Başurê Kurdistan’daki siyaset tarzını anlamak mümkün değil. Kuşkusuz farklı siyasi güçler olur, öncelikleri farklı olur. Her siyasi hareket kendi çıkarlarını düşünür. Bunlar anlaşılırdır. Ancak Başurê Kurdistan’daki siyasi tutumları ve uygulamaları bunların içine sığdırmak da mümkün değil. Dünyada başka böyle siyaset tarzı var mı bilemiyoruz. Biz olduğunu sanmıyoruz. Aslında Başurê Kurdistan siyaset tarzı üniversitelerde bir tez konusu olabilir. Hatta Başurê Kurdistan’da siyaset tarzı diye bir kitap yazılabilir. Bu siyasetin anası KDP’dir. Ancak son zamanlarda YNK de KDP ile arasındaki ayrımları ortadan kaldırmış bulunuyor. Aslında Başur’daki tüm siyasi eğilimler, bu siyaset tarzına şöyle veya böyle bulaşmışlardır.
KDP ve YNK’nin siyaset tarzına karşı olduğunu söyleyen diğer Başurlu siyasi partiler ve hareketler de bu siyaset tarzından kendilerini tümden sıyırmış değiller. Havasından mı, suyundan mı bilinmez, bu siyaset tarzı nedense her siyasetçiye bulaşmış. Kuşkusuz bu halka dayanmayan, bu nedenle güçsüz kalan siyasi kesimlerin başvurduğu yöntem oluyor. Egemen sınıf ve elit siyaset tarzında bu tür iki yüzlülük, çıkar, kaypaklık, değer bilmezlik vardır. Ancak Başurê Kurdistan’daki bu siyaset tarzını dünyanın hiçbir yerindeki egemen, feodal, burjuva ya da küçük burjuva siyaset tarzıyla kıyaslamak mümkün değildir. Bu nedenle araştırılması, kitaplaştırılması gerekir. Herhalde objektif yazılacak böyle bir kitap sadece Kürtler açısından değil, tüm Ortadoğu ve dünya halkları için derslerle dolu olur. Böyle bir kitap rekorlar kırılabilir. Kim böyle bir kitap yazabilir bilinmez! Çünkü böyle bir kitabı yazmak derin bir halkçılık, yurtseverlik, en başta da cesaret ister.
En son YNK’nin TEVGER için aldığı karar gerçekten de siyasi, hukuki, ahlaki ve vicdani olarak birçok bakımdan sorunlu ve irdelenmesi gereken bir karardır. Kuşkusuz bu kararın arkasındaki etken YNK-Türkiye ilişkileridir. Türkiye son zamanlarda YNK üzerinde baskı kurarak TEVGER ve bazı demokratik kurumların kapatılmasını dayatmıştır. YNK’yi de KDP gibi kullanmak istemektedir. Bu karar kesinlikle YNK-Türkiye arasında yapılan pazarlık sonucudur. İşte Başur’daki Kürt siyasetinin kötü tarafı budur. Dış güçler Kürtleri zayıflatmak için bazı Kürtleri bazı Kürtlerin üzerine sürmektedir. Kuşkusuz çok basit bazı çıkarlar sağlayarak. YNK bazı ekonomik çıkarlar gereği bunu yapıyor. İşte Başur siyasetinin kötü tarafı bu. Kürt siyasi partileri bazı dış ya da bölgesel güçlerden çıkar sağlamak için bazı Kürt siyasi çevrelerini pazarlıyor, pazarlık konusu yapıyor.
YNK’nin TEVGER’i kapatarak herhangi siyasi çıkar elde etmesi zordur. Bu açıdan TEVGER’i kapatma daha çok ekonomik bazı çıkarlarla ilgilidir. YNK içindeki kavga bu tutumda ne kadar etkili oldu bilinmez. Bu parçalılığın YNK’yi zayıf tuttuğu kesin. Acaba bir kesim baskın gelmek için TEVGER’e böyle yönelip Türkiye’yi yanına almak mı istiyor? Eğer böyle bir hesap varsa bu daha kirli bir politika olur.
Şu açıktır ki, kısa vadede YNK çıkar elde ettiğini sansa da kaybeden kendisi olacaktır. Hatta kendini var eden etkenlere de son tekmeyi vurmuş oluyor. YNK’yi KDP’ye benzetmekten daha fazla kaybettiren bir şey olamaz. YNK KDP’nin yerine geçmek istiyorsa beyhudedir. Aslı varken benzer politika izleyen, aslı içinde erimekten başka bir şey elde edemez.
TEVGER neden hedef alındı? Başur’daki faaliyetlerinden dolayı böyle bir karar alınmadığı kesin. Kadın derneklerine de yönelim olması Kürt Halk Önderinin düşüncelerini benimseyen kurumlara yöneldiklerini gösteriyor. Çünkü kadın denilince akla Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan gelir. 20. yüzyılda kadın hareketi ve örgütlülüğü denilince ilk akla gelen bu Önderlik olacaktır. Türk devleti nerede Kürt Halk Önderinin etkisinde bir kurum varsa kökünü kazımak istiyor. Bu aslında Kürt Halk Önderinin düşüncesinin kökünü kazımaya yönelik saldırıdır. TEVGER ve kadın hareketinin bürolarına saldırı bu anlama geliyor. Böylece YNK de Kürt Halk Önderinin düşüncelerine yönelik saldırı kampanyasına katılmış oluyor. YNK’liler tek tek böyle bir düşüncede olmasa da kurumsal olarak YNK’nin içine düştüğü durum budur. Mâm Celal ağır hastalanmadan önce Kürt Halk Önderinin özgürlüğü için dünya çapında bir kampanyanın öncülüğünü yapacaktı. Böyle bir hazırlık içinde olduğunu söylemiş. YNK bu yaklaşımıyla Mâm Celal’in kemiklerini de sızlatmıştır.
Kürt siyasetçiler birbirine karşı kullanılmayı ne zaman bırakacaklar? Kürt düşmanları ve sömürgecilerin bu isteklerine ve oyunlarına ne zaman karşı durulacak. Kürt siyaseti bu durumdan kurtulmadıkça iflah olabilir mi? Sömürgeciler Kürtlerin nasıl zayıflatılacağını iyi öğrenmişler. Sömürgecilerin ve Kürt düşmanlarının Kürt’e ve Kürt siyasetçilerine bu bakışı utanç verici değil mi? TEVGER’e ve kadın derneklerine ve kültür kurumlarına yönelik bu uygulamalar YNK’ye onur mu kazandıracak, güç mü kazandıracak?
KDP, Türk devletiyle işbirliği içindeyken biz tek başımıza PKK’ye yakın kesimlere yönelirsek teşhir oluruz, bu nedenle YNK de bu yönelimlere katılmalı, dayatmasında bulunuyordu. Sonunda da KDP’nin dediği oldu ve Türk devleti YNK’yi de kullandı. YNK yöneticileri sonunda YNK’ye ve YNK’ye destek veren halka bu utancı da yaşattı. Ne büyük başarı, ne büyük başarı! Ne yaratıcı siyaset, ne yaratıcı siyaset! Ne büyük siyasetçilik, ne büyük siyasetçilik! Bu duruma yol açanlar YNK tarihinde yerlerini alacaklar. Ama nasıl alacaklar, bu şimdiden bellidir. Herhalde herkes Kürt Halk Önderine yakın siyasi güçlere düşmanlık temelinde çıkar elde ediyor; biz niye etmeyelim, demişler ve bu yola sapmışlardır. Ne diyelim bu siyasetin hayrını görsünler.
Kaynak: Yeni Özgür Politika