ‘Kızım geç vakte kadar sokaklarda kalma, sen erkek misin?’ gibi yerleşmiş jargonlardan kurtulmalıdır ki, gelecek nesiller aynı zehirlenmeyi yaşamasın.”

‘HAYIR DEMEK YENİ BİR BAŞLANGIÇ OLACAKTIR’

Referandumun kadınlar için önemine de değinen Avcı, dayatılan anayasa değişikliğiyle kadınların daha da aşağı çekilmeye çalışıldığına işaret etti. Kadınların tüm kazanılmış haklarının teker teker ellerinden alındığı uyarısında bulunan Avcı, erkek egemen sistemin ördüğü sömürü ağlarını yırtmak için kadınların referandumda ‘Hayır’ demelerinin yeni bir başlangıç olacağını söyledi. “Kadınlar olarak bu sömürü sistemine mecbur değiliz” diyen Avcı, “Kadın olmak, edilgen olmak, kabullenmek ve boyun eğmek değildir. Bu eve hapsetme, sokakları yasaklama çabalarına karşı kadınlar uyanık olmalı ve kendi hayatlarıyla ilgili karar verme yetilerinin engellenmesine ‘Hayır’ demelidir. Kadınlar, sadece testosteronlarıyla bakan, sakallı, bıyıklı, salyalı zihniyete ‘Hayır’ demeli; gücün fizikte değil, akılda olduğunu hatırlatmak için ‘Hayır’ demelidir” diye konuştu.