Rojava Devrimi'ni anlattılar: This is Kobanê

Kobanê Direnişi ve Rojava'daki sistemi konu alan Kanadalı Brandon Gamblen, Nadim Fetaih ve Tashi Pietrzykowsa'nın çekimlerini yaptıkları 'This is Kobanê' belgeselinin çalışmaları Stockholm'de sürüyor.

Film, Stockholm'de bir hastanede çalışırken işini bırakarak Kobanê'ye giden ve yaralıların tedavisi için bir rehabilitasyon merkezinin kurulmasına öncülük eden Dr. Dorpenc Kobanê'nin hastanedeki çalışmaları ve İsveç'teki yaşamı etrafında kurgulanmış.

Filmin son bölümünün tamamlanması için Stockholm'e gelip çekimler yapan Brandon Gamblen, Nadim Fetaih ile 'This is Kobanê' belgeselini ve filmin çekimleri sırasında karşı karşıya kaldıkları güçlükleri konuştuk.
Fetaih, ”Arap Baharı” olarak adlandırılan ayaklanmaların başlamasından sonra sisteme karşı gelişen kitle eylemlerini yakından izlemek ve belgeseller yapmak için Mısır'a gidip çekimler yapmış.
Kobanê Direnişi ve Rojava'daki sistemin ilgisini çektiği için Rojava ve Kobanê'de olanları daha yakından öğrenmek ve belgelemek için Gamblen, Nadim ve Tashi Pietrzykowsa ile birlikte Rojava'ya gitmiş.

'YENİ BİR SİSTEMİN KURULABİLECEĞİNİ ANLATTIK'

Filmin çekimleri için 8-10 kişilik bir ekip oluşturduktan sonra filmin çekimine başladıklarını söyleyen Fetaih, 'This is Kobanê' belgeseliyle neyi amaçladıklarını şöyle dile getiriyor:
”Biz esas olarak Rojava'da kurulan sisteme halkın katılımını,  Rojava'daki toplumsal değişimi ve hastaları tedavi etmek için İsveç'ten gelen Dr. Dorpec Kobanê'nin çalışmalarını dünya kamuoyuna duyurmayı amaçladık. İnsanların istedikleri takdirde devrimi gerçekleştirebileceklerini ve yeni bir sistem kurabileceklerini anlatmaya çalıştık. Ama dünya bunun kolay olmadığını ve orada yaşayan halkın çektiği acıları göremiyordu.”

'GERİLLALARIN DAYANIŞMA VE MÜCADELELERİNİ YANSITMAYA ÇALIŞTIK'

Gamblen ise, ”Biz özellikle DAİŞ çetelerine karşı savaşan YPG/YPJ'lilerin mücadelelerini, aralarındaki dayanışmayı ve yaralıların duygu ve düşüncelerini öğrenmeye ve belgesele yansıtmaya çalıştık” diyor.
Fetaih ve Brandon, Kürdistan Bölgesel Yönetimi ve Türk devletinin Rojava'ya uyguladığı ambargodan dolayı karşılaştıkları en büyük güçlüğün sınırı geçmek olduğunu, ikinci bir güçlüğün de Rojava'da İngilizce ve Fransızca bilenlerin sayılarının az olması olduğunu söylüyor.
Belgeselin çekimi sırasında güvenlik dışında kendilerine Rojava'daki yöneticiler tarafından bir sınırlama getirilmediğini, aksine her türlü yardım ve desteğin verildiğini ifade ediyorlar.

TORONTO FİLM FESTİVALİ'DE GÖSTERİLECEK

Belegeselin önümüzdeki yılın ilk aylarında tamamlanacağını ve Mayıs ayında dünyanın ikinci büyük film festivali Toronto Film Festivali'nde gösterileceğini söyleyen Fetaih, ”Bu belgeselin bir diğer önemli özelliği de hiçbir şirket veya kurumdan destek almadan kendi olanaklarımızla yapmış olmamızdır. Bu bizim daha objektif olmamızı ve özgürce hareket etmemizi sağladı. Eğer bir şirket bu filmi finanse etseydi, bizi yönlendirmeye çalışacaklardı ve biz özgürce çalışamayacaktık. Maddi güçlüklerimiz var ama bunu aşmaya ve filmi bitirmeye kararlıyız” diyor.

'AMBARGONUN KALDIRILMASI GEREKİYOR'

Fetaih, 'This is Kobanê' ile dünya kamuoyuna vermek istedikleri mesajı şu şekilde özetliyor:
”Biz bu belgeselle dünya kamuoyuna iki mesaj vermek istiyoruz. İlk olarak, Rojava'da kendi kaderini kendi ellerine alan bir halk var. İkinci olarak, Rojava halkına hem Türkiye hem de Kürdistan Bölgesel Yönetimi tarafından ambargo uygulanıyor. Rojava kuşatma altında. Halkın yardıma ihtiyacı var ve ambargonun kaldırılması gerekir. Kobanê Direnişi sırasında pek çok ülke yardım sözü verdi. Ama bu sözlerini tutmadılar. Bunlar Rojava Devrimi'ni boğmak isteyen Türkiye ile karşı karşıya gelmek istemiyorlar.”

'ROJAVA HALKI DÜNYA KAMUOYUNA YÖNELMELİ'

Rojava halkının kendilerine ambargo uygulayan Türk devleti ve Barzani'ye karşı direnmesi ve örgütlülüğünü daha da güçlendirmesi gerektiğini söyleyen Fetaih, ”Bunun için Rojava halkı olanları dünya kamuoyuna duyurmak için kampanyalar düzenlemelidir” diye ekliyor.
Brandon ise şu fikirde: ”Rojava halkı kendine söz veren ama bu sözü yerine getirmeyen hükümetler yerine doğrudan dünya kamuoyuna yönelmeli ve ondan destek istemelidir. Eğer halk harekete geçer ve talepte bulunursa  hükümetler de Rojava'ya yardım etmek zorunda kalır."