AKP’nin Sur planı

Aylarca süren direniş, ölümsüzleşen insanlar, göç ve harabeye dönüşen yüzlerce ev…

104 gün süren çatışmalar sonrasında harabeye dönen Sur’un yasaklı mahallelerinden geriye bir tek DSİ kamyonlarıyla Dicle Nehri vadisine taşınan molozlar kalmasına rağmen uzun süren ayrılığın ardından evine veya evinden geri kalanlara kavuşacağını düşünen Sur halkı yaşadığı onca acı ve mağduriyet yetmezmiş gibi bir de acil kamulaştırma engeli ile karşı karşıya kaldı. Acil kamulaştırma kararı ile kentsel dönüşüm adı altında “tarihi yapıya uygun bir plan ile Toledo’ya dönüştürülecek” Sur’a ilişkin rant planları olan AKP iktidarı geçtiğimiz günlerde Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki’nin verdiği bir demeç ile Sur halkına alternatiflerini sundu. 

Söz konusu alternatifler şu şekilde;

Sur’da yaşayan ve tapusu olan vatandaşlar belirlenen miktar karşılığında arsasının tapusunu devlete satacak.

Yasaktan önce Sur’da yaşayan ve proje kapsamında tekrar Sur’dan ev almak isteyen tapu sahipleri tapuları için belirlenen bedel yeterli olursa kendi arsası ile yeni yapılacak evlerden birini takas edebilecek ama yeterli olmazsa tapusu ve eksik kalan bedeli devlete teslim ederek Sur’dan tekrar ev sahibi olabilecek.

Sur’da arsası olan ancak tapusunu devlete satmak istemeyen ve evini kendi imkanları ile inşa etmek isteyen vatandaşlar ise devletin belirlediği imar projesi çerçevesinde hareket etmemesi durumunda hapis cezası ile cezalandırılacak.

Ancak ben Sur’da ve Amed’de yaşamak istemiyorum diyen vatandaşlar içinse İstanbul, Mardin ve Urfa gibi kentlerdeki TOKİ’lerde tapularının bedeline karşılık gelecek daire teslim edilecek.

Son olarak Melikahmet ve Gazi Caddelerindeki dükkanlar yıkılarak yerine bazalt taşı ve ahşaptan dükkanlar yapılacak.

Sürekli olarak “halkımızı mağdur etmemek için” vurgusu ile yapılan açıklamada zaten mağdur edilip kirada, akrabalarının evinde, bağışlanan bir tanıdığın evinde 4 ya da 5 aile beraber kalıp komşularının desteği ile hayatlarını sürdüren ve “Gerekirse evimizin yerine çadır kurarız yine de Sur’u bırakmayız” diyen yurttaşlar şehir içinde ve dışında göçe zorlanıyor.

Sözde tarihi ve kültürel yapı kaygısı taşıyan AKP iktidarı, yüzyıllardan beri Sur’da şekillenen bir dokuyu paletli kepçelerle yerle bir edip kamyonlarla Dicle Nehri vadisine dökerek sadece kentin kimliğini değil insanların anılarını da hafriyat yığınları arasına gömdü. Dar kuçeleri ve kuçeler boyunca uzanan sıra sıra bitişik evleri ile bir labirenti andıran Sur, kapı önünde oturan kadınları ve sürekli koşturan esmer yüzlü çocukları ile Amed’in kalbiydi.

Bazalt taşından bahçeli evler ve dükkanlarla Sur’daki dokuyu yaşatacağını iddia eden iktidarın tek derdi geniş aralıklarla dizilen evler ve bu evlere yerleştirilecek kendine yakın kesimlerle “kamu düzenini” sağlayıp Sur’daki direniş ruhunu tamamen yok etmektir. Ancak Sur halkı tarihsel rol ve misyonunun gereğini yerine getirerek rant uğruna evlerini talan eden zihniyetin karşısında boyun eğmeyerek topraklarına sahip çıkacaktır.