‘DAİŞ cenazelerimizi çiğnemeden Kobanê’ye giremez’

Kobanê’de DAİŞ çetelerine karşı yürütülen direnişte yer alan YPJ savaşçısı Newroz Agiri, “Başta DAİŞ gericiliği olmak üzere bütün gericilikler önce kadını sonra tüm insanlığı esir almak istiyor. Gün evde oturma günü değildir” dedi.

Agiri, Kobanê direniş günlerini 26 Ocak tarihine ulaşırken kendi şahit olduklarını anlatıyor.

Kobanê’nin batısındaki Qilhayde köyünden olan Newroz Agiri 2013 yılından bu yana YPJ saflarında yer alıyor.

Bir kardeşi de YPG saflarında olan Agiri’nin ailesi, Apocu hareketin çalışmaya başladığı andan itibaren de sempati duymuş ve çalışmalar içerisinde yer almış.

Okula gitmemiş olmasına rağmen, YPJ saflarında okuma yazmayı öğrenmiş olan Agiri, “Katılım yaptığımda çok mutlu oldum, dünyamı genişletti. Ev ve köy yaşamının dışında farklı bir dünyanın var olduğunu anladım. Aslında bunu bize gelip giden arkadaşlardan da fark edebiliyordum” diye anlatıyor.

Kobanê direnişi öncesinde askeri eğitim aldıklarını da söyleyen Agiri, hepsi kadınlardan oluşan Şehit Sozdar Taburu’nda görevlendirildiğini söyledi. Sonra ise, batı Kobanê’ye geçtiklerini belirten Agiri, şöyle konuştu: “Bu cephede El Nusra çeteleriyle savaş başlamıştı. Üç ay burada kaldıktan sonra yeni oluşturulan hareketli tabura düzenlemem oldu. Taburumuz uzun bir süre güney alanında Sirin yakınlarında mevzilendi. Sirin kasabası da El Nusra çetelerinin elindeydi. Burada çetelerle girilen bir çatışmada yaralandım, bir arkadaşım da şehit düştü. Yeniden eğitime gittim, bu zaman aralığında ise Kobanê savaşının başladığı haberi geldi. Yaralarımın iyileşmiş olmamasına rağmen savaşa katılmakta ısrar ettim ve katıldım.”

“Nucan arkadaşın taburunda yerimi aldım. Yaklaşık yirmi gün savaşın içinde kaldım sonra tekrar ayağımdan yaralandım. Yaralandıktan sonra şehrin içinde güvenli bir alanda yer alan yaralı evinde tedavi oldum. Yaklaşık bir aylık bir iyileşme sürecinden sonra yine savaş mevzilerinde yerimi aldım. Tabur komutanımız Serdar arkadaştı, Ezda ve Xwinda arkadaşlar da bölük komutanlarımızdı. Bölük olarak genellikle güney kısmında yerimizi aldık ama başka yerlere takviye gerekliyse oralara da gidiyorduk. Savaşta çok arkadaşımızı kaybettik yaralı verdik. Ama Kobanê’nin düşeceği düşüncesini hiç yaşamadık. ‘Bir savaşçı bile kalsa düşman cenazemizi çiğnemeden Kobanê düşmeyecek diyordu’ tüm arkadaşlar. Hemen yanı başımızda şehit düşen arkadaşlarımızın yokluğu büyük acı veriyordu, ama neden şehit düştüklerine verdiğimiz anlam ve onların amaçlarını gerçekleştirme isteği bizi daha da güçlü kılıyordu” diye Kobanê direniş günlerini anlatıyor.

“DAİŞ çetelerinin elinde bir tek Miştenur tepesi ve tepenin altında kalan mahallelerin bir kısmı kalmıştı. Bunları da özgürleştirmek için yapılan hamlelere katıldım. Yılbaşından bir gün sonra gerçekleştirdiğimiz hamlede yine yaralandım. Bu da moralimi çok bozdu. Son özgürlük anını görmek istiyorum” diyen Agiri, tedavi sürecinin yeniden başladığını anlattı.

7 aylık tedaviden sonra Kobanê’ye dönerek yine askeri çalışmalarda yerini aldığını vurgulayan Agiri, öz savunma konusunda çalışma yürüttüğünü vurguladı.

19 Temmuz devriminden sonra Kobanê’de yaşanan savaş ile birlikte halkın hem maddi hem de manevi ihtiyaçlarının daha da çoğaldığını da dile getiren Agiri, “Devrim ve savaş durumuna göre halkın bilinçlendirilip örgütlenmesi gerekiyordu” diye konuştu.

Devrimin başarıya ulaşması ve bu devrimin tüm Ortadoğu’ya yayılması için çalışmak gerektiğini vurgulayan Agiri, başta DAİŞ gericiliği olmak üzere, bütün gericiliklerin önce kadını, sonra da tüm insanlığı esir almak istediğini söyledi. Agiri, “Gün evde oturma günü değildir” dedi.