Şırnak’taki tarihi kültürel varlığımız yok oluyor!

Şırnak’ta bulunun onlarca tarihi kültürel yapı bir an evvel koruma altına alınmazsa kültürel varlığımızın önemli bir kısmı daha yok edilmiş olacak.

Şırnak’ta bulunan birçok tarihi kültürel yapı koruma altına alınmadığı için yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Feqiyê Teyran Medresesi, Kasrik Harabeleri, Bazebde ören yerindeki taş köprü, Finik Kalesi, Bastrit köyünde bulunan medrese gibi onlarca tarihi kültürel yapı kırmızı alarm veriyor.

FEQÎYÊ TEYRAN MEDRESESİ YOK OLMAK ÜZERE

Cizre, Güçlükonak arasında bulunan Keraşin köyünde yer alan Feqiyê Teyran Medresesi’nin durumu içler acısı. Kürt filozof ve tasavvufi halk edebiyatının ilk temsilcilerinden Feqiyê Teyran’ın kurduğu ilk medrese, ihmalkarlıktan dolayı yıkıldı.

Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü tarafından bir türlü koruma altına alınmayan yapıya en büyük darbe, 1990 yılında karayollarının bölgedeki çalışmaları sırasında vuruldu. Karayolları bölgeye hizmet adı altında yaptığı yolu tarihi Medrese’nin ortasından geçirmiş ve yapının büyük kısmının yıkılmasına sebep olmuştu.

Feqiyê Teyran Medresesi’nden geriye kalan kısımlar, köylüler ve bölgedeki operasyonlardan kaynaklı büyük bir tahribata uğramış. Medrese’nin tek sağlam kalan cami kısmında da sadece mihrap kısmı kullanılabilir durumda.

Şırnak bölgesinde birçok tarihi eserin kaderine terk edildiğini aktaran Arkeolog Ahmet Sürer, bölgedeki en önemli yapılardan olan Feqiyê Teyran Medresesi için, “Nasıl bir şey yapılmaz aklım ermiyor” dedi. Birçok yapının kayıt altına alınmadığını alınsa bile korunmadığını belirten Sürer, Medrese’ye ilişkin şunları aktardı:

“Adeta, yok olması için bekleniliyorlar. Bölgede en önemli yapılardan olan Feqiyê Teyran Medresesi buna bir örnektir. Nasıl bu yapının korunması için bir şey yapılmaz aklım ermiyor. Yaptığımız bireysel araştırmalarda, Medresede herhangi bir kitabe ya da mezar taşı bulamadığımız için yapının yaşı hakkında herhangi bir tarih veremiyoruz.

Bu medrese Dicle nehrinin kenarında kurulmuş ve genelde tasavvuf eğitimlerinin verildiği yerdi. Merkezlerden uzak olması bundan kaynaklı; daha iyi bir tasavvuf eğitimi verebilmek için. Mardin taşına benzer bir taş kullanılmış yapımında. Teyran’ın bölgeye gelişi 1560’lı yıllara dayandırılıyor. İlk Kırmızı Medrese’de eğitimini alıyor ve sonra bu medreseyi inşa ediyor. Büyük bir restorasyona ihtiyacı var. Ayakta kalan kısımlar onarılabilir. O bölgedeki evlerle aynı tarihte yapıldığını düşünüyoruz. Onlardan yola çıkarak planını ortaya çıkarabiliriz. Bir arkeolojik kazı da bile yapının şekli ortaya çıkarılabilir.”

Sürer ayrıca, Birinci Dünya Savaşı’ndan önce tarihçilerin veya arkeologların Türkiye, Irak seyahati sırasında bölgedeki eserleri görünce kayıt altına alınıp, fotoğrafladıklarını aktardı.

ARKEOLOJİ CENNETİNDE İHMALKARLIK HAD SAFHADA

Cizre’nin Kasrik Beldesi’ndeki tarihi kültürel bir diğer yapı ise Kasrik Harabeleri. Asur döneminden kalan Kasrik Harabeleri’ndeki kaya kabartmalarında da ciddi bir tahribat söz konusu. Halk arasında ‘gelin damat figürü’ diye tanımlanan tarihi kabartmanın sadece gelinin üstünde olduğu at heykeli kısmı kalmış.

Yine Kasrik’te bulunan Sazirka adıyla anılan ören yerinde; su bentleri, köprüler ve şehir kalıntıları bulunmakta. Boğaz şeklinde yapısından dolayı ılıman bir iklime sahip olan bölge, çeşitli devirlerde yazlık olarak da kullanılmış. Burada bulunan yapılar da bakımsızlıktan dolayı yok olma tehlikesiyle karşı karşıya.

Cizre’de M.Ö. 4. yüzyıldan kalma olan, ören yeri olarak adlandırılan yerdeki; saraylar, kervansaraylar, mağara evler, bir çok yapıdaki kadın erkek kabartmaları unutulmaya terk edilmiş.

Yine bölgeye yakın bir yerde bulunan Finik Kalesi’nde de çeşitli kabartmalar kayıt altına alınıp, gereken ilgi gösterilmediği için aşınmış durumda. Bazeb’de, ören yerinde bulunan taştan köprü de herhangi bir restorasyon yapılmamasından dolayı yıkılmayla karşı karşıya.

‘ACİL KORUMA ALTINA ALINIP BİLİMSEL ÇALIŞMA YAPILMALI’

Şırnak bölgesinde birçok tarihi eserin korunmadığını söyleyen arkeolog Ahmet Sürer, bu yapıların aşınıp yok olmaya başladığının çıplak gözle bile fark edildiğini ifade ederek, bölgenin yasaklı olmasından kaynaklı herhangi bir bilimsel çalışmanın yapılamadığını aktardı.

“Gidip herhangi bir bilimsel araştırma yapamıyoruz. Bastrit (İncirli) köyünde de buradaki şeyhlere ait bir medrese olduğunu biliyoruz. Burada genel bir çalışma yapılmamış. Sadece gezici bir ekibin gelip, kayıt altına aldığını biliyoruz. Envantere alınıp, korumaya yönelik hiçbir çalışma yapılmamış. Kültür ve Turizm Müdürlüğü bazı bölgelerdekini kayıt altına almış ama korumaya dönük maalesef ki bir çalışma yapılmamış.”

Sürer, acil bir uzman ekibin inceleme yapması gerektiğini vurgulayarak, “Ekibin ihtiyaçları belirleyip, çalışma yapması gerekiyor. Buradaki örnekler alınıp, laboratuvar ortamında hangi malzemelerle yapıldığı bulunup, o malzemelerle restorasyonu yapılabilir. Bunun acil yapılması lazım çünkü Medrese’nin son on yılı. Sonra ayakta kalması imkansızdır” dedi.