DİZİ I

Zagros direniş günlükleri

Türk ordusu en yoğun hava saldırıları ve yüzlerce askeriyle, günlerce süren çatışmalarda bir grup gerilla karşısında ağır kayıplarla geri çekilmek zorunda kaldı. Direnişin en yakın tanığı Gerilla Sozdar üç gün süren çatışmayı anlattı.

Kürdistan dağları birçok kahramanlığa şahit oldu. Nice savaşçı bu dağlarda yaşadı, silah çattı, can verdi. Birçok direniş bu dağlarla anıldı, kimlikleşti ve geleceğe taşındı. Zagroslar ve gerillası da direnişle tarih sayfalarına yazıldı. Bizler de objektiflerimizin yönünü 2015-2016 yıllarında büyük direnişlerin yaşandığı Zagroslara çevirdik. Yazılmış direnişleri, kahramanlıkları tarihe düşürme sorumluluğu ile bu direnişin tanıklarını dinliyoruz.

Türk ordusunun 11 Eylül 2016’da Zagros Dağları’nda bulunan Çarçella’nın Binbir alanına yönelik başlattığı operasyona karşı, gerillanın amansız direnişi oldu. Türk ordusu en yoğun hava saldırıları ve yüzlerce askeriyle günlerce süren çatışmalarda, bir grup gerilla karşısında ağır kayıplarla geri çekilmek zorunda kaldı. Bu direnişin içerisinde yer alan Gerilla Sozdar, Türk ordusunun gerçekleştirdiği operasyonda 3 gün boyunca kalarak yaşadıklarını ve gerillanın direnişini anlattı.

‘HELİKOPTERLERİ GERİ PÜSKÜRTÜYORDUK’

Operasyon bilgisi aldıklarında tepelerde mevzilendiklerini ve savunmayı güçlendirdiklerini belirten Gerilla Sozdar, operasyonun başlangıcına ilişkin şunları aktardı: “Öncesinde karakolun tüm yollarını tutmuştuk, yollar kapalı olduğundan karakollara erzak ulaşımı durmuştu. Böylelikle alan hakimiyeti sağlayarak, karakolun lojistik malzeme ve askeri sevkiyatını durduracaktık. Ben savunma grubundaydım. Tutabildiğimiz kadar yer tuttuk. Mevzilerimizi güçlendirdik. Helikopterleri indirme yapmak istediklerinde biz vuruyor, biz geri püskürtüyorduk.”

Sıcak çatışmaların başlamasıyla askeri hareketliliğin arttığını, hava saldırılarının başladığını belirten Gerilla Sozdar devamla, ön mevzilerde yaralanan yoldaşlarını güvenli alanlara taşıdıklarını, çoğu kez pusulardan kurtulduklarını söyledi.

‘EL BOMBALARIYLA VURUYOR, İLERLEMELERİNE İZİN VERMİYORDUK’

Sozdar, gerilla da ilk defa düşmanın vahşiliğini bu kadar yakından gördüğünü ve onun için biraz da heyecanlı olduğunu belirterek akşama doğru kaldıkları tepeye askerlerin sızma yaptıklarını, önlerinde yer alan diğer gerilla grubunun Türk ordusu ile çatışmaya girdiğini belirterek şunları anlattı: “Biraz daha ilerde olan grubumuz çok şiddetli bir çatışmaya girmişti, mevzilerin düşmesine izin vermemişlerdi. Çok yoğun teknik kullanılıyordu. Askerler savaşamıyorlardı zaten. Ön grubumuz taktik geliştirerek karşılık veriyor. Düşman ilerleyişini engelliyorlardı. O gün hedeflerine ulaşamamışlardı. Ama bir sonraki gün operasyonun kapsamını daha da genişlettiler. Biz mevzilerimizdeydik, el bombalarıyla onları vuruyor, ilerlemelerine izin vermiyorduk.”

‘MEVZİLERDE SAVAŞACAK NE CESARETLERİ VAR NE DE GÜÇLERİ’

Türk askerinin, hava desteği olmadan tek adım bile atamadıklarını belirten gerilla Sozdar, askerlerin psikolojik durumuna ilişkin şunları söyledi: “İnanılmaz derecede korkuyorlardı. İlerlemek istediklerinde biz içerden vuruyorduk, onlar ise korkudan birbirlerini itekliyorlardı. Aramızda 10 metre vardı, bir kurşun sıkmaya bile korkuyorlardı. Mevzilerde savaşacak ne güçleri vardı ne de cesaretleri. Korkudan ne yapacaklarını bilmiyorlardı. Sürekli birbirlerine küfürler ediyorlar, itişip kakışıyorlardı. Birbirleriyle neden ‘beni korumuyorsun’ diye kavga ediyorlardı. Önceden yapılan eylemlerde de askerler tepelerde saklanırlardı. Hava saldırıları olmadan hareket edemezlerdi.”

KOMUTAN: BİR ŞEY OLMAZ ZATEN KORKAĞIN TEKİYDİ

Sozdar, Türk askerlerin konuşmalarını çok yakından takip edebildiklerini belirterek bir tanıklığını şöyle dile getirdi: ‘’Bir asker yaralanmıştı, komutanına yaralandım, ilerleyemiyorum, demişti. Komutanı ona ‘Merak etme ben seni kurtaracağım sen ilerle’ diyordu. Çok geçmeden komutana, o askerin öldüğünü söylediklerinde; ‘Komutan, bir şey olmaz zaten korkağın tekiydi’ demişti. Bütün bu konuşmaları biz duyabiliyorduk. Komutan, başka birine git diyordu. O asker, ben gitmem korkuyorum diyordu. Bir ses duyduklarında bile kafalarını kaldırıp bakamıyorlardı.”

‘BEN SENİ GÖRMEDİM SEN DE BENİ’

Türk devletinin Zagroslara yönelik hava destekli başlattığı operasyonun üçüncü gününe dair de yaşadıklarını anlatan Sozdar, şunları söyledi: “Yerimizi belli ettirmememiz gerekiyordu. Kaldığımız yerde 3 gün boyunca hiçbir şey yemeden, içmeden savaştık. Ben içerdeydim. Bir ara çıkıp nerede olduklarına bakmak istedim. İçerde yaralı arkadaşlarımız vardı. Belki çemberde açık görür, değerlendirebiliriz diye, biraz ilerledim. Bir baktım ki, iki adım ötemde bir asker var. Beni gördü korktu, yüz ifadesinden bunu çok iyi anlayabiliyordum. Günlerdir kaldıkları tepede beni görünce şok olmuştu. Yanımda iki yaralı arkadaş vardı. Orada çatışmaya girsem yaralı arkadaşlar tehlikeye girmiş olacaklardı. Korkudan bana, ‘Git, ben seni görmedim sen de beni görmedin’ dedi.”

‘KORKULARI BİZE AVANTAJ OLDU’

Gerillaların tepeye sızma yaparak, çemberi yardıklarını belirten gerilla Sozdar, operasyonu aşmalarına ilişkin şunları ifade etti: “Dışarıda yoğun keşif hareketliliği olmasına rağmen arkadaşlar bizi almaya gelirken etkili vuruşlarla çemberi yarmışlardı. Düşman çok şaşırmıştı, bu kadar günden sonra böyle bir çıkış beklemiyorlardı bizden. Ruhları bile duymadan oradan uzaklaşmış, yaralı arkadaşları çıkarmıştık. Çok rahat çıktık, korkuları bize avantaj olmuştu.”

‘ARKADAŞLARIMIZ SİLAH KALDIRDILAR’

Gerilla Sozdar, operasyonun geri çekilme sürecine ilişkin ise “Biz, o mevziden ayrıldıktan sonra tepe düşmüştü artık. Düşman bir sonraki tepemize; Şehit Rojin’e geldiklerinde orada daha güçlü bir direnişle karşılaşmış, büyük kırılmalar yaşamışlardı. Şehit Rojin’deki direnişle düşman, kesinlikle savaşamayacağını anlamış, geri çekilmişti. Arkadaşlarımız onlarca asker cenazesi üzerine gitmiş, silah kaldırmışlardı” diye konuştu.

‘YOLDAŞLIĞIMIZ MÜCADELE GEREKÇEMİZ OLUYORDU’

Sozdar, operasyonda ve sonrasındaki duygularını, onu en çok etkileyen durumları ise şu cümlelerle dile getirdi: “Çemberde geçirdiğim 3 gün boyunca asla umutsuzluğa kapılmadım. Yanımda arkadaşlarım şehit düşmüştü, yaralı arkadaşlarım vardı. Ne olursa olsun savaşacağım diyordum. Arkadaşlarımızın birbirlerine olan bağlılıkları, fedakarlıkları, kadının savaştaki cesareti, soğukkanlılıkları beni çok etkilemişti. O yoğun hava saldırılarının altında, düşman çemberinde tek güç kaynağımız yoldaşlığımızdı. Bütün bu yaşadıklarımız, kaldığımız alan, koşullarımız zor da olsa, yoldaşlığımız sayesinde her şey çok daha anlam buluyor, mücadele gerekçemiz oluyordu.”

‘BU DAĞLARIN SAVAŞÇISI OLACAĞIMA SÖZ VERDİM’

“Zagroslar zor bir alan ve bu alanda yoldaşlarımızı, canlarımızı toprağa verdik” diyen gerilla Sozdar, yaşamını yitiren arkadaşlarına ilişkin de “Şehit Jîn arkadaş; eğitim devresinde birlikte kaldığım, paylaşımlarımızın çok güçlü olduğu bir arkadaştı. Onun şehadetinden çok etkilenmiştim. Dağda hep birlikte kaldık, birlikte ilk eylemimize katıldık. Şehit Canfeda arkadaş da rolünü çok iyi yerine getirmişti. Daha yeni gerillaya katılmıştı. Biz ondan cesaret alıyorduk. Düşman mevzilerine girip, silah kaldırıyordu. Soğukkanlı bir arkadaştı. Kısa zamanda gerilla tarzını iyi öğrenmiş, güçlü pratiğin sahibi olmuştu. O günden sonra yoldaşlarımın anısına; hep Zagroslar’da kalacağıma, bu dağların savaşçısı olacağıma dair söz verdim” diye konuştu.

Onlar, son nefeslerini canları pahasına savaştıkları mevzide bırakmışlardı. Zagroslar, direniş tarihine; 2016’nın Eylül ayını böyle geçmiş, bir kez daha işgale geçit vermemişti. İşgalci Türk ordusu, Çarçella Binbir operasyonun da böyle kırılmış, geri çekilmişti.