‘Şengal’le hedeflenen Rojava devrimidir’

TEV-DEM Koordinasyonu üyesi Hanife Huseyin: KDP ve AKP, Şengal’i alarak Rojava Devrimi’ni daraltmayı ve buradan Rojava’ya rahatlıkla saldırmayı hedefliyor.

TEV-DEM Koordinasyonu üyesi Hanife Huseyin KDP ve AKP’nin merkezinde Rojava olan ortak bir konsept doğrultusunda Şengal’e saldırdıklarını ifade ederek, “Şengal’i alarak Rojava Devrimi’ni daraltmayı ve buradan Rojava’ya rahatlıkla saldırmayı hedefliyorlar” dedi.

Huseyin Türk devleti ve KDP’nin Şengal’e saldırıyla startını verdikleri yeni Kürt karşıtı konsepti ajansımıza değerlendirdi.

‘ORTAK KONSEPTLE ŞENGAL’E SALDIRIYORLAR’

Husên, Şengal’deki Êzîdî halkına karşı 3 Mart ve 14 Mart tarihinde KDP çeteleri tarafından gerçekleştirilen saldırıların Türk devleti ve AKP’nin ortak konsepti doğrultunda geliştirildiği belirtti. Huseyin bu konseptte Şengal’e geliştirilen saldırıların Türk devletinin Kuzey Suriye’ye gerçekleştirdiği işgal hareketinden ve Minbic üzerine başlatılan saldırılardan bağımsız ele alınamayacağını belirterek sözlerini şöyle sürdürdü: “Son saldırılar Erdoğan ve Mesut Barzani arasında yaşanan görüşmeler sonucunda gerçekleşti. İttifak yaptılar. Barzani ve Erdoğan Ankara’da birbirlerini gördükten sonra Minbic, Grê Spî ve Şengal üzerine saldırı planı yapıldı. Şengal’e saldıran çetelerle Minbic’e saldıran çeteler aynı güçtür. İçlerinde Türk subayları, KDP peşmergeleri, Zeravan üyeleri var. Yine PDK’ye bağlı Roj çeteleri var. Bunlar Güney Kürdistan’da Şengal üzerine saldırıyorlarsa demek ki KDP’nin gücüdür ve onlar tarafından savaştırılıyorlar.”

‘KONSEPTİN MERKEZİNDE ROJAVA VAR’

Türk devleti ve KDP’nin geliştirdiği ortak konseptin başta Kürt ve halk karşıtı bir konsept olduğunu ve merkezine Rojava Devrimi ve Kuzey Suriye Demokratik Federasyonunu boğmayı koyduğunu ifade eden Huseyin bu konuda şunları söyledi: “Özellikle Türk devleti Rojava’da yaşanan gelişmelerden rahatsız. Bugün Rojava güçlü ve bir devrim gerçekleştirmiş durumda. Rojava’nın bugün bir siyasi, diplomasi, askeri güç sahibi olmasından; 4 yıldır kendi kendini yönetiyor olmasından ve öz yönetimi Kuzey Suriye Demokratik Federal Sistemiyle tüm Kuzey Suriye’ye taşımış olmasından oldukça rahatsız. Türk devletinin tüm çabaları Kuzey Suriye Demokratik Federasyonu projesinin gelişimini engellemek, Kuzey Suriye halklarının statü kazanmasını engellemek içindir.

Türk devletinin tüm çabaları Kuzey Suriye Demokratik Federasyonu projesinin gelişimini ve Kuzey Suriye halklarının statü kazanmasını engellemek içindir. Çünkü AKP başta Kürtler olmak üzere halk karşıtıdır. Halkların çıkarına olan hiçbir gelişme onun çıkarına uygun değil. Yine Kürt karşıtıdır. Kürtler nerede bir gelişme yaratıyorsa onu boğmak istiyor. Kürtlerin Kuzey Suriye’de kazanacakları statü durumunun Kuzey Kürdistan’ı ve tüm parçaları nasıl etkileyeceğini iyi biliyor. Bu nedenle ne pahasına olursa olsun Kuzey Suriye Demokratik Federasyonu ve Rojava Devrimini boğmak istiyor.”

‘ONLARI İYİ TANIYORUZ’

Rojava Devrim tarihinde Türk devleti ve KDP’nin ortak konseptlerinin örneklerinin bol olduğunu ifade eden Huseyin, “Devrimin başlangıcında birlikte Rojava’yı insansızlaştırma politikası yürüttüler. Kapıları sonuna kadar açıp halkı göçe teşvik ettiler. KDP’de devrim tarihi boyunca hep AKP’nin yanında yer aldı. Biliniyor ki devrimin başlangıcında bu şekilde adımlar attılar. Sonrasında Rojava sınırını tuttular, hendek kazdılar. Daha sonra ise Barzani kendisi açıklamaya yaparak ‘Rojava’da bir devrim yok’ dedi. Barzani böyle söylediği süreçte Rojava direkt hedef alındı. Şimdi de aldığımız bilgilere göre AKP’yle ENKS aracılığıyla MİT’e istihbarat topluyorlar. Aslında ENKS diye bir şey kalmadı. Bunu yapanlar PDKS ve Yekiti’dir. Rojava’daki KDP’ye bağlı bu partiler 2004 yılında gerçekleşen Qamişlo serhildanlarında da karşı devrimci rol oynamış, rejimle uzlaşarak halk serhildanlarını durdurmuşlardı.

Özellikle Güney Kürdistan’daki Dumiz Kampı Rojava’dan göç eden halkı düşürüp kendi halkına karşı kullanmak için bir özel savaş merkezi olarak kullanıldı. İşte kendilerini ‘Roj peşmergesi’ olarak adlandıran güçler de burada hazırlandı. Onlar Rojava peşmergesi falan değil. KDP tarafından resmi olarak zaten peşmerge bakanlığına bağlandılar. Biz bunları KDP çeteleri olarak adlandırıyoruz. Başlangıcından bu yana her fırsatta Rojava Devrimine karşı kullanıldılar” diye konuştu.

‘BARZANİ DEVLET İLANI İÇİN SALDIRIYOR’

Bu konseptte Şengal’in özel bir yerinin olduğunu vurgulayan Hanife Huseyin Şengal’in bu konseptteki yeri ve KDP’nin hedefini şöyle değerlendirdi: “Bununla Rojava Kürdistan’la Güney Kürdistan’ı birbirinden koparacaklar. Bununla da Rojava Devrimi’ni daraltmayı ve Şengal üzerinden rahatlıkla Rojava’ya saldırmayı amaçlıyorlar. Mesut Barzani’nin hayali Cizîr Kantonu’nu Güney Kürdistan’a katıp devlet ilanını yapmaktır. Bu tabiî ki tehlikeli bir politika ve kirli bir plan. Yine Rojava Devrimi’nin yarattığı bütün değerleri hedef alıyor.

3 Ağustos 2014’te DAİŞ’in Şengal üzerine saldırısı olmuştu. KDP güçlerini çekerek Êzidî halkını 73. Fermanla yüz yüze bırakmıştı. Bu da gayet planlı yapılmıştı. Aslında o dönemde Şengal ve Kobanê konseptleri birlikte belirlenmişti. Esasta o zamanda bugün dayatılan savaşın hazırlıkları yapılıyordu. Çünkü KDP ve AKP birlikte Şengal’i almak istiyorlardı. Bu plan HPG, YJA Star, YPG, YPJ güçleri tarafından bozuldu fakat Êzîdiler yine büyük bir trajedi yaşadılar.”

‘ÊZİDÎLER ARTIK KDP’Yİ KABUL ETMİYOR’

Huseyin, Şengal’deki Êzîdî halkının bugün durumunun 2014’teki gibi olmadığını artık Êzîdilerin KDP ve KDP planlarını kabul etmediklerini kaydederek, “Maalesef o dönemde Êzîdî toplumumuz örgütlü değildi ve kendini savunamıyordu. Tabi ki şu anda Şengal’deki Êzîdî halkımızın durumu 2014’teki gibi değil. Şengal’deki Êzidîler 73. Fermandan sonra kendilerini örgütlediler, kurucu meclislerini, yönetimlerini, savunma güçlerini kurdular. Şu anda Şengal, Irak ve Güney Kürdistan’ın bir vilayeti olarak kendi kendini yönetmek istiyor. Tabi KDP’ye artık güvenmiyor. Hem 2014’te Êzîdî halkını DAİŞ’in katliamıyla yüz yüze bırakması, hem de KDP’nin suni blokta ve AKP’yle birlikte hareket etmesinden dolayı Şengalli Êzidîler artık KDP’yi istemiyor. Yine bugün oraya götürüp Êzidîlere karşı savaştırdıkları daha önce Müslüman olmuş ve Êzidîlere karşı savaşmış kişiler. Özcesi KDP Şengalli Êzidîleri tekrar hegemonyası altına almak istiyor ama Êzidîler kendi kendini yönetmek istiyor” diye konuştu.

‘ŞENGAL’İ SAVUNMAYA HAZIRIZ’

Şengal’in ve Şengal’deki Êzidî halkının savunmasında 2014’teki gibi kendilerini sorumlu gördüklerini dile getiren Huseyin şöyle devam etti: “2014’te yaşanan katliam öncesinde de Şengal’e gidip halkı savunmak istedik ama hep KDP tarafından engellendi. Güçlerimiz birçok şehit vererek koridor açtılar ve 200 binden fazla Êzidî insanımızı kurtardılar. Şengal’in savunması için yine şehitler vermeye hazırız.

Stratejik olarak da Skyes-Picot sınırlarını kabul etmiyoruz. Bizim için Kürdistan birdir. Bu nedenle de Şengal’deki Êzidî halkımızın ve Şengal’in korunmasından kendimizi sorumlu görüyoruz. Ayrıca KDP ve Türk devletinin Şengal şahsında geliştirdikleri bu konseptin başta Rojava Kürdistan olmak üzere tüm Kürdistan ve Kürtlerin kazanımlarını hedef aldığını biliyoruz. Bu nedenle bir süredir halkımız canlı kalkan olarak Êzidî halkına destek vermek amacıyla Şengal’in Xanesor ilçesine gidiyorlar. KDP’nin bu politikalarını kabul etmiyoruz ve kınıyoruz. Dün yaşanan şehadet için yeniden ‘Şehit namirin!’ şiarımızı yükseltiyor ve yaralılara şifa diliyoruz. Her 4 parça Kürdistan ve yurtdışında yaşayan halkımızı Şengal’e sahip çıkmaya devam ediyoruz.”