ANALİZ

Dipsiz kuyu Bab

Son günlerde Türkiye’nin Bab işgaline ilişkin çelişkili veya eksik çok sayıda haber yayılıyor. Türkiye’nin Bab operasyonunun perde arkasında aslında neler oluyor?

SORU ŞU: NEDEN BAB?

Türkiye Cumhurbaşkanı, kendisine bağlı AKP’li bakanlarının ve Başbakan’ın bu konuda çeşitli açıklamaları oldu. Ayrıca AKP ve Cumhurbaşkanı’nın denetiminde siyaset yürüten MHP Genel Başkanı, Bab’a ilişkin açıklamalarında Bab’daki ısrarın nedenlerini gayet açık bir şekilde dile getirdiler. Gelin görün ki; Bab’da ısrarın bir de uluslararası güçler, Kürtler, Suriyeliler ve bölge ülkeleri tarafından bilinen tarafı var.

RTE ve AKP, Rojava ve Kuzey Suriye’deki gelişmelerin Suriye sorununun çözümü üzerindeki etkilerini kırmak için Türkiye’yi bir ateşin içine attı. Bu ateşin adresi ise El Bab oldu. Türk ordusu operasyona başladığı günden bu yana Bab’ın yakınlarına kadar ulaştı ancak Bab’a giremedi. Çevresine ulaşmak için kimi yerde önüne kattıkları ancak birçok yerde askerlerinin arkasına taktıkları gruplarla; Bab merkez ve Süflaniye, Şeyh Akil Tepesi ve tepedeki Hastene’ye, Qıbbesin, Bizea gibi köyleri almak için çok sayıda saldırıda bulundu. Saldırı girişimlerinin büyük bir çoğunluğu DAİŞ’in karşı saldırılarıyla karşılaştı. Bombalı araç, mayınlama ve ellerindeki ağır silahlarla, DAİŞ’in karşı saldırısında, Türkiye ordusu ve ona bağlı çeteler ağır kayıplar verdi. Ancak bu kayıpların büyük bir çoğunluğu nedense kamuoyundan gizlendi. Türkiye’nin Bab ve çevresindeki ısrarı ekonomik, siyasi, diplomatik ve askeri büyük kayıpları beraberinde getirdi.

IŞIK’IN ŞEHİR SAVAŞI BAŞLADI AÇIKLAMASINDAN SONRA NE OLDU?

AKP yönetimindeki Türkiye’nin, Bab gerçekliğinde, Rojava ve Kuzey Suriye ısrarı Türkiye’yi şu ana kadar dünya ve bölgede bir felakete götürmüş durumda. Türk ordusunun yaklaşık iki aydan beridir Bab’da verdiği kayıplar kamuoyundan gizleniyor. Rusya-İran ve Türkiye’nin Moskova’daki zirveleri sırasında, Savunma Bakanı Fikri Işık ile aynı günlerde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Bab’daki işgal girişimlerine ilişkin; şehir savaşı başladı, Bab kuşatıldı şeklinde açıklamalarda bulundu. Ancak bu açıklamalar bir anda hiç yapılmamışçasına buharlaştı. Hiç kimse de bu açıklamalardan sonra ne oldu diye sormadı.

Bakan Işık’ın açıklamayı yaptığı günlerde Türk ordusu ve yönetimi kendilerine bağlı sözde ÖSO gruplarını harekete geçirmek için 80 kişilik Bordo Bereli bir grup öncülüğünde Bab merkeze, Şeyh Akil Tepesi’ne yönelik saldırı başlatmıştı. İki gün süren bu çatışmalarda Şeyh Akil’de ortaya çıkan hezimet fotoğraflarıyla, Bordo Bereliler öncülüğündeki saldırıdan Türk ordusunun aldığı darbe verilmeye çalışılıyordu. Ancak gerçek sadece bu değildi. Bordo Berelilere ne olduğuna ilişkin hiçbir açıklama yapılmadı. Güvenlik nedeniyle adının verilmesini istemeyen bir görgü tanığı, Türk ordusunun Cerablus'a bağlı Taşlı Höyük köyündeki karargahında Bordo Berelilerin akıbetine ilişkin şunları anlatıyor: “80 kişilik Bordo Bereliler grubundan sadece 4 kişi kurtulmuştu. Kurtulan dört kişi Taşlı höyükteki karargaha geldi. Silahları ve üzerlerindeki yelekleri attılar. ‘Bizi Şırnak, Cizre, Diyarbakır, Van, Hakkari, nereye gönderiyorsanız gönderin ama bir daha oraya gitmeyeceğiz. 80 kişi gittik sadece dördümüz kurtulabildik. İsterseniz tutuklayın ya da herhangi bir yere sürün. Ama bir daha Bab ve çevresine dönmeyeceğiz’ dediler.” Görgü tanığının tanıklık ettiği bu tartışma Bakan Işık ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir daha neden daha önce yaptıkları açıklamalara ilişkin bir şey söylemedikleri ve Bab alındı alınacak tarzında herhangi bir söylemde bulunmadıklarının nedenini gösteriyor.

Bu kayıpların yaşandığı sırada Türkiye peş peşe ABD ve Koalisyon güçlerine hava desteğiyle yardım etmeleri için baskı yaptı. Destek çağrıları cevapsız kalınca, ABD’yi DAİŞ ile işbirliği yapmakla suçlamaya kadar varan açıklamalarda bulunuldu. Bakan Işık, İncirlik üssünü kapatmaya kadar varan tehditler savurdu. Bu açıklama ve tehditlerin bir nedeni; amaçlarına ulaşmak için ABD ve Koalisyon güçlerinin desteğini sağlamak olurken diğer nedeni ise Bab ve çevresinde verilen kayıpları gündemden düşürerek, gündem saptırmaktı.

KAYIPLARDAN SONRA RAİ ÇEVRESİNE KADAR GERİ ÇEKİLDİLER

Yediği bu darbelerden sonra Türk ordusu ve sözde ÖSO grupları daha önce aldıkları Twis, Qıbbesin, Bizea, Tel Betnan gibi köy ve merkezler başta olmak üzere birçok yeri DAİŞ’e bırakarak Rai yakınlarına kadar geri çekildi. Türk ordusu aldığı darbeden sonra geri çekildiği ve üs merkezi olarak kullandığı, Rai ve Cerablus-Rai arasında kalan Taşlıhöyük köyündeki karargahından; Qıbbesin, Bizea, Süflaniye, Hafiniye, Bereze ve Bab merkeze yönelik saldırılar geliştiriyor. DAİŞ bu saldırılara karşılık zengin taktikler kullanarak Türk ordusu ve ona bağlı gruplara ağır darbeler vuruyor. Zaman zaman geri çekilip grupları Qıbbesin, Bizea içlerine kadar çektikten sonra yeniden kuşatmaya alıp büyük kayıp verdiriyor.  

HER GÜN KAYIP VERİYORLAR

DAİŞ’in, Türk ordusu ve çetelerine verdirdiği kayıplar büyük oranda gizleniyor. Ancak önceki gün Bereze ve Suflaniyah köylerinde bombalı araçlarla verdirdiği kayıplar kısmi bir biçimde veriliyor. Suflaniyah’da patlatılan bombalı araç sonrası alanda bulunan gruplar birbirlerini suçlamaya başladı. Ehrar Şam, Zengi, Sultan Murad, Firkat El Hemze ve Hama, Humus gruplarının hepsi bu araç nereden ve nasıl geldi kuşkusuyla birbirini suçlamaya başladı.

Bir sonraki gün DAİŞ, Suflaniyah köyünde yeni bir bombalı araç patlattı. 7 Türk askeri ölürken, 5 Asker de yaralandı. Askerle hareket eden gruplardan ise 35 kişi öldü ve onlarca kişi de yaralandı.

SİVİLLER VE PAZAR YERİ VURULDU

Türk savaş uçakları Suflaniyah’da verdiği kayıplardan sonra günde on defadan fazla kaldırdığı savaş uçaklarını yeniden hareketlendirdi. Son birkaç gündür Türk savaş uçaklarının Rus savaş uçaklarıyla birlikte Bab ve çevresini vurduğu yönünde bilgiler geliyor. Savaş uçakları Qıbbesin ile Bab arasında kalan, tepelik bir araziye kurulmuş tüccarların saha olarak kullandığı, içinde bir dinlenme tesisinin de olduğu alanı bombaladılar. Bombalanan alanda merkezi İngiltere’de olan Suriye İnsan Hakları Gözlem Evi’ne göre 200 sivil yaşamını yitirdi. Ayrıca bombalanan alanda, uluslararası taşımacılık yapan onlarca TIR ve sivil araç da tahrip edildi. Bu yaşananın bir katliam olduğu kesin. Bab ve çevresinde Türkiye’nin bu kaçıncı büyük sivil katliamı bilen var mı? Bu katliam sivillere yönelik onlarca katliamdan biridir. Ancak nedense geçmişte Suriye’de on kişi ya da on beş kişinin öldürülmesinin ardından dünyayı ayağa kaldıran uluslararası kurum ve güçler bu katliamlara karşı şu ana kadar tek bir ses çıkarmış değil.

PAZAR YERİNİN BOMBALANMASININ AMACI

Pazar yerinin vurulmasının nedeni, Türkiye tarafından dün yayınlanan Cerablus’taki grupların 48 saat içinde kenti terk etmeleri talimatı ile bağlantılıdır. Türkiye bir süredir hazırlığını yaptığı, işgal ettiği alanlarda kendisinin eğitip, donattığı ve maaşlarını ödediği polisleri devreye sokma projesinden dolayı grupların Cerablus’tan çıkması için talimat verdi. Ancak çıkarılan grupların bir yerlere yerleştirilmesi gerekiyordu. Türkiye Cerablus’tan çıkarılacak gruplar için ise Qıbbesin yakınlarında dün bombaladığı alanı belirlemiş durumda. Sivillerin katledilmesi ve yüzlerce aracın yandığı bombalamanın nedeni Cerablus’tan çıkaracağı grupların yerleştirilmesi içindir.

TÜRKİYE İLK SÖZDE POLİS GRUBUNU YERLEŞTİRMEYE BAŞLADI

Türkiye’nin bir süreden beridir Şehba, Cerablus, Rai, Azez taraflarında dolgun maaş vaadiyle topladığı ve 15 günlük eğitimden sonra mezun ettiği sözde polis gücünün ilk devresi eğitimini tamamladı. İlk devrede MİT üyeleri ve ordu tarafından sözde polis adaylarından 434 kişi eğitildi. Dün grupların Azez, Rai ve Cerablus’tan çıkmaları için Türkiye tarafından talimat yayınlandı. Türkiye’de polis adı altında eğitilenler; Azez, Rai ve Cerablus’a görev yerlerine görevlendirildi.

RUS SAVAŞ UÇAKLARI NE KARŞILIĞINDA HAVALANIYOR?

Öte yandan son birkaç gündür Rus savaş uçaklarının da Türkiye ordusu ve bağlı çetelerine destek vermek için Bab ve çevresinde DAİŞ noktalarını bombaladığı yönünde haberler var. Bu durum ister istemez Rusya’nın neye karşılık bunu yaptığı sorusunu sorduruyor. Güvenilir kaynakların verdiği bilgiye göre; Rusya ilk defa kullandığı MİG 35’leri karşılıksız kaldırmıyor. Rusya’nın savaş uçaklarını Türkiye tarafından ödenmek karşılığında uçakları kaldırdığı iddiaları var. Bu iddiaların ne kadar doğru olduğu ise önümüzdeki günlerde belli olacak.