‘Türk devleti Suriye’den çekilsin, kendi iç sorunlarıyla ilgilensin'

Şehbalı Türkmenlerin temsilcisi Muhammed Ahmet, Türkiye’nin işgal hareketlerine ve tehditlerine karşı “O Minbic’i de işgal etmek isterken biz onu Şehba’dan da çıkaracağız” dedi.

Kuzey Suriye Demokratik Federasyonu Kurucu Meclisi’nde Şehbalı Türkmenlerin temsilcisi olarak yer alan Muhammed Ahmet, Türk devletinin Kuzey Suriye İşgali ve 2015 Ağustos ayında DAİŞ’ten geri alınıp özgürleştirilen Minbic tehditlerine tepki gösterdi. Muhammed Ahmet, Şehbalı Türkmenlerin tercihini Erdoğan’ın ölüm ve yıkıma dayanan sisteminden yana değil, Suriye halklarının geleceği olduğuna inandıkları demokratik federal sistemden yana belirlediğini söyledi.

‘SURİYE İÇİN YENİ BİR BAŞLANGIÇ’

Kuzey Suriye Demokratik Federasyonu toplumsal sözleşmesi ve siyasi anlayış belgesinin başta Şehba halkları olmak üzere tüm Kuzey Suriye halkları için oldukça önemli olduğunu düşünülüyor. Sözleşemeye dair konuşan Muhammed Ahmet, bu sözleşmeyle; tüm halkların, inanç gruplarının, kadınların, çocukların, gençlerin haklarının tanındığını, yine tanınan fikir özgürlüğünün öneminin altını çizdi. Muhammed Ahmet, herkesin kendi özgünlüğüyle ve kardeşçe, evrensel değerler üzerinden birliğinin vurgulandığı sözleşmenin, 5 yıllık Suriye krizinde yaşanan dram göz önüne getirildiğinde, değerinin çok daha iyi anlaşıldığını söyledi. Ahmet, “Kuzey Suriye Demokratik Federal Sistemi, Suriye için yeni bir başlangıç, bir ışıktır” dedi.

‘ERDOĞAN’IN KANLI SİSTEMİNİ DEĞİL DEMOKRATİK FEDERALİZMİ SEÇTİK’

Muhammet Ahmet, Şehbalı Türkmenlerin demokratik federal sistemi kendi gelecekleri olarak gördüklerini ifade etti: “Gerçekleştirilen Kuzey Suriye Demokratik Federal Sistemi Kurucu Meclisi 2. Toplantısına, Şehba’daki Türkmen halkının temsilcisi olarak kendim katıldım. Biliyorsunuz bölgemiz sırasıyla önce ÖSO’nun, sonra DAİŞ’in işgali altındaydı. Şimdi ise bunların yanı sıra Türk devletinin işgali var. Şehba’nın hem çetelerden hem de onlarla bir olan Türk devletinden kurtulmasını istiyoruz. DAİŞ’i ve diğer çeteleri başımıza bela eden de Türk devletiydi. Ağustos ayından itibaren kendisi de bizzat Şehba’ya girdi. Erdoğan, Irak Telafer’de de görüldüğü gibi, biz Türkmenleri kendi siyaseti için kullanmaya çalıştı. Ama biz, Türkmenler olarak, bunu kabul etmiyoruz. Biz Suriye halklarının bir parçasıyız. Erdoğan’ı ve kanlı, gerici sistemini değil demokratik federal bir Suriye istiyoruz.”

‘MİNBİC’İ TEHDİT EDİYOR AMA ŞEHBA’DAN DA ÇIKMAK ZORUNDA KALACAK’

Değerlendirmesinde Erdoğan’ın DAİŞ’ten özgürleştirilen Minbic’i tehdit etmesine de değinen Muhammed Ahmet şunları söyledi: “Türk Devleti DAİŞ’e karşı mücadele adı altında Şehba’ya girdi. Oysa herkes biliyor ki; DAİŞ’i ve diğer çeteleri Türkiye besleyip başımıza bela etti. Yine DAİŞ’e karşı mücadele adı altında Şehba halkına karşı katliama girişti. Bütün amacı aslında, halkların özgürlüğüne ve birlikteliğine, kendi kendini yönetmesine dayalı federal sistemimizi en başından bitirmekti. Geçmişte de Efrîn’i, Minbic’i tehtit ediyorlardı. Erdoğan bu günlerde Minbic’i yeniden işgalle tehdit ediyor. Biz Türkmenler olarak bu tehditleri asla kabul etmiyoruz. Türkiye bu işgal hareketine devam ederse biz Arap’ı, Kürt’ü, Türkmen’i, Ermeni’si, Çerkez’i, Süryani’si hepimiz birlikte ona karşı savaşacağız. O Minbic’i işgal etmek isterken, biz onu Şehba’dan da çıkartacağız. Bizi temsil eden MSD var. QSD güçleri bizim savunma gücümüzdür. Suriye’den çekilip kendi iç sorunlarıyla ilgilensin artık. Bizim sistemimizi örnek alıp kendi halklarının haklarını tanımazsa Türkiye ayakta kalamaz.”

‘İŞGALE KARŞI SAVAŞACAĞIZ’

Suriyeli Türkmenler adına buradan tüm dünyaya ve halklara seslendiğini söyleyen Muhammed Ahmet konuşmasını şu sözlerle noktaladı: “Türk Devleti katildir. Hem Türkiye’de katliamlar gerçekleştirdi hem Suriye’de. Halep artık harabe bir kent durumunda. Bunda Türkiye’nin rolü çok büyük. Bir de dünya gözlerini Nusaybin’e, Sur’a çevirsin. Erdoğan sayesinde oraların da Halep’ten bir farkı kalmadı. Tanklarla, toplarla ilçeleri, şehirleri yıktılar. Kendi ülkesi içinde böyle bir yıkımı gerçekleştiren bir devletin, Suriye halklarına getireceği tek şey ancak yıkım ve ölümdür. Biz, Suriye halkları olarak bu yıkım ve ölümü Türkiye sayesinde çokça yaşadık. Suriyeli Türkmenler olarak tercihimizi kan ve yıkımdan değil, halkların baharına yol açacak demokratik federalizmden yana kullandık. Bu noktada Erdoğan’ın paralı çetelerine ve kağıttan kaplan ordusuna karşı da sonuna kadar direneceğiz. Asla irademizi yıkamazlar.”