Rojava'da bir süredir ağır-aksak da olsa ilerletilmeye çalışılan "ulusal birlik" görüşmeleri, ENKS'den dün 28 Temmuz günü bir hamle geldi.
ENKS, Kuzey-Doğu Suriye'de birkaç Asuri'den oluşan Asuri Demokratik Örgütü ve Ehmed El Cerba'nın başında olduğu Teyar El Xed hareketi ile "Barış ve Özgürlük Cephesi" ismiyle bir oluşum kurduğunu ilan etti.
"Barış ve Özgürlük Cephesi" isimli yapının ilan edildiği açıklama metninde söz konusu hareketin; "Suriye'deki siyasi güçler arasında birlik", "Suriye'nin toprak bütünlüğü için çalışma", "Demokratik, çoğulcu ve adil bir rejimin inşası için çalışma" ve "Cenevre gibi Suriye krizinin görüşüldüğü uluslararası görüşmelerde temsil edilme" gibi bazı hususlar yer alıyor.
Kuzey-Doğu Suriye kamuoyunda ise bu oluşumun söylediklerinden çok, açıklamanın Suriye Cumhurbaşkanı Beşşar Esad'ın posteri altında ve "iki yıldızlı" Suriye bayrağının altında yapılması çokça konuşuldu.
Zira ENKS, 2011 yılından beri Beşşar Esad'ı devirmeyi amaçlayan "üç yıldızlı" bayrağa sahip sözde muhaliflerin safında yer alıyor. Ama aynı ENKS bugün "iki yıldızlı" Suriye bayrağının altında arzı endam etti!
Aynı şekilde Ehmed El Carba da, 2013-2014 yıllarında Suriye Muhalifler ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu'nun (SMDK) başkanlığını yapmış bir şahıs.
Suriye'de ciddi bir karşılığı olmayan ve sözde muhaliflerin Batı kamuoyunu etkilemek için "bakın içimizde Hrıstiyanlar da var" demek için bir araya getirdiği Asuri Demokratik Örgütü'nün durumu da benzer şekilde.
"Barış ve Özgürlük Cephesi" isimli yapıyı ilan eden her üç yapının bir diğer ortak özelliği ise her üçünün de Kuzey-Doğu Suriye Özerk Yönetimi'nin tanımıyor olması.
Bugüne kadar Beşar Esad'ı devirmek ve "üç yıldızlı" Suriye bayrağını göndere çekme iddiasındaki ENKS'nin bir anda Beşşar Esad posterinin altında görülmesi ve bir yıldızını da kaybetmesinin, acaba hikmeti sebebi ne ola?
Demokratik Suriye Güçleri'nin (QSD) inisiyatifi ve ABD ile Fransa gözetiminde Kürt partileri arasında başlayan ulusal birlik görüşmelerinde ENKS sürekli ipe un seren bir pozisyonda oldu.
Önce görüşmeleri sadece PYD ile yapmak ve diğer partileri dışarıda tutmak için diretti. Bu istediğini tam başaramayınca 2 buçuk ay önce görüşmelerin bir anda durdurup Hewlêr yolunu tuttu.
Hewlêr'den döndükten sonra "masadan kalkan taraf olmamak" için görüşmelerin ikinci turu için görüş beyan etti ama ondan sonraki görüşmelerde de pek bir ilerleme olduğu söylenemez.
Özellikle de Türk Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun "Şubat ayından ENKS yönetimini Ankara’ya davet ettim. Kendilerine uyarılarda da bulunduk (...) Şunu açıkça söyleyelim adı ne olursa olsun YPG-PKK ile birlikte olan bizim için YPG-PKK’den farkı yoktur ve meşru bir hedeftir" tehditlerinden sonra ENKS görüşmelerde daha çok ayak diremeye başladı.
ENKS'nin bu son hamlesinin de Türk devleti ve ABD tarafından desteklendiği yönünde bazı şüpheler var. Hatta söz konusu adımın Türk devletinin bir hamlesi olduğu şüphesi de güçlü bir ihtimal.
Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri tarafından desteklendiği belirtilen Ahmed Cerba, SMDK'nin başından ayrıldıktan bir süre sonra Kuzey-Doğu Suriye Özerk Yönetimi'yle ilişkilendi.
Ancak 2017 yılında Reqa hamlesi devam ederken, Ahmed Cerba, daha çok Türk devleti ile ilişkilenmeye ve Kuzey-Doğu Suriye'deki iradeden uzaklaşmaya başladı.
ABD ve İngiltere ile de ilişkileri olan Cerba, Türk devletinin Girê Spî ve Serêkaniyê görüşmeleri öncesi özellikle Cizîrê ve Dêrazor'daki bazı Arap aşiretlerle görüştü, ancak umduğunu bulmamıştı.
Arap aşiretlerinden umduğu desteği bulamayan, Ehmed El Cerba, El Tanf bölgesi gibi bazı yerlerdeki Nuxbe isimli güçleri de elinden alınınca hem siyasi hem de askeri müflis konumuna düştü.
Aslında başka bir deyişle Cerba ile ENKS'nin durumu biraz birbirine benziyor. Türk devleti de Kuzey-Doğu Suriye'deki siyasi, askeri ve toplumsal birliği parçalamak için müflislerden oluşan bir siyasi ve askeri yapı peşinde.
ENKS eliyle Kürtleri parçalayan Türk devleti, Ehmed El Cerba gibi bazı isimler üzerinden de Kuzey-Doğu Suriye'deki Arapları parçalamaya çalışmak fena fikir değil, neo Osmanlıcılar için... Tutar mı tutmaz mı, orası ayrı mesele...
ENKS temsilcileri ve basını bu yapının Türk menşeili olduğunu tabii ki açıklamıyor. Ama ABD ve uluslararası güçler tarafından desteklendiklerini söylüyorlar. Tabi bunun arkasında bir James Jeffrey aklının olması da muhtemel.
Bu gelişmelerin hemen ardından ENKS Başkanı Siûd Mele, ağzındaki baklayı çıkardı. KDP'nin bir yayın organına konuşan Siûd Mele, "Suriyeli olmayan Kürtlerin, Suriye'den çıkması gerekiyor. Yardım için gelenlere teşekkür ediyoruz, ama dönmeliler. Artık bölgelerimizi biz yöneteceğiz" dedi.
Siûd Mele, aynı şeyi işgal altındaki Efrîn, Girê Spî ve Serêkaniyê'deki Türk devleti, DAİŞ'liler, El Nusracılar ve İhvancılar için de söylüyor mu, bilemiyoruz.
Ama bu sözler çok tanıdık aslında. ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey'in Girê Spî ve Serêkaniyê işgali öncesi söylediği "Suriye'den Türkiye'ye gidecek olanlar ve Türkiye'den Suriye'ye dönecek olanlar var" sözleriyle paralellik taşıyor.
Aynı şekilde Kürdistan Bölgesi Başkanı Nêçirvan Barzani'nin Serêkaniyê ve Girê Spî'nin işgalinden sonra söylediği "Türkiye'nin, başından beri Suriye'deki Kürtlerle bir sorunu yok ancak PKK ile var" sözleri de bu kapsamda.
Özcesi ENSK, bunca yaşanmışlıktan sonra hala 2013 yılında PYD'ye söylediği "Siz orada savaşın ve ölün, nasıl olsa Amerika her şeyi sizden alıp bize verecek" noktasında.
Bugüne kadar ulusal birliğe gelme yerine, elinde İhvancı tezbihi, üzerinde El Kaide cübbesi ve başında neo-Osmanlı fesi ve Türklerin olmadığı ortamlarda da katı bir bağımsızlıkçı olan fakat, işine geldi mi de Suriye rejiminin posterlerine sarılan ENKS'nin ahvali böyle...
Kürtler, ENKS'yi Türk devletinin kucağından çıkaralım derken; ENKS ise Türk devletini bölgenin kucağına çekme ısrarını sürdürüyor.