GÖRÜNTÜLÜ

UNESCO toplantısının gündemi: Bombalanan Sur!

UNESCO Dünya Miras Komitesi toplantısında yer alan Hasankeyf’i Yaşatma Girişimi Aktivisti Ercan Ayboğa, İstanbul Kongre Merkezinde gerçekleşen toplantının içeriği ile ilgili ANF’nin sorularını yanıtladı.

UNESCO Dünya Miras Komitesinin 40. Toplantısında Amed’in Sur İlçesi temel gündem maddesi oldu. Dünya Miras Listesine alınan Amed Kalesi, Sur ve Hewsel Bahçeleri ile devlet saldırıları sonucu yaşanan büyük yıkımın yerinde inceleme yapılması talebine ‘Güvenlik gerekçesi’ ile incelemeye heyet gönderilmediği ortaya çıktı.

UNESCO Dünya Miras Komitesi toplantısında yer alan Hasankeyf’i Yaşatma Girişimi Aktivisti Ercan Ayboğa, İstanbul Kongre Merkezinde gerçekleşen toplantının içeriği ile ilgili ANF’nin sorularını yanıtladı. Ayboğa, bir yıl önce UNESCO Dünya Miras Listesine alınan Sur’un bombalanarak yıkılmasının toplantının ana maddesi olduğunu söyledi.

UNESCO’nun İstanbul’da düzenlediği toplantı ile ilgili ilk gözlemleriniz nedir?

İstanbul’da UNESCO’nun Dünya Miras Komitesinin 40. oturumu başladı. Bu komite, 21 ülkenin temsilcilerinden oluşuyor ve dünya miras alanları hakkında karar veriyor. Her yıl yapılan bu konferans, bu yıl İstanbul Kongre Merkezi’nde yapılması kararlaştırıldı. Kürdistan’dan da Amed Büyük Şehir Belediyesi ile Diyarbakır Kalesi Hewsel Bahçeleri Kültürel Peyzaj Alan Yönetimi olarak bir heyet katılmış bulunmakta. Dünya Miras Komitesi her yıl yeni miras alanları koruma altına alma kararını veriyor. Komitenin bu alanlar ile ilgili hazırladıkları raporlar üzerinde duruluyor. Türkiye’de 15 tane Dünya Miras varlığı bulunuyor. Bunlardan iki tanesi Kürdistan’da diğerleri Türkiye’nin farklı kentlerinde bulunuyor. Kürdistan’dakilerden biri Amed Kalesi, değeri de Nemrut’tur. Dünya genelinde 800 tane miras alanı kabul edilmiş durumda. Bu alanlar hem kültürel hem de doğal alanları olarak korumak lazım.

Temel gündemleri nedir? UNESCO Şuan dünya mirasının hangi sorunlarını tartışıyor? Bu konuda temel bir konu var mı?

Tabi bu sene olayın merkezinde Sur bulunuyor. Sur derken, Amed Kalesi, Hewsel Bahçeleri ile Suriçi geçen sene Dünya Miras Alanı ilan edildi ve bunu büyük bir başarı olarak kabul etmiştik.  T.C Kültür ve Turizm Bakanlığının başvurusu ile gerçekleşmişti. Şimdi UNESCO’ya alınan Sur’da savaş başladı, yarısı neredeyse tümden yıkıldı. Kültür Bakanlığı bu durumdan kaynaklı ilgi göstermedi ve Alan Yönetimi durumu raporlaştırdı. Yılın sonuna doğru bunları direk UNESCO’nun Dünya Miras Listesine yolladı. Ondan sonra yavaş yavaş dikkate almaya başladı. Kültür Bakanlığı başta olayı ciddiye almıyordu. Bakanlık ‘böyle bir olay yok, her şey yolunda!’ şeklinde raporlar ile UNESCO’nun sorularını yanıtladı. Alan Yönetimi UNESCO’yu uyardıktan sonra, UNESCO da T.C Kültür Bakanlığından rapor istedi. Onun sonucunda Kültür Bakanlığı bir rapor verdi. Fakat yıkımı da kale ye bir şey olmamış, Suiçi’ndeki bazı yıkımlara dikkat çekerek durumu geciktirmiş.

UNESCO’nun düzenlediği toplantı sonucunda ne tür kararlar çakacağını bekliyorsunuz?

Konferansın temel gündeminde şuan SUR var. UNESCO onunla ilgili karar alacak. UNESCO tahribatların durdurulması için aldığı kararları olacak. Ayrıca bizde UNESCO Dünya Miras Komitesinin biran önce bir heyet ile Sur’da inceleme başlatması talebinde bulunduk. Bir misyonun gitmesi talebine karşılık Kültür Baklanlığı; ‘şuan alan tehlikelidir gelemezsiniz, biz güvenliğinizi sağlayamayız’ diyor. UNESCO Komitesindekiler de Türkiye’de her gün bombaların patladığını, korktuklarını belirterek gitmekte ısrarcı olamıyorlar. Oysa bizde kendilerini sıkıştırıyoruz. Ve bir an önce gelin Türk yetkililerin yaptığı yalanları yerinde, kendi gözlerinizle görün diyoruz. Biz talep yazdık ve toplantıda UNESCO’nun bir an önce Amed’e gelmelerini istedik.

Peki UNESCO’nun 10 kriterinden 9’unu taşıyan Hasankeyf gündeme geldi mi?

Kültür Bakanlığı Hasankeyf’i kesinlikle gündemine dahi getirmek istemiyor. Biz şuan UNESCO’nun toplantısında Hasankeyf’i gündeme sokmaya çalışıyoruz, ancak Merkezi Hükümetin böyle bir talebi olmadan resmi olarak da gündeme gelmiyor. Fakat şuan Sur’un ilk gündem maddesi olduğunu söyleyebilirim.  Biz şuan Güney Irak’ta bulunan sazlıklar ile Hasankeyf’in durumunu birlikte ele alıyoruz. Bu sazlıklar Irak Hükümetinin talebi sonucunda UNESCO’nun gündemine alınmış bulunmakta. Çünkü bu kriterleri taşıyan Irak Sazlıkları tehlike ile karşı karşıyadır. Şimdiye kadar Dicle Nehrinden beslenen bu sazlıkların yok alması da Hasankeyf’i yok edecek olan Ilısı Barajına bağlıdır. Tabi Ilısı Barajı Kürdistan’da bir tarih katliamı yaparken, Güney Irak’ta da ender olan Irak Sazlıklarını da yok edecektir. UNECSO Komitesi Ilısu Barajı nedeniyle Irak Sazlıklarını Dünya Miras Listesine alma isteğinde olmadığını gördük. Çünkü Irak Hükümeti, suyun akışına garanti veremiyor. Ayrıca Irak Hükümetinin bu konuda başvurusu önemlidir. Eğer Irak Sazlıkları UNESCO Dünya Kültür Miras Listesine alınırsa Hasankeyf için de çok olumlu olur. Çünkü Ilısu Barajının tamamlanması daha da zorlaşacaktır.

Kürdistan’da hali hazırda çok sayıda Dünya Miras alanları bulunuyor. Bunların da listeye alınması ile ilgili önümüzdeki süreçte girişimler olacak mı?

Zaten Kürdistan’da, en az 10 tarihi doğal miras alanları UNESCO Dünya Miras Listesine girecek niteliktedir. Mesela Van Kalesi, Ahtamar Adası, Munzur Milli Park, İhsak Paşa Sarayı, Göbekli Tepe ve Hasankeyf, UNESCO’nun kriterlerini taşıyan yerlerdir. Ancak bu yerlerin UNESCO’ya alınması için, yerel dinamitlerin Kültür Bakanlığı üzerinden girişimde bulunması gerekiyor. Mesela geçen sene Efes Antik Kent ile ilgili direk Kültür Bakanlığı başvuruda bulundu. Ama genel olarak Kültür Bakanlığından beklemek doğru olmaz. Çünkü bu Kültür Bakanının böyle bir kapasitesi yok, kültürel anlamda yetkin birisi değil. Zaten AKP Hükümetinin böylesi konulara pek önem verdiği söylenemez. Onların gündeminde böyle şeyler bulunmamaktadır. Ama biraz kullanıyor.

Merkezi Hükümetlere alternatif kararlar da alındı mı?

8- 9 Temmuz’da bir toplantı yapıldı. Bu toplantıda, ‘Dünya Miras Varlıkları ve Sivil Toplumun Rolü’ bizde bu toplantıya katıldık. Burada Sur, Hasankeyf ve Irak Sazlıkları gündeme getirildi. Dünya Miras meselesinde sadece hükümetler ele alınmamalı, yereldeki sivil toplum örgütleri de rol alması gerektiği, yerellerdeki kanalların da açılması lazım. Bu eksende çalışmaların yapılması noktasında iki deklarasyon yayınlandı. Biri sivil toplumu güçlendirmek için, diğeri Sur ile ilgili deklarasyon yayınlandı. Bu toplantıyı düzenleyen bir Alman STK’sı idi. Yerelde panterleri vardı. Ama toplantıya tüm STK temsilcilerinden oluştu.