Türkiye’de yerel seçim her gün gündemi daha fazla etkiliyor. İttifakların nasıl olacağı tartışılıyor. AKP ile MHP bazı anlaşmazlıkları bulunuyor gözükseler de ittifaklarını sürdüreceklerdir. Çünkü AKP bu seçimi kazanamazsa bugünkü pozisyonlarını kaybedecektir. Kuşkusuz karşılarındaki güçler ittifak yaparlarsa. Yerel seçimde yerel ittifaklar daha fazla öne çıkacaktır. Demokrasi güçleri de bu seçimde ittifak yapmayı önemseyeceklerdir. Öte yandan HDP’nin başarısı da AKP-MHP ittifakını geriletmede önemli bir rol oynayacaktır.
Şu anda AKP iktidarına karşı yetersizde olsa tutarlı bir mücadele içinde olan HDP’dir. Böyle olması da doğaldır. Çünkü AKP iktidarı demokrasi güçlerine ve Kürt halına düşmanlık yapıyor. Demokrasi güçlerine ve Kürdistan halkına saldırıyor. On binden fazla Kürt siyasetçi tutuklu, her gün onlarcası tutuklanıyor. Demokrasi mücadelesinde tutarlı olan aydınlar, akademisyenler, sol siyasetçiler de kendini zindanda buluyor. Ancak gerçek bu iken CHP içinde bazıları, İyi Parti ve bir kısım demokrasi ve Kürt düşmanı ulusalcı kesimler HDP’nin AKP ile yerel seçimde ittifak yapacağı iddiasında bulunuyorlar. Objektif durum bile bunu yalanlıyor. Zaten HDP Eşbaşkanı Pervin Buldan AKP ile sandıkta görüşeceğiz, diyerek bu iddialara son noktayı koymuştur.
Eğer bugün AKP iktidardaysa bunu sağlatan CHP ve İyi Parti’nin siyaset tarzlarıdır. Her iki partide AKP iktidarına koltuk değneği oluyorlar. AKP HDP’ye savaş açmışken onlara dokunmuyor. Onların varlığından ve politikasından sadece yararlanıyor. Ama buna rağmen görülmedik pişkinlikle HDP AKP ile seçim ittifakı yapacak, diyorlar. Aslında bu tutumlarıyla da AKP’ye hizmet ediyorlar. AKP Türkiye’nin en demokratik gücüyle yan yana gösteriliyor. Böylece AKP’nin psikolojik savaşına hizmet ediyorlar. HDP’nin AKP ile ittifak yapacağı iddiasının kaynağı esas olarak MİT’tir. CHP ve İyi Parti de MİT’in zokasını yutarak AKP’ye hizmet ediyorlar.
AKP-MHP şovenizmi şahlandırarak iktidarını ayakta tutuyorlar. Tek politik sermayeleri bu. CHP ve İyi Parti şovenizmde AKP-MHP ile yarışarak daha baştan kaybediyorlar. Asılları varken sahteleri sadece bunlara hizmet eder. AKP ile demokrasi konusunda yarışacaklarına, barış isteyerek, savaş politikalarına karşı çıkarak yarışacaklarına, dış politikada ve ekonomideki iflası gündemleştirerek yarışacaklarına, sosyal ve kültürel olarak toplumun yaşadığı krizleri gündemde tutarak yarışacaklarına, kadın ve gençlerin sorunlarına sahip çıkarak yarışacaklarına, Kürtlerle, Alevilerle barış temelinde Demokratik Türkiye yaratmada yarışacaklarına; şovenizm ve savaş naraları atmada yarışıyorlar. Böylece AKP’nin doldurduğu alanda siyaset yapmaya çalışıyorlar. Bunun sonu kaçınılmaz olarak kaybetmektir. Şimdiye kadar sonuç almayan bu yanlış yol ve yöntemde ısrar etmek kaybetmektir. Mevcut tutumu gördükçe bu partiler bilerek kaybediyorlar düşüncesi akla geliyor.
Türkiye’nin en temel sorunu demokratikleşmedir. Ekonomi dahil tüm sorunların çözümü demokratikleşmedir. Demokratikleşme programı olmayan hiçbir siyasi güç AKP iktidarının alternatifi olamaz. Demokratikleşme deyince de akla Kürt sorunu, Alevi sorunu, kadın sorunu ve farklı tüm kimliklerin sorunlarını çözmek gelir. Bunları önceliğine almayan hiçbir siyasi parti AKP karşısında alternatif olamaz ve kazanamaz. Bu açıdan Türkiye’de AKP ile şovenizm ve milliyetçilik yarışı çıkmazından çıkmayanlar AKP’nin yedek lastiği olurlar. Ne yaparlarsa yapsınlar AKP’ye hizmet ederler. Tayyip Erdoğan ve AKP bu gerçeği bildiğinden gündemi şovenizm ekseninde yaratıyor. CHP ve diğer siyasi güçleri de bu gündemin peşine takıyor. Böylece kendine muhalefetim diyenler AKP’nin değirmenine su taşıyorlar.
AKP’ye gerçek muhalefet ancak onun savaş, şovenist, Kürt ve demokrasi düşmanı politikalarına karşı çıkılarak yapılabilir. Bunun dışında AKP ile laf yarışı içine girmek AKP’ye hizmet eder. Nitekim olan bu oluyor.
CHP Türkiye’nin gerçek gündemi dışındadır. Kuşkusuz ekonomik sorunlar da önemli bir gündemdir. Ancak bunu da yaratan sorunlar var. Demokratikleşmeme günümüzde tüm sorunların kaynağıdır. Bu açıdan sadece bu gündemlerle AKP’yi iktidardan düşürmek mümkün gözükmüyor. Zaten Türkiye’yi sömürü alanı haline getiren Avrupa, ABD ve başka ülkeler Türkiye’nin ekonomik olarak çökmesine izin vermiyorlar. Kaldı ki, CHP de tutumuyla AKP iktidarının yaşadığı ekonomik krize can simidi olmuştur. Erdoğan’ın dış güçler demagojisi, söylemi ve tutumuna meşruiyet kazandırmıştır.
Türkiye’nin temel sorunu muhalefet sorunudur. Tabi Öztürk Yılmaz gibi derin devletle ilişkili sahte muhalefetle bu olmaz. Ama mevut muhalefet de AKP iktidarını alaşağı edemez. Zaten Türkiye’de parlamento içi muhalefetle AKP-MHP faşizmini geriletmek mümkün olmaz. Bu açıdan yerel seçimlerde demokrasi güçlerinin ittifakı çok önemlidir. AKP-MHP faşizmine karşı halkın toplumsal muhalefetini ortaya çıkarmak önemlidir. Türkiye’de bunun zemini güçlüdür. Ancak toplumu mevcut iktidar konusunda bilinçlendirmek ve öncülük yaparak toplumu harekete geçirmek gerekir. Eğer mevcut iktidara faşist deniliyorsa, o zaman bedel ödemek de göze almaktır. Aslında verilen bedeller örgütsel mücadele içinde verilse bu kadar bedel de ödenmez. AKP iktidarı daha fazla baskı yapacak ve tutuklayacak. O zaman bunu önlemek için mücadeleyi yükseltmek gerekir.
Kaynak: Yeni Özgür Politika