Başaran: Ses çıkartmayanlar Xerabê'deki suça ortaktır!

HDP Batman Milletvekili Ayşe Acar Başaran, kendine insanım diyen herkesin Xerabê için sesini yükseltmesi gerektiğini belirterek, sesini çıkartmayan herkesin bu suça ortak olduğunu belirtti.

Xerabê Bava köyü için Nusaybin’de 4 gündür nöbet tutan HDP Batman Milletvekili Ayşe Acar Başaran, günlerdir köyden hiç kimsenin çıkmadığını ve köye giriş ve çıkışların hala kapalı olduğunu ifade etti. Başaran, köyde yaşananlardan artık herkesin haberdar olduğunu ve bugün ihlallere sesini çıkartmayan herkesin suçun ortağı olduğunu vurguladı.

Mardin'in Nusaybin'e bağlı Xerabê Bava (Koruköy) köyünde ablukanın 13. gününde sokağa çıkma yasağı ve abluka devam ediyor. Köyden sağlıklı bilgi alınamazken, akrabaları aracılığıyla ulaşan bilgiler ise bir insani trajedinin yaşandığını gösteriyor.

HDP, DTK ve BDP’lilerden oluşan bir heyet 4 gündür köyün 15 kilometre uzağında nöbet tutuyor.

4 gündür nöbet heyetinde olan HDP Batman Milletvekili Ayşe Acar Başaran, izlenimlerini ANF’ye aktardı.

‘GÖZALTINA ALINANLARDAN HALA HABER YOK’

Başaran, yasağın 13. gününde sokağa çıkma yasağı ve ablukanın hala devam ettiğini hatırlattı.  Telefonların belli yerlerde çektiğini ve haberleşmenin çok kısıtlı olduğunu belirterek, “Köyden daha önce çıkanlardan bilgi alma durumumuz oluyor; çünkü köye uzak bir yerdeyiz. Buradan köylere yaklaşmamıza izin verilmiyor. İnsanların hala evlerinden dışarıya çıkmalarına izin verilmiyor. Komşularından dahi haberleri yok. Aşırı bir baskı var köyde. Bu köyler çoğunlukla hayvancılıkla geçiniyordu, şu an hayvanların bir kısmı telef olmuş durumda. İnsanların su ve yiyecek sıkıntısı çektiği biliniyor. Erkeklerin hepsi gözaltına alınmış, köyde sadece yaşlı kadın ve çocuklar var. Gözaltında olanlardan hiçbir şekilde haber alamıyoruz” diye konuştu.

‘ÇOCUK VE HASTALAR NE YAPIYOR?’

Kamuoyunda oluşan baskılar sonucunda, bazı medya organlarında “yardım” dağıtıldığı görüldüğünü; ama gerçeğin böyle olmadığına dikkat çeken Başaran, şunları aktardı: “Halkın can ve mal güvenliğinin gözetildiği bir yalan. Bize de ulaşan görüntülerde evlerin yandığı görülüyor. Sürekli bir ambulans giriş çıkışı oluyor. Normal ve zırhlı kepçelerin köylere gittiğini görüyoruz. Ambulansların ne için gittiğini öğrenemiyoruz. Kim veya kimler yaralı? Kepçelerle nereleri yıkıyorlar bu konuda bir bilgi sahibi olamıyoruz. Yetkililere bir türlü ulaşamıyoruz. Eğer bir köyde 13 gün sokağa çıkma yasağı ilan edilmiş ve kimsenin girmesine izin verilmiyorsa burada bir sıkıntı var demektir. Bunu daha önceki süreçlerden de biliyoruz. Gizlenen bir şey yoksa neden engelleniyoruz günlerdir? Eğer halkın bir mağduriyeti yoksa neden girişler kapalı? İnsanlara bize ulaşıp çıkmak istediklerini ama izin verilmediklerini söylüyorlar. Yetkililer ise istedikleri zaman çıkabileceklerinde sıkıntı olmadığını söylüyor.”

‘MİLLİYETÇİ OYLAR İÇİN YAPILIYOR’ 

Başaran, düzenlenen operasyon ve Kürtlere uygulanan baskının önümüzdeki seçimlerde milliyetçilerin ruhunu okşamak için yapıldığı belirterek, şunları söyledi:

 “Muhalif kesimleri baskı altına almak için bir takım askeri ve siyasi başarı hikayeleri uyduruyorlar. Kırsal kesimlerdeki baskı referandum sürecinde halkın kendi iradesine dönük uygulanmaların olduğunu görüyoruz. Bir takım heyetlerin geleceği söyleniyor. Durum tespiti için ama köylere dahi yaklaştırılmıyoruz bile. Bu konu siyasi bir mesele değil. 13 gündür abluka altında olan bir köy var karşımızda. Üç gündür kimsenin girip çıktığını görmedik köyden. Hiç mi çocuk yok bu köyde? Hiç mi hastalanan kimse olmuyor bu köyde? Neden kimsenin çıkmasına izin verilmiyor? Bunların cevapları verilmeli. Kimse kendisini kandırmasın. Kendine insanım diyen herkesin sesini yükseltmesi gerekiyor. Bu 90’lı yıllardaki gibi görünmeyen bir şey değil; her şey gözler önünde yapılıyor. Biz duymadık, bilmiyorduk, olayın buralara geleceğini bilmiyorduk durumuna da girmesinler. Bugün ihlallere sesini çıkartmayan herkes bunun ortağı sayılıyor.”