73. Ferman ve sorumluları

Fermana ilişkin birçok kişi tarafından açıklama yapıldı. Ancak açıklamalarda bunun sorumlularına ilişkin bir şey denilmedi.

3 Ağustos günü Şengal’de büyük bir Êzidî katliamını gerçekleştirmek için DAİŞ çetelerinin saldırmasının 6. yıl dönümüydü. DAİŞ çetelerini saldırtanlar yada saldırılarını kolaylaştırmak için çalışanlar DAİŞ çeteleri bu amacına ulaşmayınca hepsi birer Êzidî sever ve başlarına gelenlerin bir katliam olarak kabul edilmesi için açıklamalar yaptılar ne yazık ki.

Êzidî dostu, seveni, acısını kendi acısı olarak gören birçok bölgesel, ulusal, uluslararası kurum kuruluş da açıklama yaptı. Bazı kesimler vardı ki aslında hiç açıklama yapmaya hakları yoktu. Çünkü bu saldırının yapılması, bu saldırı ile Êzidîlerin toptan katledilmesi için çalışanlar vardı. Bunların yapacağı açıklama kendi sorumluluklarını itiraf etmek olacaktı. Ancak onlar da sanki bu saldırı, soykırım ve katliam girişiminde hiçbir payları yokmuş gibi davranmaları doğrusu utanç duyulacak bir şeydi. Ama yaptıkları ve birbirini dahi tasfiye etmek için iktidar mücadelesi içine girmelerine bakılırsa bunun onlar için gayet normal bir şey olduğu görülür.

DAİŞ’i Şengal’e saldırtanın RTE yönetimindeki Türkiye olduğunu artık herkes biliyor ve bunu birçok kişi de açıkça söylüyor. Zira RTE ve onun yönetimindeki Türkiye, Rojava’dan Kürtlere saldırmaya başladı. RTE ve yönetimindeki Türkiye, DAİŞ çetelerinin Kürdistan işgal politikaları çerçevesinde Musul-Kerkük başta olmak üzere Başûrê Kurdisan’ı da bu saldırılar kapsamına alınmasına karar verdi. Çünkü RTE ve Türk devletinin işgal planı Kürdistan üzerinde bölge ülkelerini de parçalayacak şekildeydi. Ancak bunu Kürtler ve Kürdistan’ı gerekçe yaparak uygulamak istiyordu. Burada önemli olan nokta ise işgal planını DAİŞ gibi bir barbar, vahşi çete eli ile uygulamak istemesiydi. Bu artık bir sır değil. Çünkü son günlerde DAİŞ’li çetelerin eşleri ve çocuklarını Hol ve Rojava’daki diğer kamplardan özel operasyonlarla kurtardık, demesi ve bunu tüm dünyaya duyurur şekilde propagandaya dönüştürmesi de bunu gösteriyor.

BARZANİLERİN AÇIKLAMALARI

Saldırtan Türkiye'dir ancak onun işini kolaylaştıran, onunla 50 yıllık petrol anlaşması yaparak stratejik iş birliği yapanlardı. Bu da KDP’nin yönetimi. Ayrıca bu yönetim şimdi neredeyse Başur’u tamamen kendi denetimine almış, aile şirketi gibi yönetme bir durumuna da getirmiş durumda.

Soykırım saldırılarının yıl dönümü nedeniyle dün Barzani Ailesi'nden üç kişi ayrı ayrı açıklama yaptı: Mesud Barzani, Neçirvan Barzani ve Mesrur Barzani.

Her üçünün açıklamalarının içeriği özü itibarıyla aynıydı. Bazı nüansları olsa da özü aynıydı. Neçirvan Barzani, bunun bir dram olduğunu, soykırım olduğunu, bunun uluslararası alanda kabul edilmesi gerektiğini belirtiyor, ayrıca Şengal’in birçok yasa dışı gücün merkezi haline geldiğini söylüyor.

Şimdi buradan Neçirvan Barzani’ye şu sorular sormak gerekir: Hanginiz oradaki peşmerge komutanı olan Serbet Lezgin’e geri çekilme talimat vererek DAİŞ saldırılarını kolaylaştırdınız? Saldırıların ilk sürecinde bu durum çok ciddi tartışma konusu oldu. O dönemin Başur bölgesel başbakanı olan Neçirvan Barzani, amcası ve kayınbabası olan Mesud Barzani’nin talimat verdiğini söylemişti.

Mesud Barzani ise Neçirvan Barzani’nin bu talimatı verdiğini Kürt örgütlerinin bazı yöneticileri ile yaptığı görüşmede söylemişti. Neçirvan Barzani’nin ilk önce bu soruya cevap verip bunun sorumlusunun kim olduğunu açıklaması gerekir.

İkincisi, Neçirvan Barzani, Şengal yasadışı grupların merkezi haline gelmiş, diyor. Neçirvan Barzani bu açıklaması ile kime yasadışı diyor, açıklık getirmesi gerekir. Eğer YBŞ güçlerine söylüyorsa, bu ahlak ölçülerinin en dibe vurması demektir. Zira YBŞ’de yer alan çocukların hepsi Şengalli Êzidî çocuklarıdır.

Neçirvan ya da amcasının peşmergeye talimat vererek geri çekilmesini sağladıktan sonra bu çocuklar ellerine aldıkları silahlarla ailelerini, kardeşlerini, dindaşlarını DAİŞ çetelerine karşı korudular. Daha sonra YBŞ komutanı olup şehit düşen, Siba Şeyh Xıdır köyünden olan Şeyh Xeyri o günler için şunları söylemişti:

"Peşmergenin çekildiğini görünce yanlarına gittik. Halkı savunmak için silahlarını bize bırakmasını istedik. Peşmerge komutanlarından bazıları gözleri dolarak bize çekilmemiz için talimat verenler tek bir mermi dahi bırakmamamızı istediler."

Şeyh Xeyri, daha önce buldukları birkaç silahlı, yanındaki birkaç kişilik grupla Siba Şeyh Xıdır’da bir gün direndi. Siba ve Girzerk ve yakın köylerdeki halkın Şengal dağına ulaşıp katliamdan kurtarılmasını sağlamıştı. Diğer bir nokta Neçirvan Barzani bu açıklaması ile acaba Haşdi Şabi’yi de yasadışı gruplardan oluşan bir güç olarak mı ilan ediyor? Öyle ele aldığı görünüyor.

O zaman neden bu konuda Irak ile görüşünü açıkça söylemiyor diye sormak gerekir. Mesud ve oğlu Mesrur Barzani’nin de açıklamaları içerik olarak benzerdir. Bu her iki açıklamada Neçirvan Barzani’nin söyledikleri biraz daha gizlenerek söylenmiştir.

Diğer tarafından YNK’li yetkililerden de bu yönlü açıklamalar geldi. Irak Cumhurbaşkanı Berhem Salih, yaptığı açıklamada bunun bir soykırım olduğu, uluslararası güçler tarafından böyle kabul edilip saldırı gününün soykırım günü olarak ilan edilmesi gerektiği, sorumlularının bulunup yargılanması gerektiğini söylüyor.

YNK Başkanı Lahor Şeyh Cengi de aynı açıklamada bulunuyor. Her iki YNK yetkilisine ise şunu sormak gerekir; söyledikleriniz doğru. Peki bu sorumlular kimdir? Şunu açıkça söylemek gerekirse, sorumluların kim olduğu konusunda bilgileri var. Yani KDP’nin bazı kişilerinin bunun sorumlusu olduğunu açıkça biliyorlar. Peki neden açıklamıyorsunuz?

ÊZİDÎLER SORUMLUYU DA KİMİN ÖZGÜRLEŞTİRDİĞİNİ DE BİLİYOR

Ne yazık ki katliam ve soykırımın önün açanlar sıraya girip sanki kendilerinin bu soykırım ve katliamda hiçbir sorumlulukları yokmuş gibi pişkince açıklama yaptılar. Ayrıca Başur ve Şengal halkının, Êzidîlerin buna inanacağı düşünülüyorsa ciddi bir kendini kandırma olduğu bilinmeli. Çünkü Êzidîler, "bizi bırakıp gittiler" diyor. Bunun yanı sıra soykırım ve katliamı kimin önlediği, kimin engellediği, Êzidîlerin kutsal toprakları olan Şengal’i kimlerin DAİŞ çetelerinden temizleyip özgürleştirdiğini de Êzidîler çok iyi biliyor. Çünkü her şey onların gözü önünde cereyan etti. Ayrıca kendi çocuklarından oluşan YBŞ güçlerinin de öz güçleri olduğu ve hiç kimsenin bunlara yasa dışı güç diyemeyeceğini her platformda söylüyorlar. Bunun aksine, onları kimin DAİŞ katliamı ile yüz yüze bırakıp gittiğini de her yerde söylüyorlar...