Şubat karanlığını bedenleriyle aydınlatan kadınlar

15 Şubat komplosu yaşandığında milyonlarca insan ayaklandı. Onlarca kadın Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan için fedai eylemler gerçekleştirdi. Fedai kadınların arkalarında bıraktığı mektuplardan kesitler derledik.

15 Şubat 1999 yılında Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın uluslararası komplo ile yakalanıp Türk Devleti'ne teslim edilişinin ardından 18 yıl geçti. Öcalan’ın Gladio güçleri tarafından bir komplo ile yakalanıp Türkiye'ye teslim edilişinin asıl amacı Abdullah Öcalan şahsında Kürt Özgürlük Hareketi ve halkını tavsiye etmek olduğu bilinmektedir. 1999 yılını karanlık yıl olarak ilan eden Kürt Özgürlük Hareketi ve halkı tüm dünyaya sesini duyurmak için günlerce, aylarca ve hatta yıl boyunca durmaksızın bir eylem süreci başlattı.

Öcalan’ın tutuklanıp İmralı tek kişilik cezaevine konulmasını protesto etmek amacıyla 1999 yılında birçok Kürdistanlı ve enternasyonalist kadın, bedenini ateşe verdi. ‘Güneşimizi Karartamazsınız!’ eylemleriyle bütün dünyanın dikkati çekilerek; ‘bu dünyada sadece kadınlar bile kalsa, Öcalan üzerindeki baskıların kırılacağının ve özgürlüğünün elde edileceği’ mesajı verildi. Kadınlardan örülen bir halkanın Öcalan etrafında sarmalandığı ve yıl içerisinde gerçekleştirilen kendini yakma eylemleriyle Öcalan’ın özgürleştirilmesinin teminatı bu eylemlerle kanıtlandı. Bedenini Öcalan ve bir halkın özgürlüğü için ateşle sarmalayan Kürt kadınları artlarından mektuplar bırakarak amaçlarını ve duygularını kaleme aldılar.

Kürt kadınlarının bu eylemlerle neyi amaçladıklarını dile getiren mesajları yayınlıyoruz:

GÜNEŞİN AYDINLIĞINI GÖRMÜŞ BİR KADIN

Aslen Şırnak’ın Cizre ilçesinde dünyaya gelen ve asıl adı Nezahat Baracı olan Şehristan, 1991 yılında gerilla saflarına katılır. Gerilla Şehristan Botan, 20 Mart 1999'da bedenini ateşe verir. Botan, eylemini gerçekleştirmeden önce yazdığı mektuba şu sözlerle başlar: "Başkanım, siz balçıkla sıvanmaya çalışılan bir güneşsiniz. Ben de bu güneşin aydınlığını görmüş, ondan kopamayacağını anlamış bir fedaiyim. Çünkü siz 21. yüzyılın sosyal mücadele çizgisini Apoculukla o kadar somutlaştırdınız ki; bu ulusal kurtuluş yolu, insanlığa bir kez daha zincirlerinden başka kaybedecekleri bir şeyin olmadığını ispatladı. Bu, onları eyleme kaldırdı." Şehristan Botan, kendisinin de amaçladığı eylemle Türk Devleti’nin kendisi üzerinde oluşturduğu tüm zincirleri kırmak istediğini dile getirerek özgürleşme idealini ortaya koyar.

SINIRSIZ BİR YAŞAMA ADIM ATMAK

Gerilla Botan, öncelikle bir kadın olarak böylesi bir durumun kabul edilemeyeceğini dile getirir ve şu sözlerle eylem amacını belirler: "Biz kadınlar da bu süreçte özgürlük tacımızı takarak, hiçbir engel tanımıyoruz. Yani düşman bizi engelleyemiyor. Ben bilincimde yaşadıklarımı hiçbir sınır tanımadan böylesine bir eyleme dönüştürerek, düşmana gereken cevabı vermeye gidiyorum."

YUNANİSTAN’IN ELEFTERYASI; KÜRDİSTAN GELİNİ  

Gerçekleştirdiği eylemle Kürdistan’ın gelini olarak adlandırılan ve aslen Yunanistan’ın Atina kentinden olan, iki çocuk annesi olan Elefterya Fortulaki isimli genç kadın da Öcalan üzerindeki baskıları protesto etmek amacıyla bedenini ateşe verir.

TEK AMAÇ HALKLARIN KARDEŞLİĞİ

Yunanistanlı Elefterya, eylemini gerçekleştirmeden önce ardından bıraktığı mektupla eylem amacını şu sözlerle dile getirir: "Halkların kardeşliği çok güzel bir şey. Kürt halkı da halkların kardeşliği için mücadele yürütüyor. Kürdistan gerillaları da Türk Devleti’nin Kürt halkına yaptığı işkenceci sisteme karşı savaşıyor. Kürtler ana dillerini, haklarını istedikleri için ve insanca bir yaşam istedikleri için mücadele ediyor. Bundan dolayı da Kürt çocukları ve yaşlıları öldürülüyor. Kürdistan’daki devletler Kürdistan’ı parçalayarak dört parça Kürdistan'da Kürtleri öldürüyorlar."

‘GÜNEŞİMİZİ KARARTAMAZSINIZ’

Elefterya Fortulaki, son olarak şunları dile getirir: "Başta çok sıcak selamlarla Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan olmak üzere tüm siyasi tutsakları, Halk Savunma Güçlerini, ROJ TV, Denge Mezopotamya, Koma Berxwedan, şehit aileleri ve barış annelerini selamlıyorum. Benden Zekiye Alkan, Sema Yüce, Ronahî, Bêrîvan ve Rahşan Demirel'e selamlar olsun. Diyorum ki; onlar Kürt ve Kürdistan’ı, Kürdistan tarihini kararlılıklarıyla ferahlattılar."

‘Güneşimizi Karartamazsınız’ sloganıyla mektubuna son veren Fortulaki, “Başkan Apo’nun ve Kürt halkının özgürlüğü tüm dünya halklarının özgürlüğüdür” diyerek eylemini gerçekleştirir.

‘SAVAŞSIZ HER AN, BAŞKAN APO’NUN ÖZGÜRLÜĞÜNÜN GECİKMESİDİR’

"Eylemimi Başkan Apo'yla barış ve özgürlük ülkesi Kürdistan'da buluşmak için yapıyorum ” ifadesiyle başlayarak bir başka ‘Güneşimizi Karartamazsınız’ eylemi gerçekleştiren de Zînê Gulîstan’dır. Aslen Ardahan’ın Susuz ilçesindendir. Gulîstan 1999'da mücadeleye katılır. Mücadeleye katılış tarihiyle beraber aynı yıl eylemini gerçekleştiren Gulîstan da diğer tüm kadın direnişçiler gibi ardından şu sözleri bırakır: "Başkan Apo'suz, savaşsız ve zafersiz Kürdistan düşünülmemiştir. Savaşsız her an, Başkan Apo'nun özgürlüğünün gecikmesidir. Cefakar, çilekeş Kürdistanlılar bunu kaldıramazlar. Şimdiye kadar gösterdiğiniz fedakârlığı zafere kadar götüreceğinize inancım tamdır. Bundan dolayı ruhum huzur doludur. Çok iyi biliyorum ki; bu yurtsever Kürdistan halkı davasını sonuna kadar götürecektir. Çünkü Başkan Apo'nun kurtuluşu, Kürdistan'ın kurtuluşudur. Bütün vicdanlı Kürtlerin vicdanının sızladığını ben de hissediyorum."

‘KÜRT KADINI ONURUNA DÜŞKÜNDÜR’

‘Güneşimizi Karartamazsınız’ eylemleriyle, Başkan Apo ve Newroz’un şimdiden kazanıldığı yıl olarak (1999) değerlendiren Gulîstan, "Fedai eylemselliklerle en kısa zamanda zafere ulaşılacağı kesindir. Ben de Başkan Apo ve sizlerden aldığım ruh, cesaretle bu eylemi gerçekleştirerek özgürlük ve bağımsızlık yürüyüşümle yürüyüşünüze katılmak, size öncülük yapmak istiyorum. Sizden tek isteğim sonuna kadar sizleri yaratan Başkan Apo'ya ve cennet ülkemize sahip çıkmanızdır. Bu temelde Başkan Apo’nun ve sizlerin Newroz’unu şimdiden kutluyor, özgürlük savaşınızı tüm coşkum ve duygularımla selamlıyorum" diyerek, zaferin her zamankinden daha fazla yakın olduğunu dile getirir.

Öncelikle bir kadın olarak neden bu eylemi gerçekleştireceğini ve Abdullah Öcalan’ın tüm dünya kadınları için nasıl bir öneme sahip olduğunu şu sözlerle dile getiren Gulistan; "Tarihte Kürt kadınının onuruna ne kadar düşkün olduğunu, PKK çizgisinde en soylu düzeye getiren Başkan Apo'nun uluslararası sinsi, vahşi, vurucu güçlerin yegâne hedefi olması biz Kürt kadınları açısından çok derinlikli olarak anlaşılmak zorundadır" diyerek eylem iddiasını ortaya koymuştur. "Yaşasın ilerici insanlığın devrimci umudu Başkan Apo! Yaşasın ulusal kurtuluş mücadelemiz! Yaşasın PKK-ERNK-ARGK! ve Kahrolsun emperyalizm, Siyonizm, faşist Türk sömürgeciliği!" sloganlarıyla mektubunu sonlandırır.

AMANOSLARDAN IŞIĞA KOŞAN BİR KADIN

Asıl adı Fatma Özen olan Rojbîn Amanos, 1993 yılında özgürlük mücadelesi saflarına yol alarak PKK mücadelesine katılır. Öcalan üzerindeki baskıları protesto etmek amacıyla fedai eylem gerçekleştiren, ‘Güneşimizi Karartamazsınız’ eylemcilerinin ardıllarından olan Amanos da, eylemini gerçekleştirmeden önce mektup bırakarak amacını ve mesajlarını dile getirir. Amanos, Abdullah Öcalan’a hitaben yazdığı mektuba yüklediği anlamı şu sözlerle dile getirir: "Başkanım, bu mektubu yazarken her şeyi hissederek yazmak, yazdığım her şeyi hissetmek istiyorum. Ve öyle ki, benim bir kadın olarak hissettiklerimi yazmak, bunun cesaretine, diline ulaşmak belki de en büyük arzuydu. Bugün bunu yakaladığım için çok mutluyum, çok heyecanlıyım."

‘BİZE DAYATILAN SİSTEME KARŞI ÇIKMAYI SİZDEN ÖĞRENDİM’

1999 yılında eylemini gerçekleştiren Amanos, diğer kadın eylemciler gibi kadınların neden bu kadar çok Öcalan etrafında kenetlendiğini dile getirerek, şu ifadeleri kullanır: "Başkanım, tüm egemenler Önderliğimiz ve kadın arasındaki telepatiye anlam vermez gibi görünse de, bu ilişkiye saldırsa da, son zamanlarda olduğu gibi dünya tarafından saptırılarak gündemleştirilse de, aslında bu yaklaşımın özünün ne anlama geldiğini çok iyi biliyorlar. Kendi sistemine karşı büyük bir tehlike olarak gördükleri için onu ortadan kaldırmaya çalışıyorlar. Bundan dolayı da diğer halkları da buna bulaştırılarak gözü karaca yönlendiriyorlar. Bütün Ortadoğu’yu buna bulaştırmaları, hedef haline getirmeleri elbette Ortadoğu’da geliştirmek istediğiniz kadın özüne dayalı sistemden dolayıdır. Bugün bunları biraz da olsun anlamak, bana büyük bir heyecan veriyor. Hem bir kadın olarak, hem de bir Ortadoğulu olarak ısrarla bize dayatılmak istenen bu geri sistemlere karşı çıkma gücünü sizden öğrendim. Sizin en yakınınızda kalarak sizin gücünüzden cesaret aldım. En fazla Ortadoğu halklarının çıkarının bu Önderlikte olmasına rağmen, onu daha da güçlü savunmamak, ona yönelik saldırıların önünü almamak, aslında kendi öz çıkarlarına yabancılık anlamına da gelir. Keşke gücüm olsaydı da onlara bu yaklaşımın çok şey kaybettirdiğini gösterebilseydim.”

Amanos, kendisinin başta bir PKK militanı ve Ortadoğulu Arap bir kadın olarak tüm insanlığın, özelde de Ortadoğu’nun Önderliğine ve bu Önderliğin kadının önderi olduğu için, kadının şahsında kurtarılmak istenen Ortadoğu’nun önderliğine bağlılığını bu mektupla dile getirmek ister. Amanos; “Yaşasın Başkan Apo! Yaşasın YAJK! ve kahrolsun her türden egemen yaklaşımlar” sloganlarıyla tüm kadınlara ve halklara duyarlılık çağrısında bulunur.

BİR KADININ GÜNEŞE KAVUŞMA MARATONU

1 Şubat 2006’da gerçekleştirdiği eylemle, “İmralı Adası etrafındaki mumlar içinde bir mum olmak istiyorum” diyerek Kürt kadının kendi şahsındaki amacını dile getiren bir diğer eylemci ise; Vîyan Soran. Aslen Güney Kürdistan’ın Süleymaniye kentinden olan Leyla Walî Hüseyin, uzun süre özgürlük saflarında mücadele yürütür. Soran da 1999’un ve diğer tüm yılların 15 Şubat’ını kabul etmeyerek bedenini ateşe verir.

‘ÖZGÜRLÜĞÜN ALFABESİNİ BANA ÖĞRETTİN’

Viyan Soran, diğer tüm eylemciler gibi ardından mektuplar bırakarak Öcalan’a şu sözlerle hitap eder: "Başkanım; özgürlüğün alfabesini bana öğrettin. Çünkü ben senin okulunda anlamın, düşüncenin ve insanın gücünü keşfettim. 1998’deki içten ve dıştan geliştirilen kirli uluslararası komplo senin ve benim aramda bir ayrılık yarattı ve bu komplo benim gibi seni görmek isteyen binlerce arkadaşımın da umudunun arasına girdi. Esir alınışından sonra bende daha güçlü bir sarsılma gelişti ve yüreğimde karar ve özgürlük gücü daha da gürleşti.”

‘ESİR ALINIŞINI KABULLENEMİYORUM’

1999 yılından sonra bu gerçeğin sürekli beyninde yankılandığını dile getiren Soran, kendisi için 1999 yıllının ne anlam ifade ettiğini şu şekilde anlatır: "Senin gibi büyük bir insanın esir alınışını kabullenemiyordum ve o insan orayı hak etmiyor diyordum. Şüphesiz bu esaretin, bir halkın önderinin ve insanlık rehberinin tecride alınışının sorumlusu olarak yalnızca komplo içinde yer alan sahtekâr devletleri görmüyorum. Sahtekâr, ikiyüzlü, ihanetçi devletlerin ihaneti kadar benim ve diğer arkadaşlarımın zayıf ve yetersiz yoldaşlığının da bu komploda sorumlu olduğunu görüyorum. Bu yüzden halk ve özgürlük umutlarını size bağlayan biz kadınlar her zaman sizlere karşı mahcubuz.”

‘BİR KADIN OLARAK ÇABA VE DEĞERLERİNİZE SAHİP ÇIKMAK İSTİYORUM’

Gerilla Soran, eylem amacını ve tüm kadınların nasıl hareket etmesi gerektiğini, "Bedenimin ateşiyle sınıflı toplum uygarlığının buz tutmuş yürek ve beyinlerine bir mesaj vermek, Batı'nın insan hakları mahkemelerinin yalancılığını ve sahtekârlığını ortaya çıkarmak için tarihin adaleti önünde birçok insan gibi bir şahit olmak istiyorum. Şimdi de Güney Kürdistan içinde var olan bu ölüm sessizliğine karşı bir güney kadını olarak yarattığınız çaba ve değerlerinize az da olsa bir cevap olmak istiyorum. Başarılı bir sonuç elde edeceğimden dolayı çok mutluyum" sözleriyle dile getirir.

LEYLA, ZİLAN VE SEMALARIN ARDILLARI OLMAK

Mektubunun sonunda bir kadın olarak, Öcalan’ın gerçekliğine, Kürdistan halkına, tüm özgürlükçü kadınlara ve beraber yaşadığı yoldaşlarına seslenir Gerilla Soran: "PKK ve Başkan Apo’dan, Özgür Kadın Hareketi'nden aldığım irade ve bilinç ile Kürdistan dağlarında Kürt halkı ve Kürt kadınının özgürlüğü için çaba ve mücadele veren bir kadınım. Bütün amaç, umut ve çabam dört parçadaki Kürtlerin özgürlüğüdür. Güney Kürdistan’ın demokrasisi ve zihniyet özgürlüğü intiharların, çaresizliğin, kadın köleliğinin, gençlerin kaçışının ve diğer tüm toplumsal sorunların sona erişi olacaktır. Bu temelde eylemimle bu amaca olan bağlılığımı göstermek için kendimi feda ediyor ve siz değerli insanlara bir mesaj vermek istiyorum. Bu eylemim çaresizlikten ve acıdan kaynağını alarak intihar eden kadınlarınki gibi değildir. Ama bu eylem yaşam aşkının, zihniyet gelişimi ve özgürlüğün eylemidir. Aynı zamanda Leyla Qasım, Zîlan ve Semaların direniş çizgilerinin bir devamıdır. Bu mesaj ve eylemimi tüm halkımızın ve bütün Kürt kadınların kulaklarının duymasından dolayı çok mutluyum. Kahrolsun ihanet ve uluslararası komplo!”