OHAL ile birlikte üniversite ve yurtlardaki baskılar da arttı

Kampüs Cadıları Aktivisti Özge Şahin, “OHAL’den sonra polisler öğrenci kılığında fakülte koridorlarına, kantinlere hatta sınıflara kadar girdi” şeklinde konuştu.

OHAL ile birlikte üniversitelerin eğitim merkezi kimliğinden uzaklaşarak koridorlarında devlet güçlerinin dolaştığı bir baskı yuvasına dönüştürüldüğünü belirten Kampüs Cadıları Aktivisti Özge Şahin, “OHAL’den sonar polisler öğrenci kılığında fakülte koridorlarına, kantinlere hatta sınıflara kadar girdi” şeklinde konuştu.

OHAL ile birlikte yaşamın birçok alanında olduğu gibi üniversite alanında da baskı had safhaya ulaşırken, söz konusu uygulamalara karşı örgütlü bir direniş sergileyen oluşumlardan biri de Kampüs Cadıları.

Özgecan Aslan cinayetinden sonra adı duyulmaya başlanan Kampüs Cadıları, "Feminizm herkes içindir" sloganı ile her yaştan ve türden kadını aynı çatı altında toplayan bir oluşum. Kadının özgürleşmesini, erkeğin ve toplumun özgürleşmesinin anahtarı olarak gören Kampüs Cadıları, aralarında Mersin, İstanbul, Amed gibi şehirlerin bulunduğu 17 üniversitede bir araya gelen kadınlar, üniversite lavabolarına ped kutuları yerleştirmek gibi özgün ve kız kardeşlik bağını güçlendiren yöntemler üreterek ataerkil kapitalizme karşı gönüllü çalışma yürütüyor.

Üniversite alanındaki taciz, tecavüz, şiddet ve diğer hak ihlallerine karşı kadın dayanışmasını oluşturmak amacıyla okuma saatleri ve eğitimler düzenleyen Kampüs Cadıları, bir yandan kadının kendini ve bedenini tanıyarak yaşamın her alanında kendine dönük saldırılara doğru ve yeterli cevap olması için öz savunma atölyeleri kurup, toplumsal cinsiyet dersleri verirken diğer yandan OHAL’den sonra üniversitelerde artan baskı ortamına dikkat çekerek toplumsal bir bilinç yaratmaya çalışıyor.

ÖĞRENCİ KILIĞINDA SİVİL POLİSLER ÜNİVERSTENİN HER YERİNDE

Mücadele alanı olarak seçtikleri üniversitelerde hak ihlalleri ve baskıların OHAL’den sonra arttığını belirten Kampüs Cadıları Aktivisti Özge Şahin, “7 Haziran seçimlerinden sonra TOMA ve zırhlı araçlar eşliğinde üniversite kapılarına yerleştirilen çevik kuvvetler OHAL döneminden sonra geri çekilerek yerine sivil polisler yerleştirildi. Söz konusu polisler öğrenci kılığında fakültelerin koridorlarına, kantinlere hatta sınıflara kadar girdi. Bu şekilde teşhir ettiğimiz çok sayıda polis kimliği açığa çıktıktan sonra üniversiteye uğramazken onların yerine gönderilen yeni polisler ise sınıflara giremeyince kantine gelip öğrencileri gözlemleyerek kalabalık öğrenci gruplarının konuşmalarını dinliyor. Kampüsteki varlıklarını meşru kılmak isteyen bir grup polis ise başta kadınlar olmak üzere birçok öğrenciyi bakışları ve sözleri ile taciz edip kışkırtmaya çalışıyor" dedi. 

KIZ ÖĞRENCİ YURTLARINDA ÖZEL UYGULAMA

Yine OHAL ile birlikte kadın öğrenci yurtlarında da özel yöntemlere dayanan bir baskı politikalarının uygulandığına dikkat çeken Şahin, “Yurt dışında bir yerde kalmak için izin istediğimizde de saçma sapan uygulamalara maruz kalıyoruz. Düşünün kalacağımız kişinin T.C. numarasına kadar tüm bilgileri isteniyor. Tek seferde 3 günlük izin kullanmak istememiz durumunda ailelerimiz aranıyor. Bir şekilde yurttan izin almadan çıkmış isek kaldığımız yerin muhtarlığından onaylı belge isteniyor. Öğrencilerin örgütlenmesinden o kadar korkuyorlar ki; yurtta 4 - 5 kadın bir araya gelince hemen yurt yönetiminden birileri gelip “Siz burada ne yapıyorsunuz?” diye soruyor. Bir kapıda 5 - 6 ayakkabı görmesinler hemen odayı basıp sorguya başlıyorlar. Odalarda hiçbir postere izin vermiyorlar. Bu tarz uygulamalarla biz kadınları sindirmek istiyorlar. Erkek yurtlarında bu tarz uygulamalar söz konusu bile olmuyor!” şeklinde konuştu.

OHAL’E KARŞI BİRLİKTE MÜCADELE EDELİM!

“Feminizm kendini tanıyan erkek ve kadın tüm bireyler için bir gerekliliktir” diyen Şahin, OHAL sonrasında üniversitede artan hukuksuzluk ve baskı ortamına karşı birlikte mücadele çağrısında bulundu.