Trump'ın kuyuya attığı taş ve olası gelişmeler
Bu süreç riskler taşıdığı kadar, hiçbirimizin tahmin etmediği şekilde Rojava'nın statüsünü kalıcılaştıracak sonuçlara da yol açabilir.
Bu süreç riskler taşıdığı kadar, hiçbirimizin tahmin etmediği şekilde Rojava'nın statüsünü kalıcılaştıracak sonuçlara da yol açabilir.
ABD Başkanı Donald Trump'ın ''Suriye'den çekiliyoruz'' açıklaması birçok çevrede büyük bir şaşkınlık yarattı. ABD medyası ve Trump'ın partisinden çok sayıda senatör bu kararın ''IŞİD, Rusya, İran ve diğerlerine bir Noel hediyesi olduğunu'' açıkladı. Donald Trump'ın bu kararı gözde geçirmesini istediler. Yani Trump'ın kuyuya attığı taşı çıkarmasını istiyorlar. Halen bu baskı devam ediyor.
İkinci ve en önemli tepki ise ABD'nin başında olduğu Koalisyon üyelerinden geldi. İngiltere, Fransa ve Almanya peş peşe açıklama yaparak Trump'ın çekilmek için ileri sürdüğü ''IŞİD Suriye'de yenilgiye uğratıldı'' yönündeki görüşüne katılmadıklarını belirtti. Fransa askerlerini çekmeyeceğini açıkladı. İngiltere ise IŞİD'in kesin yenilgiye uğratılması gerektiğinin altını çizdi. Almanya ise İŞİD'e karşı mücadelede elde edilen başarının tehlike altına girdiğini ileri sürdü.
New York Times gazetesi başyazısında Trump'ın sonuçlarını tam düşünmeden verdiği bu kararın kendi danışmanlarını bile ters köşe yaptığını yazdı. Yani kısacası ABD ve müttefikleri açısından Trump'ın kararı beklenmedik ''şok'' bir karardı.
Bu kararın pratikte nasıl uygulanacağı ise bir muamma. Çünkü Trump'ın ''geri çekiliyoruz'' kararını açıkladıktan hemen sonra ABD Savunma Bakanlığı Pentagon da bir açıklama yaptı ve “şu an için ortaklarımızla çalışmaya devam ediyoruz” dedi.
''Geri çekiliyoruz'' açıklamasından tam bir gün sonra bu kez ABD Savunma :akanı Jim Mattis, Trump ile görüş ayrılığından dolayı istifa etti. Trump'ın Suriye'den çekilme hamlesi Mattis için bardağı taşıran son damla olduğu kesin. Amerikan basınının aktardığına göre Mattis ve diğer üst düzey ulusal güvenlik yetkilileri, Trump’ı topyekûn bir çekilmeden vazgeçirmeye çalıştı. Ayrıca Mattis'ın Türkiye'nin ''Kürtleri çukurlara gömeceğiz'' yönündeki açıklamalardan da ciddi rahatsızlık duyduğunu ve bunu Trump'la paylaştığı, hatta tartıştığı ileri sürüldü.
Bütün bu verilerden hareketle Trump'ın ''Suriye'den çekiliyoruz'' hamlesi ABD yönetiminin bütün kanatları arasında yapılan bir istişare sonucu, mutabakatla alınmış bir karar değil. Aynı şeyi ABD'nin Koalisyon ortakları içinde söyleyebiliriz. Kısmen bir ''bilgilendirmenin'' yapıldığı, ama istişarenin yapılmadığı ve çekilme konusunda mutabakatın sağlanmadığı anlaşılıyor.
Bu nedenledir ki Fransa ''askerlerimizi çekmiyoruz'' açıklamasının ardından daha inisiyatif alıcı şekilde “Fransa, Demokratik Suriye Güçleri dahil olmak üzere ABD’nin tüm ortaklarının güvenliğinin garantiye alınması konusunda dikkatli olacaktır. Kuzey-Doğu Suriye halklarının korunması ve bu alanın istikrarı, tüm insani dramlar ve teröristlerin geri dönmesinden kaçınmak için ABD tarafından dikkate alınmalı” yönünde ikinci bir açıklama yaptı.
Her ne kadar Trump, twitter üzerinden kararın arkasında olduğunu gösteren peş peşe açıklamalar yapsa da hem kendi partisindeki senatörleri, hem askeri-sivil bürokrasiyi ve hem de Amerikan kamuoyunu ikna etmişe benzemiyor. Ha keza koalisyon ortakları da Trump'a karşı görüş bildirmeyi sürdürüyorlar.
Bu nedenle geri çekilme kararının tutarsızlıklarıyla ün yapmış Trump'ın elinde patlaması muhtemeldir. Bunu birkaç gün içinde daha net göreceğiz.
İkinci ve yanıtlanması gereken soru ise şu: Neden Trump, Amerikan kamuoyunu ve Koalisyon ortaklarını şoke eden böylesine bir kararı, TC şefi Tayyip Erdoğan'ın ''bir kaç gün içinde Fırat'ın Doğusu'na gireceğiz'' yönündeki işgal tehdidinden sonra açıkladı?
Çünkü bu karar Rojava, Kuzey-Doğu Suriye'yi Türk işgaline ''açık bir alan'' haline getiriyor. Daha önce ''kabul edilemez'' görülen işgal için geri çekilme kararı Kürt , Amerikan ve dünya kamuoyunda Türk işgali için ''yeşil ışık'' olarak değerlendiriliyor.
Buradan hareketle Trump kliği ile Erdoğan cuntası arasında kirli bir pazarlığın döndüğünü söyleyebiliriz. ABD'nin Kuzey-Doğu Suriye'den ''çekiliyorum'' diyerek, Türk işgaline alan açarak gerçekten çekilecek mi, bu ayrı bir soru. Yoksa Trump yönetimi çekiliyorum diyerek Rojava-Kuzey-Doğu Suriye'de ''ölü numarasına'' mı yatacak?
Bu saatten sonra ABD'nin askeri güçlerini ve personelini sahadan çekip çekmemesi artık önem taşımıyor. Önemli olan ABD Başkanı Trump'ın ''çekiliyoruz'' açıklamasının yaratacağı siyasi-askeri boşluktur.
Kaldı ki bütün veriler ABD askerlerinin hemen çekilmeyeceğini gösteriyor. Belki de ''çekiliyormuş'' gibi yaparak Türk işgaline alan açmak, belki de çok kanlı bir Kürt-Türk savaşını başlatmak.
Amerikan basınının ''ihanet'' olarak nitelediği Trump'ın çekilme kararından sonra Türk devleti için işgali ''önleyici dış faktör'' ortadan kalkmış olduğu düşünülebilinir. Bu gerçeğin sadece bir yanıdır. Bu çekilme kararının verdiği rahatlıktan dolayı olsa gerek Türk medyasına göre ordunun çetelerle birlikte Rojava-Kuzey-Doğu Suriye'ye işgal harekatı başlatması artık ''an'' meselesi.
Ancak bölgede sadece ABD ve Türkiye yok. ABD dışında kalan Koalisyon güçlerinin, Rusya ve İran, Suriye rejimi, Suudi Arabistan, Mısır gibi Arap ülkelerinin ve tabi ki genel olarak Kürtlerin, özel olarak ta Rojava-Kuzey-Doğu Suriye güçlerinin pozisyonu da oldukça belirleyici.
Yani daha önce Cerablus-Azaz hattını, daha sonra Efrîn'i işgal için Türk devletine hava sahası dahil her türlü kolaylığı sağlayan Rusya şimdi ne yapacak? Türklere ''Amerika çekildi, buyurun sizde girin'' mi diyecek? Bu çok net değil. Hatta bunun tersi gündeme gelebilir. Suriye'nin patronu olduğunu düşünen Rusya, Türklere kapıyı gösterebilir.
İkincisi, ABD dışında diğer koalisyonun güçlerinin geri çekilmeden sonra doğan ''boşluğu'' doldurması muhtemeldir. Suudi Arabistan ve Mısır'ın da yeni bir Türk işgaline sıcak bakacakları son derece şüphelidir. Öte yandan küresel çapta Türk işgaline karşı ciddi bir kamuoyu oluşmuş durumda.
Erdoğan'ın işgal tehdidini bir kaç günden, bir kaç aya çekmesi de oluşan yeni durumun sonucudur.
Bütün bu hikayenin sahada nasıl karşılık bulacağı ise işin esasını oluşturmakta. Amerika'nın bölgedeki varlığı Türk işgalini ''önleyen'' bir faktör olmaktan çıkması yeni bir sürecin de başlangıcıdır. Bu süreç riskler taşıdığı kadar, hiçbirimizin tahmin etmediği şekilde Rojava'nın statüsünü kalıcılaştıracak sonuçlara da yol açabilir.
Türk işgali karşısında Rojava-Kuzey-Doğu Suriye halklarının, YPG-YPJ, QSD güçlerinin, Kuzey Kürdistan başta olmak üzere bütün parçalarda ve diasporada Kürt halkının ve dostlarının direnişi sonucu belirleyecek.
Türkler ve onlara bağlı çeteler talan ve işgal için geliyorlar. Kürtler ve Kuzey Suriye halkları ise yurtları ve onurları için savaşacaklar.
Türk ordusu ve çeteleri sayı ve teknik bakımdan üstün olabilirler. Hatta Trump ''geri çekiliyoruz'' kararı ile kendileri için elverişli psikolojik ortamında oluştuğunu düşünebilirler. Ancak hiçbir şey kendi topraklarını, onurunu ve geleceğini savunmak için üstün bir irade ve kararlı bir duruş gösteren halktan daha güçlü değildir.