GÖRÜNTÜLÜ

Gerillada felsefeci bir Türkmen kızı

Okuduğu felsefe bölümünden sonra dağların yolunu tutan Sara Fırat, AKP’nin baskıcı rejimine maruz kalan herkesi gerilla saflarına çağırdı.

Gerilla Sara Fırat, anne tarafından Türkmen asıllıdır. Bir çok kültürü ve renkleri içinde barındıran Urfa’da, 1989 yılında doğar. Fakat bunca kültür mozaiğini içinde barındıran şehrin her daim tekçilik ile gelişmesi Sara’yı arayış ve sorgulamalara sürükler. AKP’nin tüm toplumu baskı altına alma çabalarına karşı daha aktif mücadele için Kürdistan dağlarının yolunu tutar.

‘SARA İSMİ BENİ ÇOK ETKİLEDİ’

Gerilla Sara Fırat, dağa geldiğinde neden Sara ismini aldığını şöyle dile getirdi: “Sara benim için müthiş bir anlam ifade ediyordu. Yani Sara arkadaşın mücadeleci ruhu, kavgacı tarzı ve gerçekten kadın özgürlük mücadelesindeki direnişi beni ciddi anlamda etkiledi. Önderliğin ‘Saranın mücadelesi kadın özgürlüğünün mücadelesidir’ demesi, Sara ismimi almamda büyük bir etken oldu.”

‘TC.’NİN TEKÇİ POLİTİKASI URFA’YA YANSIMIŞTI’

Urfa’da TC’nin tekçi politikasının yaygın olarak yaşandığına dikkat çeken Sara Fırat, ‘’Urfa’da yaşayan halklar kendi kimlikleri ve kültürleri dışında aslında tek bir kimlik ve kültür aramaya başlamışlardı. Tarihten günümüze kadar bastırılmaya çalışan bir halk gerçekliği var. Bu halk gerçekliği de yer yer devletin yaptığı baskılar sonucunda kendini tek bir kimlik, tek bir kültür içerisinde ifade etmeye çalışıyor. Yani tekçilik politikasıyla yetiştiriliyorsun. Neden? Çünkü sen tekçilik dışına çıkarsan ciddi anlamda baskı göreceksin, zulüm göreceksin. Belki de bugün birçok insanın yaşadığı gibi katliamlardan geçeceksin” dedi.

Sara Fırat, bunların sonucunda yeni bir kimlik ve yeni bir yaşam arayışına girdiğini belirterek şunları aktardı: “Doğal olarak aile içerisinde yeni bir kimlik, yeni bir yaşam arayışına başlıyorsun. Bir kimlik aramaya başlayınca da kim olduğunu sorgulamaya çalışıyorsun. Her tarafta senin tek millete ait olduğun söyleniyor fakat görünen gerçeklikte farklı bir halk mozaiği var. Farklı halklardan gelen bir taban var ve ailemde de bu net bir şekilde ortaya çıkıyordu.”

‘DENİZ GEZMİŞLERİN YOLUNDAYIM’

Lise dönemlerinde Deniz Gezmişlerin devrimci direniş ruhunu tanımaya başlayan Sara, bu tanışmanın arayışlar ve yaşanan çelişkiler sonucunda ortaya çıktığını belirterek: “O dönemde bir tarafta devletin baskıcı sistemi var, diğer taraftan 80’lerin, 90’ların devrim direnişlerinin anlatımları var. Tabii bunların hepsi dediğim gibi arayışlar, yaşanan çelişkiler ve sorgulamalar doğrultusunda ortaya çıkıyordu. Lisedeyken müthiş bir sorgulama yaşıyordum. Öz olarak ben kimim, diye soruyordum. Büyünce gerçekten ne olmak istiyorum? Büyüdüğümde gerçekten mutlu olabileceğim bir ülke, bir aile görebilecek miyim? Etrafımdaki insanlarla eşitlikçi bir şekilde yaşayabilecek miyim? Yani ahlaki olgular ağır basınca artık sorgulamalar daha da derinleşiyordu” şeklinde düşüncelerini dile getirdi.

‘FELSEFE BÖLÜMÜNÜ OKUDUĞUMDA SORGULAMALAR ARTTI’

Muğla Üniversitesi’nde felsefe bölümünü okuyan Sara Fırat, okuduğu bölümden kaynaklı sorgulamalarının daha fazla geliştiğini, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ı okumaya başladığını ve bir süre sonra yurtsever gençlikten arkadaşlarıyla birlikte kalmaya başladığını söyledi. Sara Fırat devamla; ‘’Tabii bu kaldığım sürede partiyi daha çok tanımaya başladım. Parti gerçekliğini daha yakından görmeye, daha net çözümlemeye başladım. Çünkü artık bire bir arkadaşlarla yaşamaya başlamıştım” dedi.

‘ÖNDERLİĞİ TANIMAK DAĞLA BÜTÜNLEŞMEYİ AÇIĞA ÇIKARDI’

Gerilla Sara Fırat, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ı tanıyınca dağa olan özleminin arttığını belirterek şunları ekledi: “Artık bu sempatizan tarzdan çıkıp resmi olarak çalışmaya başladım. Çalışmalara katılınca dağa çıkma eğilimim gelişti. Önderliği okuyunca da dağı tanımaya başlamıştım.”

‘AKP REJİMİNE KARŞI DAĞLARA’

Dağ yaşamının arayışlarına cevap olduğuna değinen gerilla Sara Fırat, doğa ile iç içe yaşamanın kendinle bütünleşmek olduğunu şu sözleriyle vurguladı: “Buradaki yaşam tarzı arayışlarımın artık cevabıydı. Arayışlarım yavaş yavaş cevap buldu. Ama gerçekten dağda doğayı daha yakından hissediyorsun. Doğa ile iç içe yaşamak demek gerçekten canlıları yakından tanımak demek, canlıları tanırken aslında kendinle bütünleşmen demek. Kendinle bütünleştiğin oranda parti felsefesinin, bugün diyoruz ya ‘demokratik ekolojik kadın özgürlükçü paradigmayla yaşama’ ve bu paradigmanın doğru temelleri beyninde yerleşmiş oluyor. Ben de bu temelde katılıyor ve sürecin benden istedikleri temelinde çalışmalarımı yürütüyorum. Ve bugün AKP rejimi altında baskıya maruz kalan herkesi gerilla saflarına davet ediyorum.”