GÖRÜNTÜLÜ

Şengal'de tarihe düşecek 20 saniye

Orhan ve Çekdar Şengal’de başka çatışmalar olmasın diye elçi oldular ama kalleşçe katledildiler. Sadece Şengal ve Kürtler için değil, insanlığın fedaileri olarak tarihe geçtiler.

Görüntülerde izlediniz.

3 Mart 2017. Yer, Şengal’ın Xanesor mıntıkası.

Türk özel harekatçıları tarafından eğitilen ve kendilerine KDP’ye bağlı ‘Rojava peşmergesi’ ismi verilen maskeli, karanlık ve çoğu Türkçe konuşan silahlı bir grup, Şengal’in Xanesor alanında bulunan YBŞ mevzilerine karşı taarruza geçiyor.

YBŞ kim? YBŞ yani Şengal Direniş Birlikleri, Şengal katliamında IŞİD’den kurtulan ve kendilerini tehlikelere karşı korumak amacıyla örgütlenen askeri bir yapılanma. Şengal’in öz evlatlarından oluşuyor ve sadece kendi topraklarını koruma görevi yapıyorlar.

İşte Türkiye ve KDP’nin eğittiği bu grup YBŞ’lilerin mevzilerine doğru gidince çatışma riski çıkıyor.

Bunların gidişi 2 Mart günü oluyor. Gerginlik ve çatışma riski olunca bölgedeki HPG gerillaları aracı olmak için devreye giriyor. HPG Komutanlığı çatışmayı önlemek ve aracı olmak için bir grup gerillayı görevlendiriyor.

Gerillalar alana gelip taraflarla konuşuyor. Ve yukarıda görüntülerini izlediğiniz iki gerilla Güney Kürdistan Federe Bölgesi bayrağıyla saldırıya geçmek isteyen grubun yanına gidiyor. Silahla değil elleriyle, çatışma olmasın diye araçlarını engellemeye çalışıyor.

Ancak karşıdaki katil sürüsü bu iki gerillayı ve etraftaki herkesi yaylım ateşine tutuyor. Bu sırada gelişmeleri çeken gazeteci ve kameramanlar yaralanıyor. Kameraman kurşunlara hedef olmamak için başını eğiyor ve kamera kayıttan çıkıyor. ÇIRA TV'nin iki muhabiri ve gazeteci arkadaşımız Nujiyan Erhan yaralanıyor.

Ve çatışmayı önlemek için aracı olan iki gerilla oracıkta kalleşçe katlediliyorlar.

Gerillalardan biri Newroz Güvercin. Kod ismi Çekdar Sinan.

Çekdar Sinan Karslı. IŞİD Şengal’deki Êzidîlere saldırdığına bir insanlık görevini yerine getirmek için Şengal’e gidiyor ve başından beri bu barbarlar sürüsüne karşı savaşıyor.

Kars’tan Şengal’e Êzidîleri korumaya giden Newroz Güvercin, Türk subayları tarafından eğitilen ve kendilerini Kürt olarak tanıtan kalleşler tarafından katlediliyor.

Diğer gerillanın ismi ise Orhan Baran. Evdeki ismi İbrahim İsa Hüso.

İbrahim İsa Hüso 1994 yılında Rojava’nın Qamişlo kentinde dünyaya gelir. Aynı yıl ağabeyi Mesud Hüso (Ferhat Baran) PKK gerillalarına katılır ve 2006 yılında Karadeniz’de PKK gerillası olarak yaşamını yitirir.

Mesut ağabeyini hiç göremeyen İbrahim İsa Hüso yani Orhan Baran, genç yaşında PKK’ye katılır.

İbrahim İsa Hüso’nun babası İsa Hüso ise Rojava Devrimi'ne öncülük eden bir halk önderidir. 30 Temmuz 2013 tarihinde Qamişlo’da aracına yerleştirilen bombanın patlaması sonucu yaşamını yitirir. Bu cinayetin KDP’nin Rojava uzantısı ENKS’liler tarafından yapıldığı daha sonra ortaya çıkar.

İbrahim’in babası İso Hüso'nun katledildiği gün iki kardeşi daha PKK’ye katılır ve yönünü dağlara verir.

İbrahim yani Orhan Baran, babası İsa Hüso katledildikten sonra Rojava’ya gelir annesini ve ailesini ziyaret eder. 3 Ağustos 2014'te IŞİD Şengal’e saldırdığında silahını alır ve Şengal’e gider.

Henüz 20 yaşındadır. Şengal’deki Êzidîlerin kurtarılması için açılan koridorda çalışır. Arkadaşlarıyla birlikte IŞİD’çilere karşı savaşır.

3 Mart günü arkadaşı Newroz Güvercin’le birlikte YBŞ ile KDP’ye bağlı grup arasında çatışma çıkmasın diye omuzlarıyla askeri aracı itekler, silaha davranmaz.

Birkaç dakika sonra KDP’ye bağlı silahlı adamlar tarafından taranarak katledilir.

Orhan Baran aşağıda izleyeceğiz görüntülerde, bir grup gerilla arkadaşına Kürdistan halkı için hizmet etme sözünü yineliyor. Ama gel gör ki, aynı babası İsa Hüso gibi, Orhan da isminin yanında ‘Kürdistan’ kelimesi olan bir ihanet şebekesi tarafından katlediliyor.

23 yaşındaki Orhan Baran’ın cenazesi 6 Mart günü Qamişlo’da binlerce kişi tarafından toprağa verildi.

Törende konuşan ağabeyi, "Ferhat ağabeyim Kuzey Kürdistan, babam Rojava, kardeşim Orhan ise Şengal’de şehit düştü. Ben de Rojhilat'ta (Doğu Kürdistan) şehit olmaya hazırım" diyor ve bir ailenin Kürdistan davasındaki duruşunu bu cümleyle izah ediyor.

Orhan Baran ve Çekdar Sinan, çağdaş Derweşe Evdiler olarak Şengal dağlarında barbarlığa karşı savaştılar. Onlar IŞİD’in Şengal’den çıkartılmasında büyük emekler verdiler.

Şengal’de başka çatışmalar olmasın diye elçi oldular ama kalleşçe katledildiler. Sadece Şengal ve Kürtler için değil, insanlığın fedaileri olarak tarihe geçtiler.

Peki ya onları katledenler…

Görüntüler yayımlandıktan sonra inkar etmeye çalıştılar. Kan dökmeye ve görmeye çok hevesli oldukları için 'neden vuruldukları an yok' dediler. Hedef alıp yaraladıkları gazetecileri yok saydılar. Gerillaların bedenlerini zırhlı araçlara siper yaptığını görünmez sandılar.

Yaptıkları bu kalleşliğin üstüne olayı manipüle etmeye kalkıştılar.

‘Çatışma çıkmasın diye' kendini feda eden iki gerillanın katledilmediğini söylediler, binlerce kişinin katıldığı cenaze törenini görmezden geldiler.

Ondan son bu saldırıda yer alan KDP’li bir komutan kendi TV kanalına çıkarak ‘‘aslında biz 20 Êzîdî öldürdük ama PKK saklıyor’’ dedi ve Mesut Barzani’ye selam gönderdi.

İhanet ve kalleşliğin nasıl bir hiyerarşi içerisinde yapıldığını göstermiş oldu.

Savaşların en kötüsünde, düşmanın en kötüsünün bile ‘barış elçisine’ kurşun sıktığı ender görülmüş bir olaydır. Bunlar bunu yaptılar. Bunlar çöp kadar değeri olmayan siyasi ve toplumsal projelerle değil, ihanet ve alçaklıkla tarihte yer almayı çoktan hak ettiler.

Bir kötülük şebekesi gibi Kürdistan ve Ortadoğu coğrafyasına bela olmuş bu cenahı ihanet, alçaklık ve kalleşlik kavramları yeterince tanımlayamıyor.

Hiçbir siyasi düşüncede, hiçbir insani ve toplumsal değerde, hiçbir dini ayette bunların tarifi bulunmuyor. Kötünün en kötüsüler. Ve de katilin de en ucuzu…

Orhan Baran ve Çekdar Sinan’ı katleden katiller halen Şengal’de duruyor. Şüphesiz ki Kürdistan halkına verecekleri hesap olacaktır. Ama asıl hesabı kapı kapı dolaşıp Kürt kanını pazarlayan babaları verecek. Tıpkı sürekli kapısına koştuğu Halepçe katili Saddam gibi ve kapısından ayrılmadığı Cizre katili Erdoğan gibi. Herkes hak ettiği kadar ve biçimde tarihte yerini alacak.

Orhan ve Çekdar kahramanlıkları, katilleri ise 20 saniyelik kalleşlikleriyle her zaman anılacaklardır...

Orhan ve Çekdar’ın bu masum ve insani davranışına kurşun sıkılmasını ‘kardeş kavgası’ olarak tanımlamak da hiçbir toplumsal değerle uyuşmuyor. Aynı etnik kimliğe sahipler diye, Şengal katillerini Şengal mağdurlarıyla ‘kardeş’ diyerek eş tutma gafletini de tarih not edecektir.

e-mail: [email protected]