Güney’dekilerin ölümcül dansı ve Apocuların canlı halayı

Çözümün ilk adımı artık çok açık: Ulusal Birlik. Ancak ulusal birlik yoluyla var olan kazanımlar korunabilir. İleriye doğru adım atma imkanı yaratılabilir.

KCK Yürütme Konseyi Üyesi Rıza Altun’un Medya Haber TV’de yaptığı konuşma Ortadoğu ve özellikle Güney Kürdistan krizini kavramak bakımından istisnai bir önem taşıyor.

Altun, bu karmaşık ve neredeyse içinden çıkılmaz gibi görünen sorunun çözümünde “tüm zinciri sürükleyecek olan ana halka”yı, öyle basit bir “slogan” düzeyinde değil, derin bir analiz temelinde ortaya koyuyor: Ulusal birlik.

ANF tarafından yayınlanan konuşma metnini okuyan her insan, KDP’nin “ulus devlet” programıyla, PKK’nin “ulusal birlik” programı arasındaki derin farklılığı kolayca anlayabilir. İlk bakışta “ulus devlet” insana “daha ileri” bir program gibi gelebilir, “ulusal birlik” daha “geri bir düzeyi” ifade ediyor izlenimi uyandırabilir. Ama Altun Türkiye, İran, ABD ve Rusya gibi bölgesel ve küresel güçlerin etki alanına giren Irak’ta Kürtleri diğer etnik ve dinsel güçlerle karşı karşıya getiren ve diğer parçalardaki Kürtlerden uzaklaştıran “tek parçada ulus devlet” hamlesinin yol açtığı yıkımı öylesine net şekilde ortaya koymuş ve bu yıkımda KDP ve YNK’nin “Kürt ulusal birliğine” yanaşmamasının rolünü öylesine inandırıcı bir dille gözler önüne sermiştir ki, en sıradan bir okur bile “tek parçada ulus devlet” programının iflasını ve biricik gerçek adımın “ulusal birlik” olduğunu kolayca kavrayabilir.

“Ulusal birlik” politikasının hedefi ne olabilir?

Altun bunu Güney’in yaşadıklarından hareketle mükemmel bir şekilde dile getirmiştir. Ona göre, eğer Güney’deki partiler, varlıklarını Irak’ta hegemonya kavgası veren devletlere bağlamak yerine, ulusal birliğin gücüne dayandırsaydılar, bugünkü krizi yaşamaz, Kürtler Ortadoğu’da “nesne” olmaktan kurtulur, Ortadoğu krizinin çözümünde belirleyici bir “özne” olabilirdi, elindeki olanakları koruyabilir, halka demokrasi, özgürlük ve refah sağlayabilirdi.

Ulusal birlik, şu anda minimum olarak Güney’in yeniden ayağa kalkması, Rojava devriminin kazanımların korumak ve Türk devletini durdurmak bakımından en acil adımdır.

“Tek parçada ulus devlet”, kolayca anlaşılacağı gibi diğer parçaları hesaba katmayan bir programdır ve doğası gereği ulusal birliği parçalayan bir işlev görür.

Bırakalım “Konfederal Ortadoğu” programını, “Büyük Kürdistan” programını benimseyen bir milliyetçi Kürt bile, bu amacına “tek parçada Ulus devlet” yoluyla değil, “ulusal birlik” yoluyla varılacağını düşünecektir. Demek oluyor ki, Güney’deki anlayış milliyetçi Kürt siyaseti bakımından da anlamsızdır ve zaten gelinen nokta ağır bedeller pahasına bu anlamsızlığı kanıtlamıştır.

Rıza Altun geçen yüzyıl boyunca sömürgelerin “ulus devlet” programına dair de yerinde saptamalar yapıyor. Bu hedef geçen yüzyıla aitti. Yani dünyanın iki karşıt sisteme bölünmüş olduğu yüzyıla. Emperyalist dünyaya karşı eski sömürge halklar, ulus devlet biçiminde örgütlendiklerinde yanlarında, Sovyetler Birliğini ya da Çin Halk Cumhuriyeti’ni, Sosyalist Dünyayı buluyorlardı. Böylece bu hedef “gerçekçi” bir hedef oluyordu. Düşünün, Basra’daki Sovyet filosu ile Amerikan filosunun karşı karşıya olduğu yıllarda Ortadoğu’daki “ulus devletler” bir ölçüde varlıklarını korudu. Berlin Duvarı’nın yıkılmasından iki hafta sonra ise ABD Irak’a savaş ilan etti. Ortadoğu krizi böylece patladı ve hala sürüyor. Ulus devletler çatırdıyor.

Altun böyle bir dünyada “ulus devlet” ya da “Büyük Kürdistan Ulus Devleti” hedefinin ya mümkün olamayacağını, mümkün olsa bile küresel ve bölgesel güçlerin sürekli kriz üreten bir av sahası haline geleceğini bize çok iyi anlatıyor. Güney’le Rojava arasında yaptığı kıyaslama bu anlatımı tartışmasız kanıtlıyor.

Çözümün ilk adımı artık çok açık: Ulusal Birlik. Ancak ulusal birlik yoluyla var olan kazanımlar korunabilir. İleriye doğru adım atma imkanı yaratılabilir.

Çözümün stratejik adımı da çok açık: Ortadoğu halklarının Konfederal birliği. Ancak bu konfederal birlik sayesinde Ortadoğu’daki bütün etnik, dinsel, mezhepsel çelişkiler ortadan kaldırılabilir ve böylece küresel ve bölgesel emperyalist güçlerin bu çelişkilere dayanarak Ortadoğu’da hegemonya hesapları boşa çıkarılabilir; bölgenin muazzam zenginlikleri halklara refah getirebilir ve Ortadoğu dünya ölçeğinde bir barış ve demokrasi odağına dönüşebilir.

Sizce KDP’nin “tek parçada ulus devlet” programı mı “gerçekçi” yoksa PKK’nin savunduğu “ulusal birlik” adımı mı? “Tek parçada ulus devlet” programı mı Kürtlere Ortadoğu ve Dünya çapında tarihsel bir “misyon” vaat eder, yoksa Öcalan’ın “Konfederal birlik” programı mı?

Evet; Güney’deki partiler, Kürde tarih boyunca zırnık hak tanımayan ve onu ilk fırsatta boğacak olan devletlerle “dans” ediyor; Apocu partiler Türk, Arap, Fars, Ermeni, Süryani halklarla kol kola halaya duruyor. Bırakalım programları. Sizce hangisi daha neş’eli? Ve insani?..

Kaynak: Yeni Özgür Politika