‘Hiçbir şey halkım ve Önderim için çalışmama engel olamaz’

Kürt Özgürlük Mücadelesi için 27 yıldır çalışan Bavê Fener, uzun yaşam hikayesini ANF’ye anlattı.

Muhammed Abduleziz Heso, herkesin tanıdığı ismiyle Bavê Fener canlı bir tarih. Fransa’nın Suriye ve Rojava Kürdistanı’nı işgaline karşı durmuş bir dede ve Melle Mustafa Barzani’nin mücadelesine sempatizanlıktan dolayı defalarca işkence edilmiş bir babadan aldığı Kürt yurtseverlik mirasını, Kürt Özgürlük Hareketi’yle tanışmasıyla birlikte daha doğru, bilimsel temellere taşıdığını ifade ediyor.

Bavê Fener, 1980’lerde geçirdiği bir hastalık sonucu 1990’lı yıllarda görme duyusunu yitirmiş. Her şeye rağmen Kürt özgürlük mücadelesine gönül vermiş bir yurtsever olarak çalışmalarını aktif bir şekilde yürütüyor. Rojava Devrimi’nin başlangıcından itibaren Derik Şehit Aile Kurumu’nun yöneticiliğini yapan Bavê Fener, aynı zamanda bir şair.

Bavê Fener, kendi yaşamını, gönül verdiği Kürt özgürlük mücadelesi ve Kürt Halk Önderi’yle bağını ANF’ye anlattı.

DEDESİ SÜRGÜN, BABASI DEFALARCA TUTUKLANMIŞ

Bavê Fener 1957 yılında Derîk’in Girê Sor köyünde dünyaya gelmiş. Dedesi, Fransa’nın Suriye’yi işgali döneminde Fransızlar tarafından Dera Zor’a sürgün edilmiş, babası ise BAAS rejimi döneminde Mele Mustafa Barzani’nin sempatizanı olduğu için Suriye BAAS rejimi tarafından defalarca gözaltına alınmış, işkence görmüş. Bavê Fener, ailesini ve yetiştiği ortamı şöyle anlatıyor: ‘’Aslında biz aslen Derik Endiwerliyiz.  Dedem Fransızlar tarafından Dera Zor’a sürgün edildiğinde ailesi de Endiwer’den çıkarılmış. Babamlar da Gira Sor’a yerleşmişler. Babam, Şikakî aşiretinin önde gelen sözü dinlenir üyelerinden biri olduğu için daha sonra akrabalarımız da oraya yerleşmiş ve köy kurulmuş.

Babam yurtsever bir insandı. Barzani mücadelesinin bir dostuydu. O zamanlar Irak BAAS partisiyle, Suriye BAAS partisi birbirinin dostuydu. Babam siyasi görüşünden dolayı 6 defa tutuklandı. Babamın altıncı tutuklanışını ben kendim de hatırlıyorum. Babam aynı zamanda bir şairdi. O zaman Güney Kürdistan’daki mücadele üzerine birçok şiir yazmıştı. Biz çocukken bizi dizine oturtur, şiirler okurdu.”

10 YIL ÖĞRETMENLİK YAPAR

Bavê Fener, ilk öğretim ve liseyi Derîk’te tamamladıktan sonra Şam’a üniversite eğitimi almak için gider. Arap Tarihi bölümünü okur. 1980 yılında son sınıfta her iki gözünde de ağır bir hastalık baş gösterir ve görme duyusunu büyük oranda yitirir. Bavê Fener bundan dolayı eğitimini tamamlayamadan Derîk’e geri döner. Suriye’nin öğretmen ihtiyacından dolayı ilkokul öğretmeni olarak görevlendirilir. Bavê Fener, 10 yıla yakın Derîk mıntıkasında ilkokul öğretmenliği yapar.

 Bavê Fener hiçbir zaman kendisini eve ve işsizliğe mahkum etmez. Öğretmenlik yıllarından sonra da kendi köyü olan Gira Sor’da ailesiyle birlikte ziraat işleri yapmaya başlar.

‘PKK’YLE TANIŞTIM’

Bavê Fener babası gibi 1980’li yıllarda KDP sempatizanıdır. 1982 yılında, 6-7 kişilik PKK’li bir ekibin Rojava’da büro açmasının ardından PKK ile tanışır. Fener, o yılları şöyle anlatıyor:

“Arkadaşlar o süreçte mıntıkanın tüm ileri gelenleriyle konuşuyorlardı. Bölgenin ileri gelenlerini, aşiret reislerini kazanarak o mıntıkayı tamamen kazanmayı hedefliyorlardı. Bizim evimize de geldiler. Kuzey Kürdistan mücadelesinden söz ettiler. Geçmişteki 28 Kürt isyanını da anlattılar. Serhildanların başarılı olamamasının nedenlerini değerlendiriyorlardı. Kasr-ı Şirin, Skeys Picot ve Serv gibi anlaşmalardan söz ediyorlardı. Bakurê Kurdistan’da silahlı mücadelenin başlatılacağını anlatıyorlardı. ‘Halkımız bize destek olmalıdır’ diyorlardı.

Bir gün Lübnan’da İsraile karşı savaşıp şehit olan 12 arkadaşın resimlerini içeren bir poster getirdiler.  O resmi halka göstermek için benden yardım istediler. Ben de yardımcı oldum. Onları çok sevmiştik ve Bakurê Kurdistan direnişinin gelişmesini destekliyorduk. Ama gönlümüz halen KDP’den yanaydı. KDP’ye yönelik herhangi bir eleştiri yaptıklarında kabullenmiyorduk. Onlar da anlayışlı davranıp üstelemiyorlardı. Birinin adı Cahit’ti. Çok çok değerli, bilgili bir arkadaştı.

‘PKK İLE BAĞLARIM GİTTİKÇE GÜÇLENİYOR’

Tanıştığı PKK’lilerin birikiminden çok etkilenen Bavê Fener’in ilk sorgulamaları da aynı yıllara denk gelir. 1985 yılında PKK kadrosu Cahit’in Sason Dağı’nda yaşamını yitirmesinden sonra başlayan sorgulamalar ve gelişen olayları Bavê Fener şöyle dile getirdi: ‘’Heval Cahit çok bilgili, aydın ve siyasette güçlü olan bir arkadaştı. Bana göre böyle insanlar dağa gönderilmemeliydi ve farklı çalışmalar yapmalıydı. KDP’den böyle öğrenmiştik. Dağ siyaset yapamayanların yeriydi, aydınların yeri değildi. Daha sonra 1986’da Heval Agit şehit oldu.

O süreçte kız kardeşim Sozdar ve amcamın oğlu Zinar ve erkek kardeşim Halep’te okuyorlardı. Artık onlar da PKK’ye ilgi duymuşlardı. Okula gidip geliyorlardı ve halkın içinde çalışma yürütüyorlardı. 1987 yılında Şehit Sozdar, Önderliğin “Kişilik Sorunu” isimli kitabını getirdi ve bana okudu. Okuduk tartıştık. O kitaptan çok etkilenmiştim. O zaman kitap üzerine bir şiir yazdım. Daha sonra Önderliğin ‘’Nasıl Yaşamalı’’ gibi kitapları geldi. Onları da okudum. Gittikçe PKK mücadelesiyle bağlarım güçleniyordu, bilinçleniyordum.’’

MUHİYEDDİN VE ZİNAR‘IN ARDINDAN...

80’li yılların sonlarına doğru gelindiğinde Bavê Fener’in akrabalarından PKK’ye katılımlar başlamış.  Bunların içerisinde 1989 yılında Türk ordusuyla çatışarak yaşamını yitiren, Rojavalı gençlerin PKK saflarına akın etmesine örnek mücadelesiyle vesile olan Muhiyeddin ve Zinar kod adlı gerillalar da var. Muhiyeddin kod adlı gerilla Bavê Fener’in kardeşi, Zinar ise amcasının oğludur. Muhiyeddin, Zinar ve Ahmet Hamza kod adlı gerillalar aralarında Halk Savunma Merkezi Komutanı Murat Karayılan’ın da bulunduğu Bekaa Vadisi’nde eğitim görmüş 22 kişilik bir gruba katılırlar ve grubu Bakure Kürdistan’a geçirmekten sorumludurlar. Türk ordusunun pusu atması üzerine askerlerin dikkatini üzerlerine çeken Muhiyeddin, Zinar ve Ahmet Hamza kod isimli gerillalar burada yaşanan çatışmada yaşamlarını yitirir ama grubu kurtarmayı başarırlar.

Bu olay tüm Rojava halkında derin etkiler yarattığı gibi Bavê Fener’i de çok etkiler. Muhiyeddin ve Zinar’ın şehadetinin ardından kız kardeşi Sozdar’ın da PKK’ye katılım yaptığını söyleyen Bavê Fener, “Zaten Muhiyeddin ve Zinar’ın katılımlarının ardından evimiz adeta PKK’nin resmi evi olmuştu. Onları çok daha iyi tanıyordum ve destekliyordum. Sonra Muhiyeddin ve Zinar’ın gösterdikleri kahramanlık ve şehadetleri beni derinden etkiledi. İkisi de üniversite okumuştu, aydınlardı. PKK’yi tercih edip bu düzeyde kahramanca şehadete ulaştılar. Kız kardeşim Sozdar da Güney Kürdistan’da KDP istihbaratının bir ihaneti sonucu şehadete ulaştı. Onların ardından artık tüm kalbim, ruhum ve bilincimle ben de bu mücadele için çalışmaya karar verdim.”

20 YIL KÜLTÜR SANAT ÇALIŞMALARINDA YER ALDI

Bavê Fener hayatının geri kalanını Kürt Özgürlük Mücadelesi’ne adar. Bütün imkanlarıyla bu mücadeleye hizmet etmeye çalışır. PKK kadrolarının teşvikiyle 1991 yılında kültür sanat çalışmalarında yer almaya başlar ve 20 yıl boyunca da bu çalışmaları yürütür.

Bavê Fener hikayesinin geri kalanını şöyle anlatıyor: “Ben 1990’li yılların başında evimizi Derik’e taşıdım. Mevsimi gelince ziraat işleri için yeniden köye gidiyorduk ama onun dışında Derîk’te kalıyordum. Kültür sanat çalışmalarında yöneticilik yaptım. Gruplar oluşturduk. O zaman Kürt kültürünü daha fazla yaşamsallaştırmak ve sevdirmek için çocuk müzik grupları kurduk. Koma Cudî’ye beste yapmaları için birçok şiirimi verdim. Tiyatro grupları oluşturduk. Onlara oyunlar ve skeçler yazıyordum. Newroz etkinlikleri düzenliyorduk. Bu etkinliklerde spikerlik yapıyordum. Tüm programın hazırlanmasında katkım oluyordu. O zamanlar kültür sanat ekibi olarak partiye yardım olsun diye tarım işi de yapardık. Zinar ve Muhiyeddin’in ardından birçok Rojavalı gencimiz yönünü dağlara çevirmişti. Bazen cenaze törenlerinin programlarını da hazırlıyorduk. Yani 91 yılından 2011 yılına kadar bu çalışmalarda yer aldım.”

‘ÖNDERLİK HERKESİN ÇALIŞMASI GEREKTİĞİNİ SÖYLEMİŞTİ’

Bavê Fener o dönem tüm Rojava halkı gibi Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın halk toplantılarını dinlemeye gitmiş. İki defa Şam’da bulunan Mahsun Korkmaz Akademisi’ne giderek Öcalan ile görüşmüş. Bavê Fener, Kürt Halk Önderiyle anılarını ve kendisi üzerinde bıraktığı etkiyi şöyle anlatıyor: “Biz sabahtan gittik, akşama kadar Önderlikle birlikteydik. Birlikte yemek yedik. Önderlik bize konuşma yaptı ve sorularımızı dinledi. Ben Önderlik için şiir okudum. Nazê’nin babası, Önderliğe ‘’Apo nedir, gücünü nerden alıyor?’’ diye sordu. Önderlik onunla biraz konuştu ve sorusunu cevapladı. Ben de Önderlikten izin alarak bu soruyu bir şiirimle yanıtladım. Dünyanın en güzel duygusuydu Önderlikle konuşmak, O’nu dinlemek. 

Önderlik bize ‘Halkımızın hayallerini gerçekleştireceğiz. Ama başarabilmemiz için çok çalışmalıyız. Kimse evinde oturmamalı’ diyordu. Yine bütün kurumlarımızın planlamasının olması gerektiğini söylüyordu. Önderliğin konuşmaları orada bulunan herkesi çok etkiledi. Toplantıdan sonra hepimizle fotoğraf çekti ve bizleri teker teker uğurladı. Uğurlarken her birimize bir şeyler söyledi. Bana, ‘Derik’e selam söyleyin. Derik; Botan ve Behdinan’ın kilididir’ dedi. Hatta oradaki bazı ailelerin isimlerini vererek selam söyledi. Ben o gün bugündür, o duygularla çalışıyorum. Önderliğimiz bizim her şeyimiz.”

‘HAYATIMIN ANLAMI ÖNDER APO VE KÜRDİSTAN’

Bavê Fener Suriye’de ayaklanmaların baş gösterdiği 2011 yılında Rojava Şehit Aile Kurumu’nun ilk konferansında kurum yöneticiliğine seçilmiş. Yıllar içerisinde görme duyusunu tümden yitirmiş olsa da kurum çalışmalarını oldukça aktif olarak sürdürmeye devam ediyor. Bavê Fener, Şehit Aile Kurumu’ndaki çalışmalarına ilişkin, “2011 yılında Şehit Xebat Derîk, Rojava’ya geldi. İlk geldiği ev bizim evdi. O süreçte bana böyle bir konferansın örgütlendiğinden ve benim de yer almamı istediklerinden söz etti. Ben de kabul ettim. Konferansa katıldım, tüm delegelerin oyuyla kurum yönetimine seçildim. Şehit merasimlerini düzenliyoruz, şehit aileleriyle ilgileniyoruz. Yaşadıkları maddi ve manevi sorunların giderilmesi için çalışıyoruz. Yine şehitlerimizin sicillerini düzenliyoruz. Kurum içerisinde yöneticilik yapıyorum, uzlaşma komisyonunda yer alıyorum. Aynı zamanda çarşıda kurulan komünde Şehit Aileleri Eş Başkanlığını da yapıyorum. Şehit Aile Kurumu bana Şehit Xebat’ın bir vasiyetidir ” dedi.

Bavê Fener’in çalışmaları bununla da sınırlı değil. Şiir yazmaya devam ediyor. Rojava Aydınlar Birliği’nin bir üyesi. Rojava Devrimi ve Kürdistan için çalışmaya devam edeceğini belirten Bavê Fener, “Bu kadar şehit verdik ama devrimimizi gerçekleştirdik. Halen de şehitler veriyoruz. Daha yapılması gereken çok şey var. Benim hayatımın anlamı da Kürdistan ve Önder Apo. Hiçbir şey onlar için çalışmamın önünde engel olamaz” diyor.