HDP ve HDK'li kadınlardan OHAL'e karşı kampanya

HDP ve HDK'li kadınlar, "Biz kadınlar OHAL'e karşı herhalde direniyoruz" şiarıyla kampanya başlattı. HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Konca, özgür ve demokratik bir Türkiye için bütün kadınlara çağrıda bulundu

HDP ve HDK kadın meclisleri, "Biz kadınlar OHAL'e karşı herhalde direniyoruz" başlığı ile başlattıkları kampanyaya ilişkin basın toplantısı düzenledi. HDP İstanbul İl Örgütü binasında düzenlenen toplantıya HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Besime Konca, HDK Eş Sözcüsü Gülistan Kılıç Koçyiğit ve HDP İl Eş Başkanı Aysel Güzel ile birlikte HDP ve HDK Kadın Meclisi üyeleri katıldı.

'ADANA'DAKİ ÇOCUK CİNAYETİNİ KINIYORUZ'

HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Konca, toplantıdaki konuşmasına Adana'daki katliam niteliğindeki yangına değinerek başladı. Konca, şunları söyledi:
"Öncelikle en yakıcı olan ve halen acısını yaşadığımız Adana Aladağ yurdundaki çocuk cinayetini bir kez daha kınıyoruz ve ailelere baş sağlığı diliyoruz ve diyoruz ki 80 milyon olarak hepimizin bu cinayete karşı ayakta olması gerekiyor. Çünkü çocukların şahsında gerçekleştirilen cinayet ve bunun hükümetin tutumuyla meşrulaştırılma biçimi, duyarsızlıkların yaşanma biçimi OHAL’den çok daha ağır, geleceğimizi yok eden, geleceğimize karşı bir saldırıdır.
Bu cinayet şunu açığa çıkardı: 'Hepimiz Ensar’ız' diyen bir hükümetle karşı karşıyayız. Adıyaman Gerger’deki çocuk tecavüzlerini kapatan, yasak getiren bir hükümetle karşı karşıyayız. Batman’dan kız çocuklarına yapılan tecavüz iddiaları gündemdeyken, diri diri çocuklar yakılırken, Türkiye toplumu olarak ve özellikle kadınlar olarak bizim 7/24 ayakta olmamız, örgütlenmemiz, eylemimizi ortaya koymamız ve bu siyaseti kabul etmememiz gerekiyor."

'OHAL'İN HER HALİNE DİRENECEĞİZ!'

Konca, "Genel olarak partimiz OHAL’e karşı ‘Hayır’ kampanyası başlattı" diyerek, şöyle devam etti:

"Fakat biz toplumun yarısı olan kadınlar ve yıllardır devletin cinsiyetçi, milliyetçi, mezhepçi devlet ve siyaset anlayışlarına karşı hem Türkiye kadın hareketi olarak hem Kürt kadın hareketi olarak yıllarca mücadele ederek, direnerek, bedel ödeyerek mücadele yürüttük.
Siyaseti değiştirmek için partimizi bir kadın partisi olarak ortaya koyduk. Parlamentoda kadın grubunu oluşturduk. Eşit temsiliyeti, Eş Başkanlık sitemini uyguladık ve bunları yerel yönetimlerde geliştirdik. Türkiye siyasetinde Türkiye’nin Demokratik Cumhuriyete kavuşması ve siyasetin demokratikleştirilmesi için kadının ödediği bedellerle, gerçekleştirdiği eylemlilikler ve başarılar söz konusudur. Biz tüm bu başarılarımızın üzerine bu kampanyayı başlatıyoruz.
'Olağanüstü Hal’in her haline karşı direneceğiz' diyoruz çünkü bu 25 Kasım’da OHAL’e rağmen bütün sokaklar, bütün meydanlar, bütün kurumlarımız abluka altında olmasına rağmen yüz binlerce kadın her yerde iradesini ortaya koydu. Tecavüze, tacize, devlet ve erkek şiddetine karşı “Hayır” dedik. Biz bunu OHAL’e karşı da önümüzdeki süreçte belirtilen aşamalar çerçevesinde kadın kurumları ile gerçekleştireceğiz.
Aslında OHAL, bir hal durumu değil, bir olağanüstü durum değildir. 7 Haziran’dan sonra 8 Haziran’da seçim sonuçlarının kabul edilmemesi ile birlikte aslında bir dikta rejimi le yönetildiğimizi biliyoruz. 8 Haziran’da rejim değişti. Diktatöryal bir rejimden yana bir tercihin yapıldığını biliyoruz. OHAL'de bunun siyasi ve pratik ayağıdır. Siyaseten bugün OHAL’i yaşıyoruz."

'DARBEYE KARŞI TEDBİR DEĞİL'

OHAL'in, 15 Temmuz'daki darbe girişiminin ardından, darbeye karşı alınan bir tedbir olduğunu kabul etmediklerini belirten Konca, "Türkiye toplumu bunu böyle algılamamalıdır. Çünkü OHAL 15 Temmuz darbe girişimi ile bağlantılı ele alındığında, görülecektir ki bugün darbe girişiminde bulunanlar, adı geçenler bugün sorgulanmıyor. Parlamentoda kurulan ‘Darbeyi Araştırma Komisyonu’ dahi bu darbeyi gerçekleştiren generallerden, komutanlardan, Genelkurmay’dan, MİT’ten tutalım darbeyi gerçekleştiren kimseyle ilgilenmiyor. Ne siyasi boyutu açığa çıkarıldı ne de darbecilerle mücadele ediyorlar. Operasyonlar, OHAL ve KHK’lar, bugünkü darbeye ilişkin, 15 Temmuz’a ilişkin başlatılmış bir süreç değildir" diye konuştu.

'DİRENE DİRENE KAZANACAĞIZ!'

Konca, konuşmasında şu hususlara da değindi:

"Yaşanan bütün tasfiyelerde belediyelerimize kayyumun atanması, bugün vekillerimizin eş genel başkanlarımızın rehin alınmasının altında yatan 7 Haziran sürecinin önünü tutmaya dairdir. Biz, bunu Türkiye toplumu ve kadınlar olarak kabul etmeyeceğiz.
OHAL ile Parlamentoyu tasfiye ederek, geliştirdiği dikta rejimini planlamak ve uygulamak istiyorlar. Önümüzdeki süreçte gündeme getirmek istedikleri referandum süreci bunun sonucudur. Bugün Cumhurbaşkanı “OHAL’i sürdürebilirim, kaldırılmayacak sanane” diyor. Başka bir AKP yetkilisi diyor ki: 'Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde” Kürdistan’ı kastederek 20 yıl OHAL yaşandı ve burada seçimler yapıldı'... Bunun altında yatan gerçeklik şudur ki, '80 darbesinin siyasi anlayışını, rejimini, 12 Eylül darbe mekanizmasını aslında Türkiye demokrasi cephesine ve Kürt halkının özgürlük mücadelesine ısrarla dayatmak istiyorlar. Referandumu da OHAL süreci içerisinde gerçekleştirerek aslında dünya kamuoyu önünde, 8 Haziran’da karar verdikleri dikta rejimini, sandıkta ortaya çıkan halk iradesini tanımayarak ve bunun yerine yerine ikame ederek sürdürmek istiyorlar. Onun için bu 15 Temmuz darbe girişimi senaryosundan toplumun bir an önce sıyrılması gerekiyor.
Bu darbenin 15 Temmuz’la başlamadığını, bunun köklü bir rejim değişikliği olduğunu, toplumun da özellikle kadın mücadelesinin Türkiye’yi demokratikleştirmeye en yakın olduğu bir süreçte olduğu biliyoruz. Hükümet de bunu bildiği için korkuyor."
HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Besime Konca, konuşmasını şöyle tamamladı: "OHAL’i de KHK’leri de geliştirmek istedikleri dikta rejimini de kabul etmeyerek, özgür ve demokratik bir Türkiye için bütün kadınlara çağrımızdır; bu dikta rejimi ancak kadın iradesi, kadın cesareti ve kadın mücadelesi ile aşılacaktır. Mutlaka kazanacağız. Direne direne kazanacağız."