Küresünniler: AKP bizi yok saydı

Küresünni Düşünce Platformu Sözcüsü ve Küresünniler Tarih ve Kültür Araştırma Derneği Genel Sekreteri Atacan, Küresünnilerin artık kendi kimlikleriye sosyal hayatın için var olmak istediğini söyledi.

Küresünni Düşünce Platformu Sözcüsü ve Küresünniler Tarih ve Kültür Araştırma Derneği Genel Sekreteri Atacan, Küresünnilerin artık kendi kimlikleriye sosyal hayatın için var olmak istediğini söyledi. HDP’nin seçim beyannamesini olumlu bulduklarını kaydeden Atacan, AKP'nin kendilerini sok saydığını belirtti.

Van’da 12 yıldır AKP’yi destekleyen Küresünniler, kendi destekledikleri adayların AKP listesine alınmamasına tepki göstermek amacı ile sokağa çıktı. Küresünnilerin çıkışı sadece AKP’nin seçim listesine dayandırılsa da onlar bunun sadece seçimlerle ilgili olmadığını, yıllardır ötekileştirilmelerinin bir sonucu olduğunu söylüyor. Kendilerine has kültürleriyle bilinen ve yüz yıldır Kürtlerle sorun yaşamadan yaşayan Küresünniler kendilerine yönelik yok sayma politikalarına tepkili.

'ÇANTADA KEKLİK MUAMELESİ YAPILDI'

Küresünnili halkın sorun ve taleplerini Küresünni Düşünce Platformu Sözcüsü ve Küresünniler Tarih ve Kültür Araştırma Derneği Genel Sekreteri, Gazeteci Ferhat Atacan ile konuştuk...

Küresünnilerin Van’da 100 binin üzerinde bir nüfusa sahip olduğunu belirten Atacan, yıllardır destek verdikleri partilerin  bağlılıkları yüzünden kendilerine ‘çantada keklik’ muamelesi yaptıklarını ve temsiliyette adeta yok sayıldıklarını dile getirdi.

Küresünnilerin 100 yıl önce İran’ın Batı Azerbaycan bölgesinde yaşayan ve Sünni oldukları gerekçesi ile baskı görererek Türkiye’ye göç etmek zorunda kalan Oğuzların Çepni boyundan gelen Türk toplumu olduğunu anlatan Atacan, "Küresünni anlam itibari ile Arzın yani 'dünyanın Sünnileri' demektir. Göç edemeyerek Batı Azerbaycan bölgesinde kalan akrabalarına yakın olabilmek için Türkiye’nin İran sınırındaki Van bölgesine yerleşmişlerdir" dedi.

Küresünnilerin bir aşiret değil, topluluk olduğunu belirten Atacan, şöyle konuştu:

"İnançları gereği kimliklerin ön plana çıkması konusunda çok hassas davranırlar. Bu konuda ırkçılığı yapısal olarak asla benimsemez ve ümmet olgusundan uzak bir durum olarak görürler. Bu sebeple yaşadıkları topraklarda farklı kimliklerle uyum içerisinde ve akrabalık bağlarının gelişmesine dikkat ederler. Buna karşılık ne yazık ki kimlikleri üzerinden yoğun bir baskı görmüş, dışlanmış ve ötekileştirilmişlerdir. Kimliklerinde bile Sünni ismi olmasına rağmen ‘Acem’ denilerek dışlanmışlardır. Oluşturulan bu algı sebebiyle ne yazık ki topluluğumuz kimliğini dahi gizler hale gelmiştir. Ayrıca ırksal olarak farklı yapılardan gösterilmeye çalışılması da bu konuda tahribata yol açmış ve küçük çaplı da olsa asimilasyona uğramalarına sebep olmuştur."

'ARADA KALDIK'

'Küresünni toplumunun 30 yıl boyunca devam eden savaş durumunda iki arada kaldığını ve kardeşlik bağlarını büyük oranda geliştirdiği Kürtler ve savaşın muhatabı Türk devleti arasında gelgitler yaşadığını' söyleyen Atacan, şöyle devam etti: "Yaşadığı topraklarda Türk diye, ülkenin batısına gittiğinde ise Kürt diye dışlanmıştır. Ne akrabalık bağı kurduğu Kürt kardeşlerinden olmak istemiş, ne de kendilerine kucak açarak kimlik veren anavatanlarından. Kürtlerle çok iyi bağlar kurmuş, çok büyük kardeşlikler geliştirmişken ve bugüne kadar hiçbir kan davası olayı yaşanmamışken, diğer taraftan devletine olan bağlılığında da hassas davranmıştır. Bu konuda kendisine göre hassasiyetler geliştirmiş ve üzerine düşen halkların kardeşliği olgusunda Türkiye’ye örnek olacak bir modelin öncülüğünü yapmıştır. Evet, bugün Türk olan Küresünni toplumu ile Kürtler arasındaki dostluk bağının nasıl kurulup ve bu kadar uzun süre nasıl ayakta tutulduğu sosyolojik olarak incelenmeli ve Türkiye toplumuna örnek model olarak sunulmalıdır. Ne yazık ki bölgemizde yanlış politikalar yüzünden kardeşin kardeşe kırdırıldığı bu savaş durumu, topluluğumuzdan binlerce ailenin de göçünü beraberinde getirmiştir."

'AKP BİZİ YOK SAYDI'

AKP’nin son seçim listesinde kendilerine yer vermemesine tepki gösteren Atacan, “Bizler AKP kurulduğu günden bu yana politikalarını benimsemiştik. Bölgemize huzurun gelmesinde en önemli aktörlerden biri olarak görüyorduk.  Ancak, bizler 13 yıllık AKP döneminde de  ne yazık ki yok sayıldık. Varlığımız siyasi olarak çok cılız adımların dışında ne yazık ki kabul görmedi. Bu toplumumuzu derinden incitmiştir. 7 Haziran’da yapılacak olan milletvekili seçimleri için oluşturulan Van listesinde 7 milletvekili aday adayımız olmasına rağmen hiçbirine yer verilmemesi, toplumumuzun tepkisini artırmış ve geleceğimizi çok önemli olarak etkileyecek bir karar almamıza yol açmıştır. Bu kararımız sesimizi ve varlığımızı tüm Türkiye’ye duyurmaya yöneliktir. Bizler bu bölgede yaşıyoruz ve kentin yönetimlerinde artık var olmak istiyoruz. Artık topluluk olarak bizlerin kaderi, birkaç kişinin dudaklarından çıkacak sözlere bağlı olmamalıdır. Toplumumuzun birlikteliğini sağlayarak bizleri yok sayanlara yönelik başkaldırı ve kendimizi kabullendirme çabamız herkes ve her kesim tarafından olgunlukla karşılanmalıdır. Bizler gerçekten çok zorlu bir süreçten geçtik ve tek isteğimiz yaşadığımız topraklarda yönetilen değil, yöneten olmaktır. Bu çok insani bir taleptir. Varlığımızın kabul görmesi, değerlerimiz, örf adet, gelenek ve göreneklerimiz ile düşüncelerimizi rahatça ifade edeceğimiz alanlar oluşturulmalıdır. Bizler, Türkiye’ye bir kardeşlik modeli olarak uygulanabilecek bir yapı iken, yok sayılmayı kabul etmiyoruz."

'HDP'NİN SEÇİM BEYANNAMESİ OLUMLU'

Atacan, bundan sonraki süreçte takınacakları tutuma ilişkin şunları söyledi: "Bundan sonraki süreçte topluluk olarak sandığa gitmeme kararı aldık ve bu kararımızı mutlaka uygulayacağız. Sandığa gitmeyerek bir farkındalık oluşturmayı amaçlıyoruz. Bu çok insani ve ahlaki değerler barındıran bir tepki yöntemidir. Bu tepkimizin herkes ve her kesim tarafından anlayışla karşılanmasını ve saygı gösterilmesini istiyoruz. Bizlerin de olacağı kent yönetimleri çok daha başarılı ve toplumun tamamına hitap edecek bir anlayışın oluşmasını sağlayacaktır. HDP’nin seçim beyannamesini olumlu değerlendiriyoruz ve yıllardır atılan ‘yaşasın halkların kardeşliği’ sloganının artık hayata geçirilmesini istiyoruz."