Kürtlerin ve halkların birliği faşizme öldürücü darbedir

Türkiye’yi halklar mezarlığına dönüştürmüş, jenosit yapmayı varlık gerekçesi haline getirmiş bu sapkın Türk egemen sınıfı iki şeyden çok korkuyor; biri Kürtlerin ulusal birliği, diğeri de Kürtler ile Türkiye ve bölge halklarının demokratik ittifakıdır.

Katıldığı bir televizyon programında Türk Dışişleri Bakanı M. Çavuşoğlu: ‘ENKS, PYD ile anlaşır ve ortak hareket ederse bizim meşru hedefimiz olur. Sadece ENKS değil, benzer bir yaklaşım içerisine girmek isteyen herkes bizim meşru hedefimizdir. Bu konuda tutumumuzu açık ilan ediyoruz’ dedi. Çavuşoğlu böylece ENKS şahsında KDP, YNK ve diğer Kürt örgütlerine de mesaj vermiş ve onları tehdit etmiş oldu. Mesajın esas adresi Başûrê Kurdistan federal yönetimidir; “Kürtler ulusal birliğini kurmaya kalkışırsa karşılarında tankımızı, topumuzu ve uçağımızı görürler, herkes adımını denk atsın” dedi.

Soykırımcı sömürgeci Türk devleti Kürtlerin ulusal birliğinden duyduğu derin korkuyu bir kez daha Çavuşoğlu’nun ağzından tüm dünyaya ilan etti. Çavuşoğlu’nun bu ifadeleri tekrar da olsa faşist Türk devletinin soykırımcı politikalarının itirafı oluyor. Başûr’da genişleyerek süren işgal harekâtı soykırım politikalarının bir parçasıdır. Kuşkusuz Kürtlerin bu soykırımcı sömürgeci faşist zihniyete ve saldırılara karşı cevabı ulusal birliğini kurmak olmalıdır. İçinden geçtiğimiz bu kader tayin edici süreçte ulusal birlik tutumu halkımızın varlık ve özgürlük gerekçesidir.

Çavuşoğlu’nun bu konuşmayı yaptığı hafta içerisinde MHP başkanı D. Bahçeli, HDP’nin demokrasi yürüyüşüne atıfta bulunarak ‘HDP ateşle oynuyor’ dedi. Çavuşoğlu’nun ve Bahçeli’nin bu konuşmaları birbirini tamamlayan, devletin Kürtlere ve Türkiye halklarına yönelik soykırımcı faşist politikasını ortaya koyan çok çarpıcı konuşmalardır. Türk devletinin nasıl ırkçı faşist bir karaktere sahip olduğu herkesin malumudur. Cumhuriyetin yüzyıllık tarihi jenositlerle doludur. Türkiye’yi halklar mezarlığına dönüştürmüş, jenosit yapmayı varlık gerekçesi haline getirmiş bu sapkın Türk egemen sınıfı iki şeyden çok korkuyor; biri Kürtlerin ulusal birliği, diğeri de Kürtler ile Türkiye ve bölge halklarının demokratik ittifakıdır.

Kürtlerin ulusal birliğini ve Türkiye’de demokrasi ittifakının gelişmesini soykırımcı faşist devletin yıkımı olarak gören AKP-MHP faşist diktatörlüğü, savaşı tırmandırarak, katliamlar yaparak ve ırkçı milliyetçi güruhları sürekli Kürtlere, demokrasi güçlerine ve kadınlara saldırtarak teslim almaya çalışıyor. AKP-MHP faşist diktatörlüğü kaderini tamamen ırkçı milliyetçi ideolojiye ve politikaya bağlamış durumdadır. Irkçılığı şahlandırdıkça Neo Osmanlı duyguları kabarıyor, Suriye’yi, Irak’ı, Libya’yı, Ortadoğu’yu ve Afrika’yı işgal etme istemine-dürtüsüne kapılıyor. Erdoğan-Bahçeli faşist diktatörlüğü Kürtlerin ve halkların birliğini şaha kalkmış ırkçı milliyetçi hezeyanları önünde en büyük engel olarak görüyor ve hiçbir kural tanımadan ahlaksız bir biçimde Kürtlere, Türkiye halklarına ve halkların demokratik siyasi iradesi HDP’ye saldırıyor.

HDP’nin ‘Darbeye Karşı Demokrasi Yürüyüşü’ halkların birliğine düşman Erdoğan-Bahçeli faşist diktatörlüğünün yüreğine derin bir korku salmış durumdadır. Bahçeli’nin ‘HDP ateşle oynuyor’ demesi bu korkunun dışa vurumudur. HDP, kendi dışında kalan demokrasi güçlerinin ve demokratik kamuoyunun belli bir desteğini yanına alarak sokaklara inmiş, korku üreten ve korku yayan bu faşist diktatörlüğe güçlü bir darbe vurmuştur. Faşist diktatörlüğün korku perdesini toplumun üzerinden önemli oranda söküp atmıştır. Herkese cesaret ve özgüven aşılamıştır. Hakları gasp edilen Baroları harekete geçirmiştir. HDP sokak mücadelesiyle Türkiye’nin gerçek gündemini belirlemiş, halklar adına psikolojik üstünlüğü sağlamıştır. Türkiye’nin gerçek bir ana muhalefet partisi ve demokratik iktidar gücü olduğunu ortaya koymuştur.

Halkların demokrasi partisi HDP’nin demokrasi mücadelesinde şimdi olduğu gibi her zaman kadınlar başarının öznesi olmuştur. HDP kadın meclisinin, ‘Kadın Mücadelesi Her Yerde’ sloganıyla başlattığı direniş hamlesi, HDP’nin ‘Demokrasi Yürüyüşünün’ başarısını sağlamıştır. Kadın mücadelesi sürdüğü müddetçe başarı mutlaka gelecek, zafer mutlaka kadınların ve halkların olacaktır. Kadın, korkuya karşı cesaretin, zulme karşı direnişin, ölüme karşı yaşamın adıdır. Kadının baş eğmez onurlu duruşu HDP’nin faşizme karşı direnişinin öz suyu ve ruhudur. Kadın direndikçe ve mücadele ettikçe hiçbir faşist rejim ayakta kalamaz. HDP’nin demokrasi yürüyüşünde kadınların direnişçi, engel tanımaz duruşunda bu gerçeği bir kez daha görmüş olduk.

HDP’nin demokrasi yürüyüşü faşizme karşı mücadelenin nasıl ve nerede verilmesi gerektiğinin çarpıcı cevabı oldu. HDP faşizme karşı sokakta ve meydanlarda verilmeyen bir mücadelenin gerçek bir mücadele olmadığını, demagoji olduğunu, faşizmi meşrulaştırmaya, faşizmin ömrünü uzatmaya hizmet etme dışında bir işe yaramadığını CHP’ye ve CHP gibi düşünen kesimlere göstermiş oldu.

Gerçek şu ki; HDP Türkiye’de tek gerçek ana muhalefet gücüdür. Türkiye halklarının demokratik birliğini ve kardeşliğini sağlayacak, Türkiye’ye demokrasi ve özgürlük getirecek güç HDP’dir. HDP sokak ve meydan mücadelesini yükselttikçe güçlenecektir. HDP, halklarla buluştukça, örgütlendikçe ve demokratik ittifak gücü haline geldikçe daha çok büyüyecektir. HDP, Türkiye halklarının, ezilen sınıflarının ve kadınların demokratik özgür iradesini Türkiye’de yönetim gücü haline getirdikçe demokratik cumhuriyetin köşe taşlarını da döşemiş olacaktır.