Xerabê Bava’da ne zulüm ne direniş yeni değil

Xerabê Bava’da ne zulüm ne direniş yeni değil. Kürt halkına yapılan zulmün yakıcı hafızalarından biri olan Xerabê Bava, son yaşatılan tarifsiz vahşeti de unutmayacak ve sonuna kadar direnecektir.

Mardin’in Nusaybin ilçesine bağlı olan ve ilçeye 40 kilometre uzaklıkta bulunan Xerabê Bava (Koruköy) köyünün, kuzeyine baktığınızda Omeryan, güneyine baktığınızda Xerab Dağlarını görürsünüz. Xeraba Bava, isminde bulunan, Türkçe’de “Yıkık, yıkılmış” anlamına gelen “Xerabê” kısmının ev sahipliği yaptığı Med, Pers ve Roma uygarlıklarından kalan yıkıntılardan geldiği biliniyor. Köy halkı ve bölgede bulunan halk arasında yaygın olarak yalnızca “Xerabê” ismi kullanılıyor. Xeraba Bava köyünün Roma döneminde 12 bin haneden oluşan büyük nüfusa sahip bir kent olduğu da ifade ediliyor. 

Birçok uygarlığa ev sahipliği yapan Xerabê Bava, 170 haneli 1700 nüfuzlu bir köy olarak kayıtlarda yer alıyor. Ancak köyde yaşanan göçler nedeniyle köy nüfusunun değişkenlik gösterdiğini de belirtmek lazım. 

Uygarlıkların yıkımına ve doğuşuna tanıklık etmiş, Xerabê ya da Xerabê Bava, Türk devletinin saldırıları ile defalarca kendi yıkımını da yaşamış, ama her seferinde dimdik ayağa kalkmış, yeniden doğmuş.

XERABÊ’DE ZULÜM DE DİRENİŞİN TARİHİ

Xerabê’nın Türk devletinin saldırı ve yıkımları ile tanışması 1990 öncesine uzanıyor. 80’li yılların 12 Eylül cuntası koşullarında defalarca baskınların yaşandığı köyde, köy muhtarı ve köylüler defalarca gözaltına alınarak işkencelerden geçirilmiş. 

Apocu hareketin ortaya çıkması ile birlikte devletin inkar, imha ve zulüm politikalarına karşı yurtseverlik değerlerini koruyan Xerabê halkı için devlet zulmü bundan sonra yeni bir boyut kazanıyor. 

TÜRK ORDUSU XERABÊ’YE SU VERİLMESİNİ ENGELLİYOR

Xerabê’liler devletin sadece fiziki işkencesini yaşamıyor. Devlet Xerabê köyüne “Su vermeme” işkencesi de uyguluyor. 1991 yılında köylerine su getirmek için sondaj kuyusu açan ve kurdukları bir trafo ile suyu köye ulaştırmak isteyen Xerabê köylülerinin bu çabasına Türk ordusu “Güvenlik” gerekçesi ile engel oluyor. Xerabê köylülerinin trafosuna el koyan Türk ordusu, köye su getirilmesini engeller. 

İKİ XERABÊ KÖYLÜSÜ O KAÇIRILIYOR

Köye ilk kapsamlı devlet saldırısı 1992 yılında köylülerin toplu şekilde gözaltına alınması ile başlamış. Günlerce gözaltında kalan köylüler daha sonra serbest bırakılıyor.

Daha sonra 1994 yaz aylarında ise ilk vahşet uygulaması gerçekleşiyor. O dönem Mardin bölgesinde yüzbaşı olarak görev yapan, son olarak İstanbul Büyükçekmece Jandarma Komutanlığında kamp komutanı olduğu görülen, Albay Erol Peynirci’nin komutasında köyü basan Türk ordusu, köyde vahşete imza atıyor. 

Sabah namazı sırasından köyü basan Erol Peynirci ve çetesi, köylüleri cami avlusuna topluyor. Bu sırada tek tek evlere girerek evleri talan eden Türk ordusu, birçok ev ahırı ateşe veriyor. Köylülerden Hamit ve Bayram Bal’ı Erol Peynirci’nin emri ile diğer köylülerden ayıran askerler daha sonra onları zırhlı araca bindirerek götürüyor.

HAMİT VE BAYRAM ADLİYEDE KAYBOLUR!

Köyden kaçırıldıktan sonra kendilerinden 28 gün boyunca haber alınamayan Hamit ve Bayram Bal, Mardin adliyesine çıkarılırlar. Adliyede savcı tarafından serbest bırakılan Hamit ve Bayram’a en son adliye koridorlarında rastlanır. Türk ordusuna bağlı ölüm çetesi JİTEM tarafından adliye koridorlarından kaçırılan Hamit ve Bayram’ın cesetleri 20 Aralık 1994 günü işkence ile parçalanmış halde Nusaybin Stilile (Akarsu) köyü yakınlarında bulunur. 

 

XERABÊ’DE GÖÇ BAŞLAR…

Bu olayın ardından köylüleri göç etmeye başlar. Özellikle Kızıltepe ve Nusaybin ilçelerine yerleşen Xerabê köylüleri daha sonraki dönemlerde yeniden köye dönerler. Türk ordusunun Xerabê köyüne baskıları son bulmadı. Geri dönenlerle yeniden canlanan köye haber gönderen Türk ordu yetkilileri, “Köye terörist gelirse yakıp yıkarız” tehdidinde bulunur. Nitekim aradan çok zaman geçmeden Türk ordusunun bu tehditleri gerçeğe dönüyor ve Xerabê toplarla bombalanır.

XERABE TOP ATIŞLARI ALTINA ALINIYOR

21 Mayıs 1995 günü Xerabê köyünü kuşatan Türk ordusu, köyü toplarla rastgele bombalamaya başlar. Elektrik direklerini yerinden söken, evleri yakıp yıkan, hayvanları katleden Türk ordusu, köyü yerle bir ediyor. Köyde sadece taş evler ayakta kalmayı başarabiliyor. Xerabê köylüleri bir daha, ama bu defa daha büyük bir göç dalgası ile köylerini bırakarak köyü terk ediyor. Xerabê köylüleri, 2000’li yılların başlarında Kürt halk önderi Öcalan’ın çabaları ile gelişen çözüm süreçlerinin etkisi ile köylerine dönerler. 

KATLEDİLEN GAZETECİ DENİZ’İN ÖĞRETMENLİL YAPTIĞI KÖY…

Urfa’nın Ceylanpınar ilçesinde hizbi-kontralar tarafından 1992 yılında katledilen Özgür Gündem gazetesinin köşe yazarlarından gazeteci Hüseyin Deniz, 1978-1979 yıllarında Xerabê köyünde öğretmenlik yapıyor. Köylülerle ilişkileri oldukça iyi olan Deniz, Xerabê köylülerinin bilinçlenmesinde önemli rol oynuyor. Xerabê köylüleri bugün halen Hüseyin Deniz’i unutmamış ve onun mücadele mirasına sonuna kadar sahip çıkıyor. 

XERABE, BİR KEZ DAHA YAKILIP YIKILIYOR

12 Eylül cuntasının, 90’ların vahşetini, yıkımını yaşayan Xerabê, bir kez daha 2017 yılı 11 Şubat günü AKP ve saray iktidarına bağlı güçler tarafından abluka altına alındı. Abluka ile birlikte Kürdistan’da Türk devletinin yaşattığı acıların en yakıcı hafızalarından biri olan Xerabê köyünün hafızasına bir kez daha yıkım, işkence, vahşet, infazlar ekleniyor. Hem bu defa hiçbir dönemde olmadığı kadar vahşice, pervasızca ve hiçbir sınır ve değer tanımadan oluyor tüm bunlar. Xerabê köyü daha önce ki saldırılarda yaşanmayan bir vahşet ile yüz yüze kaldı. Köy 10 gündür abluka altında, bu süre içerisinde 3 kişi infaz ediliyor, hayvanlar telef olmuş, insanlar açlık ile yüz yüze kalmış. Halen evlerinden çıkamayan yüzlerce Xerabêli yaşlı, genç, çocuk büyük bir dehşet yaşıyor. Yakılan yıkılan evlerini, hayvanlarına ait ahırları izlemekle yetinen köylüler, bu zulmün bir tarifi ve benzeri olmadığını belirtiyor. 

Halen yasak, saldırı ve işkencelerin devam ettiği Xerabê köyünden bugün itibari ile de net bir haber alınamıyor. 

Kısacası, Xerabê’de ne zulüm ne direniş yeni değil. Kürt halkına yapılan zulmün yakıcı hafızalarından biri olan Xerabê, hafızasına eklenen bu vahşeti de unutmayacak ve sonuna kadar direniş gösterecektir. 

Kaynak: Yitik Köyler- Zülküf Kışanak