GÖRÜNTÜLÜ

‘PKK düşmanlığı üzerinden AKP ile ilişkiler kabul edilemez’

Güney Kürdistanlı hukukçu Abdurrahman Xelife, Mesut Barzani’nin Türkiye ziyaretine ilişkin önemli tespit ve uyarılarda bulundu.

Güney Kürdistanlı hukukçu Abdurrahman Xelife, AKP-MHP ittifakına hiçbir Kürdün destek vermemesi gerektiğini belirterek, Mesut Barzani’nin Kuzey Kürdistan’ın üzerinden çıkar siyaseti izlemesinin kabul edilemeyeceğini, söyledi.

KDP Genel Başkanı Mesut Barzani’nin Türkiye ziyaretini ve referandumla ilişkisine ilişkin ANF’nin sorularını yanıtlayan hukukçu Abdurrahman Xelife, “AKP-MHP ittifakı, Afrika’da bile Kürtlere ait bir şey olsa tasfiye edeceklerini söylüyorlar. O zaman hiçbir Kürdün bu ittifaka destek vermesi de kabul edilemez.” dedi.

Xelife’nin sorularımıza verdiği yanıtlar şöyle:

AKP-MHP ittifakını Kürtler nasıl değerlendirmeli?

Bölgede ortaya çıkan dengelere bakıldığında hiçbir devletin Kürtlerin çıkarlarından yana olmadığı açık olarak görülür. Bunun başında da Türk devleti ve Türkiye’de de AKP-MHP gelmektedirler. Bu iki parti tümüyle Kürtlerin çıkarlarına karşıdırlar. MHP sadece bunun için referandumda AKP ile ittifak kurmuş durumda. Zaten AKP’nin tümüyle Kürt düşmanlığına yatması karşılığında MHP bu ittifakı kabul etti. O açıdan Kürtler buna karşı duyarlı olmalıdırlar. MHP ve AKP tümüyle Kürt düşmanlığı yapıyorlar.

Mesut Barzani bugün Türkiye’ye gidiyor. Bu gidişi kimileri, Barzani’nin AKP’ye referandumda desteği olarak değerlendiriyor. Siz nasıl okuyorsunuz?

AKP ve MHP Kürtlerin her şeyine düşmandır. Tabi önemli olan Kürtlerin, yani bizlerin buna karşı ne yapacağıdır. Şimdi Erdoğan Kuzey Kürdistan’da bazı Kürtleri yanına çekmeye çalışıyor. Fakat anlaşılıyor ki güney Kürdistan’dan bazı kesimler, Kuzey Kürdistan’da Kürtlerin referandumda evet oyu kullanmaları için girişimlerde bulunuyorlar. Ancak tarih bize bu düşmanların Kürtlerin çıkarlarına hizmet etmediklerini açık olarak göstermiştir.

Kürtlerin tek çıkarı birlikte hareket etmektedir. Onun dışında kimseyle ortak cephede yer almamalıdırlar. Aslında bu herkes açısından böyleyken, Kürtler açısından daha fazla böyledir. Sormak gerekir, Erdoğan ve MHP; ‘Afrika’da bile Kürt devleti dahi olsa biz tasfiye ederiz’ demelerine rağmen, nasıl olur da Kürtler onlara referandumda destek verirler. Kuzey Kürtlerinin onlara destek vermesini nasıl isteriz? Güney ya da Kuzey veya Rojava Kürtleri arasında ne fark var? Onların Kürtlerin dostu olmayacaklarını tüm Kürtler bilmelidir. Hatta mevcut durumda bölgede Kürtlere dost hiç kimsenin olmadığını bilmeliler. Onlarla ortaklaşacaklarına Kürtler kendi aralarında birlik oluşturmalılar.

Ancak Güney Kürdistan ile Türkiye ilişkileri özellikle KDP üzerinden oldukça yoğun. Bu kuzeydeki Kürt mücadelesine zarar vermiyor mu?

Kürtler özgürlük mücadelesi yürütürken kesinlikle bölgedeki dengeleri dikkate almalı. Gerekirse farklı ilişkiler de kurulsun ama bu ilişki, bir parçanın diğer parçanın çıkarlarına karşıt geliştirmesi şeklinde olmamalı. Böyle bir durum kabul edilemez. Ancak şunu bilmek gerekir, eğer Türklerin bu yakınlaşmada Kürtler aleyhine bir çıkarları olmasaydı kesinlikle bu ilişkilere gelmezdiler.

Mesut Barzani de bugün emri vaki bir şekilde bölge başkanıdır. Ya da KDP başkanıdır. İran’a, Irak’a ve diğer ülkelere de gidebilir. Ama eğer bunu diğer parçaların çıkarlarına karşı geliştiriyorsa bu olamaz. Şimdi bakın, AKP-Erdoğan MHP ile ittifak halindedir. Bu ittifak Kürtlerin çıkarlarına hizmet ediyor mu? Hayır. O zaman bunlarla geliştirilecek ittifaklar da Kürtlerin çıkarına olmaz.

Erdoğan bir tarafta Kuzey’de katliamlar yapıyorken Güney Kürdistan ile ‘iyi ilişkiler’ geliştirmesini nasıl değerlendirmek gerekir?

Biz şimdi kuzey, güney ya da Rojava ve Rojhilat diyoruz. Ancak tüm bu yerler Kürdistan’dır ve tüm Kürtlerin buralarda bulunma, mücadele etme hakkı vardır. İşgalcilere karşı mücadele etmek herkesin görevidir. Bunu başka şekilde izah etmek olmaz. Kürt sorunu sonuçta bir bütündür. Bu tüm parçalar açısından böyledir.

Eğer siz PKK düşmanlığı üzerinden Türkiye ile ilişkiler kuruyorsanız bu kabul edilemez. Türk devleti kuruluşundan bugüne kadar Kürtlere düşmanlık yapıyor. ‘Ekonomik ilişkiler, çıkarlar gereği ya da işte bağımsızlık tartışmaları yapılıyor ve bunun için ilişkilerimi bu şekilde geliştiriyorum’ diyemezsiniz. Türk devleti Kürtlere ait ne varsa tasfiye etmeye endekslenmiş. Güneye bugün neden sessiz kalıyor. Çünkü buradan çıkarları var. Ekonomik olarak resmen güneyi soyuyor. Onun için sessiz kalıyorlar. Yine kuzeydeki ya da başka yerdeki Kürt özgürlük mücadelesine karşı kullanıyorlar onun için de sessiz kalıyorlar. Bu kabul edilir bir şey değildir. Kürtler nerede bir kazanım sağlarlarsa orada hemen başına çörekleniyorlar.

Erdoğan bölgede anti Kürt ittifakını her şekilde geliştiriyor. Bunun sonucunda her yere saldırıyor. Kandil’e saldırı da gündemlerinde. Sizce böyle bir durumda güney Kürtlerinin tavrı ne olur?

Erdoğan Ruslarla, İsrail’le Kürt düşmanlığı üzerinden ittifak kuruyor. İran ile ki Sünni ve Şii cephelerin başını çekmelerine rağmen Kürt karşıtlığı üzerinden ittifak kuruyor. Bütün bunlara rağmen biz dersek ki, Erdoğan Kürtlerin çıkarlarına düşmanlık etmiyor vb. o zaman kendi kendimizi kandırmış oluruz.

Ama bana göre tüm Kürtler Erdoğan’ın bu gerçek yüzünü tanımışlardır artık. O açıdan yarın öbür gün Kandil’e dönük bir operasyon girişimi olursa tüm Kürtler olduğu gibi Güney Kürtleri de buna karşı duracaktır.

Yeniden referanduma dönelim Erdoğan’ın getirmek istediği başkanlık sistemi ve bunun Kürtlere olası yansımalarını nasıl görüyorsunuz?

Bir hukukçu olarak şunu söyleyeyim; Şimdi kimileri parlamenter sistemi kimi başkanlık sistemini kimileri de başka ya da bunların bileşkesinden oluşan bir sistem uygular. Hangi devletin hangisini seçtiği, seçeceği başka bir konudur. Ancak Erdoğan’ın neden böyle bir sisteme ihtiyaç duyduğu özel bir durumdur. Örneğin Amerika’da başkanlık sistemi var. Ama oradaki başkadır. Başkana gerektiği yerde dur diyecek merciiler var. Ama ABD’deki sistem Fransa için geçerli olmayabilir.

Bugün eğer Trump kendi başına olsa bir sürü şey yapar. Ama yerine göre Trump’a da dur diyen, denetleyen kurumlar olduğu için izin vermiyorlar.

Bu sistem Türkiye’de Erdoğan’ın getirmek istediği başkanlık sisteminden farklıdır. Erdoğan her şeyi tekeline almak istiyor. Her şeyi istediği gibi yapmak istiyor. Yerellerde iradeyi bitirmiş durumda. Askeriye, ekonomi her şeyi tekeline almış. Onun için bu sistemi de kendi diktatörlüğünü ilan etmek için talep ediyor. Bunun Kürtlere yansıması daha beter olur. Her türlü olağan üstü hal ilan etme, Kürt illerinde istediğini yapma hakkı eline geçer ve o zaman da istediğini yapar. Onun için önüne geçmek gerekir.