‘Referandumda kazansın ya da kazanmasın Erdoğan diktatördür’

Referandumda “evet” çıkması durumunda bunun Türkiye toplumuna ve Kürtlere soykırım getireceğini belirten, YNK’li Hoşyar Abdurrahman, Kürtlere referandum için ‘’hayır’’ çağrısı yaptı.

Türkiye araştırmalarıyla tanınan YNK’nin Kerkük dış ilişkiler sorumlusu Hoşyar Abdurrahman, yapılacak başkanlık referandumu için ANF’ye değerlendirmelerde bulundu. Abdurrahman, 7 Haziran seçim sonuçlarından sonra AKP’nin savaş yolunu seçtiğini, referanduma da tam diktatörlük için gittiğini belirtti.

Referandumda Kürtlerin ‘’hayır’’ demesi gerektiğine işaret eden Abdurrahman, “AKP-MHP tam faşizm için ittifak kurdular. MHP’nin bu ortaklaşmadaki tek hedefi Kürt soykırımıdır. Eğer ‘’evet’’ sonucu çıkarsa MHP Kürtlere karşı soykırım savaşını geliştirecek, Erdoğan da Türkiye’de tek adam olarak başa geçecek ve demokrasi adına hiçbir şey kalmayacak” dedi.

Hoşyar Abdurrahman, Türkiye’de neden referandumun yapıldığını anlamak için 7 Haziran seçimlerini iyi analiz etmek gerektiğini belirterek, seçimden hemen sonra o dönemin başbakanı Ahmet Davutoğlu’nun “barış süreci bize bir şey kazandırmadı” mealindeki sözlerini hatırlattı.

BARIŞTA ÇIKARI OLMAYANIN ŞİDDETTE VE SAVAŞTA ÇIKARI OLUR

Abdurrahman, 1 Kasım seçim sürecinin 7 Haziran seçim sonuçlarının hazmedilemediği için yaşandığını belirterek, bu şekilde tamamen şiddet politikasını devreye koyduklarını söyledi. Abdurrahman, ‘’Barışta çıkarınız yoksa o zaman şiddet ve savaşta çıkarınız var demektir. AKP de zaten bunu yaptı. 2001 seçimlerinden bu yana AKP sürekli oylarını koruyarak tek başına hükümet oldu. Bu gerçeğe baktığınızda aslında Türkiye’nin referanduma ihtiyacı olmadığını görürsünüz. Ama eğer bu referandumla ‘evet’ kazanırsa o zaman Türkiye’ye diktatöryal bir rejim gelir ve Erdoğan da diktatör olur” şeklinde konuştu.

AKP’nin olası ‘’hayır” sonucunu şimdiden hazmedemediğini, bunun için toplum üzerinde ciddi bir baskı kurduğuna işaret eden Abdurrahman şunları aktardı: “Çünkü referandumda ‘evet’ kazanırsa Türk toplumuna hiçbir yarar sağlamayacak, buna karşın Erdoğan kendi hükümranlığını, diktatörlüğünü ilan etmiş olacak. Bu durumda Türkiye’de hem birey özgürlüğü hem de toplumsal özgürlük tümden ortadan kaldırılmış olur. 7 Haziran seçimleri de bunun önünü almıştı ve bunun bir daha olmaması için de böyle bir sisteme ihtiyaç duyuyorlar.

Şimdi bunun için Türk milliyetçilerinin de desteğini aldılar. Daha önce hatırlarsanız milliyetçiler ve refah partisi sürecinde Kürtler %10’luk seçim barajını aşmasınlar diye kendi aralarında anlaşıyorlardı. Şimdi de benzer ve onu aşan bir ittifak kuruyorlar. Bu ittifakta Erdoğan kendi diktatörlüğünü ilan etmek isterken, MHP Türkiye’deki demokrasi güçlerini ve Kürtleri soykırımdan geçirmek istiyor. İttifak bunun üzerinden gelişiyor. Aksi durumda 90 yıldır Türkiye’de uygulanan parlamenter sistem yerine kesinlikle başkanlık sistemi zorunlu değildi.”

‘TÜRK TARİHİ KATLİAMLAR TARİHİDİR’

Abdurrahman, Erdoğan’ın referandumu kazanması durumunda Türkiye’deki özgürlükler, yasalar, kanunlar ve parlamentonun ortadan kalkacağının altını çizerek, Türkiye’nin geleceği açısından son derece tehlikeli bir durum olacağını, söyledi. Abdurrahman şunlara dikkat çekti: ‘’Şimdi bazıları, Türkiye NATO ülkesi, bu durumda NATO ile ilişkiler, Avrupa ile ilişkiler ne olur, diyor. Oysa zaten Türkiye’nin NATO içinde hiçbir önemi kalmamış. NATO bir zamanlar Sovyet bloğuna karşı Türkiye’ye ihtiyaç duyuyordu. Bugün o da yok. Bu durumda o da yok. Dolayısıyla bugün Türkiye NATO açısından artık sıradan bir ülke konumundadır. Çünkü Türkiye’nin öyle ekonomik açıdan da ciddi bir zenginliği yok. Avrupa oradan ciddi bir çıkar sağlamıyor.”

Türkiye tarihindeki katliam ve darbelere işaret eden YNK’li Hoşyar Abdurrahman, benzer zihniyetle 7 Haziran seçimlerinin kabul edilmediğini ve bugün aynı amaçla da tek adamlık referandumuna gidildiğini söyledi.

Türkiye kurulduğu günden bugüne halkların katliamı üzerinden var ola geldiğini söyleyen Abdurrahman “Anayasası, yasaları olsa da laik bir devlet olsa da işin özünde pratikte böyle değildi. Kurulduğu günden bugüne kadar hep darbelerle süregelen bir cumhuriyetti. 12 Eylül ile zaten her şeyi anti-demokratik bir duruma taşıdı.

‘AKP HERŞEYİ PLANLI YAPIYOR’

Erdoğan tümüyle özgürlükleri ortadan kaldırmak istiyor. ‘Bana biat etmeyene yaşam şansı vermem’ diyor. Bunun tecrübesi de var. 7 Haziran seçimleri buna en açık örnektir. Şiddet yoluyla 1 Kasım seçimlerinde tekrar kazandı. Erdoğan her şeyi plan dahilinde geliştiriyor. Buna karşı uyanık olmak gerekir. Bu kadar Kürt siyasetine yönelmesi, zindanlara alması ve çalışmaz duruma getirmesi bu şekilde gelişti. 7 haziran seçimlerinden sonra HDP, DBP’ye yönelmesi tesadüf değildir. Belediyelere el koydu, vekilleri eş başkanlarla birlikte zindanlara aldı. 2016’dan bu yana on binden fazla HDP’liyi zindana attı. 84 belediye başkanını ya görevden aldı ya da zindana attı ve yerlerine kayyum atadı. Bunlar normal şeyler değil” diye konuştu.

Erdoğan ve AKP’nin her şeyi bir plan dahilinde geliştirdiğine de dikkat çeken Abdurrahman, DAİŞ’le ilişkisinden, son günlerde Xerabê Bava’de yaşanan olaylara kadar her şeyin aynı plan dahilinde geliştiğini söyledi.

Abdurrahman konuya ilişkin şunları belirtti: “DAİŞ ile ilişkileri de böyledir. Bugün Bab kurtarıldı, diyorlar. Kesinlikle bir senaryodan ibarettir. Bu gerçeği Cerablus’ta da gördük. Bab’da olan da budur. Başta belirttim, Davutoğlu 7 Haziran seçimlerinden sonra ‘barış bize bir çıkar sağlamadı’ dedi. Mevcut siyaset de aynı zihniyetle yürütülüyor. Bugün Xerabê Bava’de yaşananlar da bunun sonucudur. Referanduma gidiliyor ve Kürtlere zulüm arttırılıyor. Kürtleri savaşla korkutarak referandumda sandığa gitmelerini engellemeye çalışıyorlar. Bakın mevcut durumda OHAL’in uygulandığı yer Kürdistan’dır. Hem de en ayrıntısına kadar uygulanıyor. Kaldı ki, referandumda kazansın kazanmasın Erdoğan yine de diktatördür. Yıllardır Kürtlere yönelik siyaseti, uygulamaları bunun açık ispatıdır.”

‘EVET ÇIKARSA SOYKIRIM YAŞANIR’

Türkiye’de referandum eksenli tartışılan iç savaş tartışmalarına da değinen YNK’li Hoşyar Abdurrahman, “İç savaş çıkar mı bilmem ama Kürtlere dönük soykırım daha da yükseltilir. Şimdi AKP Kürt dindarlarından da oy almaya çalışıyorlar. Kürtler buna karşı duyarlı olmalı. Bu oyuna gelmemeli. Eskiden Necmettin Erbakan eliyle Kürt dindarlarını denetime almaya çalışıyorlardı, şimdi AKP ile bunu yapıyorlar. Ama Kürtler Erdoğan’ın kazanmasının kendileri açısından savaş ve zulüm anlamına geldiğini görmeliler ve buna karşı durmalılar. Çünkü bu durumda Erdoğan her istediğini yapacak ve kimse de kendisinden hesap soramayacak. Yargılanmasına imkan olmayacak” ifadelerini kullandı.

‘ERDOĞAN ATATÜRK GİBİ KENDİ TARİHİNİ YAZMAK İSTİYOR’

Erdoğan’ın da uygulamalarıyla Atatürk gibi kendi tarihini yazmak istediğine vurgu yapan YNK’li Hoşyar Abdurrahman, bunun için Türkiye’de kendisine ses çıkaracak, itiraz edecek kimseye tahammül edemediğini söyledi:

“Sadece Kürtler etkilenmeyecek, Türkiye tek renk haline getirilecek ve herkes denetime alınacak. Erdoğan ve AKP kendi tarihini yazmak istiyor. Şimdi dahi Erdoğan’a karşı tek bir cümle yazan ya zindana atılmış durumda ya mahkeme salonlarındadır ya da yurtdışına kaçmak zorunda kalmıştır. Dünya çapında tanınan yazarlar, gazeteciler Ahmet ve Mehmet Altan gibiler, Can Dündar gibilerin durumu ortada. Tüm muhalif basın-yayın organları kapatılmış ve sadece havuz medyası Erdoğan’ın istediği çizgide yayın yapmaya çalışıyor.”

‘KÜRTLER, ÖCALAN’IN ÖZGÜRLÜĞÜ İÇİN ‘HAYIR’ DEMELİ’

AKP devletinin Kürt Halk Önderi üzerinde uyguladığı tecride de dikkat çeken Abdurrahman, bunun da kurulmak istenen diktatörlükle bağlantılı olduğunu, Öcalan’ın dışarıya perspektif vererek toplumu etkilemesinden korkulduğunu söyledi.

Kürtlerin daha büyük saldırılara karşı ulusal birliğine dikkat çekerek, bu konuda ciddi bir gecikme yaşandığını ve bir an önce kongrenin yapılması gerektiğini de belirte Abdurrahman, “Kürtler bir de dönüp Başkan Apo’nun durumuna baksınlar. Sonuna kadar tecrit altındadır. Hiçbir şekilde dışarıyla bağlantı kurmasına, mesajlarını halka iletmesine kesinlikle izin vermiyorlar. Kürtlere reva gördükleri gerçek budur. Bu gerçeği görerek Kürtlerin HAYIR demesi gerekir.

Şimdi bakın Kürtlerin en büyük eksikliği burada ulusal birliğini, kongresini gerçekleştirememiş olmasındadır. Eğer Ulusal Kongre gerçekleşmiş olsaydı, Kürtler şimdi her türlü ulusal kurumlaşmayı geliştirmiş olacaklardı. Bugün ortak bir tutumla yayıncılık yaparlardı ve kendi toplumunu daha etkili şekilde bilgilendirirlerdi. Ekmek ve sudan daha acil olan Ulusal Kongre maalesef geliştirilmiyor. Kuzey, Güney, Rojava ve Rojhılat’ta yaşananlara ortak perspektif oluştururdu. Ortak bir şemsiyesi olurdu. Onun için Kürtler ne yaparlarsa yapsınlar mutlaka Ulusal Kongrelerini bir an önce yapmalılar” dedi.