İbret edeyim derken ibretlik olabilirsiniz

‘İbretlik’ adına son yapılan vahşet karşısında kimse sinmedi, aksine öfke doruğa çıkmış durumda. İnsan olan kimse bu ahlaksız ve vicdansız uygulama karşısında sessiz kalmadı. Kalmıyor. Artık korkunun ecele faydasının olmadığını herkes biliyor.

İnsan olanın kanını donduracak vahşet uygulamalarına bir yenisi daha eklendi. Bu uygulamalar dünyanın herhangi bir yerinde değil, Türkiye’de, AKP-MHP faşist diktatörlüğü iktidarında gerçekleşiyor. İktidarını kaybettiğini gördükçe toplumu ve insanlığı korkutma adına zulmünü katlayarak yol alacağını sanıyor. Düşünün, yıllarca beklediğiniz oğlunuz size PTT’nin kolisiyle teslim ediliyor. Oğlunun kemikleri ellerine verilen o annenin halini gözlerinizin önüne getirin. Hangi din böylesi bir uygulamaya fetva verir? Hangi toplum böylesi vicdansız ve ahlaksız uygulamayı içine sindirir? Bu uygulamada hangi usul ve hukukun arkasına sığınılabilir? Bu dünyanın en büyük işkencesi. O anneye ve bütün bir topluma işkence.
Dersim merkeze bağlı Xelasor Tepesi'nde 23 Mayıs 2017 tarihinde yaşanan çatışmada şehadete ulaşan özgürlük savaşçısı Agit İpek’in cenazesi, ailesinin onca başvuru ve girişime rağmen teslim edilmedi. Ancak aile, oğlundan vazgeçmedi; DNA testi sonucu cenazenin Agit İpek olduğu Adli Tıp Kurumunca (ATK) kabul edildi. Çağırıp aileye cenazeyi teslim etme yerine ATK tarafından PTT’ye verilen koli içinde oğlunun kemikleri Amed'deki adliyede Anne Halise Aksoy’a teslim edildi.
Böylesi kindar, insanlık ve ahlak dışı vahşet hangi savaşta, hangi devlette gerçekleşmiştir, bileniniz var mı? Hangi hukukta bunun yeri var? Oğlunu öldürmekle kalınmıyor, aynı şekilde yıllarca beklenen cenaze bir koli içinde anneye teslim edilerek dünyanın en dayanılmaz işkencesine tabi tutuluyor. Bu ahlaksızlık yetmiyormuş gibi bir de cenaze törenine kimsenin katılmasını izin verilmemiş, ailenin yas tutma, toplumun ailenin acısını paylaşma ve taziyeleri sunma hakkı ellerinden alınmıştır. Bu kabul edilir mi?
Eğer ki hâlâ birileri bu iktidarın topluma bir şey vereceğini sanıyorsa aldanıyor. Bu iktidar sadece Özgürlük Mücadelesinin ya da Kürtlerin düşmanı değil, bu iktidar ahlakın, vicdanın, insanlık değerlerinin düşmanıdır. Kürdün de Türk'ün de düşmanıdır. Bütün bir toplumun düşmanıdır. Dolayısıyla her kim ki halen AKP-MHP faşizminin yanında yer alıyorsa, bu ister Türk, ister Kürt, ister farklı etnisite veya kültür ve din olsun, hiç fark etmez, onlar kesinlikle ahlak ve vicdan yoksunu birer paragözden başka da bir şey değildir.
Hepimiz biliriz ki bir toplum ahlak ve vicdanını kaybetmiş ise o toplumun refleksi biter, en vahşi uygulamaları normal görmeye başlar. AKP-MHP faşizminin amacı, toplumu teslim alıp bitirmektir. O nedenledir ki, iktidarın üyesi bakanlardan tutun da alt seviyedeki müdürlüklere kadar hepsi bu suça bulaşmış durumda. Sadece son bir hafta içinde basını takip ettiğinizde göreceksiniz ki insanın kanını donduracak onlarca vahşetlik açıklama ve uygulama söz konusu.
Aile ve Sosyal İşler Müdürü utanmaz bir biçimde Romanlar için “gebersinler” diye sosyal medya hesabından paylaşım yapmaktadır. İnfaz yasası görüşmesinde HDP Milletvekili İdris Baluken için AKP’li vekiller Meclis'te “ölsün’ demektedir. Bütün dünyada siyasi, adli ayrımı yapmadan herkesi kanun önünde eşit sayarak koronavirüsten kaynaklı tahliye ederken, muhalefet ve sivil toplum örgütlerinin itirazına rağmen çıkardıkları infaz yasasıyla devlete muhalefet etmiş siyasileri ölüme terk etmektedir. En açık itirafı ise Süleyman Soysuz denen hilkat garibesi yaptı. “Bulunca lime lime edin, ibret olsun diye bunların resimlerini paylaşacağız” diyor. Böylece sosyal medyada teşhir edilen gerilla cenazelerinin ne amaçla yapıldığının açık bir itirafı olmaktadır.
Peki, bunların hepsi tesadüf ve gayriihtiyari yapılan açıklamalar mıdır? Hayır, bilerek ve tasarlanarak yapılan açıklamalardır. Soysuz, “İbret olsun” diyerek bütün topluma tehdit mesajı vermektedir. Agit İpek'in cenazesinin koliyle gönderilmesi de PKK’ye katılan gerilla ailelerine bir ibret mesajıdır. Bu iktidar, baştan bu yana iktidarına karşı olan herkese “ibretlik” dersler vermeye çalışmaktadır. Kendilerince bütün bir toplumu yeniden dizayn ederek terbiye etmek istemektedir. O bildiğimiz kadın katliamlarından tutun da çocuklara yapılan tecavüzlere kadar, hepsi iktidar tarafından “ibret” amacıyla yapılmaktadır.
Şunu açıkça söylemekte yarar var. Bu iktidar bittiğinin farkına varmaktadır. Artık topluma eziyet ve işkence yapmanın ötesinde herhangi bir becerisi kalmamıştır. O nedenle iktidarının elinden kaydığını gördükçe öfkelenmekte ve gittikçe hırçınlaşarak vahşetlere imza atmaktadır. Bu iktidarın yağdanlığından beslenen en üstten en alt bürokrata kadar, böylesi bir halet-i ruhiye içinde. Korkuyorlar, korktukça bütün bir toplumu korkutarak teslim almaya çalışıyorlar.  Ama yanılıyorlar.
‘İbretlik’ adına son yapılan vahşet karşısında kimse sinmedi, aksine öfke doruğa çıkmış durumda. İnsan olan kimse bu ahlaksız ve vicdansız uygulama karşısında sessiz kalmadı. Kalmıyor. Artık korkunun ecele faydasının olmadığını herkes biliyor. Koronavirüs belki bir araya gelemeyen halkı frenlemiş olabilir ama herkesin bu faşist iktidara karşı bilendiğine kimse itiraz edemez. Çünkü kimse bu uygulamaları unutmuyor.
Son bir söz de iktidarın unutmaması açısından; tarih, ibret eden iktidarların ibret verici dersleriyle dolu olmasıdır. Yani ibret edeyim derken ibretlik olabilirsiniz.