Ehmed: Suriye’nin gerçek muhalefeti biziz

DSM Eş Başkanı İlham Ehmed, geçtiğimiz günlerde gerçekleştirdikleri ikinci kongreleri, Türkiye’nin Bab ve Suriye topraklarını işgal etmesi ve uluslararası güçlerin bu işgale sessiz kalmasına ilişkin ANF'ye değerlendirmelerde bulundu.

Demokratik Suriye Meclisi Eş Başkanı Ehmed, Suriye’nin gerçek muhalefetinin kendileri olduğunu söyledi. Ehmed, Türkiye'nin Bab'ı DAİŞ ile anlaşarak 'satın aldığını' vurgularken, Rejimin parçalanmaya razı edilmeye çalışıldığını da ifade etti. Parçalanmaya izin vermeyeceklerini belirten Ehmed, Türk devleti ve çetelerin saldırılarının göçü artırdığını da dile getirdi.

DSM Eş Başkanı İlham Ehmed, geçtiğimiz günlerde gerçekleştirdikleri ikinci kongreleri, Türkiye’nin Bab ve Suriye topraklarını işgal etmesi ve uluslararası güçlerin bu işgale sessiz kalmasına ilişkin ANF'ye değerlendirmelerde bulundu. 

'AÇILIMLAR YAPACAĞIZ'

Ehmed, ikinci kongrelerinde çok önemli kararlar aldığını söyledi. Tüm Suriye’ye açılım yapma gibi bir hedef belirlediklerini belirten Ehmed, ancak ilk etapta özgürleştirilen alanlarda temsilcilikler ve merkezler açma önceliklerinin olduğunu söyledi. Ehmed, iki kongre arasında meclislerine çok önemli şahsiyet ve bazı grupların katıldığını da belirterek, şunları söyledi:

"İki kongre arasındaki süreçte meclis çalışmaları içeride dar kalsa da güvenlik nedeniyle isimlerini açıklamak istemediğim Suriye Muhalefetinden önemli şahsiyetler bazında, ayrıca kurumsal ve gruplar bazında katılımlar oldu. Bu bölgelerde bir açılım demekti. Tüm Suriye’de örgütlenmemizi geliştirmek ve açılım yapmak için karar alındı. Ayrıca planlaması da yapıldı bunun. Önümüzdeki kısa süre içinde buna göre bir çalışma yürüteceğiz. Bunun için hem siyasi komite, hem de başkanlık komitesi genişletildi.” 

'İKİYÜZLÜLÜK YAPILIYOR'

Şu ana kadar gerçekleştirdikleri iki kongrelerini de çözüm geliştirmek istedikleri Suriye topraklarında gerçekleştirdiklerinin altını çizen Ehmed, şunları ifade etti:

"Suriye muhalefetiyiz diyenlerden hangisi şu ana kadar bir toplantısını Suriye topraklarında yapmış, soruyorum. Biz QSD’nin siyasi çatı örgütüyüz. Bu varlığımız uluslararası güçler tarafından da kabul görüyor. İlişkiler ve görüşmeler bunun üzerine gelişiyor. Görüşmelerde ve ilişkilerde böyle karşılanıyoruz. Ancak şu ana kadar başta Cenevre gibi sözde çözüm konferans ve görüşmelerine dahil edilmedik. Burada bir iki yüzlülük olduğunu düşünüyoruz. Türkiye gibi bazı güçlerin siyasi ve askeri baskılarından ötürü olabilir, bundan dolayı bazı hesaplar yapılıyor olabilir. Bundan dolayı şimdi değil, önümüzdeki süreçte olur vb. gibi yaklaşımlar çıkıyor zaman zaman. Bunu da oyalama olarak kabul ediyoruz. Önümüzdeki süreçte bu durum biraz daha netleşecek gibi görünüyor. Çünkü artık her şeyin sonuna gelindi.” 

'TÜRKİYE İŞGALİNİ RESMİLEŞTİRİYOR'

Değerlendirmelerinde Türkiye’nin Cenevre konferansının birinci günündeki işgaline de değinen Ehmed, yeni bir devir teslim tiyatro oyunun sahnelendiğini söyledi. Ehmed, Türkiye'nin Cerablus’tan Bab’a kadar geliştirdiği fiili işgale ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu: "Bab’da yaşanan oldukça trajedik bir durumdur. Bölgesel güçlerin Suriye toprakları üzerine yaptıkları hesap ve pazarlıklar Suriye ülkesi ve halklarının çıkarlarına değil, zararınadır. Yeni bazı çelişkiler açığa çıkarıyor bu durum. Suriye halkları bu pazarlık ve hesaplardan en çok zarar görenler oluyor.” 

'TÜRKİYE BAB'I SATIN ALDI!'

Cenevre konferansının başladığı gün Türkiye ile DAİŞ arasında bir devir teslimle Bab’ın bırakılmasının nedeninin Türkiye’ye bağlı grupların elini güçlendirmek olduğunu vurgulayan Ehmed, şöyle devam etti:

"Bab’ın özelikle Cenevre konferansının başladığı bir günde işgal edilmesi SUK’un ve silahlı gruplarının elini güçlendirme amacını taşıyor. Daha doğrusu Türkiye’ye bağlı silahlı grupların Cenevre’de elini güçlendirmek içindir.

Bab Türkiye tarafından satın alındı. DAİŞ ile Türkiye devleti arasında yapılan pazarlıkla satıldı. Türkiye de satın aldı. Bu durumda bir başarı ve zafer gibi ele alınıyor. 

DAİŞ Bab’dan çıkmadı. İsim değiştirdi. Tıpkı Cerablus’ta olduğu gibi yine bir takkiye yapıldı. Şu ana kadar Cerablus’tan yansıyan görüntüler DAİŞ’li olduklarını tartışma bırakmayacak kadar net gösteriyor. Değişen bayraklar ve isimdir. Kişiler aynı. Zihniyet aynı. Pratik ve uygulamalar aynı. Cerablus’ta bu uygulama ve zihniyete karşı kaç defa yürüyüş, ayaklanma oldu... Halk kılık değiştiren DAİŞ’lilerin uygulamalarını kabul etmiyor. 

Bab boşaltılarak yerle bir edildi. Harabe ve viraneye çevrilmiş bir kent üzerine de pazarlıklar yapılıyor.”

'KARAKOLLAR İŞGALİ MEŞRULAŞTIRIYOR'

İşgalden sonra Türkiye’nin özellikle Cerablus, Rai, Ezaz, Şehba tarafında yapımına başladığı karakollara ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Ehmed, bununla Suriye’nin parçalanmak istendiğini belirtti. Karakolların yapımının herkesin gözünün önünde sürdüğüne dikkati çeken Ehmed, şöyle konuştu:

“İşgal ile birlikte Türkiye karakollar kuruyor. Bu karakollar ve işgal tüm Suriye için bir tehlikedir. Bu karakollar Rejim ile İran’ın gözleri önünde Rusya’nın onayı ile kuruluyor. Bu askeri durumu onaylayan bazı güçlerin gözlerinin önünde bu karakollar kuruluyor. Bununla Suriye krizi daha da derinleştiriliyor. Ayrıca bu işgali resmileştirme durumudur. Şimdi bazı güçler tarafından Türkiye izinsiz Suriye topraklarına girmiş diye kabul ediliyor. Resmi olmayan bir şekilde nasıl Irak topraklarına girmişse şimdi Suriye’de de o durumu yaratmak istiyor. Karakollar yapıyor. Askeri karargahlar kurarak, güç aktararak yığıyor. Meşrulaştırmaya çalıştığı işgali herkese de kabul ettirmeye çalışıyorlar. Bir nevi biz buradayız ve çıkmıyoruz demeye getiriyor. Türkiye’nin bu adımları tüm Suriye için büyük bir tehlikedir. Sadece Efrîn ve Şehba için değil. Buna karşı Suriye genelinin bir tavrı lazım. İşte biz bu tutumu ortaya çıkarmak için çalışıyoruz.”

'REJİM SURİYE'NİN PARÇALANMASINA RAZI EDİLMEK İSTENİYOR'

Karakol uygulamalarıyla Rejimin baskı altına alınması ve Suriye’nin parçalanmasına boyun eğmesinin istendiğinin de altını çizen Ehmed, şunları ifade etti: "Suriye’yi paylaşmak istiyorlar açıkçası. Rejimin elinde olan rejime kalacak. Türkiye işgal ettiği yerler Türkiye’ye kalacak. Bu paylaşım siyaseti Suriye’nin parçalanmasının yolunu açacak. Bununla aslında Suriye’yi parçalamaya götürmeye çalışıyorlar. Bu durum kabul edilecek bir şey değil. Biz Demokratik Suriye Meclisi olarak bunun önünde duracağız. Halklarımızı bu tehlikeye karşı bilinçlendirip örgütlemeye çalışacağız. Suriye’nin birliğinin korunması için mücadele edeceğiz. Parçalanmış, her ülke tarafından bir parçası elinden alınmış bir Suriye yerine, demokratik bir Suriye kavgasını veriyoruz, vereceğiz. Bu pazarlıkları Rejim de yapıyorsa doğru değil ve kabul etmiyoruz. Rusya da yapıyorsa doğru değil ve kabul etmiyoruz. ABD ve Türkiye de yapıyorsa doğru değil ve kabul etmiyoruz.”

'TÜRK DEVLETİNİN SALDIRILARI GÖÇÜ ARTIRDI'

Ehmed, Bab ile göçmen sorununun arttığını vurgulayarak, yüz binlerce insanın Efrîn ve Minbic'e geçtiğini söyledi. BM’nin göçmen konusunda çifte standartlı yaklaştığını Demokratik Suriye Meclisi Eş Başkanı İlham Ehmed, şöyle devam etti: 

"Göçmenler konusu sürekli gündemimizde olan bir konudur. BM bölgemizi sanki bir göçmenler bölgesi değil gibi ele alıyor ısrarla. Oysa Suriye’de Deraa’dan tutalım Latkiye, İdlip’ten tutalım Şam ve Halep ile Bab’a kadarki bölgelerden milyonlarca insanın sığınıp güvenlikli alan gördükleri yer bizim alanımızdır. Bununla birlikte Ferman’dan sonra on binlerce Êzidî yine bizim bölgemize sığınmış ama hâlâ BM tarafından görmeme yaklaşımı var. En son Türk devleti ve çetelerinin Bab’a saldırmasından sonra Bab ve çevre köyleri ile Cerablus, Rai ve Ezaz çevresinden yüz binlerce insan Efrîn ve Minbic'e sığındı. 

Şu ana kadar bu göçmenler için herhangi bir yardımda bulunulmuş değil. Tabii bu bilinçli bir şekilde yapılıyor. Aslında insan bunu da bir plan olarak ele alabilir. Bu plan savaştan kaçıp bölgemize sığınan insanların aç bırakılarak terbiye edilmesi üzerine kuruludur. Savaştan kaçıp güvenlikli bölgeye geçiyorlar. Geldikleri alanımızda da aç bırakılarak Türkiye’ye göçertilmesi planlanıyor.”