Türkiye Kuzey Suriye güçlerini tehdit ediyor ve savaş hazırlıklarını sürdürüyor. Aslında hazırlıkların tamamlandığını Erdoğan açıklamıştı. Son MGK toplantısında da işgal hazırlıkları gözden geçirilmiş, ABD, Rusya gibi güçlerle görüşüp zamanı denk getirmeye çalışıyorlar. Türkiye Kürtlere karşı açıktan ve her koşulda düşmanlık sergiliyor. Ortadoğu’daki krizden ve Suriye’deki karışıklıktan yararlanarak Kürtleri tümden tasfiye etmeyi ve herhangi bir hakka sahip olmamaları için savaşı dayatıyor.
Türkiye’nin Kürt düşmanlığı tarihidir. Bu düşmanlık halklar arasında değildir. Cumhuriyeti kuranlar tek millet ve tek devlet diyerek diğer halkları yok etmiş ve yok etmeyi bir devlet politikası haline getirmişlerdir. Bugün Türkiye’yi yönetenler bu ırkçı ve soykırımcı politikaları sahiplenip sürdürüyorlar. Türkiye’de büyük bir Kürt nüfus var. Kürtler için dilleriyle bir okul açmalarına bile rıza göstermiyorlar. Kırk yıldır çatışmalı bir süreç yaşanıyor. Gelinen noktada kimse Türkiye’de bu ağır sorunu ağzına alıp tartışamıyor. On binlerce insan yaşamını yitirmiş, yüz milyarlarca dolar harcanmış ama ülkenin aydınları ve basını bu sorunu tartışamıyor. Hapishaneler tıklım tıklım, insan avı sürüyor. 12 Eylül faşist darbesinden daha fazla Kürt şimdi hapishanelerde.
Irak ve Suriye’de Kürtlere saldırılar ve işgal hareketi devam ediyor. İnkar ve düşmanlık artık Türkiye’nin sınırları dışına taşmış. 21. yüzyılda dünyanın gözü önünde Kürtlere karşı bir soykırım uygulanıyor. Suriye’deki saldırı ve işgaller dünyanın büyük güçlerinin yanı başında yapılıyor. Suriye bir Ruanda değil, dünyanın gözünden uzak olsun. Üstelik bu soykırımı dayatan Türkiye NATO ordusunu kullanıyor. NATO uzun yıllar Türk ordusunu silahlandırdı, eğitti. Türkiye AB’ye girmek istiyor. Avrupa Konseyi üyesidir. Yani sözde uygar dünyanın içinde ve onun olanaklarını kullanarak Kürt soykırımın sürdürüyor.
Türkiye Efrîn’i işgale giriştiğinde önü kapatılsaydı bugün Rojava Suriye’yi tehdit edemez ve işgali yaygınlaştırmayı dayatamazdı. ABD Efrîn’e karışmıyorum diyerek Türk işgalinin önünü açtı. Rusya ise çıkarlarını öne çıkararak hava sahasını açtı ve Efrîn’i peşkeş çekti.
Türkiye Efrîn’i işgal etti ve soykırım suçu işlemeye devam ediyor. Fırat’ın batısında Kürtleri tamamen yok etmeyi planlamış ve bunu aksatmadan sürdürüyor. Rusya veya ABD bunu biliyor ve görüyor. Türkiye YPG vb deyip durdu. İşgaline gerekçe uydurmaya çalıştı. Şimdi YPG kalmadığına göre neden güçlerini çekmiyor? Neden topraklarından sürülmüş yüzbinlerce insanın topraklarına dönmesine izin vermiyor? Neden etnik temizliği sürdürüyor, Kürtler yerine DAİŞ ve El Nusra’dan devşirdiği çeteleri getirip yerleştiriyor? İşgalde Efrîn’de kalanları da işkence, talan ve tecavüze tabi tutarak kaçırtıyor.
Efrîn’deki etnik temizlik herkesin önünde yapılıyor. Ses çıkaran yok. Efrîn Türk ırkçılığının insafına terk edilmiş. İşte Türk faşizmine cesaret veren, Fırat’ın doğusunu işgale götüren süreç böyle ortaya çıktı. Türkiye gayet pervasızca ABD’yi de baskılayarak Fırat’ın doğusuna saldıracağım, diyor. Bu bölgelerden Türkiye’ye herhangi bir saldırı ve tehdit yoktur. Sınırları çoğunlukla yıllarca DAİŞ’in elinde kaldı. Türkiye hiç tepki vermedi. Tersine ülke topraklarını ve tüm sınırlarını DAİŞ’e açtı. Sınırlarından gelen bir tehdit yok ama Kürt varlığını kendisi için tehlike görüyor. Böyle hastalıklı ve iflah olmaz bir zihniyete sahipler. Bu ırkçı ve zorba saldırganlığına dur diyeceklerine Rusya ve İran Türkiye’yi Fırat’ın doğusuna saldırmaya teşvik ediyor. Güya böylece hem Suriye’nin tümünde rejimi hakim kılacaklar hem de ABD’yi zayıflatıp çıkaracaklar. Böyle olunca rejim de Kürtler üzerindeki etnik temizliğe göz kırpıyor.
Rusya İdlib’deki silahlı çeteleri Türkiye’ye ihale etmiş durumda. Türkiye ise bu çeteleri de getirip Fırat’ın doğusunda işgale katmak istiyor. Türkiye’nin YPG gibi yaygaraları kesinlikle doğru değil ve Kürt soykırımına kılıf uydurmadır. Kaldı ki, YPG DAİŞ’e karşı savaşmış ve Suriye topraklarında yaşayan insanlardan oluşuyor. Türkiye’nin Suriye’yi işgal etmesine ve içişlerine bu denli karışmasına hakkı yoktur. Tüm uluslararası sözleşmelere ve devletler hukukuna aykırıdır. Türkiye dediğimiz gibi YPG’nin derdinde değildir. Asıl derdi Kürtleri tasfiye etmektir. Fırat’ın doğusuna girip tıpkı Efrîn’de olduğu gibi bölgeyi Kürtlerden temizleyecek ve demografiyi değiştirecektir. Bu da soykırım suçudur. Mevcut uluslararası hukuka göre soykırım en ağır insanlık suçudur. En ağır insanlık suçu tüm dünya devletlerinin içinde bulunduğu Suriye’de bu kadar açıktan nasıl yapılabiliyor?
Kürtler ve Araplar, Süryaniler ve tüm demokrasi güçleri tam bir seferberlik ruhuyla bu insanlık düşmanlarına karşı durmalıdırlar. Direniş ve ortak örgütlenme en acil görev olarak kendisini dayatıyor. Ayrıca adeta dünyayı ayağa kaldırarak Efrîn’in unutulmasına ve Türk ırkçılığı tarafından yutulmasına izin vermemelidir. Efrîn kanayan bir yaradır. Suriye işgalden kurtarılacaksa bu Efrîn’in özgürleşmesiyle mümkün olacaktır.
Kaynak: Yeni Özgür Politika