Kürdistan direnerek evrenselleşiyor
Kürt halkı, soykırımcı Türk devleti karşısında varlığını korumak, yurdunu savunmak için direniyor. Dünyanın soykırıma karşı duruşu var. Kürdistan direnerek evrenselleşiyor.
Kürt halkı, soykırımcı Türk devleti karşısında varlığını korumak, yurdunu savunmak için direniyor. Dünyanın soykırıma karşı duruşu var. Kürdistan direnerek evrenselleşiyor.
AKP-MHP faşizmi, Kürt toplumumun özgür iradesini ortadan kaldırmak istiyor. Bunu gerçekleştirebilmek için de topyekun imha ve işgal saldırılarına girişiyor. Öyle ki hiçbir özgür iradeye imkan vermemeye, fırsat tanımamaya çalışıyor. Kendi amaçlarını sonuna kadar dayatıyor. Bu da Kürdistan’da kültürel ve fiziki soykırımdır. Kürt toplumu, yüz yıldır ‘siz yaşamayın, yok olun, sizin yokluğunuz üzerinden biz var olalım’ diyen Türk egemen zihniyetin saldırısına maruz kalıyor.
Türk faşizmi, ‘Siz çalışın karnınızı doyurun yeterlidir, ötesini bana vermek zorundasınız’ gibi, köleliğin de ötesinde bir soykırım dayatıyor. Yüz yıldır yaşanan gerçeklik böyledir. AKP-MHP faşizminin söylemleri, saldırıları, amaçları çok açıktır. Hiçbir şeyi gizleme gereği de duymuyor, olup bitenlerin hepsini, ne yapmak istediklerini olduğu gibi ortaya koyuyor. Bunu yaparken dünya hegemonyasına dayanıyor.
“Rojava’nın varlığı bizim çıkarımızı, güvenliğimizi tehdit ediyor” diyor. Onlara göre Rojava yok olmalıdır. Bu zihniyet ve yaklaşım sadece Rojava ile de sınırlı değil. Başûr’un varlığı için de Bakur’a yaklaşım da öyledir. “Türkleşmeyecekseniz yok olacaksınız” diyor. Halbuki yabancı olan, dışarıdan gelip Kürt yurdunu istila eden kendileridir. Buna rağmen Kürtler bir gün bile onlara ‘çıkın gidin’ demedi. Ortada ‘yavuz hırsız’ misali bir durum var. Milyonlarla ifade edilen ve bu topraklar üzerinde yaşamış, tüm katliamlara rağmen günümüze kadar kendisini taşıyabilmiş bir halka Türk faşizmi bunu söylüyor.
AKP-MHP faşizminin ‘çıkın gidin’ söylemi lafın gelişi değil. Bir yere örgütlü olarak varlığını, özgürlüğünü sağlamak için gidersen Türk faşizm orada da kendisini dayatır. Böyle olunca resmi sınırları da deliyor. Öyle gidip başka yerde var olma ve yaşamaya şans verecekleri, izin verecekleri sanılmamalı. Türk faşizmi, salt Bakur’da değil, Başûr ve Rojava’da da Kürt varlığını hazmedemiyor.
Bu kadar mantıksız hiç kimsenin kimseden istemeyeceği bir zihniyeti ve siyaseti esas alanın, yapmayacağı vahşet, uygulamayacağı yol yöntem, geliştirmeyeceği saldırı olamaz. İstemi ve her türlü pratiği de akıl dışı olan bir gücün, ahlaka, hukuka uyması, kural tanıması, bazı şeylere dikkat etmesi beklenebilir mi?
Türk faşizmi, dünya hegemonik güçlerinin çıkarlarına dayanarak Türkiye halklarının değerleriyle ve her şey yapabileceğini düşünüyor. İstemlerini gerçekleştirmek için katliam, saldırı, baskı, terör, soykırım uyguluyor. Her şeye başvuruyor, hiçbir ölçü ve kural tanımıyor. Her türlü yalanı, demagojiyi, hileyi uyguluyor. Aslında dünyanın başına bela olma durumu var. Zaten tarihsel olarak da bin yıldır bazı yerlerden sökülüp gelmeleri, böyle bir bela durumu ifade ediyor. Yurt tutamamışın, tuttuğuna sarılmanın kirli vahşi yöntemlerini görüyoruz.
Bugün Kürt sorunu; soykırımcı Türk rejimi karşısında Kürt toplumumun var olma sorunu olarak ortaya çıkıyor. TC faşizmi böyle bir zihniyet ve siyaset ile kendisini en vahşi biçimde de pratikleştirmeye çalışıyor. Sonuçta Kürtler için önemli olan sonuç şudur: Kürtler soykırım tehdidi altındadır. Bugün tüm dünya bu soykırımı, paylaşım savaşını seyrediyor. Ortaya çıkan tepkiler, Türkiye’yi cezalandırmaya ve durdurmaya yetmiyor.
Belki bugün Rojava’da yaşanan katliam, diğer yaşanmış Kürt katliamları gibi dünya halklarından gizlenemedi. Bu da Kürt sorununun çözümsüzlüğünün öncülüğünü sürdürmekte ısrarcı olan temel aktörleri biraz frenledi. Dünya halklarının katliama ve soykırıma karşı duruşları var, Kürt halkı direniyor, halklar destek veriyor direnişe. Ortada bir haklılık durumu var. Bu da direnmenin haklılığını ve meşruluğunu getiriyor. Dünya halkları da bu Apocu direniş ruhunu sahipleniyor, kendi direnişleri olarak algılıyor. Kürdistan’da her bir olay, on devrim yapmayı gerektirecek kadar önem kazanıyor, çünkü dünya halklarının özgür yaşar kılınmasının direniş zemini Kürdistan’a odaklanmış bulunuyor. Kürdistan direnerek evrenselleşiyor.