TC hegemon güçlerin tetikçisidir
Kuzey-Doğu Suriye topraklarına karşı geliştirilen işgal, hegemon güçlerin çıkar ittifakının, TC eliyle uygulamaya geçirilmesidir.
Kuzey-Doğu Suriye topraklarına karşı geliştirilen işgal, hegemon güçlerin çıkar ittifakının, TC eliyle uygulamaya geçirilmesidir.
Karanlığın temsilcilerinin ittifak yapmasına ve Rojava’ya saldırmasına hiç şaşırmadık. Bunlardan bazıları ile birlikte DAİŞ’e karşı savaşıp cephe ve mevzi arkadaşlığı yapmış olmak bizi hiçbir zaman aynı düşünen, dünyaya ve sorunların çözümüne aynı bakanlar haline getirmedi ve getirmez de. Biz mecburi bir mevzi arkadaşlığı içinde olduğumuzu, politik çıkarlar üzerinden, taktik olarak bir arada olduğumuzu bir an bile unutmadık. Unutanlar ve bu nokta da yanlış düşünenler varsa bugün hayal kırıklığına uğruyor olabilirler. Biz böylesi bir durumu bildiğimiz ve beklediğimiz içindir ki; halkımızın örgütlülüğü ve direnişi esastır, dedik ve buna yüklendik.
Dünya ezilen ve ilerici halkları ile bir arada olmanın stratejik konumuna her zaman işaret ettik. Öz güç, örgütlülük ve devrimci direnişin öneminin altını çizdik. Halklarla birlikte, farklılıklarımızı benzeştirmeden, güzelliğin ve çok renkliliğin mutluluğu olarak gördük. Buna değeceğine inandığımız için çok fedakarlık ve bedel ödemekten hiç çekinmedik ve geri adım atmadık. Yaşanılır, özgür ve eşit bir dünyanın örgülü-uzun saçlı kadının öncülüğünde kurulacağını bildik. İşte bugün Rojava’da parlayan devrime saldırı olduğunda ve umudun mekanı haline gelen bu topraklar işgal edilmek istendiğinde; dünya kadınları, halkları ve kamuoyu ayağa kalkmış durumda. Sanki özgür kadın öncülüğüne dayanan bu devrimi kaybetmek, geleceğe dair umudu yitirmek gibi algılandı. Halkların, toplumların ve kadınların büyük sahiplenmesinin özünde bu hakikat yatmaktadır.
Birlikte savaş, mevzi arkadaşlığı, özgürlüğü ve eşitliği amaç edinmiş bir devrimi korumaya yetmez. Son kerte de “çıkarlarımız” deyip sırtını döneceklerdir. Geldikleri ve dayandıkları dünya görüşleri bunu gerektiriyor. Daha fazlasını beklemek, onları değil, bekleyenleri hayal kırıklığına uğratır. Bunlarla bir araya gelmek aynı zamanda büyük çelişki ve çatışma halini ortaya çıkarır. Mevcut konjonktürde mücadele yürütürken, küresel ve bölgesel güçlerle bir biçimde olumlu veya olumsuz temas etmeden, ilişki içine girmeden veya çelişki yaşamadan yürümek neredeyse imkansızdır. Mücadele ederken de taktik ilişki yürütürken de bu gerçekliğin farkında olmak önemlidir.
Güç hiyerarşisinde en başat hegemon ve önde olan iki gücün ABD ve Rusya ile ilişkileri bu gerçeklikten bağımsız ele almamak gerek. Ortadoğu’da sorunları çözmüş, sorunları kalmamış halklar ve toplumların bir arada yaşaması demek; bu hegemonun çıkarlarının zarar görmesi demektir. Bu gerçekleşirse üzerinde siyaset yapacakları ve insanları sömürecekleri bir zemin kalmamış olur. Bugün yaşananlar böylesi bir gerçekliğe dayanmaktadır. Bunu bir an bile unutmamak gerek.
Her iki güç de özgür Kürt’ü Rojava başta olmak üzere, her yerde kendi politikalarına mecbur ve tabi kılma çalışmalarına hız vermiş durumda. Özgür Kürt’ün önüne iki seçenek konulmaktadır; ya bize veya TC soykırım ve katliam politikalarına teslim olacaksın, denilmektedir. Senin alternatif sistem oluşturmana ve güç hiyerarşisindeki merkezi hegemon güç olarak bize kafa tutmana izin vermeyeceğiz. Bizim çıkarımıza zarar vermene veya engellemene müsaade etmeyeceğiz ittifakıdır, kurulan. Bu konuda şantaj, korkutma ve TC’nin saldırı ve işgalini öne çıkararak, boyun eğdirme ve teslim almanın politik argümanlarını yoğunlaştırmış durumdadırlar. Rojavayê Kurdistan ve Suriye’deki gelişmeler ve siyasi sonuçları Ortadoğu’yu yeniden dizayn etmede belirleyici kılmak istemektedirler. Bu güçler de Suriye ve Rojava’da buna göre bir aktivite içindedirler. Kürdistan’da ve Ortadoğu’nun genelinde yürüyen güç savaşı ve politikalarına, kendi genel çıkarları temelinde ayar ve biçim verme saldırısıdır.
Kuzey-Doğu Suriye topraklarına karşı geliştirilen işgal emperyalist çıkar ittifakının, TC eliyle uygulamaya geçirilmesidir. Emperyal çıkarlardan bir parça da TC’nin önüne atılacaktır. Esas ve temel parçanın küresel güçlerce paylaşılacağını bilmek gerek. Bakmayın Trump’ın “Ortadoğu’da ne arıyoruz” demesine. Kapitalist başat, hegemon güç olarak ABD’nin derin devleti ve kurumlarının böyle düşünmediği ve hareket etmediği açıktır. Belki de şu an bu hegemon güce böylesi bir dengesiz lider gerekliydi. Kirli çıkar dünyaları bunu gerektiriyor. Bilinçli bir tercih olarak, dünyayı yeniden hizaya getirmek, çıkarlarının elverdiği ve gerektirdiği politikaya göre her an bir manevra yapabilecek biri gerekiyordu. Bu çok komplovari ve aşırı bir değerlendirme olarak bulunabilir ama böyle diyenleri biraz daha düşünmeye davet ediyorum.
Ortadoğu’da, Kuzey-Doğu Suriye’de ortaya çıkan ve gelişen devrim bu politikaları aşma ve yerle bir etme gücüne sahiptir. Rojava Devrimi, karanlıklar içinde devrimci umudun PARLAYAN YILDIZI gibi durmaktadır. Umudunu yitirmek üzere olan insanlık için bir nefes borusu gibidir. Onun için boğmak ve boğdurmak istemektedirler. Önder Apo, İmralı’da olmasının ve tecrit altında tutulmasının temel nedeni olarak, bölgede yürüyen savaş olduğunu belirtmişti.
Rojava Devrimi’ne karşı karanlığın temsilcileri ve sultanlarının ittifakı, Ortadoğu’da Önder Abdullan Öcalan’ın paradigmasının yarattığı bu büyük özgürlük, demokrasi ve birlikte yaşama umudu olan Rojava Devrimi’ni boğmak için harekete geçti.
Biz de buna karşı Rojava Devrimi’ne daha güçlü sahip çıkmalıyız. Devletlerden, iktidardan ve güç tekellerinden destek ve çare bekler konumda olmamalıyız. Bu tür beklenti içinde olanların direnişe zarar vereceği gibi, bu şer ittifakını devrimci direniş ve halkaların mücadele ittifakı ile dünya kamuoyunun gücünü arkasına alarak kazanmasına zarar verecekleri açıktır. Biz aynı yerden bakanlar ve birlikte, özgür yaşayacağımıza inanlar olarak saflarımızı sıkılaştırmamız ve ayağa kalkmamız gerekli.
Bu mücadelenin önünde ve fedaisi olanların başarısı ve devrimci direnişi Heval kelimesinin gizinde saklıdır. Aynı dünya görüşüne sahip olan, birbirine yakın yerden bakan ve sorunların çözümü noktasında; ortak hedef ve amaç sahibi olanlar Heval’dır. Hevaller, birbirine ihanet etmez ve sırtından bıçaklamaz. Grup, kişi ve günlük çıkarlar için birbirine yüzünü dönmez. Bunu en iyi özgürlük mücadelesi içinde yer almış, suyundan, ekmeğinden yemiş-içmiş ve gıdasından hakikice beslenmiş olanlar bilir. Heval denildiğinde akan sular durur. Bu kelime sihir kazanmış gibidir. Ağızdan çıktı mı, bilin ki artık güvendesiniz. Artık sırt sırta vererek kazanmanız önünde hiçbir engel yoktur. Rojava’da bu şer ittifakının tekniği ve işgal saldırısına direnen Kürt, Asuri, Ermeni, Arap ve Türk yoldaşlar bu yeni ruhu temsil ediyorlar. Görkemli direnişiniz ve mücadeleniz parlayan devrim umudunun garantisidir. Halklar ve kadınlar sizinle gurur duyuyor ve yüreğimiz ve ruhumuzla yanınızda olduğumuzu söylüyoruz.