Duymak: Cizre’ye adalet için ‘Hayır’ diyeceğim

“Bana 5 kilo kemik vererek, 'Al bu senin eşin' dediler, bunu hala unutmadım” diyen, Cizre’deki bodrumlarda katledilen Mahmut Duymak’ın eşi Lütfiye Duymak, aradan geçen bir yılı anlattı.

Duymak, adaletin sağlanabilmesi için referandum oylamasında hayır diyeceğini belirterek, adalet için, vicdanlı herkesi hayır demeye çağırdı.

Mahmut Duymak, Cizre’deki çatışmalar sırasında bodrum katlarına sığınmak zorunda kalan ve orada katledilenlerden yalnızca biri. Onu, Cizre sokaklarında elinde beyaz bayrakla cenaze taşırken hatırlıyoruz; Cizrelilerin deyişiyle o ‘Keke Mahmut’tu.

Bodrumlarda katledilmelerinin üzerinden yaklaşık bir yıl geçti. Ne açılmış bir soruşturma ne de nasıl öldürüldüklerine dair herhangi bir açıklama var. Mahmut Duymak’ın ailesi adaletin sağlanmayacağına inansalar da; sadece nasıl öldürüldüklerini bilmek istiyor.

Katliamın ardından geçen bir yılı Mahmut Duymak’ın eşi Lütfiye Duymak, ANF’ye anlattı...

Cizre’deki katliamın üzerinden bir yıl geçtiğini ve hala acılarının ilk günkü gibi ağır ve taze olduğunu ifade eden Duymak, yaşadıklarının unutulmayacak olaylar olduğunu aktardı. Duymak, Yaşadığımız şeyler unutulmayacak derecede olaylardı. Oğlum sürekli ‘babam nerede’ diye sorup duruyor? Ben de sadece ‘baban iş yerinde’ diye cevap verebiliyorum. Ben olanları hala ona anlatmış değilim, gerçeklerden haberdar değil. Biz olanlardan dolayı çok üzgünüz. Hiç olmasa bana eşimin nasıl öldürüldüğüne dair bilgi versinler” dedi.

Aradan geçen süreye rağmen eşi Mahmut Duymak’ın hala nasıl öldürüldüğünün belli olmadığını belirten Lütfiye Duymak şöyle konuştu: “Şu ana kadar bize eşimin nasıl öldürüldüğüne dair herhangi bir açıklamada bulunulmadı. Bize sadece eşime ait olduğu söylenilen 5 kilo kemik verdiler. Bundan başkada herhangi bir açıklama, bir izahat olmadı.”

‘HEPSİ KURTARILABİLİRDİ’

Bodrumların bulunduğu civarda yaralıların bulunduğu kısımda eşinin de yaralı olarak günlerce ambulans beklediğini dile getiren Duymak, “Ambulans yollanılsa eşim kurtulurdu. Ama çatışma var diye ambulansın olay yerine girmesine izin verilmedi. Oysa o anlarda herhangi bir çatışma durumu da yoktu. Gidip oradaki yaralıları olay yerinde çıkarıp kurtarma imkanı vardı ama buna izin vermediler, çıkmaya çalışan yaralıları da öldürüyordu. Madem suçlulardı gidip bodrumda mahsur kalanları tutuklayıp, cezaevlerine koysaydılar. Ama bunu yapmadı gidip onları öldürdü. Ambulansın gitmesine izin vermediler. Biz kadınlar olarak on kişi olayın olduğu mahalleye girdik. Biz girdikten sonra da ambulans yollayabilirlerdi ama bunu da yapmadılar” diye konuşu.

O zaman biz bodrumlara kadar gittiklerini aktaran Duymak yaşadıklarını anlattı: “İlk bodruma kadar gittik. Bazılarından ses geliyordu bazılarında ise herhangi bir ses çıkmıyordu. Ambulanslar da gelebilirdi. Bizden bazılarımız destek olmak için bodrumlara girmeyi düşündük ama benim beş çocuğum var, başka bir kadının bir çocuğu var, başkasının çocuğu yoktu ama kardeşiyle gelmişti, yeğeniyle gelen olmuştu. Bu yüzden bizler bu düşüncemizi gerçekleştirmedik. Çünkü devletin sömürgeci olduğunu biliyoruz ve bizi de öldüreceğinden korktuk. Bizim onları istemediğimiz gibi onlarda bizi istemiyor ve bodrumdakileri öldürdüler. Biz de adalet bekliyoruz, gelmeyecek ondan eminiz. Ama onların adaleti yok. Eğer adalet olsaydı bu kadar insan öldürülmezdi. Ellerinde silahlarla öldürdükleri kişiler sivillerdi. Eşim kimseyi incitmemiş, zarar vermemişti. Bodrumlarda çocuklar, 15 ve 20 yaş arasında gençler vardı. Hepsi öğrenciydi, sivildi. Üç bodrumda 100’ü aşkın cenaze çıktı.

‘CİZRE’DE GÜZEL GÜNLER GERİDE KALDI’

Eğer çatışmalara girmiş olsalardı ya yaralı yakalanırlardı ya da ölü çünkü orda herhangi bir mahkeme olayı yoktu. Oraya gelenler insan değillerdi, imanları yoktu, vicdanları yoktu. Bizlere ‘olduğunuz yerden çıkarsanız sizi katlederiz’ dediler. Ambulansın gelmesine izin vermediler, kendileri de gidip yaralıları çıkarabilirlerdi. Ambulans birkaç kez gitmeye çalıştı ama engellediler, yaralıların kurtarılmasına izin vermediler, ambulanslara izin vermediler. Cizre’de o güzel günlerden eser kalmadı. Yaşam diye bir şey kalmadı. Geçen yıla kadar yaşam çok güzeldi. Evimizde rahat uyuyabiliyorduk; ama şu an korkuyoruz. Örneğin; arkadaşıma bu benim misafirim demekten korkuyoruz. Ama biz Kürdüz. Onlar bizi öldürseler de biz Kürdüz ve davamızdan vazgeçmeyiz. Bizi öldürseler de ne yapsalar da biz Kürt’üz, davımızdan vazgeçmeyeceğiz.”

‘HAYIR DİYECEĞİM’

Önümüzdeki dönemde başkanlık oylamasında “hayır” oyunu vereceğini belirten Duymak, yaşananlardan sonra artık bütün kentlerin kan gölüne döndüğünü aktararak, “Bütün bu yaşananların sorumluları belli. Ben hayır diyeceğim. Yapılanların hesabının sorulması için herkes hayır desin. Cizre’nin hesabının sorulması için herkes birlik olsun. Bana 5 kilo kemik vererek, 'Al bu senin eşin' dediler. Hesabını soracağım bu yaşatılanların. Bu nedenle hayır diyorum” dedi.