Faşist Türk devleti KDP’yi yanına çekerek Kürt Özgürlük Hareketi'ne karşı topyekûn bir saldırı pozisyonuna girdi. Özellikle Güney Kürdistan’da devam eden saldırılarla beraber gelişen imha politikaları, sadece Kürdistan'la sınırlı değil; Kürt Özgürlük Hareketi'nin örgütlü olduğu tüm bölgelere yayılmış durumda. Türk Dişişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve KDP Genel Başkanı Neçirvan Barzani'nin direktifleri doğrultusunda yürütülen bu kirli oyunun bir ayağı da Rusya’dır.
Güney Kürdistan’dan gelen bir grup KDP’li, Rusya Federasyonu'nun St. Peterburg kentinde 6 Haziran 2019 tarihinde bazı Kürtlerle bir araya geldi. Daha sonra bu grup, Kazakistan’dan Kiyaz İbrahim, Kırgizistan’dan Şeyh Ramazan, Azerbaycan’dan Hejarê Şamil, Rusya’dan Barzani Nabiev, Memo Cewo ve Yura Nabiev’in aralarında olduğu bir grubu yanına alarak, Güney Kürdistan'a döndü. Bu kişileri Hewlêr’de Mevlüt Çavuşoğlu, Mesud Barzani, Neçirvan Barzani ile farklı düzeyde KDP yetkilileriyle görüştürdüler. Kuşkusuz Türk ve KDP eliyle bir araya gelen bu oluşumun öncelikle Kürtlere faydasından çok zararının dukunacağı kesin.
Sovyetler'in dağılmasından sonra başta Rusya olmak üzere birçok eski Sovyet ülkesinde Kürtler, dernekler ve kurumlar açarak kendini örgütledi. Hemen hemen Kürtlerin örgütlü olduğu tüm şehirlerde Kürt Kültürel Otonomileri kuruldu. Bu otonomilerle, halkın kendi gelenek ve göreneklerine sahip çıkması kadar, kendini örgütlemesi için de bir imkân sağlandı. Ayrıca farklı alanlarda faaliyet yürüten kurumların bir araya gelerek bir birlik oluşturması için de Rusya Kürt Sosyal Kurumlar Birliği kuruldu. Uzun bir süredir Rusya başta olmak üzere eski Sovyet ülkelerinde faaliyet yürüten bu kurum, Kürtlerin yaşadığı tüm bölgelerde Kürtlerle diyalog halinde ve onların sorunlarına çözüm üretebilmek için yoğun bir çaba harcıyor. Fakat KDP, Kürdistan’da yaptığı gibi Rusya’da da paralel kurumlar açarak, halk içinde ayrımcılığın yayılması için elinden geleni yapıyor. Yanına aldığı üç beş kişiyle, bir toplumun örgütleme temeline dinamit koyma hayalinde olan bu zihniyetin, Kürtlere fayda sağlayamayacağı aşikar.
Rusya gibi kapitalizmin merkezi haline gelen bir ülkede öncelikle halkların kendi kimliklerini koruyabilmesi ve asimilasyon politikalarına karşı güçlenmesi için örgütlenmeleri şarttır. Bu örgütlülüğün temelinde ise ulusal bilincin olması gerek. Fakat bölgede KDP yandaşlığıyla bilinen bu zatların, ulusal bilinç yerine Barzani sevdası ve siyasi İslam'ı geliştirmesi Kürtlere zarar verir. Bu bilinçte olmayan bu kişilerin her gün Kürdistan başta olmak üzere Kürtlerin örgütlü olduğu tüm bölgelere saldırarak onların gelişmesini engelleyen faşist Türk zihniyetiyle aynı masada oturması, Rusya Kürtleri için utanç verici bir durumdur.
Söz açıldığında yurtsever ve vatana bağlı olduğunu iddia eden bu işbirlikçi çizgi, daha geçen yıl Efrîn’de binlerce gencin ölümüne ve yüz binlerce Kürdün yerinden zorla çıkmasına neden olan Türk aklıyla nereye varacaklarını sanıyorlar?
Türk aklına uyan bu işbirlikçi çizgi, Rusya’da Kürtlerin örgütlü olduğu bölgelerde camiler inşa ederek toplum içinde örgütlenmek istiyor. Kuşkusuz halkımız gelenek ve göreneklerine bağlı olduğu kadar dini inancına da bağlı bir halk. Fakat bunu bir örgütlenme aracı olarak kullanmak ve bu vesileyle toplum içinde farklı eğilimlerin gelişmesine de izin vermeyecek kadar bilinçli bir Kürt toplumu var. Kuşkusuz bu girişim aynı zamanda Rusya’da Kürtler adına provokatif girişimlerin de olacağına işaret ediyor. öncelikle Kürtlerin buna dikkat etmesi gerek.
KDP ve Türkiye ittifakı, Kürtlere zarar vermekten başka bir şey sunmuyor. Rusya’dan Güney Kürdistan’a götürülen bu kişilerin de bunu görmesi ve anlaması için en doğru sözü büyüklerimiz söylemiş: "Bana dostunu söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim." Bölgede her gün Kürtlere bomba yağdıran, yerinden eden ve katleden Türk devletiyle işbirliği içinde olan Neçirvan Barzani, bu politikasıyla Kürtlere sadece kaybettirir.
Neçirvan Barzani, eski Sovyet ülkelerinden devşirdiği işbirlikçilerle yaptığı toplantıda şu ifadeleri kullanmış: "Bölgede nerede PKK’ye yakın bir kurum varsa, onu tasfiye etmeliyiz." Bölgede PKK’nin kurumu yok. Sadece PKK’nin doğru mücadelesine inanmış ve onun halkı için mücadele eden bir Özgürlük Hareketi olduğuna kanaat getirmiş bir kitle var.