Bab’daki gelişmeler ve yeniden tartışmaya açılan Rojava Peşmergeleri

Türkiye Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar, birkaç gün önce, “Bab operasyonu bitti” diye bir açıklama yaptı. Havuz medyasında ise bu açıklama üzerine, “Bab tamamen alındı” haber ve yorumları havada uçuşmaya başladı...

Genelkurmay Başkanlığı da bu açıklamadan iki saat sonra, Akar’ın açıklamalarından doğru alıntıların yapılmadığı gerekçesiyle yeni bir açıklama yaptı ve söylenenleri yalanladı.

Bu açıklamaların ardından da “Fırat Kalkanı sürer mi sürmez mi, Rakka, Minbic’a gider mi gitmez mi” şekline dönüşen tartışmalar yürütüldü. Aynı zaman aralığında MİT ile hareket eden Hekim Beşar daha sonra ise, Aziz Weysi’nin “Rojava peşmergelerinin Rojava’ya dönmelerinin zamanı geldi” açıklamaları izledi.

‘EL BAB BİTTİ DEMEK, EL BAB’DA BATTIK DEMENİN İTİRAFIDIR’

Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’a Bahreyn ziyaretinde eşlik eden Genelkurmay Başkanı’nın “Bab operasyonu bitti” açıklaması “Bab’da bataklığa saplandık” anlamına geliyor. Bu açıklamanın üzerinden geçen dört gün boyunca Türk ordusu ve bağlı çete grupları Bab çevresinde kaldıkları noktalara çekilerek karadan hiçbir saldırı geliştirememesi, bu itirafı teyit ediyor aslında. Türk ordusu ve çeteleri, dört gün boyunca havadan, top ve havan, obüs, tank saldırıları ile Bab ve çevresini bombaladı.

Genelkurmay Başkanı ve Genelkurmay Başkanlığı’nın açıklamaları Bab’da artık ilerleyemeyeceklerinin itirafıydı. Bu durumu Sabah Gazetesi Ankara Temsilcisi ve Cumhurbaşkanı’nın Körfez ülkelerine yaptığı ziyarete eşlik eden Okan Müderrisoğlu bazı gerekçelerle dile getirdi.

Bab operasyonunda kritik bir aşamaya gelindiğini yazan Müderrisoğlu, bundan sonra çok daha hassas yaklaşılacağı için ilerlemenin yavaş olacağını yazdı. Yavaş ilerlemeye gerekçe olarak kentte kalan sivilleri gerekçe gösteren Müderrisoğlu’nun yazdıklarının aksine Türk ordu güçleri ile bağlı gruplarının şu ana kadar Bab ve çevresindeki köylere yaptığı saldırılarda ölen sivillerin sayısı Bab operasyonunun yavaşlamasının nedeninin bu olmadığını gösteriyor. Akar, Genelkurmay Başkanlığı ve Okan Müderrisoğlu’nun dile getirdikleri Bab operasyonuna çakıldıkları bu aşamadan sonra ilerleyemeyeceklerini gösteriyor.

SURİYE İNSAN HAKLARI GÖZLEMEVİ ÖLEN SİVİL SAYISINI SÜREKLİ PAYLAŞIYOR

Merkezi İngiltere’de bulunun Suriye İnsan Hakları Gözlemevi, Türk ordusu ve bağlı silahlı gruplarının Bab ve çevresine yönelik saldırılarında şu ana kadar ölen sivillerin isim ve sayılarını çeşitli dönemlerde yaptıkları açıklamalarla kamuoyuna duyurdu.

İnsan Hakları Gözlem Evi, Bab Merkez ve çevre köylerine yönelik saldırılarda çoğu kadın, çocuk, yaşlı olmak üzere 409 sivilin yaşamını yitirdiği bilgisini paylaştı. Yaşamını yitiren sivil sayısına bakıldığında, Okan Müderrisoğlu’nun gösterdiği gerekçelerin hiçbir doğruluk payı olmadığı net bir şekilde açığa çıkıyor. Doğru olan da Bab’da ilerleyemedikleri ve çok sayıda kayıp verdikleri için Genelkurmay Başkanı’nın “operasyon bitti” açıklamasının bundan sonra ilerleyemeyecekleridir.

Türkiye’nin Rusya ve Rusya üzerinden Suriye Rejimi ile yaptıkları anlaşmaya rağmen ve Bab’da çok kayıp vermiş olmasına rağmen, ilerleyemediği gerçekliği tamamen açığa çıkıyor.

Müderrisoğlu’nun sivillerinin yaşamını düşündüklerinden ötürü operasyonun yavaşladığını biçimindeki söylemlerine rağmen, dört gün sonra Türk ordusu ve çeteleri Ebu El Zendiyn köyünde topladığı güçleriyle yeniden Bab’a saldırdı. Bab ve çevresinde çatışmalar da sürüyor. Bu saldırı da Genelkurmay Başkanı ve Müderrisoğlu’nun söylediklerinin doğru olmadığı aksine bir şey yapamadıkları için Bab’ı işgal girişimlerini neredeyse durdurduklarını doğruluyor.

BÖYLE BİR DÖNEMDE ROJAVA ÇETELERİNİ YENİDEN TARTIŞTIRMAK NE ANLAMA GELİYOR?

Türkiye Bab’a saplanması üzerine yeniden ABD’ye koştu. CİA Başkanı ve ABD Genelkurmay Başkanı ile bazı görüşmeler yaptı. Bu görüşmelerin tamamı Bab, Minbic ve Rakka merkezli görüşmeler olduğu herkes tarafından yazılıp çizildi. Bu görüşmelerde Türkiye tarafından ABD’ye Kürt çeteleri ile ilgili bir plan sunduğu da yapılan açıklamalardan ortaya çıkıyor.

KDP’nin özel Kuvvetler Komutanı Aziz Weysi Türkiye’nin Bab’da yenilgiyi yaşadığı bir dönemde ABD ve Koalisyon güçlerinin desteği ile “Rojava peşmergelerinin Rojava’ya dönme vakti geldi” şeklinde açıklama yapması da Bab yenilgisi ve Türkiye-ABD ilişki ve görüşmeleri ile bağlantılı olduğunu söylemek yanlış olmaz.

Bu durum aslında Bab’da ağır yenilgi yaşayan Türkiye’nin umudunu yeniden Kürtler arası bir çatışmaya bağladığını gösteriyor. O yüzden MİT elemanı olan ancak Kürtler adına konuşan bazı kişilerin yeniden bu temelde bir gündem oluşturmasının iki nedeni var. Birinci nedeni Kürtler arası yeniden bir çatışmalı süreci başlatmak. İkincisi ise Bab yenilgisini unutturmaktır. Bu da plan içinde yeni planların devreye konulduğunu gösteriyor.

Bunu destekleyen diğer önemli bir açıklama A. Hekim Beşar’dan geldi. Beşar, “Türkiye Cerablus’u alarak büyük bir başarı elde etti. Minbic ve Rakka’yı alması da daha büyük bir başarı olacak” şeklinde açıklama yaptı.

Hekim Beşar bu açıklaması ile bir kez daha Kürtler adına değil Kürtçe konuşan, ancak Türkiye adına siyaset yapmaya çalışan biri olduğunu kanıtladı. Bu Kürt kamuoyu tarafından artık tamamen anlaşılmış oldu.

Kürt kamuoyunda şimdi YPG/QSD güçleri içinde yer alarak 73 gün süren ve 264 kayıp vererek özgürleştirdiği Minbic’in Türkiye tarafından alınmasını bir başarı sayan Hekim Beşar hakkında “Acaba Kürtlerin onu ihanetinde boğacağını bilmiyor mu” biçiminde tartışmalar yürütülüyor.

Bütün bu gelişmeler bir araya getirilip bakıldığında aslında Türkiye yeniden başlatsa da Bab’da saplandığını, ilerleme şansının fazla olmadığı gerçekliğini, “sivil kapılar olmasın” gerekçesiyle gizlemeye çalıştığını kanıtlıyor. Türkiye Bab’a saplandıkça Kürtler arası çatışma planlarını bazı işbirlikçi ve MİT elemanları Kürtler eliyle yeniden devreye sokarak Bab’daki yenilgisini örtbas etmeye çalışıyor.