Altun ve Bul, duruşmada eş başkanlık sistemini sahiplendi

Dersim Belediyesi'nin tutuklu eş başkanları Altun ve Bul, "eş başkanlık davası"nın duruşmasında savunma yaptı.

Dersim Belediyesi eş başkanları Mehmet Ali Bul ve Nurhayat Altun hakkında “eş başkanlık” yönetimine ilişkin “Görevi kötüye kullanma” bahanesiyle açılan davanın ilk duruşması Tunceli 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmaya Kandıra F Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutuklu bulunan Altun ve Bul SEGBİS ile bağlandı. 

ALTUN: EŞİTLİĞİN GEREKTİRDİĞİ BİR SİSTEM

Savunma için söz alan Altun, “Tunceli Belediyesi'nde eş başkanlık görevini yürütüyorum. Bu çoğulculuğun ve kadın-erkek eşitliğinin gerektirdiği bir sistemdir. Bu sistem Anayasa'da belirtilmiştir, ancak bu durum ülkemizde dikkate alınmamaktadır. Biz 2014 yerel seçimlerine hazırlanırken eş başkanlık sistemi ile seçime hazırlandık. Halkımıza bu şekilde kendimizi tanıttık. Afiş ve pankartlarımızı buna yönelik hazırladık. Seçim sonucunda da eş başkan olarak seçildim aynı zamanda belediye meclis üyesiyim. Benim bu sıfatlarda belediyede odamın bulunması ve belediye aracını kullanmam normaldir” dedi. 

BUL: KADININ DEĞERİ ANLAŞILSA SAVAŞLAR DA YAŞANMAZ

Mehmet Ali Bul ise şunları ifade etti: “Biz toplumsal anlaşmazlıkların ve dünya genelindeki toplumsal olayların, savaşların sebebi olarak kadınların değerinin yeteri kadar anlaşılmadığından dolayı meydana geldiğini gördük. Bu nedenle 2014 yerel seçimlerinde bu eşitsizliği ortadan kaldırmak için ve kadınların da yönetime katılması için eş başkanlık sistemi ile seçimlere girdik. Seçimlerden sonra bu sistemi resmileştirmek için yönetmelik çıkardık."
Meclis üyelerinin onayıyla çıkarılan yönetmeliğin Elazığ İdare Mahkemesi tarafından durdurulmasının ardından Altun’un maaşının kesildiğini söyleyen Bul, kurumlar arası yazışmalarda Altun’un imza atmayı bıraktığını belirtti. Bul, “Altun'un belediyemizi ve kamuyu herhangi bir zarara uğratmış olduğunu düşünmüyorum. Nurhayat Hanım çalışmalarına belediye meclis üyesi olarak devam etmiştir. Üzerime atılı suçlamaları kabul etmiyorum, beraatımı talep ediyorum” diye kaydetti.

AVUKATLAR SÖZ ALDI

Müdafi avukatlarından Barış Yıldırım ise ilk olarak Nurhayat Altun üzerine atılı suçlamaların iddianamede delillerle ilişkilendirerek açıklanmadığını belirtti. Yıldırım, “Kamu görevini usulsüz üstlenme suçunu Yargıtay kararlarında da belirtildiği gibi unsuru, kamuyu ve üçüncü kişileri aldatma unsurudur. Ancak müvekkil yönünden böyle bir durum söz konusu değildir. Birleşmiş Milletler Kişisel ve Siyasi Haklar Sözleşmesi; Birleşmiş Milletler Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesi ve BM Bildirgeleri nazara alındığında hadisenin hak boyutu da örgütlenme özgürlüğü çerçevesinde değerlendirmelidir. Suçun unsurları oluşmadığından dolayı müvekkillerimin ayrı ayrı beraatına karar verilmesini talep ediyoruz” diye konuştu.
Avukat Fatma Kalsen ise, sanıklar üzerinde TCK kapsamında üzerlerine atılı suç oluşmadığını söyledi. Kalsen, “Ceza soruşturması ve kovuşturması kapsamına konu olabilecek bir eylem yoktur. Eşbaşkanlık çalışma yönetmeliği belediye meclisinde karar altına alınan ve uygulamaya yöneliktir. Bu yönetmelik Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı, Anayasa’nın 10’ncu maddesinde ki eşitlik ilkesi, 5293 sayılı Yasanın yerel yönetimlere sağladığı özerklik koşullarının bir sonucudur” diyerek, müvekkillerinin üyesi olduğu partinin tüzüğünü dosyaya sunarak müvekkillerinin eylemlerinin suç unsuru olmadığının hukuki dayanağının bu tüzük olduğunu söyledi. 

Kandıra’dan bağlanan avukatlar ise SEGBİS vasıtasıyla sağlıklı bir şekilde savunma yapamadıklarını söyleyerek, diğer meslektaşlarına katıldıklarını belirtip, müvekkillerinin beraatlarını talep etti. 

Mahkeme Heyeti, Tunceli Belediye Başkanlığı Hukuk İşleri Müdürlüğüne müzekkere yazılarak Elazığ 1. İdare Mahkemesinin 10.12-2014 tarih ve 2014/1137 sayılı yürütmeyi durdurmasına ilişkin kararın tebliğ edilip edilmediğinin, tebliğ edilmişse eğer o tarihten sonra Nurhayat Altun’un belediye işlemlerinde herhangi bir imzasının bulunup bulunmadığı hususunda araştırma yapılması için Tunceli Belediyesi’ne müzekkere yazılmasına karar verdi.
Duruşma, 2 Mayıs 2017 tarihine ertelendi.