Siyam ikizleri AKP ve KDP

AKP ve KDP yapışık ikizleridir. Kaderleri birbirine bağlıdır. Nitekim Ergenekon ve MHP ikilisi, AKP’yi Kürtler üzerine saldığında doğal olarak KDP’de aynı bedenle hareket etmek zorunda kalmaktadır.

10 Şubat gece saat 03.00 sularında Güney Kürdistan’ın Akrê ilçesi kırsalında bulunan Siyanê mıntıkasına Türk ordusu tarafından bir operasyon gerçekleştirildi ve halen de devam ediyor. Siyanê’ye indirilen Türk askerleri gerillanın kuşatmasında ve ağır kayıplar vermekte. Her ne kadar ilk başta lokal ve özel bir operasyon olsa da, Türk ordusunun gerilla direnişi sonucu ağır darbeler alması sonucu şimdi bu operasyonu genişletme adımları atılmaya çalışılıyor.

Peki bu operasyonu diğer işgal harekatlarından ayıran faktörler nelerdir ve nasıl bir konseptle yürütülmektedir? Özellikle Kürdistan kamuoyunda ciddi tepkilere neden olan KDP ve Barzaniler bu operasyonun neresinde yer alıyorlar?

Belki de tüm bu soruların cevapları operasyon sahasında verilmektedir. Şimdiye kadar AKP-MHP ve KDP ittifakı hiçbir zaman kendini bu kadar açıktan ifşa etmemişti. KDP yönetimi, AKP-MHP rejimiyle ticari ve diplomatik ilişkiler dışında herhangi bir anlaşmalarının söz konusu olmadığını ve her fırsatta yaşanan sorunların kaynağı olarak gerillayı gösterdi. Faşist rejimin katliamlarına meşruiyet kazandırma görevini ihmal etmeden kamuoyunun tepkilerini dindirmeye çalıştı. Operasyonun yapıldığı gün Mesrur Barzani’nin yaptığı açıklamalar aslında işin iç yüzünü bize göstermektedir. KDP iddia ettiğinin aksine bu operasyonun tam merkezinde yer almaktadır. Barzani aynı gün yaptığı açıklamayla Kürdistan petrolünü Irak’a devretmeye hazır olduklarını açıkladı. Bu konuda AKP ile daha önce yapmış oldukları 50 yıllık petrol anlaşmasına Kazimi’yi ikna etmek için çıkarılacak bir yasayla çözüme kavuşturmak istediklerini belirttiler. Erdoğan ise bu operasyon karşılığında Kazimi’yi önceden ikna etmişti ve operasyonun yapılacağı gün de Barzani’den böylesi bir açıklama yapması isteniyordu. Nitekim Barzani’nin aynı gün yaptığı açıklama işgalcilerle işbirlikçiliğinin resmi olarak kabulü anlamına geliyordu. Ancak operasyon bozguna uğrayınca Irak’tan yükselen itiraz tekrar işlerin karışmasına neden oldu ve Güney Kürdistan içerisinden de itiraz sesleri yükselmeye başladı. 
AKP VE KDP YAPIŞIK İKİZLERDİR

50 yıllık petrol anlaşmasının neden bu kadar önemli olduğu ve Kürdistan ile Irak ilişkilerinde neden kangren haline geldiğini bilmekte fayda var. 50 yıllık petrol anlaşması Barzani ve Erdoğan ailesinin bekasıdır. Bölgenin en önemli rant projesidir. Dolayısıyla bu anlaşmayla AKP ve KDP yapışık ikizler haline geldiler ve biri bir tarafa savrulsa diğerini de kendisiyle peşi sıra sürüklemektedir. Nitekim Ergenekon ve MHP ikilisi, AKP’yi Kürtler üzerine saldığında doğal olarak KDP’de aynı bedenle hareket etmek zorunda kalmaktadır. Çünkü 50 yıllık petrol anlaşması gayri resmidir; iki güç veya devlet arasında yapılmış bir anlaşmadan ziyade iki aile arasında imzalanmış safi çıkar anlaşmasıdır. Hiçbir yasal ve hukuki zemini olmayan, bölgenin en büyük ekonomik gelirini Erdoğan ve Barzaniler arasında bölüştüren kirli bir rant ittifakıdır. 2010 yılında hiçbir resmi görevi olmadığı halde Erdoğan ile bu anlaşmayı Neçirvan Barzani’nin imzalamış olması, anlaşmanın kimin adına ve hesabına yapıldığını açıkça göstermektedir. Gelinen noktada ve değişen dengeler bağlamında bu rant anlaşması AKP-MHP ve KDP üçlüsünün nefes borusu haline gelmiştir. Lakin şimdi bu nefes borusu daralmaya ve pay isteyenler çoğalmaya başlayınca böylece bölgenin en büyük siyasi ve ekonomik sorunu, daha doğrusu kriz konusu haline geldi.

10 Şubat’ta Garê’ye yapılan operasyonla bu maddi çıkar çetesi yaptıkları tüm gayri meşru hırsızlığı kamufle etmeye ve rant projelerini yasal bir çerçeveye büründürme çabasındalar. Gerillanın hedeflenmesinin elbette başka sebepleri var, ancak AKP ve KDP’yi intihara sürüklercesine tehlikelerle dolu böylesine bir maceraya atan en temel faktörlerden birinin rant ilişkilerini korumak olduğunu unutmamak gerekiyor. Özellikle son 5 ayda KDP güçleri Güney Kürdistan’da gerillaya her seferinde saldırıp provokasyona çekmeye çalıştıktan sonra Barzaniler herkese çağrı yaparak, Güney Kürdistan’daki petrollerin tehlikede olduğunu, PKK’nin petrol kuyularına saldırdığını iddia etmişti. Mesnetsiz ve kof olan bu iddialar karşısında PKK cephesi cevap verme gereği bile duymamış, hiç kimse de bu yalanlara itibar etmemişti.

KDP’NİN YUMUŞAK KARNI: 50 YILLIK PETROL ANLAŞMASI

Erdoğan KDP’yi kendi politikalarının peşine takıp siyasetine eklemleyerek bir taşla birden fazla kuş vurmaya çalışıyor. Çünkü ortada KDP’nin yumuşak karnı olan ve kendisini AKP’ye göbekten bağlı hale getiren 50 yıllık petrol anlaşması var. Barzaniler tüm Kürdistan’da ve özellikle Güney Kürdistan’da PKK’yi gerileterek ailevi çıkarlarını korumak isterken, Erdoğan da kendi hesap ve projelerini gerçekleştirmek istiyor. Garê operasyonuyla da esas amacı olan Neo Osmanlı hayallerini gerçekleştirmede ve tüm Kürdistanı mutlak işgal etmede bir adım daha atmak istiyor.  

KDP bu gerçekleri ne kadar inkar etmeye çalışsa da nafiledir. Çünkü katı bir faşizm blokuna dönüşen AKP-MHP-Ergenekon rejimiyle o kadar iç içe geçmiş ki, biri diğeri olmadan çıkar ilişkilerini yürütemez duruma gelmişlerdir. Dolayısıyla KDP’nin mevcut durumda Güney Kürdistan halkına Türk işgalciliğinin ceberrut sopasını göstererek kendi işbirlikçi çıkar politikasına boyun eğdirmeye çalışması artık tutmamaktadır. Türk işgalciliğinin Güney Kürdistan’daki saldırılarından sürekli PKK’yi sorumlu tutarak suçlamalarda bulunması da daha iyi anlaşılmaktadır. Adına özel savaş ve algı operasyonu denilen şey tam da budur.

CEVAP VERİLMESİ GEREKEN SORULAR

Algı operasyonlarını ve özel savaş taktiklerini bir kenara bırakarak hakikatlere baktığımızda KDP’nin cevaplaması gereken birçok husus var. Duhok’un Amediye ilçesine bağlı Sersingê nahiyesinde bulunan ve Garê alanlarının eteklerinde yer alan KDP’nin üssünde Türk helikopterlerin ne işi var?

Aynı alanda yer alan ve KDP denetiminde olan Qela Seddam’dan Türk helikopterlerinin kalkış yaparak Garê’ye gitmesi karşısında ne cevap verecekler? Kendi üslerini Türk devletinin işgal üssüne çeviren KDP bu ortaklığını daha ne kadar gizleyebileceğini sanıyor?

Öte yandan Akrê’ye bağlı Bakirman ve Dînartê nahiyelerinde konumlanan TC ve KDP ortak komuta merkezine ne diyecekler?

Aylardır Garê’yi adım adım kuşatmaya almaya çalışan KDP’nin gerçek amacı şimdi daha iyi anlaşılmıyor mu?

Garê’de bozguna uğrayan Türk askerleri neden yaya olarak en yakın KDP merkezlerine ulaşmayı esas alıyorlar?

Yine Türk askerlerin kıyafetlerini giyen ve Arapça konuştukları için Türk askerlerince uyarılan kişiler Roj çeteleri mi, yoksa radikal çeteler mi?

Bu tür açıklamalarla AKP-MHP ile yaptığınız gizli ortaklığı daha açıktan deşifre ediyorsunuz. Yıllardır yavuz hırsızlıkta gösterdiğiniz maharet artık sizi kurtarmıyor. Sizden beklenilen tıpkı diğer ortağınız gibi ‘müttefiklerimizle beraber operasyonda yer alıyoruz’ beyanıydı. Çünkü sahada gizli saklı hiçbir şey kalmamış ve Kürt halkı da artık bu alicengiz oyunlarına kanmıyor.

Son olarak yaşanan bu durumu doğru değerlendirmeli ve tespitleri yerinde yapmamız gerekir. 2015’ten bu yana devam eden işgalci devletle, gerilla arasındaki savaşın son üç yılının KDP’nin katkıları sayesinde doruğa ulaştığının görülmesi gerekiyor. Fakat tüm bu işbirlikçi ve faşist rejim kliklerinin güç birliğine rağmen, gerilla büyük direnmiş ve faşist devleti felç etmiştir. Son olarak Garê’ye yapılan operasyonla KDP her türlü riski alarak siyam ikizini kurtarmaya çalışmaktadır. Ancak AKP-MHP rejimini kurtarayım derken, art arda gerilladan ölümcül darbeler geldi ve Türk ordusunun beyin ölümü gerçekleşti. Artık sırtında bir cenaze taşıyan KDP daha ne kadar yol alabileceğini sanıyor?

Şimdi tüm Kürtler ve demokrasi güçleri için tarihi bir fırsat doğmuştur. Beyin ölümü gerçekleşen ve rotasını şaşıran bu faşist rejime son darbeyi indirerek tarihin çöplüğüne gömmek için harekete geçmenin tam zamanıdır.