GÖRÜNTÜLÜ

Amed Newrozu direniş mesajlarıyla sona erdi

Amed Newrozu'nda HDK Eş Sözcüsü Hamzaoğlu, HDP Sözcüsü Baydemir konuştu. Dilek Öcalan da Öcalan'ın ailesinin ve avukatlarının mesajını okudu. Konuşma ve mesajlarda direniş vurgusu ön plana çıktı.

Amed'deki Newroz mitingine katılan Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eşsözcüsü Onur Hamzaoğlu, dünyanın her tarafından kutlanan Newroz’un Türkiye’de yasaklarla girildiğine dikkat çekerek, halkların bu yasakları birlikte kaldıracağını söyledi. 

Alana katılanların bayramını kutlayarak konuşmasına başlayan Hamzaoğlu, “Dünyanın kuzey yarımküresinde 21 Mart’ta doğa uyanıyor. Bahar başlıyor. Gündüz ile gece çatışmasında aydınlık kazanıyor bugünden itibaren. Böyle bir gün 15 bin yıldır Anadolu halkları Ortadoğu halkları Asya halkları tarafından bayram olarak kutlanıyor. Ama gelin görün ki Anadolu’da hala yasaklar sürüyor. Bu yasakları hep birlikte kaldıracağız. Birleşmiş Milletlerin 2010 yılında ilan ettiği Dünya Newroz Bayramı gününü bütün halklara bayram ilan edeceğiz tatil ilan edeceğiz. Kimsenin patronu amiri yasaklamayacak. Kasım 2002’de sandık başına gittik. Oy verenlerin yüzde 34’ünün seçmenlerinin yüzde 26 oyuyla sandalyelerin yüzde 60’ını alan AKP barış getireceğim iddiasıyla, vesayeti kaldıracağım iddiasıyla kurulduktan bir iki yıl sonra hükümet oldu. Ne geldiyse başımıza AKP hükümet olduktan sonra geldi. AKP’den önce bebekler zatürreeden, tifodan, kuş boğazından ölürken, AKP ile birlikte çocuklarımız Roboski’de bombalar ile öldüler. Süresiz sokağa çıkma yasakları ilan edildi, uzaktan namlulu silahlarla bebeklerimiz analarının karnında öldüler. Ölü bebeklerimizi analarımız buzdolaplarında saklamak zorunda kaldılar. İşte bu topraklarda AKP budur” dedi. 

'KOL KOLA OLURSAK GÜNEŞ DOĞACAK!'

İktidarın Türkiye’nin batısındaki uygulamaları da sıralayan Hamzaoğlu, şöyle devam etti: “Kadınlarımız kendilerine yakışanları giyemez oldular. Belediye otobüslerinde yollarda şiddete uğradılar. Özgecan Aslanları unutmadık. AKP kadınlarımıza ölüm getiriyor. (Alanda Yuh) AKP cinayetleri iş cinayetleriyle devam ediyor. Zonguldak, Şirvan’da madenleri bize mezar ediyorlar. İnşaatlarda öldürmeye devam ediyorlar. Kentlerin talanı, TOKİ’nin Ormanların talanı AKP ile zirve yaptı. Eğer dur demezsek artmaya kat be kat devam edecek. Gezi’de özgürlük istedik, barış istedik, televizyonlar penguenlerle sansür koydu. AKP’nin polisi tek tek öldürdü bizi. Ethem Sarısülük’ü, Medeni Yıldırım’ı Berkin Elvan’ı, Ali İsmail Korkmaz’ı, Abdullah Cömert’i barış istediler diye öldürdüler. (Alanda Katil Erdoğan sloganları). Sayın Öcalan’ın girişimleriyle 2013’te ateşkes ilan edildi. Ölümler bıçak gibi kesti. Ama kansızlığa tahammül edemediler. HDP’nin Haziran 2015’te 12 yıllık iktidardan AKP’yi düşürdükten hemen sonra Suruç’ta katliamla yeniden öldürmeye başladılar. Bunlar kan istiyorlar. Süresiz sokağa çıkma yasaklarıyla kentlerimizi ortadan kaldırdılar."

Hamzaoğlu, şunları da ifade etti: “Türkiye’deki karanlığı zifiri karanlığa dönüştürmek istiyorlar. 16 Nisan’da Türkiye’deki karanlığı biraz olsun hafifletmek alacakaranlığa dönüştürmek için bir fırsatımız var. Eğer sandıktan hep birlikte Hayır çıkartabilirsek Türkiye karanlıktan alacakaranlığa dönüşecek. Ama evet çıkarsa zifiri karanlık gelecek. Gözyaşı ve kan daha fazla akacak. Sandığa gitmemek evet demektir zifiri karanlık demektir. Neyimiz var neyimiz yok herkesi sandığa taşıyacağız 16 Nisan’da. Mücadelemiz bitmeyecek tabi, Alacakaranlık güneşin doğması için bir başlangıçtır çünkü. Eğer Hayır çıkarırsak yeniden kol kola gireceğiz. Eğer biz alacakaranlığı çevirirsek 17 Nisan’da kol kola devam edersek, Sarayı ve Hükümeti 7 Haziran’da olduğu gibi indirirsek o zaman güneş doğacak. İmralı’da tecrit kalkacak, Eş Başkanlarımız Sayın Demirtaş, Sayın Yüksekdağ ve 13 milletvekili arkadaşımız serbest kalacak. Miraz bebek cezaevinden çıkacak. 16 Nisan tüm Türkiye halkları için çok önemli.”

ÖCALAN'IN AİLESİ VE AVUKATLARINDAN MESAJ

Newroz'da Kürt Halk Önder, Abdullah Öcalan’ın ailesi ve avukatları adına gönderilen mesaj okundu. HDP Urfa Milletvekili Dilek Öcalan tarafından okunan mesaj şöyle:

“Değerli halkımıza, dostlarımıza, demokrasi barış ve özgürlük inancıyla kamuoyuna; Bizler içinde tutulduğu katı tecrit sistemi nedeniyle görüştürülmediğimiz Sayın Öcalan’ın ailesi ve avukatları olarak Newrozu’nu kutluyoruz. Newroz her daim baharın, doğuşun, dirilişin, özgürlük ve umudun adıdır. Newroz her daim zalim Dehaklara karşı isyanın, zulme karşı direnişin adıdır. Bugün Newroz halkımızın yüzyıllardır sıkıştırıldığı kafesten çıkışın ve tüm bölge halklarıyla birlikte özgürlüğün ifadesi haline gelmiştir.

Bu Newroz ile birlikte felsefi ve tarihsel sorunlara çözüm önerileriyle sadece Kürt halkının değil, kan deryasına dönüştürülmüş Ortadoğu coğrafyasının halkları için de Sayın Öcalan’ın varlığı ve özgürlüğü daha da güçlü bir anlam kazanmıştır.

Her geçen gün tecrit koşulları ağırlaşan Sayın Öcalan, her aşamada halkların özgürce ve barış içinde yaşamasını mümkün kılacak görüş ve önerilerini ortaya koymaktan kaçınmadı. Sayın Öcalan’ın rolü ve görüşlerinin gücü 2013 ile birlikte ve sonrasında daha da açık ortaya çıkmıştır. 21 Mart 2013’te Newroz alanında yaptığı çağrıyla başlayan zaman, sonraki iki yılı gerçek anlamda baharın ve umudun zamanı yapmıştır. Tüm insanların farklılıklarıyla kimlik ve kültürleriyle bir arada özgürce yaşayacağı duygusunu büyütmüştür.

Halklar için hayati öneme sahip bu çözümün karşılığı ise 2015’ten bugüne kadar mutlaklaşan tecrit, savaş ve darbe mekaniği olmuştur. İmralı Cezaevi 1999’dan bu yana aralıksız olarak tecridin ve olağanüstü halin sistemleşmiş halidir. Bu cezaevine 6 yıldır avukat gitmemiştir. Sayın Öcalan’ın ailesi son 3 yılda bir kez götürülmüştür. O görüşme de 11 Eylül 2016’da halkın yükselen talebi sonucu gerçekleşmiştir.

Bu görüşmede Sayın Öcalan “Kan ve gözyaşı dursun, devlet isterse 6 ay içinde sorunu çözeriz” diyerek tarihsel rolünün barış rolü olduğunu dile getirmiştir.

Tarih ve deneyim gösterdi ki İmralı tecrit sistemi dönemsel tutumlarla, sınırlı görüşmelerle aşılamamıştır. Aksine demokratik muhalif güçleri ve tüm ülkeyi içine alın bir sistem haline gelmiştir. Dolayısıyla İmralı tecrit sisteminin dağıtılması özgürlüğün, hukukun ve barışın kazanması anlamına gelecektir. Selam olsun halkları kardeşliği, eşitliği ve demokratik özgürlüğü için sorumluluk üstlenenlere."

BAYDEMİR: AMED HALKI YİNE BAŞARDI

HDP Sözcüsü ve Urfa Milletvekili Osman Baydemir de Amed Newrozu’nda konuştu. Konuşmasına “Diyarbakır Newroz alanından özgürlük alanından binlerce selam Mahabad, binlerce selam Kobanê, Silêmaniyê, Duhok ve Şengale olsun. Newrozunuz kutlu olsun” sözleriyle başlayan Baymedir, “Bütün baskı, katliam ve faşizme rağmen bu onurlu ve direngen halk miskali zerre kadar geri adım atmadı ve atmayacak” dedi. 

Baydemir şunları kaydetti:

“Allah’ın rahmetine maşallah yine Newroz alanını doldurdunuz; onurunuza, değerlerinize, geleceğinize sahip çıktınız. Bana sorarsanız Allah’ın rahmeti nedir bu topraklar için derseniz. Bugün sizler her biriniz yüreğinizle Allah’ın rahmetini zalimlere gösteriyorsunuz, bakın zulüm ve baskıyla halk baş eğmiyor. Bir kez daha diyorum ki ey Amed halkı kardeşlerim bir kez daha başardınız. Zulmün kefenini yırttınız. Bugünkü coşkunuz, sahiplenişiniz, Kürt halkına biçilmek istenen korku kefenini dişinizle, tırnağınızla ve yüreğinizle yırttınız. 

Bundan birkaç yıl önce yine bu meydanda Newroz coşkusuyla Sayın Öcalan’ın manifestosuyla bir müzakere masası kuruldu. Sizlerden milyonlardan alınan destek ve dayanışmayla milyonlardan alınan onayla müzakere masasına güller koyduk güller. Ama maalesef o barış gülü emekle sulanacağına, gül bahçesinin güllerini soldurmaya çalıştılar. Barışı bir seçime kurban ettiler. Barışı kendi istikballerine, koltuklarına, mevkilerine ve makamlarına kurban ettiler. 

ANJARA'YA ÇAPRU

2013 Newroz’undan bugüne değin 2 yıllık çatışmasızlık döneminin huzurunu bütün bu toplum yaşadı. Bir kez daha Ankara’ya, devlet aklına çağrımızdır. 2 yıllık müzakere döneminde, Kürt halkıyla diyalog kurduğunuz için ülke hem içeride hem dışarıda bir umut havası haline dönüştü. Ne zaman ki müzakere masasını devirdiniz, baskı ve şiddetle sonuç almaya çalıştınız, ne zaman ki MHP ve Ergenekon ile ittifak kurdunuz ülkenin her bir yanı yangına döndü yangına. 

Buradan Halilul Rahman diyarına binlerce kez selam olsun. Çünkü bizim mücadelemizin özü Nemruda, Dehaqa ve Dehaqîlere karşı bir özgürlük mücadelesidir. Nemrut da çok zalimdi, insanları diri diri yakmaya çalıştı. İbrahimiler ve bugün bu alanı dolduran sizler her biriniz birer damla oldunuz ve zulmün ateşini söndürdünüz. Amed savaşa ‘Hayır’, çatışmaya ‘Hayır’ diyor, ‘Birlikte yaşam’ diyen bir coşku var burada. Bir kez daha bu coşkunuz karşısında saygıyla eğiliyorum. 

Çatışmayla, savaşla, baskı-zulüm ve zorla eş başkanlarımız Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ, Gültan Kışanak ve Fırat Anlı, milletvekillerimiz, belediye başkanlarımız 5 bini aşkın partilimiz şu anda cezaevinde. Beş aydır Anayasa Mahkemesi kendi içtihadına sahip çıkmıyor. Belediye başkanlarımız, eşbaşkanlarımız şu an da cezaevinde ama hiç şüpheniz olmasın onlar özgürlük mahkumlarıdır, tıpkı sizin yaptığınız gibi zulme, savaşa karşı boyun eğmedikleri için hep onurla anılacaklar. Ama onları cezaevine koyan AKP-MHP-Ergenekon ittifakı onların cezaevine konulduğu günden bugün tek sıfatları var onların, zindancıbaşı. Zindancıbaşına hep birlikte Newroz alanında ‘Hayır’ diyoruz. Ant olsun ki Demirtaş, Yüksekdağ, Anlı ve Kışanak birgün mutlaka bizlerle olacaklar. Baskıyla, zorla, zulümle sonuç alacaklarına inananlar Newroz alanına çok iyi baksınlar. Newroz alanı hepinize bir çağrıda bulunuyor. Özü şudur; ey hükümet, ey devlet, ey devlet aklı, bu yol yol değildir. Gelin bu yoldan vazgeçin. 

Bugün Amed halkı hep birlikte önünüze bir yol koyuyor. Barışa ve özgürlüğe giden yolun kapısını açtınız sizler. Hayırlı olsun. Şırnak, Cizre, Sur ve Gever için hani diyorlardı ya taş üstüne taş baş üstüne baş bırakmayacağız, şimdi o zalimler yeni bir anayasa paketiyle toplumun huzuruna çıkıyorlar. Yaptıkları bütün zulümleri halk eliyle onaylatmaya çalışıyorlar. Kayyum uygulamasını halk eliyle onaylatmaya çalışıyorlar. Amed halkına hep beraber soruyoruz. 82 Anayasasında Kürtler, Aleviler var mıydı? Getirmiş oldukları bu pakette demokrasinin D’si var mı, Kürde özgürlük var mı? (Alandan ‘Hayır’ yanıtları verildi). Ha 82 Cunta Anayasası ha AKP-MHP faşizm dayatması. Al birini vur öbürüne. 

'FAŞİZME, KARANLIĞA HAYIR!'

Kardeşlerim hatırlarsınız yine bu meydanda sizlere hitap ederken, hükümet bir ekonomik paket açmıştı. O pakete, hep beraber ‘Paketlerinde kabak (Kundir) çıkmış’ dedik. Şimdi dayatmış oldukları bu paketin içinde aynı zamanda 1980 cunta darbesinden bugüne dek emeğinizle elde etmiş olduğunuz bütün kazanımlar geri alınıyor. Ülke karanlığa sevk edilmek isteniyor. Bir kez daha bu meydandan karanlığa ‘Hayır’ diyoruz, faşizme ‘Hayır’ diyoruz. Sizin içinizden evlatlarınız, örneğin Sebahat Tuncel şu an cezaevinde, onu cezaevine koyan anlayış ve zihniyetten bize hiçbir hayır gelmez. Binbir emekle önümüze barajlar ve setler koymuşlardı, engeller koymuşlardı. Yüzde 10 barajını sizler çığ oldunuz, aştınız. 80 parlamenter Meclis’e gönderdiniz. Bu paketle yüzde 10 barajını yüzde 50 artı 1’e çıkarıyorlar. Amaçları Kürdün iradesi yönetime yansımasın. Siz ne yaparsanız yapın burası özgür yaşayacak ant olsun. 

Kürt halkı ve Kürdistan halkı sizlerle onur duyuyor. Bir kez daha bütün topraklardaki Kürtlere çağrımdır. Ala rengin özgürlüğün nişanıdır, gelin ittifakımızı kuralım. İnanıyorum ki sizin bu duruşunuzla bu kış bizim son kışımızdır. Özgürlüğün, barışın ve eşitliğin müjdesidir.”